Afrika kıyılarında köleliğin eli kanunlardan ağır

Kölelik yasaklanmış olmasına rağmen cezanın zayıf uygulanması ve toplumların kültürü nedeniyle halen çeşitli şekillerde varlığını sürdürüyor.

Kölelik mağdurlarının fark ettiği şey, eski efendilere yönelik hoşgörünün artış eğiliminde olduğu. (AFP)
Kölelik mağdurlarının fark ettiği şey, eski efendilere yönelik hoşgörünün artış eğiliminde olduğu. (AFP)
TT

Afrika kıyılarında köleliğin eli kanunlardan ağır

Kölelik mağdurlarının fark ettiği şey, eski efendilere yönelik hoşgörünün artış eğiliminde olduğu. (AFP)
Kölelik mağdurlarının fark ettiği şey, eski efendilere yönelik hoşgörünün artış eğiliminde olduğu. (AFP)

Sağir Haydari

Kanunlar tarafından onlarca yıl önce yasaklanan kölelik, tüm zenginliğine rağmen güvenlik, siyasi kaos ve aşırı yoksulluk içinde olan kıyı Afrika bölgesinde halen görülüyor.

Moritanya'nın başkenti Nuakkşot’ta yıllar sonra efendisinden özgürlüğünü kazanan ve 24 saat kendisi için oto yıkama dükkanında çalışan Muhammed Veled Sidi Embarek, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada halen adalet beklediğini belirterek şunları söyledi:

 Kölelik, Moritanya'da yıllardır süren ortak mücadeleye rağmen halen mevcut. Köleliğin kurbanları olarak fark ettiğimiz şey, eski efendilere yönelik hoşgörünün yükseliş eğilimi gösteriyor olduğudur.

Moritanya 1981 yılında, köleliği kaldıran son ülke oldu. Ondan kızsa bie süre önce de Afrika'nın diğer dört kıyı ülkesi, Mali, Burkina Faso, Nijer ve Çad da köleliği kaldırmıştı. Ancak eski efendilerin peş peşe serbest bırakılmaları ve vatandaşları ‘modern kölelik’ gibi açık bir şekilde sömürmeleri nedeniyle, köleliği tamamen ortadan kaldırma umutları neredeyse yok oluyor.

Üç pozisyon

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre pek çok kişinin halen ‘köleliğin devam etmesinden’ şikayetçi olduğu tek ülke Moritanya değil. Mali ve Burkina Faso'da da toplumsal kırılganlık ve güvenlik koşulları nedeniyle daha da kötüleşen bu durumun bitirilmesi için sesler yükseliyor.

Afrika kıyı bölgesindeki kölelik, insan hakları ve sivil toplum kuruluşlarına göre, reşit olmayan kızların zorla evlendirilmesi ve binlerce kişinin çalışmaya zorlanması gibi birçok biçimde somutlaşmış durumda.

Nijer'deki sivil toplum örgütü Timidria’nın Genel Sekreteri Ali Bozo, bir süre önce yaptığı açıklamada, 2015 yılı itibarıyla ülkesinde ‘efendiler’ tarafından köleleştirilmiş olanların sayısının 870 bini aştığını bildirdi.

frb rf
Afrika kıyı bölgesindeki kölelik çeşitli biçimlerde devam ediyor. (AFP)

Bozo, Nijer'de ‘vahaya’ olgusunun yaygın olduğunu, reşit olmayan kızların kaçırılıp satılarak beşinci eş olarak evlenmeye zorlandığını, ayrıca zorla çalıştırılıp zorla evlendirildiklerini ve cinsel istismara maruz kaldıklarını söyledi.

Çadlı siyasi araştırmacı Lebibe Gondo, şu an Afrika kıyılarında üç kölelik durumu olduğuna dikkat çekiyor. Birincisi, köleliğin Afrika kıyılarında sosyal bir olgu haline gelmesi. Çünkü kölelerin kendileri kendi durumlarını içselleştirmiş durumdalar ve bu toplumlar değişmeyi reddediyorlar. İkinci durum ise genellikle altın madenleri gibi belirli ekonomilerde zorla çalıştırma durumunda ortaya çıkan, bireylerin zorla köleye dönüştürüldüğü insan kaçakçılığı. Üçüncü durum, belirli bir iktidar konumuna sahip olan veya iktidara yakın yaşayan, insanları küçümseyen, onlara köle veya köle soyundan gelen muamelesi yapan bireyleri çevreleyen zihniyet.

21’inci yüzyılda Afrika kıyılarında köleliğin yayılması, bölgede ve hatta bölge dışında yüksek sesli tartışmalara yol açıyor. Özellikle de beş ülkenin bununla mücadele etmek için yasalar çıkarmış olmalarına rağmen şu ana kadar bu çelişkiyi kontrol altına alamamış görünmeleri tartışmaları alevlendiriyor.

