Moskova, Zelenskiy’i ordusunun kayıpları hakkında yalan söylemekle ile suçluyor

İsviçre, Rusya'yı Ukrayna'da bir barış konferansına katılmaya davet etti.

Rusya Devlet Başkanı Putin dün Kremlin'de Karaçay-Çerkesya Devlet Başkanı Raşid Temrezov ile bir araya geldi. (AP)
Rusya Devlet Başkanı Putin dün Kremlin'de Karaçay-Çerkesya Devlet Başkanı Raşid Temrezov ile bir araya geldi. (AP)
TT

Moskova, Zelenskiy’i ordusunun kayıpları hakkında yalan söylemekle ile suçluyor

Rusya Devlet Başkanı Putin dün Kremlin'de Karaçay-Çerkesya Devlet Başkanı Raşid Temrezov ile bir araya geldi. (AP)
Rusya Devlet Başkanı Putin dün Kremlin'de Karaçay-Çerkesya Devlet Başkanı Raşid Temrezov ile bir araya geldi. (AP)

Moskova, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin Ukrayna ordusundaki kayıplara ilişkin verdiği sayıya dair katı açıklamalarda bulundu. Zelenskiy’i ülkedeki imajını geliştirmek ve Ukraynalılar arasındaki bıkkınlık derecesini azaltmak amacıyla yalan söylemekle suçladı.

Dün Zelenskiy’i alaycı bir dille eleştiren Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova şu ifadeleri kullandı:

“Her Ukrayna vatandaşı onun yalan söylediğini biliyor. Ukrayna Devlet Başkanı, Ukraynalıları insan olarak değil, sayı olarak görüyor. Ordudaki ölü sayısını azaltma girişimi ile popülaritesi dibe ulaştıktan sonra imajını iyileştirmeyi amaçlıyor. Geçmişte Zelenskiy, Donbas'taki Rusça konuşan nüfusu insandan saymadı. Şimdi ise Ukrayna'nın diğer sakinlerini insandan saymayı bıraktı.”

Zelinskiy pazar günü yapılan basın toplantısında, iki yıl önce savaş patlak verdiğinden bu yana Ukrayna ordusundaki kayıpların 31 bin kişi olduğunu bildirdi.

Herson bölgesinin Rus Valisi Vladimir Saldo, Zelenskiy’in bu açıklamalar ile ülkedeki panik durumunu azaltmaya, vatandaşların orduya olan güvenini artırmaya çalıştığını belirtti. Zira vatandaşların orduya katılmaktan ve seferberlikten kaçındığına dikkat çeken Saldo, “Zelenskiy’in kayıplar hakkındaki açıklamaları, insanları ikna etme girişiminde yalanları tekrarlamak açısından Hitler dönemindeki Propaganda Bakanı Joseph Goebbels tarafından yapılan açıklamaları andırıyor” açıklamalarında bulundu.

“İddialar işe yaramıyor”

Telegram uygulamasında açıklamada bulunan Saldo, Zelenskiyn’in Ukrayna Ordusu'ndaki ölü sayısını en az 10 kez azalttığını belirttiği açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Kiev rejiminin amacı Ukraynalıları silahlı kuvvetlerde hizmetten korkmamaya ikna etmek. Ancak, Ukraynalıların askerlik hizmetine karşı ifade ettikleri şiddetli direniş göz önüne alındığında, kayıpları azaltma iddiaları artık işe yaramıyor.

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, geçen hafta yaptığı açıklamada, “Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nde sadece 4 Haziran ayından bu yana 166 bin ölü ve yaralı kaydedildi” ifadelerini kullandı.

İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis, Rusya'nın devlet haber ajansı olan RİA Novosti ile yaptığı röportajda, Rusya'nın Ukrayna ile ilgili barış konferansına katılmak üzere İsviçre’ye davet edileceğini, ancak Rus temsilcilerin gelmesinin pek olası olmadığını söyledi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Cassis sözlerini şöyle sürdürdü:

“Önümüzdeki birkaç hafta ya da 2-3 ay içinde barışı getirecek bir konferansın yapılabileceğini varsaymak yanıltıcı ve safça olur. Dolayısıyla bu konferans, barış arayışı sürecinin yüksek düzeyde, en azından bakanlar düzeyinde açılmasını amaçlıyor. Rusya’nın bu ilk konferansa katılması pek olası değil, fakat davet edilecek. Öte yandan hedef, Rusya’nın da katılımıyla bu yolda yakınlaşabilmemizdir. Bu nedenle söz konusu yolda birkaç adım olacağını düşünmeliyiz.”

İlk konferans İsviçre’de yapılacak olsa da sonraki konferansların bazı BRICS ülkeleri gibi diğer ülkelerde yapılabileceğini belirten Cassis açıklamasının devamında, “BRICS ülkelerinin bu yolda belirli bir rol oynayabileceğini ve oynamak istediğini düşünebiliriz. Bunu yaparlarsa çok mutlu olacağız ve bu konuyu doğrudan kendileriyle görüşeceğiz. Bugün özellikle bu entegrasyon süreci kapsamında Güney Afrika ve Suudi Arabistan ile ikili toplantı yapacağım” ifadelerini kullandı.

Fotoğraf Altı: Moskova'da askerleri onurlandıran reklam panoları asıldı. (AFP)

İsviçre Konfederasyonu Başkanı Viola Amherd, daha önce yaptığı açıklamada, Zelenskiy’nin Ukrayna'da bir barış zirvesi düzenlenmesini istediğini belirtmişti. Zelenskiy'nin özel kalemi Andriy Yermak, Kiev'in Ukrayna barış formülü üzerinde anlaşılması için zirve konferansları düzenlemek istediğini kaydetti. “Saldırgan devleti temsil eden kişinin bulunması ve bu savaşı gerçekten sona erdirmek istemesi durumunda Rusya Federasyonu'nun her iki temsilcisini de planı sunmaya çağırdığımız bir durum olabilir” ifadelerini kullandı.

Dün bu ifadelere bir cevap veren Kremlin, Rusya olmadan barış görüşmeleri yapma fikrinin saçma olduğunu vurguladı. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, gazetecilere verdiği demeçte, “Bunun garip bir formül olduğunu defalarca söyledik. Zirâ Rusya olmadan bir barış planın uygulanması saçma” ifadelerini kullandı.

Geçen yıl Ukrayna Devlet Başkanı tarafından sunulan planı tartışmayı reddettiğini bildiren Moskova, bunun gerçeklikten beri olduğunu ve uygulanamayacağını vurguladı.

Ancak Rus tarafına bir sonraki toplantıda sadece Ukrayna planının tartışılmayacağını belirten İsviçre, barış sürecini zorlayabilecek tüm fikirlerin sunulması yönündeki umudunu ifade etti.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bundan birkaç hafta önce İsviçre Dışişleri Bakanı ile yaptığı toplantıda, ikili ilişkilerde Moskova’nın Bern'in tarafsızlık ilkelerinden uzaklaşmasını ve Kiev rejimine verdiği desteği dikkate aldığını bildirdi. Ülkesinin, Rusya'nın katılımı olmadan herhangi bir barış müzakeresinin mümkün olmayacağı yönündeki tutumunu tekrarladı.

Zelenskiy, Kiev'in çözüm planını İsviçre'deki ikinci konferansta Moskova'ya teslim etmeyi planladığını duyurdu. Ancak toplantının Rusya ile müzakere turu olmadığını da sözlerine ekledi.

