Rusya, Ukrayna savaşının ikinci yıldönümünü nasıl kutladı?

Medya başarılara odaklandı. Yeni alanlar üzerindeki kontrolü genişletme çağrıları yapıldı.

Ukrayna savaşının başlamasının ikinci yıldönümüyle eş zamanlı olarak iki polis Kremlin önünde durumu izliyor (AFP)
Ukrayna savaşının başlamasının ikinci yıldönümüyle eş zamanlı olarak iki polis Kremlin önünde durumu izliyor (AFP)
TT

Rusya, Ukrayna savaşının ikinci yıldönümünü nasıl kutladı?

Ukrayna savaşının başlamasının ikinci yıldönümüyle eş zamanlı olarak iki polis Kremlin önünde durumu izliyor (AFP)
Ukrayna savaşının başlamasının ikinci yıldönümüyle eş zamanlı olarak iki polis Kremlin önünde durumu izliyor (AFP)

Ukrayna’daki savaş üçüncü yılına girerken, Rusya’da ülkenin durumunu ters yüz eden, bölgesel çevre ve dünyayla ilişkilerini değiştiren olaya dair herhangi bir anma emaresi olmaması dikkatleri çekti. Hiçbir devlet kuruluşu veya parti olayla ilgili etkinlik düzenlemedi. Batı medyasının Ukrayna’da savaşan bazı Rus askerlerinin eşlerinin tutuklanması haberlerine odaklanması ve bazı gazetecilerin savaştan duyulan memnuniyetsizliği dolaylı olarak göstermeyi amaçlayan bir faaliyet çerçevesinde Meçhul Asker Anıtı’na çiçek buketleri bırakılmasını haber yapması hariç Rus şehirleri, savaşın yıldönümüyle ilgili olaylara veya halk hareketlerine tanık olmadı.

Bu olay, Rusya’nın her yıl 23 Şubat’ta yani komşu ülkeyle savaşın patlak vermesinin yıldönümünden bir gün önce kutladığı Vatan Savunucuları Günü’ne gösterilen büyük ilginin gölgesinde kaldı. Öyle ki bu gün, hükümet medyası tarafından doğrudan savaşın yıldönümüyle ilişkilendirilmeden, ön saflarda savaşan askerleri övmek için kullanıldı.

Ancak Rus medyası, savaşın çıkışını kendi yöntemiyle kutladı. Bazıları, sahada yürütülen uzun haber ve araştırmalarda, Rus ordusunun iki yıl boyunca Ukrayna’da elde ettiği başarıların boyutuna odaklandı. Yeni Rusya’daki saha ilerleme düzeylerine ve Rusya’nın geçen yıl ilhak ettiği dört bölge olan Donetsk, Lugansk, Zaporijya ve Herson bölgelerine dikkat çekilirken, Ukrayna’nın askeri kapasitesindeki düşüşe odaklanıldı. Bir diğer odak noktası ise Batı politikalarının kafa karışıklığı ve Ukrayna’nın silahlandırılması ve ona mali yardım sağlanması konularında Batı kampı içindeki büyük anlaşmazlıkların yanı sıra Avrupa’da sosyal ve ekonomik düzeyde yaşanan iç sorunlar ve ABD’de de iç farklılık ve tartışmaların tırmanmasıydı.

swqeferg
Sivil Savunma’nın iki üyesi, dün Donetsk şehrinin Kostyantynivka bölgesindeki bir tren istasyonunda çıkan yangınla ilgileniyor (AP)

Haberlerin etrafında döndüğü ana eksen, iki yıllık savaşın sona ermesinin Rusya’nın zafere giden yolda kendinden emin bir şekilde durduğunu göstermesi, buna karşılık ‘düşman’ kampının, Ukrayna’yı desteklemeye devam etme yönündeki siyasi gösteriler yoluyla yenilgisini gizlemeye çalışmasıdır.

Çoğunluk mücadelenin devam etmesini destekliyor

Hedeflenen bu kampanyalarla birlikte, Kremlin’e yakın Kamuoyu Araştırma Merkezi’nin yürüttüğü araştırmanın sonuçlarının yayınlanması, bu eğilimi tartışılmaz rakamlar ve verilerle güçlendirdi.

Anket sonuçlarına göre Rusların yarısından fazlası, ‘özel askeri operasyonun’ iyi gittiğine inanıyor.