Gondo konuya dair değerlendirmesinde "Kanunların tek başlarına yeterli olmamalarından dolayı sorunun çözümü belirlediğimiz üç düzeyde ele alınmalı. Ülkemizde önemli hukuki metinler var ancak bunlar uygulanmıyor" dedi.

Zor durumlar

Kölelikten bahsederken, Moritanya'daki ‘Haratin’ gibi tarihsel olarak köleliğe maruz kalan belirli azınlıklardan ve Nijer, Mali, Çad, Burkina Faso gibi ülkelerdeki savunmasız kadınlardan söz etmemek mümkün değil.

Birleşmiş Milletler Uluslararası Çalışma Örgütü’nün tahminlerine göre Sahra Altı Afrika'da köleliğe benzer şartlarda yaşayanların sayısı yaklaşık 3,7 milyon kişi.

Nijeryalı insan hakları aktivisti ve aynı zamanda siyasi araştırmacı Hasan Aval duruma ilişkin şu açıklamada bulundu:

Nijer, Mali ve Moritanya'da kölelik, yasalara rağmen halen mevcut. Bu inkâr edilemez. İster modern ister eski kölelik olsun, on binlerce insan köleliğe maruz kalıyor. Modern kölelik, emeklerinin karşılığını almadan çok uzun saatler boyunca çalışan insanlarda vücut buluyor. Bu tür durumların Nijer’in başkenti Niamey ve Moritanya’nın başkenti Nuakşot ve diğer bölgelerde bile oluyor. Anlaşılması gereken şu ki köleliğin durumunu oldukça zorlaştıran çok kritik bir güvenlik ve siyasi gerçeklik var. Çünkü köleler siyasi çevrelerden ve devlet kurumlarından dinleyen kulaklar bulamıyor. Dolayısıyla kölelikten kurtulmak çok zor.

Kanunların uygulanması

Yasağa rağmen bölgedeki, özellikle Moritanya gibi ülkelerdeki eski efendilerin henüz hesap vermemiş olmaları, yasaların uygulanması ve hesap verilmesi için sokak seferberliğinin devam etmesine neden oluyor. Moritanya'da, örneğin 2007 yılında köle sahiplerini cezalandıracak bir yasa çıkarıldı. Ancak insan hakları çevreleri yasanın henüz uygulamaya konmadığı görüşünde.

dfbd
Hangi formda olursa olsun halen köleliğe maruz kalan on binlerce insan var. (AFP)

Moritanya'daki kölelik karşıtı IRA hareketinin koordinatörü Hac Eid, "Başkent Nuakşot da dahil olmak üzere Moritanya'da köleliğin devam ettiğine dair aldığımız birçok tanıklıklar var" dedi.

Eid, Independent Arabia’ya şu açıklamada bulundu:

Moritanya'da köleliğin halen mevcut olduğunu ve biz IRA hareketi olarak köleliğe maruz kalan kurbanlarının sayısının Moritanya halkının yüzde 20'si olduğunu tahmin ediyoruz.

Eid, Moritanya'da köleliğin devam ettirilmesinin, köleliği suç sayan yasaların uygulanmaması anlamına geldiğini vurgulayarak ‘bunun, köleliğin ülkede kaldırılmasının önündeki temel engel’ olduğunu söyledi. Yasaların efendilere yönelik cezaları sıkılaştırdığını, köle sahibi olduğu tespit edilenlere hapis ve para cezaları verilmesinin öngörüldüğünü ancak bu yasaların büyük ölçüde uygulanmadığını’ vurguladı.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



Arakçi, ‘İran liderliğinden’ Esed'e mesaj iletti

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi arasında dün gerçekleşen görüşmeden (İran Dışişleri Bakanlığı)
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi arasında dün gerçekleşen görüşmeden (İran Dışişleri Bakanlığı)
TT

Arakçi, ‘İran liderliğinden’ Esed'e mesaj iletti

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi arasında dün gerçekleşen görüşmeden (İran Dışişleri Bakanlığı)
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi arasında dün gerçekleşen görüşmeden (İran Dışişleri Bakanlığı)

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e bir mesaj ileterek Tahran'ın, ‘Siyonist rejim ve terörist grupların saldırganlık ve eylemlerine karşı koyma’ konusundaki ‘stratejik’ yöneliminin devam ettiğini yineledi.

İran Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Arakçi'nin Esed’e ‘Dini Lider Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın selamlarını ilettiği’ belirtildi. Açıklamada Bakan'ın Tahran'ın ‘terörle mücadelede ve bölgesel güvenlik ve istikrarın korunmasında Suriye hükümetini, halkını ve ordusunu destekleme’ konusundaki ‘ilkeli tutumunu’ vurguladığı ifade edildi.

