Dünya basını, üçüncü yılına giren Ukrayna savaşını nasıl gördü?

Rusya'nın pozisyonu ve Ukrayna'nın karşılaştığı mühimmat sorunlarıyla bu yıl savaşın gidişatı değişebilir

Ukrayna'da işçiler, Anavatan anıtındaki Sovyet amblemini ağustosta Ukrayna'nınkiyle değiştirmişti (AFP)
Ukrayna'da işçiler, Anavatan anıtındaki Sovyet amblemini ağustosta Ukrayna'nınkiyle değiştirmişti (AFP)
TT

Dünya basını, üçüncü yılına giren Ukrayna savaşını nasıl gördü?

Ukrayna'da işçiler, Anavatan anıtındaki Sovyet amblemini ağustosta Ukrayna'nınkiyle değiştirmişti (AFP)
Ukrayna'da işçiler, Anavatan anıtındaki Sovyet amblemini ağustosta Ukrayna'nınkiyle değiştirmişti (AFP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 24 Şubat 2022'de verdiği emirle başlayan Ukrayna savaşı üçüncü yılına girerken dünya basını, Kiev'e yönelik desteğin Batı'da azalmasını, mühimmat sıkıntılarını ve olası stratejileri masaya yatırdı.

Bugün ikinci yıldönümüne girilen savaşta çatışmalar sürerken, Ukrayna'nın yazın başlattığı karşı saldırıda hedeflerine ulaşamaması ve Batı ülkelerinin 7 Ekim'de başlayan Gazze savaşına odaklanması Kiev'i zor durumda bıraktı.

France 24: "Putin için 2024 kritik"

Fransa'nın kamu yayıncısı France 24'ün analizinde, Batı ülkelerinden mühimmat tedarikinin azalması ve Rusya'nın savaş alanındaki güçlü savunma hattı nedeniyle Ukrayna'nın savunmaya odaklanan bir strateji izlemek zorunda kaldığı belirtildi.

Analizde, Kiev'in geçen yaz başlattığı karşı taarruzun başarıya ulaşamamasının, Genelkurmay Başkanı Valeri Zalujni'nin görevine mal olduğu da hatırlatıldı. Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, tartışmalı bir sürecin ardından 8 Şubat'ta Zalujni'yi görevden alarak yerine Kara Kuvvetleri Komutanı Oleksandr Sırski'yi getirmişti. 

Sırski de Almanya'nın kamu televizyon kanalı ZDF'e 13 Şubat'ta verdiği söyleşide "Saldırı odaklı operasyonlarımızı savunmaya ağırlık verecek şekilde değiştirdik" demişti. 

Sorbonne Üniversitesi'nden Guillaume Lasconjarias savaştaki mevcut duruma ilişkin şu değerlendirmeleri paylaştı: 

Rusların inşa ettiği derin savunma hatları, Ukrayna'nın karşı taarruzunu tüketip bitirdi. Rus hatlarında halen yer yer açık noktalar var, komuta sorunları da yaşıyorlar fakat çabuk öğreniyorlar ve uyum sağlama yetenekleri asla hafife alınmamalı.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Center for New American Security'den Andrea Kendall-Taylor ise Ukrayna'nın mevcut sıkıntıların sürmesi halinde Rusya'nın üstünlüğü ele geçireceğine dikkat çekti. Araştırmacı, "Putin için 2024 çok önemli, dinamikler değişti" ifadelerini kullandı. 

Guardian: "Avrupa, ABD'yi garantör olarak göremeyeceğini anladı"

Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian'daki analizdeyse karşı taarruzun başarısız olması ve Donetsk Oblastı'ndaki Avdiyivka'nın Rusların eline geçmesiyle Ukrayna'nın zor durumda kaldığı yazıldı. 

Uzun çatışmaların ardından Ukrayna birlikleri Avdiyivka'dan çekilmiş, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu da 16 Şubat'ta şehri ele geçirdiklerini duyurmuştu.