Rus güçlerinin askeri operasyonu başarılı mı başarısız mı oldu sorusuna yanıt olarak yüzde 65’lik kesim çoğunlukla başarılı, yüzde 15’lik kesim çoğunlukla başarısız olduğunu söylerken, ankete katılanların yüzde 20’si ise cevap vermekte zorlandı.

Ayrıca anketin yazarları, siyasi elitleri ve Rus toplumunu büyük ölçüde rahatsız eden, savaşa gitme kararının ilk etapta doğru olup olmadığı ve toplumun desteğini alıp almadığı sorusunu bir kez daha bilinçli olarak dile getirdi.

Araştırma, Rusların yüzde 68’inin savaş kararını desteklediğini, buna karşı çıkanların ise yalnızca yüzde 19’un olduğunu ortaya koydu. Yüzde 13’lük kesim ise görüş belirtmekten kaçındı.

Bunlar dikkate değer veriler, çünkü eğer doğruysa, çoğunluğu iki yıl önce savaş kararını desteklemeyen Rusların görüşlerinde önemli bir değişiklik olduğu anlamına geliyor.

Savaşın hedeflerine ilişkin olarak katılımcıların yüzde 43’ü Rusya’nın güvenliğini korumaya, Ukrayna’yı silahsızlandırmaya ve komşu ülkenin topraklarına NATO askeri üslerinin konuşlandırılmasını engellemeye odaklandıklarına inanıyor. Sadece yüzde 20’si savaşın amacının Donetsk, Lugansk, Zaporijya ve Herson eyaletlerinde yaşayanları korumak olduğunu inandıklarını söylerken, iki yıl önce savaşın ilan edilen hedefi de buydu. Yüzde 15’i ise Rusya’nın öncelikle Ukrayna’nın siyasi gidişatını değiştirmeyi ve onu ‘Nazilerden temizlemeyi’ istediğini belirtirken, yüzde 6’sı amacın Ukrayna’yı Rusya’ya ilhak etmek olduğuna inanıyor.

Ankette dikkat çeken bir diğer unsur ise toplumu militarize etme ve “Savaş sesinden daha yüksek ses yoktur” söylemine öncelik verme fikri etrafında şekillendi. Bu, son iki yılda güçlü bir şekilde faaliyet gösteren medya ve siyasi seferberlik süreçlerinin başarısının önemli bir göstergesi sayılıyor.

Katılımcıların yüzde 72’si, ‘askeri operasyonun başarılı bir şekilde tamamlanması için her Rus’un gerekli katkıyı sağlaması gerektiği’ fikrini desteklediğini dile getirdi. Yüzde 64’ü ise “’Artık her şey cephe için, her şey zafer için’ prensibiyle yaşamalıyız” dedi.

Anketin rastgele telefon görüşmeleri yoluyla gerçekleştirildiği ve örneklemin Rusya’nın tüm bölgelerinden bin 600 kişiyi kapsadığı belirtildi.

Kırım’ın ilhakının yıldönümü

Sokaklarda bu olayı anma işaretleri olmamasına rağmen Rusya, 2014 yılında Kırım Yarımadası’nın ilhak edilmesinin 10. yıldönümü vesilesiyle yakın zamanda geniş kutlamalara hazırlanıyor. Bu etkinlik, ulusal bir bayram haline geldi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kırım hakkında ‘Kırım… Antik çağlardan günümüze tarihin sayfaları’ başlıklı kitabın tanıtımına katılarak kutlama etkinliklerinin açılışını yaptı. “Kırım ve Sivastopol, Rusya’nın ayrılmaz bir parçası oldu” diyen Putin, “Gerçekten de 16 Mart 2014, Sivastopol halkı ve Kırımlılar için bir dönüm noktasıydı” değerlendirmesinde bulundu. Ayrıca yarımada halkının ‘o gün kesin bir seçim yaptığını ve sonsuza kadar Rusya’nın yanında olduğunu’ belirterek, “Bugün Kırım ve Sivastopol Rusya Federasyonu’nun ayrılmaz bir parçası haline geldi” şeklinde konuştu.

Kırımlıların anavatana dönüş kutlamalarının doğrudan başlatılması tesadüfi ya da savaşın patlak vermesinin yıldönümüyle alakasız değildi. Çünkü buna Rusya’nın Ukrayna savaşındaki başarılarının bir kısmını yücelten başka bir açıklama eşlik etti. Bu açıklama Zaporijya bölgesindeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde erken oy verme işleminin başlatıldığıyla ilgiliydi.

