İsrail'de milletvekillerine tehdit mektupları: "Yahudi intikamcılar asla unutmaz"

"Hiçbiri bu savaştan zarar görmedi"

İsrail Parlamentosu'ndan milletvekillerinin yüzde 25'inden fazlası Netanyahu'nun partisi Likud'dan (Reuters)
İsrail Parlamentosu'ndan milletvekillerinin yüzde 25'inden fazlası Netanyahu'nun partisi Likud'dan (Reuters)
TT

İsrail'de milletvekillerine tehdit mektupları: "Yahudi intikamcılar asla unutmaz"

İsrail Parlamentosu'ndan milletvekillerinin yüzde 25'inden fazlası Netanyahu'nun partisi Likud'dan (Reuters)
İsrail Parlamentosu'ndan milletvekillerinin yüzde 25'inden fazlası Netanyahu'nun partisi Likud'dan (Reuters)

İsrail Parlamentosu Knesset'in başkanı Amir Ohana, kendilerine "İsrailli İntikamcılar" ismini veren bir grubun bazı hükümet üyelerine ve ailelerine tehdit mektupları gönderdiğini açıkladı.

Ohana, iç istihbarat servisi Şin Bet'ten mektupların soruşturulmasını istediğini aktardı.

Mektuplarda Hamas'ın 7 Ekim'de düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu'na neden olan başarısızlıklar nedeniyle milletvekillerinin yakınlarından intikam alınacağı ifade edildi.

Mektupların gönderildiği isimler arasında Binyamin Netanyahu'nun partisi Likud'dan milletvekili Tali Gotliv, bir diğer Likud milletvekili Moshe Saada'nın kardeşi ve radikal sağcı Otzma Yehudit milletvekili Yitzhak Wasserlauf'un annesinin bulunduğu kaydedildi.

Cuma günü kendisine posta yoluyla gönderilen mektubun fotoğraflarını sosyal medya hesabından paylaşan Gotliv, "Özel posta adresime gelen bu mektubu solcu biri alsaydı, şu an kapısında korumalar bekliyordu" ifadelerini kullandı.

Gotliv'in yayımladağı mektubun sol üst köşesinde bir Davud yıldızı ve yumruk bulunduğu görülüyor. Logo benzeri bu görselin altındaysa, "Yahudi intikamcılar asla unutmaz!" ifadeleri yer alıyor.

Mektupta ayrıca, "Açığa çıkmadan zarar verebileceğimiz bir yakınınızın yerini tespit edeceğiz. 7 Ekim'le ilgili suçlanması gerekenlerin 6 Ekim'de ülkeyi yöneten koalisyon olduğuna inanıyoruz. Bunların hiçbiri bu savaştan kişisel bir zarar görmedi. Size yönelik bir saldırı her milletvekilinin kişisel olarak ödemesi gereken adil bir bedel olacak" ifadeleri kullanıldı.

İsrail'deki radikalleşmenin işareti Homeş

İsrail'de milletvekillerine gönderilen tehdit mektupları konuşulurken, ABD merkezli New York Times gazetesi İsrail toplumundaki radikalleşmeyi Batı Şeria'daki Homeş örneği üzerinden anlattı.

İsrail ordusu, 2005'te Gazze'den çekildiği zaman Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimlerinden 4'ünü de, savunulmasının güç olduğunu gerekçe göstererek, dağıtma kararı almıştı.

Ancak yıllar sonra Binyamin Netanyahu hükümetindeki radikal sağcı bakanlar, 4 yerleşimin yeniden kurulması için kampanya başlattı.

4 yerleşimden biri olan Homeş de bu kampanyanın sembolü olmuştu.

İsrail hükümeti geçen yıl Homeş'teki Yahudi yerleşimlerinin yeniden tesis edilmesine karar verse de Yüksek Mahkeme, bölgedeki arazi sahibi Filistinlilerin güvenliğini gerekçe göstererek kararı iptal etti.

Ancak mahkemenin kararını tanımayan 50 kadar Yahudi yerleşimci bölgede çadırlar ve prefabrik dini okullar kurarak buraya yerleşti.

