Yapay zekanın ABD başkanlık seçimlerine etkisi olur mu?

Yapay zeka yaklaşan ABD seçimleri için bir tehdit oluşturabilir (Reuters)
Yapay zeka yaklaşan ABD seçimleri için bir tehdit oluşturabilir (Reuters)
TT

Yapay zekanın ABD başkanlık seçimlerine etkisi olur mu?

Yapay zeka yaklaşan ABD seçimleri için bir tehdit oluşturabilir (Reuters)
Yapay zeka yaklaşan ABD seçimleri için bir tehdit oluşturabilir (Reuters)

Yapay zekanın hızlı gelişimi, özellikle önümüzdeki Kasım ayında yapılması planlanan ABD başkanlık seçimleri yaklaşırken, bu teknolojinin politikaları etkilemek ve seçimlere hile karıştırmak için kullanılma olasılığı konusunda endişelere yol açtı.

ABD yakın zamanda bu konuyla ilgili pek çok olaya tanıklık etti. Onlardan bazıları şöyle: Başkan Joe Biden'ın sesinin kullanıldığı hileli telefon görüşmeleri, yapay zeka tarafından üretilen ve Donald Trump'ın rahmetli babasını kendisini eleştiriyormuş ve seçimlere katılmamasını tavsiye ediyormuş gibi gösteren bir video ve Georgia’da seçim hileleriyle mücadele etmek için geliştirilen bir araç.

Geçtiğimiz ay New Hampshire Başsavcısı, Biden'ın sesini taklit eden ve görünüşe göre insanları eyaletin ön seçimlerinde oy kullanmamaya teşvik eden bir robocall aracılığıyla seçmenleri bastırma girişimine yönelik bir soruşturma açıldığını duyurdu.

Telefon görüşmesinde, Demokrat Başkan’ın sesi taklit edilerek seçmenlere "Oylarınızı Kasım seçimleri için saklamanız çok önemli" dediği duyuluyor.

Bu olay sonucunda, ABD telekomünikasyon düzenleyicisi, yapay zeka programları tarafından üretilen seslerin kullanıldığı robocall'ları yasaklama kararı aldı.

sferb
Yapay zekanın seçimler üzerindeki etkisinden kaçınmak, yalnızca seçmenlerin gerçek ve sahte içeriği ayırt etme becerisine bağlı olabilir (Reuters)

Yaklaşık 10 gün önce, Trump'ın yeniden seçilmesini engellemek amacıyla 2019'un sonlarında ABD'nin önde gelen mevcut ve eski Cumhuriyetçi Parti liderleri tarafından kurulan siyasi bir organizasyon olan Lincoln Projesi, eski başkanın babası Fred Trump'ı gösteren yapay zeka tarafından üretilen bir video hazırladı ve yayınladı. Videoda Baba Trump 1999 yılında ölmüştü ve oğlunu eleştiriyor ve aşağılıyor gibiydi.

Videoda Fred’in Trump'a şöyle dediği görülüyor: "Donnie, bu işi batıracağını hep biliyordum. Ben her zaman bir aptal oldum."

Videoda eski başkanın iş anlaşmaları küçük düşürülmek istenirken ‘çocuklarının ondan nefret ettiği, özellikle de Ivanka'nın’ adını söyleyerek ailesiyle olan ilişkisi eleştiriliyor.

Konuyla ilgili olarak The Guardian gazetesinde bugün yayınlanan bir haberde Eagle AI adlı teknoloji şirketinin ‘Georgia eyaletindeki seçmen kayıtlarında, bir kişinin ölmüş birinin yerine oy kullanması ya da oy kullanma hakkına sahip olmayan bir kişinin oy kullanması gibi yaygın hataları doğrulamayı amaçlayan’ bir yapay zeka aracı geliştirdiği belirtildi.

Bu araç kamu ve özel verilerin bir kombinasyonunu kullanıyor ve bireylerin seçmen kayıtlarına itiraz etmelerini sağlıyor. Ancak eyalet yetkilileri bu aracın hatalı ve rahatsız edici olduğunu ve eyalet yasalarını ihlal edebileceğini söylüyor.

Yetkililer bu aracı ‘demokratik sürece karşı bir silah’ olarak görüyor ve oy kullanma ile ilgili artan zorlukların ve karmaşık süreçlerin uygun seçmenlerin oy kullanmasını engelleyebileceğini belirtiyor. Seçimlerin basit bir süreç olmak yerine, hantal bir yasal labirent haline geleceğini söylüyorlar.