Rusya’da seçimler 15-17 Mart tarihleri ​​arasında yapılacak. Rusya’nın Uzak Doğu bölgelerindeki yabancılar veya seçmenler için oy verme faaliyetlerinin erken başlatılması gelenekseldir. Ancak bu yol, Zaporijya da bu geleneğe katıldı. Bu bölgedeki Seçim Komisyonu Başkanı Galina Katyushenko, “İlk oy verecek olanlar genellikle uzak kasabaların yanı sıra temas hatlarına yakın nüfus merkezlerinin sakinleridir. Erken oy kullanma aynı zamanda askeri personeli de içerecektir” dedi.

Saldırının kapsamının genişletilmesi

İlgili düzeyde ve dünyanın savaşın patlak vermesinin yıldönümüne odaklanmasına paralel olarak Rusya’da askeri saldırının ‘Rus’ olarak tanımlanan ve ‘Rusya’ya yeniden ilhak edilmesi gereken’ yeni bölgeleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi yönünde sesler yeniden yükseldi. Bu çerçevede sesler, öncelikle Karadeniz’de bulunan Mıkolayiv ve Odessa şehirlerine atıfta bulunuyor. Bunları kontrol etmek, Ukrayna’yı veya ondan geriye kalanları deniz manzarasından tamamen mahrum bırakmak anlamına geliyor.

wevgr
Bir güvenlik görevlisi, Mıkolayiv bölgesi bölgesel idaresinin eski karargahının önünde, tahrip edilmiş Rus tanklarının önünden geçiyor (DPA)

Benzer sesler, savaşın başında da yükselmişti ancak savaş ilerledikçe azaldı. Bu bağlamda Zaporijya eyaleti temsilcisi olarak bu göreve atanan Federasyon Konseyi (Senato) üyesi Dmitriy Rogozin, “Karadeniz’de beliren askeri tehditler göz önüne alındığında, Odessa ve Mıkolayiv eyaletlerinin kurtarılmasının gerekliliği konusunda artık hiçbir şüphe yok” dedi. Rogozin, “Bu, aynı zamanda nüfusunun mutlak çoğunluğunun defalarca referandumlarda Rusya bileşenine ilhak edilmesi lehinde oy kullandığı Pridnestrovian Cumhuriyeti (Moldova’da Rus desteğiyle ayrılmayı amaçlayan bir bölge) ile sınıra ulaşma ihtiyacının da dikte ettiği açık bir gerçektir. Aynı zamanda Karadeniz kıyısındaki birlikleri birleştirirken büyük zorlukların da hesaba katılması gerekiyor. Bir dizi geçilemez nehir ağzı var” değerlendirmesinde bulundu.

Dinyeper Nehri’ni geçme gerekliliğini de unutmayalım. Bu nedende birliklerin doğudan değil kuzeyden Odessa ve Mıkolayiv’e hareket ettirilmesi tercih ediliyor. Bu çerçevede Rogozin, “Bu durumun, Genelkurmay tarafından özel operasyonun geliştirilmesi ve uygulama sırası bağlamında değerlendirildiğinden eminim” dedi.

Bu açıklamayla paralel olarak Savunma Bakanlığı, Rus ticari gemilerinin Karadeniz’de tehlikeye maruz kalma riskinin arttığını dile getirdi.



"Sarhoş bir komünist" az kalsın Thatcher'ı öldürüyormuş

Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)
Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)
TT

"Sarhoş bir komünist" az kalsın Thatcher'ı öldürüyormuş

Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)
Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)

Birleşik Krallık Ulusal Arşivleri'ndeki gizlilik kararı yeni kaldırılan belgeleri inceleyen Daily Mail, 1979-1990'da ülkeyi yöneten Margaret Thatcher'ın atlattığı büyük tehlikeyi dünya kamuoyuna açıkladı.

1989 baharında Afrika turuna çıkan Muhafazakar Partili siyasetçi, o dönem hapiste olan Nelson Mandela'nın serbest bırakılması ve Güney Afrika'daki apartheid rejiminin sonlandırılması için kıtayı dolaşıyordu. 

30 Mart'ta Zimbabve'den Malavi'ye gitmek üzere Mozambik hava sahasından geçen Thatcher'ın bindiği Vickers VC-10'a yerden havaya atılan füzelerin gönderildiği ortaya çıktı. 

Füzelerin hepsinin Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait uçağı ıskalamasıyla birlikte Margaret Thatcher saldırıdan kıl payı kurtulmuş.

