Rusya Taliban hükümetini diplomatik olarak tanıyacak mı?

Bir Taliban unsuru, 23 Mayıs 2023’te Kabil’de bir insani yardım grubu tarafından dağıtılan yiyecekleri alan kadınların yanında (AP)
Bir Taliban unsuru, 23 Mayıs 2023’te Kabil’de bir insani yardım grubu tarafından dağıtılan yiyecekleri alan kadınların yanında (AP)
TT

Rusya Taliban hükümetini diplomatik olarak tanıyacak mı?

Bir Taliban unsuru, 23 Mayıs 2023’te Kabil’de bir insani yardım grubu tarafından dağıtılan yiyecekleri alan kadınların yanında (AP)
Bir Taliban unsuru, 23 Mayıs 2023’te Kabil’de bir insani yardım grubu tarafından dağıtılan yiyecekleri alan kadınların yanında (AP)

Afganistan, Rusya’nın hem Kabil, hem de İslamabad’a gönderdiğini işaretlere dayanarak, Taliban hükümetinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) en az bir daimi üyesi tarafından diplomatik olarak tanınma konusunda başarılı olacağına inanıyor.

Aynı zamanda, Afgan kadınlara çalışma hakkı gibi temel haklarının verilmesi konusunda radikaller ve ılımlılar arasındaki iç Taliban çatışması, Rusya’nın tam diplomatik tanımaya doğru ilerlemesinin önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor.

Basında çıkan haberlerde, yakın zamanda ortaya çıkan iki göstergenin, Moskova’nın Taliban rejimini tam diplomatik olarak tanımayı ciddi şekilde düşündüğüne işaret ettiği iddia edildi.

Rusya’nın Kabil Büyükelçiliği, geçtiğimiz hafta BM sponsorluğunda Doha’da düzenlenen Uluslararası Afganistan Konferansı başlamadan önce, Afganistan’ın tek temsilcisi olarak Taliban’ı desteklemek için elinden geleni yaptı.

Büyükelçilik konferansa katılacak sivil toplum temsilcileri seçilmeden önce, BM’ye Taliban hareketiyle istişarede bulunma ve böylece Taliban’ın Afganistan’ın tek temsilcisi statüsünü destekleme çağrısında bulunan bir bildiri yayınladı.

grtnhymu
Bir kadın 26 Aralık 2022’de başkent Kabil’de bir Taliban üyesinin yanından geçiyor (AP)

Bu konudaki ikinci gösterge ise, bölgedeki dış politika konusunda uzman kabul edilen senatör Müşahid Hüseyin başkanlığındaki Pakistan Senatosu’ndan (parlamentonun üst meclisi) bir heyetin Moskova’yı ziyaret etmesiydi.

Pakistan medyasına göre, Hüseyin ziyaretin sonunda, Rusya’nın Kabil’deki Taliban rejimini diplomatik olarak tanımak üzere olduğunu söyledi.

Ziyareti sırasında Hüseyin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yakın kişiler de dahil olmak üzere, Rus hükümetinin dış politika yetkilileriyle ayrıntılı görüşmelerde bulundu.

Hüseyin aynı zamanda ordu, istihbarat servisleri ve dışişleri bakanlığı da dahil olmak üzere Pakistan’daki karar alma çevrelerine de yakın.

Tanıma koşulları

Şarku’l Avsat’a konuşan, Afganistan’a ilişkin bölgesel diplomasiye aşina olan bir Pakistan hükümet yetkilisi, konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı;

“Taliban’ın kadınların kamusal hayata katılımı ve kapsayıcı bir hükümet kurulması konusundaki tutumunu yumuşatmasının ardından, Rusya, Çin, İran ve Pakistan da dahil, Afganistan’ın bölgesel komşuları arasında, Taliban hükümetini eş zamanlı olarak tanıma konusunda bir fikir birliği oluştu. Rusya, Taliban’ı tanıma konusunda isteklilik gösterdi. Ancak şu anda Taliban’ın kapsamlı bir hükümet kurma ve kadın hakları konularını yavaş ele alması nedeniyle bu konuda ilerleme durmuş durumda.”