Gazete buraya yerleşen 50 kişilik genç erkek grubunun kendilerini "öncü kol" olarak gördüklerini ve İsrail ordusunun da bölgeyi genişletmesini istediklerini aktardı.

Yahudi yerleşimcileri korumakla görevlendirilen Homeş'teki İsrail askerlerinden biri, "Aldığımız emir iki taraf arasında bir koruma oluşturmak. Onları ayrı tutmaya çalışıyoruz. Yerleşimcilerin tepeden aşağı inmesini engellemeye çalışıyoruz ve Filistinlilere de burada olmamaları gerektiğini söylüyoruz" ifadelerini kullandı.

Homeş yakınlarında yaşayan Filistinlilerse, yerleşimcilerin saldırgan olduklarını ve çoğunlukla uzun namlulu silahlar taşıdıklarını söyledi.

Filistinliler ayrıca Yahudi yerleşimcilerin evlere girdiğini, hayvanlarını çaldığını ve tarlaları ateşe verdiğini aktardı.

Independent Türkçe



İran ve üç hat: Trump daha kapsamlı ve daha güçlü bir anlaşma istiyor

İran ile Washington arasında bir anlaşmanın yakın olduğu anlaşılıyor (AP)
İran ile Washington arasında bir anlaşmanın yakın olduğu anlaşılıyor (AP)
TT

İran ve üç hat: Trump daha kapsamlı ve daha güçlü bir anlaşma istiyor

İran ile Washington arasında bir anlaşmanın yakın olduğu anlaşılıyor (AP)
İran ile Washington arasında bir anlaşmanın yakın olduğu anlaşılıyor (AP)

Hüda Rauf

ABD-İran ilişkilerinin bağlamını ve şu anda devam eden siyasi çabaları takip ettiğimizde iki gözleme ulaşabiliriz. Birincisi, sadece nükleer meseleyi içermeyen, aynı zamanda Tahran'ın bölgesel davranışlarına, milislere verdiği desteğe ve belki de balistik füze ve insansız hava araçları sistemlerine kadar uzanacak, daha güçlü ve daha kapsamlı bir anlaşmanın imzalanması için çalışacak olan kişi Donald Trump'tır.

İkinci gözlem ise İran ile Washington arasında bir anlaşmanın yakın olduğu anlaşılıyor, zira İran'ın nükleer meselesine ilişkin siyasi ve diplomatik çabalar, baskılar eş zamanlı olarak yoğunlaşıyor. Tahran, Donald Trump ile baskı altında müzakere etmeyi reddetmesine rağmen nükleer mesele konusunda üç paralel hat izliyor.

Birinci hat, ABD yönetimiyle yaptığı duyurulan yazışmalardır. İkincisi, Çin ve Rusya ile görüşmeleri, üçüncüsü de Avrupalı güçlerle görüşmeleridir.

İlk hata gelince, İran'ın Donald Trump'ın İran liderine gönderdiği mektuba cevabı, Hamaney’in ABD Başkanı ile müzakereyi reddederek, mektubu kamuoyunu aldatmak olarak değerlendirmesi oldu. Hamaney; “İran'ın kesinlikle karşılayamayacağı yeni beklentiler ortaya atıyorlar. Ülkenin savunma kabiliyetleri ve uluslararası kabiliyetleri konusunda şu veya bu şeyi yapmayın diyorlar” dedi.

Trump'ın daha İran'a ulaşmadan önce bu mektubu kamuoyuna duyurmasının amacının, Washington'u diplomasi savunucusu olarak göstermek ve müzakere topunu İran sahasına atmak olduğu ileri sürülebilir.

Ancak ülkesinin Washington ile Tahran arasında arabuluculuk yaparak müzakerelerin önünü açması, zeminini hazırlaması muhtemel olan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, mesajı göz önünde bulundurarak; “Amerikalılar bu yeni anlaşmanın siyasi koşullarla birlikte olmasını istiyor. İran'ın Irak, Lübnan, Suriye ve diğer yerlerdeki milis grupları desteklememesi için doğrulanabilir bir düzenleme olması gerektiğinde ısrar ediyorlar. Bunun bir şeye yol açacağını sanmıyorum” dedi.