Seçim uzmanları yukarıda bahsi geçen sorunların nadir olduğunu ve mevcut sistemler kullanılarak periyodik olarak incelenip ele alındığını söylüyor. Ancak Eagle AI CEO'su John W. Richards Jr. bu hataların çok ciddi olduğuna ve yaygın bir seçim sahtekarlığa yol açabileceğine inanıyor.

Trump defalarca 2020'de Georgia’da yapılan seçimlere hile karıştırıldığını iddia etmişti.

Bu yeni aracı eleştirenler, bunun Cumhuriyetçiler ya da aşırı sağcılar tarafından ABD genelinde oy kullanma yeterliliğinin sorgulanmasına yönelik çabaların çok küçük bir parçası olduğunu söylüyor.

dsvfd
Yapay zeka kullanımının seçimlerden önce gerçekten düzenlenip düzenlenmeyeceği belli değil (Reuters)

Tüm bu gerçekler, yapay zekanın yaklaşan ABD seçimleri için bir tehdit oluşturabileceği ve sonuçları etkileyebileceği yönündeki korkuları artırdı.

Geçtiğimiz hafta ABD Temsilciler Meclisi, yapay zekanın nasıl düzenlenebileceğini araştırmak üzere iki partili bir görev gücü oluşturdu. Ancak Kongre'deki partizan tıkanıklık ve ABD düzenlemelerinin yapay zekanın ilerleme hızının gerisinde kalması nedeniyle, bu teknolojinin kullanımının seçimlerden önce gerçekten düzenlenip düzenlenmeyeceği belirsiz.

Açık güvenceler olmadan, yapay zekanın seçimler üzerindeki etkisinden kaçınmak, yalnızca seçmenlerin gerçek ve sahte içeriği ayırt etme becerisine bağlı olabilir.

Facebook ve Instagram'ın sahibi olan Meta şirketi dün, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşan seçimlerle ilgili aldatıcı ve yanıltıcı yapay zeka içeriklerini ele almak üzere bir ekip oluşturacağını açıkladı.

Şirket, yapay zekanın seçmenleri kandırmak için nasıl kullanılabileceği konusunda endişeli olduğunu belirtti.

Bu duyuru, Meta'nın diğer büyük teknoloji şirketleriyle bu tür içeriklerle mücadele edilmesi gerektiğini tavsiye eden bir anlaşma imzalamasından iki hafta sonra geldi.

ChatGPT uygulamasının geliştiricisi OpenAI'nin CEO'su Sam Altman, ABD Kongresi'nin bir oturum komitesi önünde yaptığı açıklamada “Yeni nesil yapay zeka teknolojisinin ortaya çıktığı modeller kullanıcıları manipüle edebilir. Bu modellerin manipüle etme, ikna etme ve etkileşimli yanlış bilgi sağlama konusundaki genel yeteneği çok rahatsız edici" demişti.

ABD merkezli elektronik güvenlik şirketi Record Future'da bilgi analisti olan Alexander Leslie “Farkındalık ve eğitim yaygınlaştırılmazsa, bu teknolojiler ABD başkanlık seçimlerine yaklaşırken yakın bir tehlike haline gelecektir” dedi.

Singapur'daki Nanyang Teknoloji Üniversitesi İletişim ve Enformasyon Fakültesi'nde yardımcı doçent olan Saifuddin Ahmed ise şunları söyledi:

“Yapay zekanın, özellikle de deepfake’in siyasi kampanyalara entegrasyonu geçici bir eğilim değil, aksine zaman içinde gelişmeye devam edecek bir eğilimdir.”

Bu teknoloji daha önce birçok ülkede siyasi partiler tarafından kullanıldı.

Güney Kore'deki 2022 seçimlerinde Halkın Gücü Partisi, o zamanki başkan adayı Yoon Suk Yeol için yapay zeka sistemi kullanarak dijital bir avatar yarattı ve seçmenlerle sanal olarak etkileşime girdi, gençlerle onların konuşma dilinde konuştu ve onlarla şakalaştı. Seçimlerde Yeol başarılı oldu.

Bu ay, diğer suçlamaların yanı sıra devlet sırlarını sızdırma suçlamasıyla geçen yıldan beri hapiste olan eski Pakistan Başbakanı İmran Han, yapay zeka tarafından üretilen bir video aracılığıyla destekçilerine seslenebildi ve seçim zaferini ilan etti.