Zelenskiy'nin özel kalemi Andriy Yermak, Rusya'nın İsviçre'deki Ukrayna konulu ikinci konferansa davet edilmesinin mümkün olduğunu dile getirmişti. Ukrayna 2024 konulu konferansın müzakereler için bir platform olmadığını, konferans katılımcıları tarafından hazırlanan planın Rus temsilcilerine sunulacağını belirten Yermak, “Rusya hazırlanacak belgeyi kabul etmeyebilir. Toplantı, Moskova'nın ikinci bölümüne davet edilmesi koşuluyla, Rusya'nın katılımı olmadan gerçekleşecek iki bölümde gerçekleşebilir” ifadelerini kullandı.

ABD’de seçimler yaklaşırken Ukrayna ile Rusya arasındaki müzakerelerin şu an mümkün olup olmadığı hakkındaki soruyu yanıtlayan Zelenskiy, ABD tarafının Ukrayna'yı destekleme sözlerini geri çekebileceğini düşünmediğini söyledi. Önümüzdeki aylarda İsviçre'de Ukrayna'daki hakkında bir forum düzenlenmesini umduğunu da sözlerine ekledi. İkinci forumun yaklaşık tarihlerinden bahsetmedi, ancak Ukrayna'da düzenlemek istediklerini, belki de Avrupa Kıtası’nda olmayacağını bildirdi.



Ankara-Bingazi yakınlaşması ittifaklar haritasını yeniden çiziyor

Çok sayıda Türk şirketi Libya'nın doğusunun yeniden inşasında yer almaya başladı (AFP)
Çok sayıda Türk şirketi Libya'nın doğusunun yeniden inşasında yer almaya başladı (AFP)
TT

Ankara-Bingazi yakınlaşması ittifaklar haritasını yeniden çiziyor

Çok sayıda Türk şirketi Libya'nın doğusunun yeniden inşasında yer almaya başladı (AFP)
Çok sayıda Türk şirketi Libya'nın doğusunun yeniden inşasında yer almaya başladı (AFP)

Zayed Hediyye

Türkiye ve Libya'nın doğusundaki siyasi ve askeri taraflar, tüm o sert anlaşmazlıkları, siyasi yabancılaşmaları ve askeri çatışmalarıyla ‘geçmişin sayfasını çevirmek’ başlığıyla ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı. Son iki yılda iki taraf arasındaki ilişkiler düzeldi. Taraflar arasındaki ilişkiler, 2019-2020 yılları arasında Trablus Savaşı sırasında oldukça kötüydü.

Ankara ile Bingazi arasındaki ilişkilerde yaşanan bu radikal ve dikkat çekici değişim, Libya Ulusal Ordusu (LUO) lideri General Halife Hafter’in oğlu Korgeneral Saddam Hafter, Türkiye’ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Bazı gözlemciler bu ziyareti iki taraf arasındaki siyasi uzlaşının tamamlandığının açık bir kanıtı olarak gördü. Gözlemcilere göre bu ziyaret, Libya'daki siyasi krizin geleceğine ilişkin soru işaretlerini artırırken Libya’daki çatışan taraflara yönelik uluslararası tutumlardaki değişimi yansıtıyor.

Askeri nitelikte bir görüşme

LUO Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Saddam Hafter'in Türkiye ziyareti, Ankara ile Libya'nın doğusundaki liderler arasındaki yakınlaşmanın başlamasından bu yana ilk kez tamamen askeri nitelikte gerçekleşti. Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada “Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu’nun davetlisi olarak Ankara’ya gelen Libya Ulusal Ordusu Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Saddam Halife Hafter ve beraberindeki heyeti, cuma günü kabul etti” denildi.

Bingazi'deki LUO Komutanlığına yakın Libyalı kaynaklar görüşmeye ilişkin çok az ayrıntı verirken, toplantıda iki ülke arasındaki iş birliğini arttırmanın yollarının ele alındığını ve ortak çıkarları ilgilendiren bazı bölgesel ve uluslararası konuların yanı sıra ortak çıkarlara hizmet etmek üzere ikili ilişkilerin geliştirilmesinin görüşüldüğünü belirttiler.