Arakçi, “Terörist grupların son hamleleri, bölgedeki istikrar ve güvenlik düşmanlarının komplolarının bir parçası ve teröristlerin bölgedeki savaş ve istikrarsızlığı ateşlemeye devam etmek ve Siyonistlerin direniş cephesi karşısındaki başarısızlığını telafi etmek için ABD ve Siyonist varlıkla koordinasyon hedeflerinin bir aynasıdır” dedi.

‘İran İslam Cumhuriyeti'nin Siyonist rejim ve terörist grupların saldırı ve eylemlerine karşı Suriye hükümeti, halkı ve direnişine yönelik kapsamlı desteğini sürdürdüğünü’ belirten Arakçi, ‘bu stratejik yaklaşımın bölgede istikrar ve kalıcı güvenliğin korunması ve bölgedeki tüm ülkelerin güvenliğinin desteklenmesi çerçevesinde ortaya çıktığını’ vurguladı.

Arakçi, İran'ın ‘Suriye'nin geçmişte olduğu gibi terörizme karşı muzaffer kalacağından ve terörist grupların üstesinden geleceğinden emin olduğunu’ belirtti.

İran Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Esed'in şu sözüne yer verildi: “Arakçi'nin ziyareti İran'ın Siyonist işgale karşı direniş ekseninde yer alan ülkelere güçlü bir destek mesajıdır.”

İran devlet televizyonuna demeç veren Arakçi, Suriye Devlet Başkanı ile görüşmesinin ‘faydalı, samimi ve dostane geçtiğini’ belirterek, ‘Suriye'ye sağlanması gereken desteğin detayları’ başta olmak üzere bölgedeki ve Suriye'deki mevcut durum hakkında konuştuklarını kaydetti.

Arakçi, “İyi anlaşmalara varıldı. Koşullar zor ama Suriye Devlet Başkanı'nın cesareti ve ruhu etkileyiciydi... Terörist gruplar bir fırsat olduğunu ve harekete geçebileceklerini düşünüyorlar ama karşılarında durulacak” ifadelerini kullandı.

Şam'a gitmeden önce gazetecilere açıklamalarda bulunan Arakçi, Suriye hükümetine ‘İran’ın Suriye ordusu ve hükümetine açık desteğini’ vurgulayan bir mesaj ileteceğini söyledi.

Arakçi şu açıklamayı yaptı: “Siyonistlerin başarısızlığının ardından düşmanın terörist gruplar aracılığıyla bölgenin güvenliğini istikrarsızlaştırmaya yönelik kötü niyetli hedeflerine ulaşmaya çalıştığına inanıyoruz. Suriye ordusu geçmişte olduğu gibi yine bu terörist gruplara karşı zafer kazanacaktır.”

Açıklmasının devamında “Saha ve diplomasi birbirini tamamlar ve diplomatlar saha güçlerinin desteğiyle hareket eder” diyerek Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) bölgesel faaliyetlerine atıfta bulundu.

Bu arada İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile yaptığı telefon görüşmesinde Suriye'deki gelişmeleri ele aldı.

İran Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada, Pezeşkiyan'ın Sudani'ye Tahran'ın Suriye'de ‘terör eylemleri’ olarak nitelendirdiği olaylara karşı her türlü iş birliğine hazır olduğu güvencesini verdiği belirtildi.

Pezeşkiyan, Suriye de dahil olmak üzere ülkelerin toprak bütünlüğünü korumanın ‘İran İslam Cumhuriyeti'nin bölgesel bir stratejisi’ olduğunu söyledi.

Pezeşkiyan, “Lübnan'da ateşkes sağlanmasının ardından bölgenin göreceli bir sükunete doğru ilerlediği ve tüm gözlerin Gazze Şeridi'ne çevrildiği bir dönemde, Suriye'de yaşanan son olaylar bölgenin güvenliği konusunda ciddi endişelere yol açmıştır” dedi.

‘Suriye'nin terörist gruplarla mücadelesine yardımcı olmak için İslam ülkeleri arasında sinerjiye ihtiyaç olduğunu’ vurgulayan Pezeşkiyan, ‘bu olayların Siyonist rejimin İslam ülkeleri arasında fitne ve çatışma çıkarma planlarının bir parçası olduğunu ve bölgede terörizmin yayılmasını önlemek için ortak koordinasyon gerektiğini’ belirtti.

Diğer yandan milletvekili İsmail Kevseri günün erken saatlerinde basına yaptığı açıklamada, sahadaki gelişmelerin gerektirmesi ve ‘İran liderliğinin’ bu yönde bir karar alması halinde ülkesinin Suriye'ye danışman göndermeyi düşündüğünü ifade etti.