Bu olay üzerine, o dönem iktidardaki Marksist-Leninist Mozambik Kurtuluş Cephesi'yle (FRELIMO) Güney Afrika destekli Mozambik Milli Direnişi (RENAMO) arasında iç savaşın sürdüğü ülkenin yöneticilerinden resmi açıklama talep edilmiş. 

Kasım 1989'da Mozambikli yetkililer, sarhoş bir uçaksavar bataryası komutanının füzeleri kazara ateşlediği yanıtını vermiş. 

Birleşik Krallık, RENAMO'ya karşı destekledikleri Mozambik ordusuna 1980'lerde askeri eğitim yardımı vermişti.

Demir Leydi lakaplı siyasetçi, 1984'te kendi ülkesinde İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) tarafından hedef alınmıştı.

Muhafazakar Parti konferansının düzenlendiği Brighton'daki Grand Hotel'i bombalayan ayrılıkçı örgüt, 5 kişinin ölümüne, 31 kişininse yaralanmasına yol açmıştı.

Eski Sinn Fein lideri Gerry Adams, bu saldırı sırasında Margaret Thatcher ölseydi, Birleşik Krallık'ın bazı bölgelerinde "çok az gözyaşı" döküleceğini iddia ederek önceki yıllarda gündem olmuştu.

Independent Türkçe, Telegraph, Daily Mail


İranlı göçmenlerle dolu bir uçak daha ABD'den kalktı

Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)
Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)
TT

İranlı göçmenlerle dolu bir uçak daha ABD'den kalktı

Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)
Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)

Eylül sonunda Tahran'la anlaşarak onlarca İranlıyı sınır dışı eden ABD, bir uçağı daha doldurdu. 

New York Times'ın (NYT) iki İranlı yetkiliye dayandırdığı habere göre, pazar günü Arizona'nın Mesa kentinden havalanan uçakta 50'ye yakın İran yurttaşıyla birlikte Arap ülkelerinin veya Rusya'nın pasaportlarını taşıyıp da sınır dışı edilenler de var.

Ad ve görevlerinin gizlenmesini isteyen yetkililer, kiralanan uçağın Mısır ve Kuveyt'e gideceğini söyledi. 

Ruslar ve Arapların Kahire'de ineceği, İranlılarınsa Kuveyt'te bir başka uçağa binerek ülkelerine döneceği aktarıldı. 

Uçaktaki kişilerin kimlikleri açıklanmadı. ABD'den gönüllü mü zorla mı ayrıldıkları da bilinmiyor. 

Yaklaşık 2 bin İranlının ABD'de kaçak statüsünde olduğu tahmin ediliyor. Geçmişte ABD, sınır dışı ettiği İranlıları ticari uçaklarla ülkelerine gönderiyordu. 

Washington ve Tahran arasında aylardır yürütülen görüşmelerin ardından iki ülke eylülde nadir görülen bir işbirliğine imza atmıştı. 

İran Dışişleri Bakanlığı'nın kendi vatandaşlarının dönüşünü koordine ettiği ve bu kişilerin herhangi bir sorunla karşılaşmayacağı güvencesini verdiği yine NYT tarafından bildirilmişti. 

Ancak uçaktaki 45 kişiden en az 8'i zorla gönderildiğini ve hayatından endişe ettiğini de söylemişti. 

ABD Başkanı Donald Trump, sınır dışı edilen kaçak göçmen sayısında rekor kırmayı planlıyor.

79 yaşındaki Cumhuriyetçi, Demokrat Partili selefi Joe Biden döneminde çok fazla kişinin yasadışı yollarla ABD sınırlarından girdiğini ve bu durumun düzeltilmesi gerektiğini savunuyor. 

Ancak Trump yönetimi yeni yollar bulsa da bu hedefi gerçekleştirmekte zorlanıyor. 

Kaçak yollarla ABD'ye giden göçmenlerin, yurttaşları olmadıkları ülkelere gönderilmesi de bu yeni yöntemlerden biri. 