Basında yer alan haberlere göre, Taliban hükümeti, kadınlara daha fazla hak verilmesini savunan ılımlılar ile kadınların evlerinde kısıtlanmasını isteyen katı görüşlüler arasında derin bir şekilde bölünmüş durumda.

Afgan toplumunda kadınlara uygulanan kısıtlamaların hafifletilmesi için Taliban hükümeti üzerindeki iç ve diplomatik baskılar artarken, ılımlıların bu tartışmada üstünlük sağladığı görülüyor.

Afganistan konusundaki uzmanlara göre, Taliban hükümetinin Moskova tarafından diplomatik olarak tanınması, dengeyi tamamen ılımlıların lehine çevirebilir.

Kadınlara yönelik kısıtlamalar hafifletiliyor

Peşaver’deki Afganistan uzmanı Mahmud Can Babar, “Rusya, Taliban rejiminin diplomatik olarak tanınmasını genişletirse, Taliban’ın rotasını değiştireceğini düşünüyorum” dedi.

Taliban, BMGK’nın daimi üyelerinden biri olan Rusya tarafından ‘Afganistan’ın resmi hükümeti’ olarak tanınması halinde, Afgan toplumu üzerindeki sosyal ve kültürel kısıtlamaları hafifletebilir.

Şarku’l Avsat’a konuşan bir diğer isim, İslamabad merkezli gazeteci İmtiyaz Gül ise şu yorumu yaptı;

“Taliban’ın bölgedeki ülkelerden herhangi bir diplomatik tanınma alabilmesi için önce somut sonuçlar göstermesi gerekecek.”

Değişen ittifaklar

Bölge ülkeleri arasında, özellikle Rusya’nın Afganistan’la oldukça sıkıntılı bir geçmişi var.

Rus ordusu 1980’lerde Afganistan’ı işgal ettiğinde, Pakistan ve ABD istihbaratı Afgan grupların Rus-Sovyet ordusuna karşı direnişlerine destek verdi.

Afgan savaşına katılan Rus ordusunun gazileri, son on yıla kadar Rusya’nın siyasi ve kamusal yaşamında aktif olarak yer aldı.

Taliban hareketi, 80’li ve 90’lı yıllarda Sovyet ordusuna karşı savaşan Afgan mücahit gruplarının halefi.

Bölge uzmanları, uluslararası ilişkilerdeki köklü değişikliklerin Rusya ile Taliban’ı birbirine yaklaştırdığına inanıyor.

Mahmud Can Babar, bu duruma ilişkin şu yorumu yaptı;

“Rusya artık, Ukrayna’daki savaş nedeniyle Batılı diplomatik saldırıların hedefi. Taliban da aynı şekilde, ABD ile Batı Avrupa ülkeleri arasındaki diplomatik manevraların hedefi.”

Rusya, Taliban’ın askeri kapasitesini, Afganistan’ın kuzeyinde, kendi güvenlik alanı içinde olduğunu düşündüğü Orta Asya ülkeleriyle sınırlarının yakınında bulunan DEAŞ varlığına karşı kullanmakla ilgileniyor gibi görünüyor.



Gazze Rivierası planı tartışmalara yol açtı: Raporlar, Blair Enstitüsü'nün savaş sonrası projelerdeki rolünü ortaya koyuyor

Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair (Reuters)
Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair (Reuters)
TT

Gazze Rivierası planı tartışmalara yol açtı: Raporlar, Blair Enstitüsü'nün savaş sonrası projelerdeki rolünü ortaya koyuyor

Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair (Reuters)
Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair (Reuters)

Financial Times, Tony Blair Enstitüsü'nün (TBI) Gazze Şeridi'nde savaş sonrası yeniden yapılanma planlarının hazırlanmasında tartışmalı bir rol oynadığını ve bu planlar arasında ABD Başkanı Donald Trump'ın daha önce bir tanıtım videosunda bahsettiği gibi bölgeyi ‘Gazze Rivierası’ adı altında lüks bir turizm ve ticaret bölgesine dönüştürme vizyonunun da yer aldığını ortaya çıkardı.

