Uzmanlar: ABD başkanlık seçimlerini kim kazanırsa kazansın, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı devam edecek

Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, Washington’un Pekin’e yaklaşımının daha da sertleşeceğini düşünüyor (Reuters)
Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, Washington’un Pekin’e yaklaşımının daha da sertleşeceğini düşünüyor (Reuters)
TT

Uzmanlar: ABD başkanlık seçimlerini kim kazanırsa kazansın, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı devam edecek

Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, Washington’un Pekin’e yaklaşımının daha da sertleşeceğini düşünüyor (Reuters)
Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, Washington’un Pekin’e yaklaşımının daha da sertleşeceğini düşünüyor (Reuters)

ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı, ABD yönetimleri değiştikçe farklı şekillere bürünerek devam ediyor.

İki ülke arasındaki ticaret savaşı, eski Başkan Donald Trump yönetimi sırasında zorlu bir gümrük vergisi savaşı biçimini alırken, mevcut Başkan Joe Biden döneminde teknoloji ve yatırım alanlarına yönelik önlemlere odaklandı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, ABD’de Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerini kim kazanırsa kazansın, bu çekişmenin devam etmesi bekleniyor.

Risk konusunda anlaşma, yaklaşım konusunda anlaşmazlık

Şu anda çeşitli düzeylerde yoğun kutuplaşmanın hakim olduğu bir ülkede, ‘Çin’e yönelik politika’ Cumhuriyetçiler ve Demokratların ortak noktada buluştuğu bir konu.

Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki ihtilaflara rağmen, analistler ister Biden, ister Trump kazansın, Washington’un Pekin’e yaklaşımının daha da sertleşeceğini düşünüyor.

Brookings Enstitüsü’nden kıdemli araştırmacı Joshua Meltzer, konuya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi;

Washington’daki baskının yönünün kesinlikle tek yönde olduğunu düşünüyorum, bu da daha şahinlik (isteklerini güç yoluyla dikte ettirmek) anlamına geliyor.

Biden, Trump döneminde Çin’e karşı kararlaştırılan katı tarifeleri büyük ölçüde sürdürdü.

Ayrıca, Pekin’in belirli üst düzey çipleri satın alma ve üretme yeteneğini kısıtlamak için ihracat kontrol kısıtlamaları getirdi ve Çin’e giden yatırımları kısıtladı.

Yetkililer, temiz enerji tedarik zincirleri de dahil olmak üzere, kilit alanlarda kendi kendine yeterliliği artırmaya çalışırken, veri akışları konusunda daha fazla adım atılması bekleniyor.

Meltzer, AFP’ye verdiği demeçte, “Şu anda daha fazlasını yapmak için kongre baskısı var” dedi.

King & Spalding hukuk firmasının ortağı Jamieson Greer, Çin’de tercih edilen sertlik derecesinin partizan bölünmeden ziyade politika olduğunu söyledi.

Trump yönetimi sırasında ABD Ticaret Temsilcisi’nin eski özel kalemi olan Greer, Washington’da iki kamp olduğuna inanıyor.

Greer’e göre, bu kamplardan biri Çin’i ekonomiye ve ulusal güvenliğe yönelik varoluşsal bir tehdit olarak görüyor ve bu nedenle güçlü ve geniş koruma önlemleri alınmasını savunuyor.

Diğeri ise, Çin tehdidini abartma konusunda temkinli davranarak, ticarete ve ekonomiye zarar verecek sonuçlara yol açmaması için sert ticari ve ekonomik adımların atılmasından endişe duyuyor.

Ancak farklılıklarına rağmen, her iki taraf da Çin’i bir risk olarak görüyor ve bu eğilim her iki tarafta da yaklaşık 10 yıldır hakim.

Greer açıklamasını şöyle sürdürdü;

Bu sorun, Donald Trump’ın özellikle Çin olmak üzere, ticaret konularını kamuya açık bir şekilde ele aldığı 2016 başkanlık kampanyası sırasında daha da arttı. Trump, her iki tarafında da birçok kişinin hemfikir olduğu, ancak yüksek sesle söylemek istemediği bir şeyi dile getirdi.

Biden ve Trump politikaları

Meltzer, Biden yönetiminin ‘Çin ile büyük reformları ve değişiklikleri yapacakları bir anlaşmaya varmasını’ beklemediğini söyleyerek şunları ekledi;

Aslında bu, Çin gerçekliğine nasıl uyum sağlayacağınızla ilgili. Müttefiklerinizi nasıl bir araya getireceğinizle ilgili. Güvenlik açısından da riskten uzaklaşma kavramı var.

Ancak Meltzer, artan gümrük vergisi savaşında ateşkesle sonuçlanan ‘Birinci Aşama’ ticaret anlaşmasına atıfta bulunarak, Trump yönetiminin Çin’in davranışını değiştirmeye zorlamak için üzerindeki baskıyı artırmayı tercih edeceğini vurguladı.

Trump seçilmesi halinde, Çin mallarına yüzde 60’tan fazla vergi getirme sözü göz önüne alındığında, bazıları Çin’i hedef alan daha yüksek gümrük vergileri görmeyi bekliyor.

Bu hareket, Çin’in misilleme yapmasına neden olabilir ve dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ticareti durdurabilir.