Haberde, savaşın başından beri her iki tarafta da onbinlerce kayıp verildiğine dikkat çekilirken, en az 10 bin sivilin öldürüldüğü aktarıldı. Ayrıca Birleşmiş Milletler rakamlarına göre Ukrayna'da neredeyse 3,7 milyon kişi savaş nedeniyle yerinden edildi. Ülkenin yeniden inşası içinse yaklaşık 486 milyar dolar gerekli. 

Analizde, savaşın Avrupa'daki uluslararası güvenlik anlayışını değiştirdiğine işaret edilerek "Avrupa, artık garantör olarak ABD'ye güvenemeyeceğini anladı" dendi. 

WSJ: "ABD krizi çözemezse, Putin'e hediye olur"

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal'daki haberde, Ukrayna'ya gönderilecek yardımların Kongre'ye takıldığı hatırlatılarak "Moskova, Amerika'daki kültür savaşında başarılı şekilde kendine yer edindi" ifadelerine yer verildi.  

Demokratların çoğunlukta olduğu Senato, geçen hafta Ukrayna, İsrail ve Tayvan'a gönderilmesi planlanan toplamda 95 milyar dolarlık yardım paketini onaylamıştı. Ancak paketin Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Temsilciler Meclisi'nden geçip geçmeyeceği henüz bilinmiyor.

Avrupa Birliği ise Ukrayna'ya 54 milyar dolarlık yardım paketini 1 Şubat'ta onaylamıştı.

Analizde, ABD'nin savaşın başından beri gönderdiği yardımların bir anda kesilmesinin Ukrayna açısından ciddi belirsizlik yarattığı ifade edildi. 

Eski Ukrayna Savunma Bakanı Andriy Zagorodniyuk, Washington'ın bu sorunu derhal aşması gerektiğini belirterek şunları söyledi:

Eğer bu kriz çözülmez ve Ukrayna yardım alamazsa, bu Putin'e büyük bir hediye olur.

TASS: "Ukrayna ve Batı yenildi"

Rus haber ajansı TASS ise Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Füze ve Topçuluk Bilimleri Akademisi Başkan Yardımcısı Emekli Amiral Konstantin Sivkov'un yazısını yayımladı. 

Sivkov, analizinde Ukrayna'nın yazın başlattığı taarruzu, Nazi Almanyası'nın II. Dünya Savaşı'nda Sovyet ordusuna yönelik saldırısına benzeterek "Kale Operasyonu 2.0" diye adlandırdı.

Kursk Muharebesi'ni başlatan Kale Operasyonu başarısızlıkla sonuçlanmış, bu da Nazi Almanyası'nın Doğu Cephesi'nde Sovyetlere karşı yürüttüğü son stratejik saldırı olmuştu.

Askeri uzman, savaşta Ukrayna'nın askeri ve stratejik açıdan mağlup olduğunu, Kiev'le birlikte Batı ülkelerinin de çatışmalarda yenik düştüğünü savundu. 

Sivkov, Rusya'nın önünde uzun bir savaş olduğuna işaret ederken, Moskova'nın tüm zorluklara rağmen Berlin'i ele geçiren Sovyet ordusu gibi Ukrayna savaşında da galip geleceğini öne sürdü.

Independent Türkçe, Guardian, Wall Street Journal, France 24, TASS



Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
TT

Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)

ABD'nin Venezuela açıklarındaki petrol tankerine el koyup Karakas yönetimine yeni yaptırımlar getirmesiyle Karayipler'de gerginlik arttı.

ABD Başkanı Donald Trump, çarşamba günü yaptığı açıklamada Venezuela açıklarındaki petrol tankerine "iyi bir gerekçeyle" el koyduklarını savunmuştu. Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamadaysa ABD'nin hamlesi "hırsızlık ve uluslararası korsanlık eylemi" diye nitelenmişti.

ABD Adalet Bakanı Pam Bondi, X'ten yaptığı paylaşımda operasyonun görüntülerine yer vermiş, tankerin Venezuela'dan İran'a petrol taşıyarak yaptırımları deldiğini öne sürmüştü.

Amerikan medyasında yer alan haberlerde, el konan tankerin adının Skipper olduğu yazılmıştı. ABD Hazine Bakanlığı, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah arasındaki petrol kaçakçılık ağında rol oynadığı gerekçesiyle Skipper'ı 2022'de yaptırım listesine almıştı.