Bu hamleler, insan hakları örgütlerinin tepkisini çekiyor. Göçmenlerin gönderildikleri yerlerde zor durumlara düşmesinin önemsenmediği vurgulanıyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Reuters


Hindistan'ın stratejik bağımsızlığı ve Moskova ile Washington arasında denge kurma çabası

Yeni Delhi'de Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in fotoğraflarının önünde bisiklet süren bir adam, 4 Aralık 2025 (Reuters)
Yeni Delhi'de Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in fotoğraflarının önünde bisiklet süren bir adam, 4 Aralık 2025 (Reuters)
TT

Hindistan'ın stratejik bağımsızlığı ve Moskova ile Washington arasında denge kurma çabası

Yeni Delhi'de Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in fotoğraflarının önünde bisiklet süren bir adam, 4 Aralık 2025 (Reuters)
Yeni Delhi'de Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in fotoğraflarının önünde bisiklet süren bir adam, 4 Aralık 2025 (Reuters)

Samir İlyas

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Hindistan ziyareti, Yeni Delhi'nin çok kutuplu dünyada ‘Önce Hindistan’ çerçevesinde süper güçlerle ilişkilerinde ‘stratejik bağımsızlık’ ilkesini ısrarla sürdürdüğünü bir kez daha gösterdi.

Putin, Ukrayna'daki savaşın başlamasından bu yana Yeni Delhi'ye gerçekleştirdiği bu ilk ziyaretinde sıcak bir şekilde karşılandı. Havaalanında kendisini bekleyen Hindistan Başbakanı Narendra Modi tarafından gayri resmi bir toplantı için konutuna götürüldü. Ertesi gün, iki lider ikili bir toplantı ve her iki ülkenin heyetleriyle başka görüşme gerçekleştirdi. Rus ve Hint iş adamları için bir ekonomi forumuna katıldı.

Ziyaretin sonunda yayınlanan ortak bildiride, atom enerjisi ve silahlanma dahil olmak üzere ekonomi, ticaret ve enerji alanlarında ilişkilerin geliştirilmesine odaklanıldı. İki ülke, Sovyet döneminden beri güçlü olan ikili ilişkilerini güçlendirmek için 29 anlaşma ve iş birliği mutabakatı imzaladı.

Putin ve Modi'nin açıklamalarında ekonomik iş birliği ve ticaretin mümkün olan en kısa sürede 100 milyar dolara çıkarılmasının planlandığı öğrenilirken, savunma ve güvenlik konuları da müzakere masasındaydı. Ziyaret öncesinde ve sırasında bazı önemli anlaşmaların imzalandığı duyuruldu. Putin, ülkesinin güvenilir bir enerji kaynağı olduğunu ve Hindistan'ın tüm ihtiyaçlarını karşılamaya devam edeceğini vurguladı. Hindistan'ın Rusya'ya ihracatını artırmayı ve ticaretteki dengesizliği azaltmayı istediklerine işaret eden Modi, ülkesinin dünyanın önde gelen ilaç üreticilerinden biri olduğunu belirtirken, ülkesinin diğer birçok sektördeki ilerlemesini övdü.

Trump, Hindistan'ı Rusya'dan petrol satın aldığı için cezalandırmak amacıyla gümrük vergilerini yüzde 50'ye çıkardı ve Yeni Delhi'ye daha fazla Amerikan silahı satın alması için baskı yaptı.

Bu ziyaret, Rusya’nın Batı’nın izolasyon iddialarını çürütmesine olanak sağlarken, Hindistan'a da ABD ile devam eden ticaret anlaşması müzakerelerinde ilave bir koz verdi.

Öte yandan Putin'in Hindistan’da sıcak bir şekilde karşılanması ve tüm alanlarda Rusya ile daha derin bir iş birliği yapılacağına dair yapılan açıklamalar, Hindistan'ın dünya güçleriyle ilişkilerinde ‘stratejik bağımsızlık’ ilkesini sürdüreceği yönünde Donald Trump yönetimine güçlü bir mesaj gönderdi. Ziyaretin sonuçları, Yeni Delhi’den Trump yönetimine yeni bir meydan okumayı temsil ediyordu. Bu durum, daha önce Rusya-Hindistan askeri iş birliği ve Rusya'nın Hindistan'a petrol ihracatının artmasından duyduğu memnuniyetsizliği açıkça gösteren Trump yönetimi ile Yeni Delhi arasındaki gerilimi tırmandırabilir.

Geçen mayıs ayında Hindistan ve Pakistan arasında yaşanan kısa süreli savaşın ardından Trump yönetimi ile Yeni Delhi arasındaki ilişkilerin tarihinin en düşük noktasına ulaştı. Bununla birlikte Washington İslamabad ile yakınlaştı ve Trump, Hindistan'ın Rusya'dan petrol almasını cezalandırmak için Hindistan'a uygulanan gümrük vergilerini yüzde 50'ye çıkararak, Yeni Delhi'ye daha fazla ABD silahı satın alması için baskı yaptı. Washington, Hindistan'ı Rus petrolü alımlarını artırarak Rusya’nın Ukrayna'ya karşı savaşını desteklemekle suçluyor.