Yeni bir başlangıç

Türkiye geçtiğimiz yıl ve bu yılın başlarında Libya Temsliciler Meclisi ™ Başkanı Akile Salih ve LUO Komutanı Halife Hafter'in diğer oğlu Kalkınma Fonu Başkanı Bilkasım Hafter gibi Libya'nın doğusundaki önde gelen siyasi liderleri kabul etmişti. Ancak ilk kez Libya’nın doğusundan üst düzey bir askeri komutanı kabul ediyor.

Bu ziyaretler sonucunda Ankara ile Bingazi arasındaki ilişkiler başta ekonomik olmak üzere her düzeyde gelişti. Çok sayıda Türk şirketi, birkaç hafta önce açılan Bingazi Stadyumu'nun geliştirilmesi ve yenilenmesi gibi büyük projelerin yanı sıra konut ve altyapı alanlarındaki diğer projelerle Libya'nın doğusundaki yeniden inşa çalışmalarına katılmaya başladı.

Stratejik değişimler

Libyalı araştırmacı ve akademisyen Cemal eş-Şatşat, Saddam Hafter’in Ankara ziyaretini uluslararası arenada meydana gelen büyük stratejik değişimler bağlamında değerlendirdi. Trablus Savaşı sırasında Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) yanında yer alan Türkiye’nin şimdi önceki tutumundan ziyade tüm Libyalı taraflarla ilişki kurma konusunda daha esnek göründüğünü ifade eden Şatşat’a göre Türkiye, ittifaklarını yeniden değerlendirebilir.

Şatşat, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Bu ziyaret, siyasi bir çıkmaza ve iktidar için yarışan güçler arasındaki eşitsizliklere tanıklık eden ve askeri olanlar da dahil olmak üzere tüm tarafları siyasi bir çıkış arayışına iten Libya’daki durum için çok hassas bir zamanda gerçekleşti. Bu çerçevede Libya meselesindeki etkili rolünü, özellikle de Trablus'taki egemen karar üzerindeki etkisini göz ardı etmeden, bölgesel denklemde önemli bir rol oynamaya başlayan Türkiye ile Libya'nın doğusu arasındaki yakınlaşma dikkati çekiyor.”

Farklı olasılıklar

Libyalı gazeteci Mutaz el-Fituri ise bu ziyaretin, başkent Trablus'taki tarafların buna nasıl tepki vereceğine bağlı olarak Libya içinde olumlu ya da olumsuz yansımaları olabileceğini düşünüyor. Fituri'ye göre ziyaret, Libya içinde geniş çaplı bir tartışmaya da yol açabilir, çeşitli askeri ve siyasi güçler arasındaki gerilimin azaltılmasına katkıda bulunup kapsamlı bir çözüme götürecek yeni uzlaşıların bulunmasına da yardımcı olabilir.

Öte yandan bu hamlenin, Hafter ile Türkiye arasındaki yakınlaşmayı siyasi planlarına bir tehdit olarak gören Trablus'taki Ulusal Birlik Hükümeti'ne (UBH) sadık güçler arasında daha fazla bölünmeye kapıyı aralayabileceğini de söyleyen Fituri, “Bu ziyaret, ülkenin batısındaki Türkiye yanlısı güçler ile doğusundaki güçler arasında başka gerilimlere de sebep olabilir. Bu da siyasi ve güvenlik durumunun istikrarını sağlamak için gerçek önlemler alınmazsa çatışmayı yeniden alevlendirebilir” diye konuştu.

Ekonomik gerekçeler

Yazar ve araştırmacı es-Senusi Beskri'ye göre Türkiye, Libya'daki önceliklerini özellikle ekonomik nedenlerle yeniden düzenlemeye başladı. Libya'daki çatışmaların ve bölgesel kutuplaşmanın sona ermesi ya da yavaşlamasının Türkiye'nin çıkarına olduğunu belirten Beskri, böylece Türk şirketlerinin Libya'ya olan borçlarının ödenmemiş dosyalarının kapatılması, onlarcasının Libya'daki projelerde çalışmak üzere Libya’ya geri dönmesi ve ticari alışverişin artması anlamına geldiğini ve bunun da Türkiye'nin lehine olacağına şüphe olmadığını ifade etti.