80 milyon dolarlık petrole el kondu

Wall Street Journal'ın analizine göre el konan tankerde yaklaşık 80 milyon dolar değerinde petrol var, bu da Venezuela'nın aylık ithalatının yaklaşık yüzde 5'ine denk geliyor.

ABD'nin tankere baskın düzenleyerek Venezuela yönetimini ekonomik felce uğratmak istediği yazılıyor. Ham petrol satışları Latin Amerika ülkesinin ihracat gelirlerinin yüzde 90'ından fazlasını oluşturuyor.

Diğer yandan Washington, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun eşi Cilia Flores'in üç yeğenini, Maduro'yla bağlantılı bir iş insanını ve Venezuela petrol sektöründe faaliyet gösteren 6 nakliye şirketini yaptırım listesine eklediğini de dün duyurdu.

ABD'nin son hamleleriyle bölgedeki gerginlik tırmanırken Maduro, dün yaptığı açıklamada ülkede uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu Tren de Aragua kartelini etkisiz hale getirdiklerini savunarak, Trump'ın asıl amacının Venezuela petrolünü çalmak olduğu iddiasını yineledi.

Trump petrolün peşinde mi?

ABD Enerji Enformasyon Dairesi'ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD'nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği ve devlete ait enerji şirketi PDVSA üzerindeki kontrolün sıkılaştırılması nedeniyle bu potansiyeli tam olarak kullanamıyor.

Ülkede faaliyet gösteren tek Amerikan şirketi olan petrol devi Chevron'un üretimi de Washington'ın yaptırımları nedeniyle düşmüştü.

Beyaz Saray, Karayipler'deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela'nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunuyor.

Ancak BBC'nin analizinde, Venezuela'daki petrol üretimini yeniden artırmanın on milyarlarca dolara mal olabileceğine dikkat çekiliyor. Diğer yandan ABD'nin yaptırımları hafifletmesi halinde Chevron'un kârının hızlıca artabileceği yazılıyor.

Bunlara ek olarak petrolün gelecekte önemini yitirmeye başlayacağı öngörüsü paylaşılıyor. Ekonomi analiz şirketi Capital Economics'ten David Oxley şunları söylüyor:

Petrol talebi bir anda düşüşe geçmeyecek ancak eskisi gibi artmaya da devam etmeyecek. Talebin zayıfladığını görüyoruz ve 2030'ların sonlarında düşüşe geçeceğini tahmin ediyoruz. Venezuela petrol sektörüne yatırım yapan herkes şunu düşünmek zorunda: Buna değer mi?

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını geçen ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 22 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 87 kişiyi öldürdü.

Independent Türkçe, BBC, Wall Street Journal, New York Times


İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
TT

İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)

İsrail Güvenlik Kabinesi dün  (Perşembe) geç saatlerde, Maliye Bakanı ve Savunma Bakanlığı'nda Yerleşimden Sorumlu Bakan Bezalel Smotriç tarafından sunulan, İşgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim biriminin inşası ve mevcut bazı kaçak yerleşimlerin yasallaştırılmasına yönelik planı onayladı.

Aşırı sağ çizgideki Kanal 14, yeni planın onaylandığını ilk duyuran medya kuruluşu oldu. Haberde, yeni yerleşim birimlerinin kurulmasının ve daha önce kaçak statüsünde olan bazı noktaların yasallaştırılmasının yanı sıra, İsrail’in 2005’te Gazze ve Kuzey Batı Şeria’dan çekilme planı kapsamında boşalttığı yerleşimlere geri dönüşün de öngörüldüğü aktarıldı.

Söz konusu yerleşimlerin bir bölümü Batı Şeria’nın merkezinde, bir kısmı ise kuzey ve güney bölgelerinde, Kudüs çevresine kadar uzanıyor.

sddf
İsrail'in aşırı sağcı maliye bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (Arşiv - AFP)

İsrail Güvenlik Kabinesi onayıyla, daha önce boşaltılan Ganim ve Kadim yerleşimlerinin Cenin yakınlarında yeniden inşa edilmesinin yolu açıldı. Aynı bölgede aylardır devam eden süreçle birlikte Homeş ve Sanur’un da yeniden kurulması kararlaştırılmıştı. Kanal 14, bu gelişmeleri tam anlamıyla kuzeydeki eski yerleşimlere dönüşün tamamlanması şeklinde değerlendirdi ve Smotriç’in hamlesini yerleşim dünyasında gerçek bir devrim olarak nitelendirdi.