Ancak Hindistan, Ukrayna'daki savaşa karşı temkinli bir tutum sergileyerek, müzakere yoluyla savaşın sona erdirilmesi çağrısında bulunurken, Moskova'yı kınamayı reddediyor ve onunla ilişkilerini güçlendirmeye istekli davranıyor. Hatta Hindistan, Birleşmiş Milletler'de (BM) savaşı kınayan kararların oylamasında çekimser kaldı.

frg
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Yeni Delhi'deki resmi karşılama töreninde Hindistan Cumhurbaşkanı Droupadi Murmu ile Başbakan Narendra Modi arasında, 5 Aralık 2025 (Sputnik/Reuters)

Rusya, ucuz ham petrol fiyatlarından yararlanan Hindistan ile petrol ticaretini sürdüreceğini düşünürken, Hindistan ucuz ham petrol ihtiyacını ABD'nin gümrük vergileri ve yaptırımlarından kaçınma çabasıyla dengelemek zorunda kalıyor.

Hindistan, tarihsel olarak Rus petrolünün önemli bir ithalatçısı olmamıştır ve Rusya'nın Ukrayna'daki savaşından önce Rus petrol ihracatındaki payı %2,5'i geçmemiştir. 2022'de savaşın başlamasının ardından Hindistan, Rusya’dan deniz yoluyla taşınan petrolün en büyük alıcısı haline geldi.

Enerji ve Temiz Hava Araştırmaları Merkezi'nin (CREA) 13 Aralık tarihli raporuna göre geçtiğimiz ay Rusya'nın petrol ihracatında Çin yüzde 47 ile ilk sırada yer alırken, onu yüzde 38 ile Hindistan izledi. Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) ise yüzde 6 ile üçüncü sırayı paylaştı.

İki ülkenin enerji ve silah alanlarının ötesinde iş birliğini artırmak için bu ziyareti kullanma isteğinin bir göstergesi olarak, Modi ve Putin geçtiğimiz cuma günü özel şirketleri çekmek için bir iş forumuna katıldı. Putin ve Modi, ikili ticaretin hacmini yıllık 68 milyar dolardan 2030 yılına kadar 100 milyar dolara çıkarmayı ve yerel para birimleriyle ödeme sistemlerini iyileştirmeyi hedeflediklerini açıkladılar. Putin, iki ülke arasındaki ikili ticaretin yüzde 96’sının yerel para birimleriyle yapıldığını belirtti.

Yerel para birimleriyle ticaret hacminin artırılması, Moskova'ya Hindistan şirketlerine petrol satışlarından elde ettiği gelirle Hindistan rupisi cinsinden Hindistan ürünleri satın alma fırsatı veriyor. Rusya'nın en büyük ikinci bankası VTB, ziyaretin yan etkinliği olarak Yeni Delhi'de bir şube açtı ve Ruslar, banka şubesinin açılmasının SWIFT sistemine alternatif transfer sistemleri aracılığıyla iki ülke arasındaki ikili ticareti ve şirketler arasındaki hesapları artırmaya katkıda bulunacağını umuyor.

Savaşın başlamasından bu yana ticarette istikrarlı bir büyüme olmasına rağmen, ticaret dengesi büyük ölçüde Rusya'nın lehine. Geçen yılın mali tablosuna göre Rusya Hindistan'a yaklaşık 60,8 milyar dolarlık ürün ihraç ederken, Hindistan'dan 4,2 milyar dolarlık ilaç, pirinç, çay ve diğer malları ithal etti.

Moskova'nın Hindistan'a gerekli silahları tedarik etmeye açık olmasına rağmen, yeni anlaşmaların tamamlanması gecikebilir. İki ülke arasındaki ikili ticaret, 2020'de sadece 8,1 milyar ABD doları iken, bu yılın mart ayı sonlarında 68 milyar ABD dolarına yükseldi. Bu keskin artış, Hindistan'ın indirimli Rus petrolü alımlarındaki yükselişten kaynaklanıyor.

Bu durum, dengeleri önemli ölçüde Rusya'nın lehine çevirdi. Bu durumu düzeltmeye çalışan Modi, ABD’nin gümrük vergilerinden etkilenen Hint ihracatçıların, Rusya pazarına erişimini artırmak amacıyla Hindistan’ın deniz ürünleri ve gıda ürünlerinin yanı sıra teknoloji, giyim ve diğer malların ihracatını artırmayı umuyor. Hindistan’ın umutlarına rağmen, Rusya pazarına erişim kolay olmayacak. Yerli ürünler ve Çin malları rekabetçi fiyatlarla piyasada yaygın olarak bulunuyor ve Hint ihracatçılar için pazarlanabilir ürünlerin listesi oldukça daralıyor.