Ankara’nın Libya'daki çatışmayı kendi lehine çevirmek isteyen uluslararası ve bölgesel bir güce karşı Libya'daki çatışmaya müdahale ettiğini söyleyen Beskri, “Türkiye, UBH ile imzaladığı güvenlik ve askeri anlaşmayla Libya topraklarında yasal olarak bulunma fırsatı elde etti. Bu varlığıyla Türkiye, Libya krizinde ve oradan da Doğu Akdeniz'deki gaz ve petrol kaynaklarıyla ilgili bölgesel çatışmalarda önemli bir taraf haline geldi” şeklinde konuştu.

Gerçekçi yaklaşım

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre UBH'nin Ekonomik İşlerden Sorumlu eski Devlet Bakanı Selame İbrahim el-Guveyl LUO Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Saddam Hafter'in Ankara ziyaretin ‘Libya ve bölgesel jeopolitik düzeydeki temel değişimleri yansıttığını’ söyledi.

Guveyl, sosyal medya hesaplarından yaptığı siyasi analizde bu hamlenin son derece sembolik olduğunu belirterek, “Ziyaret, geçici ya da keyfi çözümlere değil, ortak stratejik çıkarlar temelinde bölgesel uzlaşı inşa etmeye dayalı yeni bir aşamaya işaret ediyor. Bölgesel ve uluslararası güçler devleti yeniden örgütlemeye ve özellikle askeri ve sivil düzeyde etkin kurumlar inşa etmenin yanında kalkınma ve yatırımları hızlandırmak için durumu hazırlama becerisine sahip olanları desteklemeye çalışırken Libya kaosun esiri olmaya devam edemez” ifadelerini kullandı.

Guveyl, analizinde şunları söyledi:

“LUO, Ortadoğu ve Akdeniz'de meydana gelen dönüşümler ve artan jeopolitik ve ekonomik baskılar nedeniyle ittifaklar haritasının yeniden çizilmesi çerçevesinde ülkenin istikrarının ve en güçlü olanın hayatta kalmasının ve kurumları yeniden düzenleme vizyonuna ve yeteneğine sahip olanların hayatta kalmasını sağlar.”

Diğer taraflara verilen mesajlar

Buna karşın Libyalı gazeteci Muhammed Hareke, Saddam Hafter'in Ankara ziyaretinin sonuçlarını farklı bir şekilde değerlendirdi. Hareke’ye göre bu ziyaret, Libya krizi konusunda bölünmüş olan büyük uluslararası güçlere, diplomasilerini Libya'daki saha ve ekonomik gelişmelerle orantılı bir şekilde yeniden yönlendirmede Türkiye örneğini takip etmeleri yönünde bir mesaj niteliğinde.

Hareke, bu ziyaretin, siyasi çözüme yönelik gerçek bir adım olarak görülmesi halinde diğer ülkeleri Libya'ya yönelik tutumlarını yeniden değerlendirmeye teşvik edebileceğini ve Libyalı taraflara aralarındaki anlaşmazlıkların üstesinden gelmeleri ve sürdürülebilir bir çözüm için bir çerçeve oluşturmaları yönünde baskı yapabileceğini söyledi.

Ziyaretin aynı zamanda Türkiye'nin Libyalı taraflara yönelik tutumundaki bir değişimi de yansıtabileceğini vurgulayan Hareke, “Ancak bu, Türkiye'nin Trablus'taki UBH’yi desteklemekten tamamen vazgeçip Hafter'in yanında yer aldığı anlamına gelmiyor. Daha ziyade Libya'daki nüfuzunu çok boyutlu bir çerçevede genişletme çabası olabilir” değerlendirmesinde bulundu.