Meltzer, “Sanırım tarifelere çok daha fazla geri dönüş göreceğiz, ayrıca müttefiklerle çok daha az işbirliğine şahit olacağız. ABD bu konuların bazılarında daha izole olacaktır” diye konuştu.

Greer ise, Biden’ın Çin’e yönelik mevcut önlemleri sürdürme konusunda istekli olduğunu, ancak dar görüşlü davrandığını ve gelecekteki hamlelere odaklandığını belirtti.

Teknolojideki sınırlamalar

Analistler, Trump’tan gelen eleştirileri saptırmak amacıyla Pekin üzerinde sert görünme yönündeki baskıyı azaltmak için, ikinci bir Biden yönetiminin iklim gibi konularda Çin ile işbirliği isteyebileceğine ve daha fazla müzakere alanına sahip olabileceğine inanıyor.

Seçimi kim kazanırsa kazansın, ABD’nin teknolojideki liderliğini sürdürmeye yönelik çabalar muhtemelen devam edecek.

Albright Stonebridge Group’ta Çin konusunda uzman olan Paul Triolo konuya ilişkin şu yorumu yaptı;

Trump yönetimi, CHIPS Yasası gibi girişimler yoluyla gelişmiş yarı iletken üretimini desteklemeye veya elektrikli araç ve diğer kritik maden tedarik zincirlerine yönelik büyük yatırımlara daha az destek gösterebilir. Kasım ayında kimin kazanırsa kazansın, ABD yönetiminin mevcut teknoloji kontrollerini uygulamaya devam etmesi ve kontrolleri diğer teknoloji sektörlerine doğru genişletmesi muhtemeldir.

Bunlar arasında biyoteknoloji, elektrikli ve akıllı araçlar yer alıyor.

ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo geçtiğimiz ay yaptığı açıklamada, toplanan büyük miktarda veri göz önüne alındığında, Çin yapımı elektrikli araçların güvenlik riskleri taşıdığı konusunda uyarmıştı.

Paul Triolo, Washington’un belirli veri türlerinin, Çin’deki şirketlere ve kuruluşlara aktarılmasına ilişkin kısıtlamaları da muhtemelen sıkılaştıracağını sözlerine ekledi.



Rusya, Ukrayna'nın Dnipropetrovsk bölgesindeki bir köyün kontrolünü ele geçirdi

Donetsk'teki cephe hattının yakınında eğitim sırasında kafes zırhla donatılmış bir Stryker zırhlı araçtan inen Ukrayna askeri (Reuters)
Donetsk'teki cephe hattının yakınında eğitim sırasında kafes zırhla donatılmış bir Stryker zırhlı araçtan inen Ukrayna askeri (Reuters)
TT

Rusya, Ukrayna'nın Dnipropetrovsk bölgesindeki bir köyün kontrolünü ele geçirdi

Donetsk'teki cephe hattının yakınında eğitim sırasında kafes zırhla donatılmış bir Stryker zırhlı araçtan inen Ukrayna askeri (Reuters)
Donetsk'teki cephe hattının yakınında eğitim sırasında kafes zırhla donatılmış bir Stryker zırhlı araçtan inen Ukrayna askeri (Reuters)

Rus devlet medyası bugün, Rusya'nın iki ay içinde 950 kilometrekarelik bir alanı ele geçirmesinin ardından, Rus güçlerinin Ukrayna'nın orta doğusundaki Dnepropetrovsk bölgesinde bir köyü ele geçirdiğini bildirdi. Ukraynalı kaynaklardan ya da Rusya Savunma Bakanlığı'ndan herhangi bir doğrulama gelmedi.

Moskova ile Kiev arasındaki barış görüşmelerini ilerletme çabaları ortasında, Rus güçlerinin Ukrayna'nın Sumi bölgesinin 200 kilometrekarelik bir bölümünü ele geçirmesi ve geçen ay Dnepropetrovsk bölgesine girmesiyle savaş kızıştı.

Reuters'a göre Ukrayna'nın DeepState haritası Rusya'nın 28 Haziran'a kadar geçen iki aylık sürede 943 kilometrekarelik bir artışla 113 bin 588 kilometrekarelik Ukrayna topraklarını kontrol ettiğini gösteriyor.

Şarku’l Avsat’ın RIA Novosti'den aktardığına göre Rusya yanlısı yetkili Vladimir Rogov, Rus güçlerinin Dnepropetrovsk bölgesindeki Dachnoye köyünün kontrolünü ele geçirdiğini bildirdi.

Rusya barışa hazır olduğunu, ancak Ukrayna'nın çoğu Moskova tarafından kontrol edilen dört bölgeden de çekilmesi gerektiğini söylüyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu bölgelerin artık Rusya'nın bir parçası olduğunu ifade ediyor.

Ukrayna ve Avrupalı destekçileri bu şartların teslimiyet anlamına geldiğini, Rusya'nın barışla ilgilenmediğini ve Rusya'nın Ukrayna'nın beşte birini kontrol etmesini asla kabul etmeyeceklerini belirtiyor.

Rusya'nın kontrolü altındaki bölgeler arasında Kırım, Luhansk bölgesinin yüzde 99'undan fazlası, Donetsk, Zaporijya ve Herson bölgelerinin yüzde 70'inden fazlası ve Harkov, Sumi ve Dnepropetrovsk bölgelerinin bir kısmı yer alıyor.