Savunma

Silah alımı, geçtiğimiz yüzyıldan bu yana iki ülke arasındaki geleneksel iş birliğinin en önemli alanlarından biri olsa da son yıllarda bu alanda bir düşüş görülüyor. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI) raporuna göre Rusya'nın Hindistan'ın savunma alımlarındaki payı, 2010 ile 2015 yılları arasında zirveye ulaşarak savunma alım portföyünün yüzde 72'sini oluşturduktan sonra düşmeye devam etti. SIPRI’ye göre Hindistan'ın Rusya'dan silah ithalatı 2020 ile 2024 yılları arasında toplam alımların yüzde 36'sına geriledi.

Hindistan, silahlanma konusunda ABD, Fransa ve İsrail'e olan bağımlılığını artırdı ve son yıllarda Rusya ile önemli bir silah anlaşması imzalamadı.

Bu düşüş, büyük ölçüde Hindistan'ın savunma portföyünü çeşitlendirme ve yerel üretimi teşvik etme çabasının bir sonucu olsa da Hindistan savunması büyük ölçüde Rus yapımı S-400 savunma sistemlerine bağımlı. Hindistan Hava Kuvvetleri'nin birçok filosu MiG-29 ve Suhoy Su-30 uçaklarını kullanıyor. Hindistan'ın, güncellenmiş S-500 savunma sistemleri ve beşinci nesil Su-57 savaş uçağı satın almakla ilgilendiği bildiriliyor. Geçtiğimiz bahar Pakistan ile yaşanan kısa süreli çatışmadan alınan dersler, Hindistan'ı Rusya ile askeri iş birliğini artırmaya itmiş olabilir.

Moskova, Hindistan'a ihtiyaç duyduğu silahları tedarik etmeye açık olsa da yeni anlaşmaların tamamlanması gecikebilir. Rusya, Batı'nın yaptırımları ve Ukrayna’daki savaş nedeniyle hava savunma sistemleri ve uçakların üretimi için gerekli olan önemli bileşenlerde sıkıntı yaşıyor. Raporlara göre bazı S-400 savunma sistemi birimlerinin teslimatı için verilen son tarih 2026'ya ertelendi.

2022 yılında 300 bin yedek askerin kısmi seferberliği, askere alınmaktan korkan gençlerin kitlesel göçüne yol açtı ve bu da krizi daha da şiddetlendirdi.

İki ülke, havacılık ve hava savunma alanındaki iş birliğinin yanında denizcilik alanında da iş birliğini geliştirmeye çalışıyor. Bloomberg, geçtiğimiz perşembe günü bilgili kaynaklardan aktardığı haberde, Hindistan'ın Rusya’dan nükleer enerjili bir denizaltıyı kiralamak için 2 milyar dolar ödemeyi kabul ettiğini ve Hindistan'ın denizaltıyı 2028 yılında teslim alacağını bildirdi. Bloomberg'in bilgili olarak nitelendirdiği kaynaklar, Rusya'dan saldırı denizaltısını kiralamak için yapılan görüşmelerin fiyat müzakereleri nedeniyle yıllardır durma noktasına geldiğini söyledi. Hindistan hükümeti daha sonra sözleşmenin 2019 mayısında imzalandığını, ancak teslimatın ertelendiğini ve geminin artık 2028'de teslim edilmesinin planlandığını açıkladı. Bloomberg’in kaynaklarına göre Rusya, Rus saldırı denizaltısının savaşta kullanılmamasını şart koştu.

sdfg
Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Yeni Delhi'deki görüşmeleri öncesinde kameralara poz verirken, 5 Aralık 2025 (Sputnik/Reuters)

Rusya ve Hindistan arasındaki askeri iş birliğinin artmasına ABD ile Avrupa'nın tepkisinin yanı sıra, Hindistan'a gelişmiş silahlar sağlanması Çin'i kışkırtıyor. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre Rusya ve Hindistan'ın belirli türdeki gelişmiş silahları ortaklaşa geliştirmesi halinde, Rusya-Çin ilişkileri zarar görebilir.