Birkaç ay önce de Güvenlik Kabinesi, Batı Şeria’da 22 yeni yerleşimin yasallaştırılması ve inşasına yönelik benzer bir planı kabul etmişti.

Yeni kararla birlikte, her bir yerleşim için hızlandırılmış teknik ve imar hazırlık sürecinin başlatılacağı bildirildi. Kanal 14’ün haberinde, adımın “2005’teki çekilme planıyla ağır darbe alan yerleşim projesinin tarihi bir şekilde düzeltilmesi” olarak görüldüğü ifade edildi.

ds
İsrailli yerleşimciler, işgal altındaki Batı Şeria'da yakınlardaki bir yerleşim karakolunun yakınlarında eşeklere binerek keçi ve koyun sürülerini otlatıyorlar (Arşiv - AFP)

Filistin tarafı karara sert tepki gösterdi.  Filistin'e bağlı Duvar ve Yerleşimlere Karşı Direniş Kurumu Başkanı Müeyyed Şaban, İsrail’in bu adımını “Filistin coğrafyasını ortadan kaldırmaya yönelik kolonyal bir proje kapsamında yürütülen yarış” olarak tanımladı. Şaban, bunun ilhak, ayrımcılık ve toprakların tamamen Yahudileştirilmesi hedeflerini açıkça ortaya koyan tehlikeli bir tırmanış olduğunu söyledi.

ssdc
Kudüs'ün doğusundaki İsrail yerleşimi Ma'ale Adumim'i gösteren bir fotoğraf  (AFP)

İsrail basını da Smotriç’in planlarının kapsamını gündeme taşıdı. Yediot Aharonot birkaç gün önce yayımladığı haberinde, bakanın Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetlerini genişletmeyi amaçladığını, 2026 bütçesine bu doğrultuda milyarlarca şekelin ayrıldığını yazdı. Gazeteye göre bütçe, yeni yerleşimler kurulmasını, mevcutların statülerinin düzenlenmesini, altyapı projelerini, yol açmayı ve sağlık, eğitim ile kültür kurumlarının inşasını da kapsıyor.

Aynı haberde, Smotriç’in özellikle Kuzey Batı Şeria’ya yeniden yerleşimi merkez alan bir plan yürüttüğü, çekilme planı kapsamında “yeşil hattın içine” taşınan bazı askeri üslerin yeniden bölgeye taşınmasının değerlendirildiği aktarıldı. Yerleşimci liderlerin hedefinin, 2005’te boşaltılan kuzeydeki yerleşimlere tekrar nüfus yerleştirmek ve uzun vadede Batı Şeria’ya bir milyon yerleşimci taşımak olduğu ifade edildi.


Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
TT

Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Türkmenistan’da düzenlenen uluslararası bir forum kapsamında İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile yaptığı görüşmede, Moskova ile Tahran arasındaki ilişkilerin ‘son derece olumlu bir şekilde geliştiğini’ söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Rus haber ajansı Sputnik’ten aktardığına göre Putin, görüşmede, Rusya’nın Birleşmiş Milletler’de (BM) İran’ın nükleer programı konusunda Tahran ile yakın koordinasyon içinde çalıştığını ifade etti.

dfrgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Putin, iki ülkenin Buşehr Nükleer Santrali başta olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliği yürüttüğünü, ayrıca Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru gibi altyapı projelerinde birlikte çalıştıklarını belirtti. Rus lider, gaz ve elektrik sektörlerinde ortaklık imkanlarının da değerlendirildiğini dile getirdi.

Pezeşkiyan ise görüşmede, Tahran’ın Moskova ile imzalanan kapsamlı stratejik ortaklık anlaşmasının tüm maddelerine bağlı olduğunu vurguladı.