Şarku’l Avsat’ın Financial Times’tan aktardığına göre, Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair'in enstitüsü, Amerikalı milyarder Elon Musk'ın adını taşıyan bir sanayi bölgesinin kurulmasının yanı sıra dijital projeler ve düşük vergili özel ekonomik bölgeler kurma planlarını içeren bir proje üzerinde bir grup İsrailli iş adamıyla birlikte çalıştı.

ABD Başkanı Donald Trump bu yılın başlarında, savaş sonrası Gazze'yi lüks gökdelenler ve kendisinin altın heykelleriyle tamamlanmış bir yatırım ve turizm destinasyonu olarak tasvir eden ve burayı ‘Ortadoğu'nun Rivierası’ olarak tanımlayan bir video yayınlayarak tartışmalara yol açtı.

Raporlar, TBI çalışanlarının, eski Boston Consulting Group (BCG) yetkilileriyle birlikte Büyük Güven projesi (The Great Trust) olarak bilinen projeye dahil olduklarını gösteriyor. Önerilen belgelerden biri, Trump'ın tartışmalı videosuyla açık paralellikler taşıyan, Gazze Şeridi kıyılarında yapay adalar inşa edilmesini öngörüyordu.

Bir TBI çalışanı tarafından hazırlanan belgede, Gazze Şeridi'ndeki savaş, Gazze Şeridi'nin sıfırdan yeniden inşası için yüzyılda bir kez ele geçecek bir fırsat olarak görülüyor ve Gazze Şeridi'nin modern, güvenli ve müreffeh bir topluma dönüştürülebileceği belirtiliyordu.

Enstitü personeli Gazze için kapsamlı bir ekonomik plan hazırlamak üzere 12 üyeli bir koordinasyon komitesine katıldı. Ancak enstitü yaptığı resmî açıklamada, Trump yönetimine sunulan ve yüz binlerce Filistinlinin Gazze Şeridi'nden çıkarılmasına yönelik dramatik bir öneri içeren son versiyonu hazırladığını ya da onayladığını reddetti.

Blair'in sözcüsü, eski Başbakan’ın planlara kişisel olarak dahil olmadığını ve planlar hakkında yorum yapmadığını vurguladı. Açıklamada, “TBI ekibi savaş sonrası vizyonerlerle irtibat halinde, ancak TBI bu özel planın hazırlanmasında yer almadı” denildi.

Açıklamada, TBI tarafından hazırlanan belgenin tamamen kurum içi bir çalışma olduğu, farklı taraflardan gelen fikirleri değerlendirmeyi amaçladığı ve BCG ile yapılan bir iş birliğinin parçası ya da öncüsü olmadığı ifade edildi.

Konuyla ilgili olarak BCG de bir açıklama yayınlayarak planla ya da tanıtım videosuyla herhangi bir bağlantısı olduğunu reddetti. BCG tarafından yapılan açıklamada, “Medyada dolaşan haberler bizim rolümüzü yansıtmamaktadır. İki eski ortağımız, firmamızdan herhangi bir yetki almadan kendi inisiyatifleriyle bu projeyi başlatmışlardır. Bunu kategorik olarak reddediyoruz. Bunun için herhangi bir ücret almadık” ifadeleri yer aldı.

Daha önceki raporlar BCG'nin Gazze İnsani Yardım Vakfı olarak bilinen ve İsrail ile ABD'nin desteğini aldığı söylenen projenin bir parçası olarak Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden göç ettirilmesinin maliyetine ilişkin finansal modeller hazırladığını ortaya koymuş, ancak şirket daha sonra bu projeden uzaklaşmıştı.