Hindistan’ın işgücü

İki lider, yasadışı göçle mücadele etmek ve her iki ülkenin vatandaşları için diğer ülkede istihdam fırsatlarını teşvik etmek amacıyla bir anlaşma imzaladı.

Modi, ziyaretin sonunda yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Hindistan, sanayi ve diğer alanlarda yüksek vasıflı insan kaynağı ihraç etme potansiyeline sahip. Rusya’daki demografik önceliklerden bahsederken, vatandaşlarımızın Rusça öğrenmesine izin verebilir ve her iki ülkenin refahına katkıda bulunabiliriz.”

Anlaşmanın öncelikle daha fazla Hint işçiyi Rusya'ya çekmeyi amaçladığı açık. Anlaşma çerçevesinde bazı Rus şirketleri, 2024 ilkbaharında Moskova'daki Crocus City Hall'da meydana gelen terör saldırısı ve ardından çoğunluğu Müslüman ülkelerin vatandaşlarına yönelik uygulanan baskılar nedeniyle, Orta Asya'dan gelen işgücündeki azalmayı telafi etmek için belirli alanlarda Hint işçiler ve iş profesyonellerini istihdam etmeye başladı.

Rusya’nın Hint işçilere kapılarını açması, ciddi bir işgücü eksikliğinden kaynaklanıyor. 2022 yılında 300 bin yedek askerin kısmi seferberliği, askere alınmaktan korkan gençlerin kitlesel göçüne yol açtı ve bu da krizi daha da şiddetlendirdi. Rusya Çalışma Bakanlığı'nın tahminlerine göre ülkenin 2030 yılına kadar 3,1 milyon işçi açığı ile karşı karşıya kalması bekleniyor.

Rus şirketleri teknik eğitimli işçiler arıyor. Orta Asya vatandaşlarının aksine, Hintler tek bir bölgedeki tek bir işverenle sözleşme yaparlar ve daha yüksek ücretler için sık sık iş değiştirme özgürlüğüne sahip olmazlar.

Hindistan iş gücünün artması, Rusya'dan Hindistan'a para transferleri için yeni bir kanal açarak, yurt içi işsizlik baskısını hafifleterek ve Hindistan'ın Rusya’nın Uzak Doğu ve Arktik bölgelerindeki projelere katılımını genişleterek, ikili ticaret dengesizliğini düzeltmeye yardımcı olabilir.

Rus ve Hint yetkililerin açıklamalarında, ABD'nin Hindistan'a, özellikle enerji ve savunma sektörlerinde Rusya ile iş birliğini azaltması için yaptığı baskıdan bahsetmemeleri dikkati çekti.

Ancak ziyaretin sonuçları, Modi'nin ülkesinin Rusya ve ABD ile ilişkilerini dengeleme çabalarını baltalayabilir. Hindistan, Rusya’nın petrol fiyatlarındaki büyük indirimlerden yararlanırken, Rusya Hindistan'a yeni bir pazar sağlıyor ve Pakistan ile kısa süreli çatışmanın ardından savunmasını güçlendirmesine yardımcı oluyor. Yeni Delhi, Moskova ile ‘özel ve ayrıcalıklı stratejik ortaklığını’ sürdürmeye çalışıyor.

Bunun yanında ABD ile gergin olan ilişkileri düzeltmek, bir ticaret anlaşması imzalamak ve mallarına uygulanan yüzde 50'lik yüksek gümrük vergilerinden muafiyet elde etmek için çalışıyor. Hindistan ayrıca Çin'e baskı uygulamak isteyen ABD'nin politikalarına da uyum sağlıyor.

Putin'in ziyareti sırasında imzalanan anlaşmalar ve oluşan olumlu atmosfere rağmen, pratik sonuçlar büyük ölçüde Trump yönetiminin tepkisinin niteliğine bağlı olmaya devam ediyor.

Putin'in ziyareti sırasında imzalanan anlaşmalar ve oluşan olumlu atmosfere rağmen, pratik sonuçlar büyük ölçüde Trump yönetiminin tepkisinin niteliğine bağlı olmaya devam ediyor. Beyaz Saray'ın Hindistan ile ticaret müzakerelerinde sergilediği katı tutum ve Hindistan-Rusya yakınlaşmasının hızını frenlemek için verdiği tavizler, Modi'yi pragmatik yaklaşımla çözülemeyecek zor bir duruma sokabilir. Zira bu durumda ikisi arasında yapılacak olan seçim karmaşık jeopolitik ve ekonomik hesaplamalara tabi olacaktır.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.