Yani İran ve Washington'a bağlı sürecin önünde zorluklar var. İran, balistik füze ve insansız hava araçları sistemlerini aşılmaması gereken kırmızı çizgi haline getirmek için çalışırken, Trump daha kapsamlı ve daha güçlü bir anlaşma istiyor.

Bir diğer ikilem ise İran'ın baskı altında müzakere etmek istememesi. Tahran, stratejik sabır mantığına uygun olarak Joe Biden yönetimini oyaladı ve onun döneminde bir anlaşma yapmayı düşünmedi. Trump yönetimiyle de bir anlaşmaya varmanın eşiğindeydi. Şimdi sorun, çok fazla taviz vermemek için zayıf bir pozisyondayken müzakere etmek istememesidir.

İran, Trump ile daha iyi şartlarda müzakere edebilmek için güçlü olması gerektiğinin farkında. Trump'ın çok güçlü görmediği ABD'nin dostları veya düşmanlarıyla pazarlık yapma yolunun bu olduğu kanaatinde.

İran'ın Trump'ın benimsediği baskı politikasına cevabını şu bağlamda açıklayabiliriz; İran, müzakerelere diğer tarafın azami baskısı altında katılması halinde, daha zayıf bir konumda olacağını ve hiçbir şey elde edemeyeceğini düşünüyor.

Bu, inatçılık ya da mükemmeliyetçilik ile değil, deneyimle bağlantılı. Karşı tarafa baskı politikasının etkisiz olduğunu ispatlamanız lazım ki, müzakere masasına eşit şartlarda oturabilesiniz. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre belki de İran'ın anlaması gereken, Trump yönetiminin nasıl bir anlaşma aradığıdır.

Rusya-Çin hattında ise Rusya, Washington ile Tahran arasında arabuluculuk yapmaya istekli olduğunu dile getirdi. Lavrov, İran ile 2015 yılında imzalanan tarihi anlaşmanın yeniden canlandırılmasını Moskova'nın desteklediğini vurguladı. Bu gelişme, İranlı, Rus ve Çinli yetkililer arasında Çin'de yapılacak toplantının arifesinde ve üç ülke arasındaki ortak deniz tatbikatlarının ardından gerçekleşti.

Çin, cuma günü Rusya ve İran ile Pekin'de dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde İran'ın nükleer programını görüşmek üzere bir toplantı düzenleyeceğini duyurdu. Toplantı, İran'ın genişleyen uranyum zenginleştirme programı nedeniyle yeniden incelemeye alındığı bir dönemde gerçekleşiyor.

Öte yandan BM Güvenlik Konseyi'nin, İran'ın nükleer silah üretme seviyesine yakın düzeyde artan zenginleştirilmiş uranyum stokunu görüşmek üzere aynı gün New York'ta kapalı oturum düzenlemesi planlanıyor. Bu toplantı Fransa, Yunanistan, Panama, Güney Kore, İngiltere ve ABD'nin talebi üzerine yapılacak. Bu ülkeler Konsey'den İran'ın nükleer programı hakkında bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmeye zorlanmasını talep etti.

Üçüncü hat olan Avrupa ülkeleriyle görüşmelere gelince, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, üç Avrupa ülkesiyle iletişim kanalı kurduğunu doğruladı. İran, Rafael Grossi ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile de birlikte çalışıyor ve sorunların çözümü için yeni bir fikir ortaya atıldı.

Arakçi, Avrupalıların bir önceki müzakere turunda iyi bir arabulucu rolü oynadıklarını ve bundan sonra da aynı rolü oynayabileceklerini, Avrupalılarla görüşmelerin devam ettiğini, paralelinde Rusya ve Çin ile de yakın istişarelerin sürdüğünü söyledi.

İran, Trump ile bir anlaşmaya varmak istiyor ancak 2015'teki anlaşmaya benzer, sadece nükleer dosya ile sınırlı, bölgesel davranışlarını veya balistik füzelerini ele almayan bir anlaşma istiyor. Tahran’ın baskı ve tehditlerden uzak, eşit şartlarda doğrudan müzakerelere başladığını hissetmesi için her şeyden önce ABD'nin yaptırımları kaldırması gerektiğini düşünüyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.