Netanyahu, seçim sicilini temize çıkaracak bir af istiyor

Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
TT

Netanyahu, seçim sicilini temize çıkaracak bir af istiyor

Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)
Netanyahu, Tel Aviv Bölge Mahkemesi'ndeki yolsuzluk davasında ifade vermeden önce- Aralık 2024 (EPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yargılanmasının başlamasından yaklaşık beş yıl sonra dün Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'dan af talep ederek hem siyasi hem de hukuki arenada şaşkınlık yarattı.

İsrailli analistler ve politikacılar, Netanyahu'nun bu hamlesini Ekim 2026'da yapılacak İsrail parlamento seçimlerine hazırlıkla ilişkilendirerek, seçim öncesinde seçimlerdeki konumunu iyileştirmek istediğini öne sürdüler.

Netanyahu suçunu kabul etmedi ancak bu talebi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Herzog'a aynı dileği dile getiren mektubundan yaklaşık iki hafta sonra geldi.

İsrail Yayın Kurumu'nun siyasi muhabiri Gili Cohen, "Netanyahu, af talebi sayesinde bir sonraki seçimlerde yargılanmadan aday olmak istiyor" görüşünde.

Herzog'un ofisi ise talebin istisnai olduğunu anladıklarını ve tüm görüşleri aldıktan sonra "sorumlu bir şekilde değerlendireceklerini" belirtti. Ancak muhalefet lideri Yair Lapid, Herzog'a hitaben, "Netanyahu'ya suçunu kabul etmeden, pişmanlık duymadan ve siyasi hayattan çekilmeden af ​​veremezsiniz" ifadelerini kullandı.


Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt tarafının ‘barış ve demokratik toplum süreci’ olarak adlandırdığı ve terör örgütü PKK’nın tasfiyesi ile silahsızlanmasını öngören ‘terörden arındırılmış Türkiye’ hedefini başarıya ulaştırma kararlılığını dile getirdi.

Bu açıklama, PKK yönetiminin, cezaevinde bulunan örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve hükümetin Kürtlerin haklarını genişletecek ciddi yasal adımlar atması yönündeki talepleri karşılanmadığı takdirde sürece dair yeni bir adım atmayacaklarını söylemesinin ardından geldi.

Erdoğan, “Türkiye, terörün ortadan kalktığı; kardeşliğin ve istikrarın her karış toprağa hâkim olduğu bir döneme doğru ilerliyor” dedi.

Farklı tutumlar

Erdoğan, İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen 4. İlim Yayma Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, “Terörden arındırılmış Türkiye hedefine yaklaştıkça, sabotaj girişimleri, medya kampanyaları ve siyasi-sosyal mühendislik faaliyetleri artıyor” ifadelerini kullandı.

cdf
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da düzenlenen İlim Yayma Ödülleri töreninde konuştu. (Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan, “Terörsüz Türkiye sürecinin başarısı için iktidarımızın da, ittifakımızın da, devletimizin de kararlılığının tam olduğunun bilinmesini isterim” dedi.

Aynı dönemde PKK yönetimi, Abdullah Öcalan serbest bırakılmadığı ve Ankara somut, kapsamlı yasal adımlar atmadığı sürece ‘çözüm süreci’ kapsamında yeni bir adım atmayacağını belirterek tehditlerini artırdı. PKK, geçtiğimiz mayıs ayında, Öcalan’ın 27 Şubat’ta İmralı Cezaevi’nden yaptığı ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısına yanıt olarak kendini feshettiğini duyurmuştu.

xcdf
Terör örgütü PKK’nın 11 Temmuz'da Irak'ın kuzeyindeki Kandil Dağı'nda düzenlenen silah yakma töreninden (Reuters)

PKK’lı 30 militanın 11 Temmuz’da Kandil Dağı’nda düzenlenen sembolik bir törenle silah bırakmasının ardından, örgüt 26 Ekim’de tüm mensuplarını Türkiye’den Kuzey Irak’a çektiğini açıkladı. Ardından örgütün Zap bölgesindeki güçleri de olası çatışmaları önlemek amacıyla geri çekildiğini duyurdu. Bu adımların tamamı, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda PKK tarafından tek taraflı olarak atılmıştı. Ancak PKK yöneticilerinden Amed Malazgirt cumartesi günü AFP’ye yaptığı açıklamada, Öcalan’ın öncülüğünde atılan bu adımlara rağmen örgütün ‘çözüm süreci’ kapsamında artık yeni bir adım atmayacağını söyledi. Malazgirt, Ankara’nın iki temel şartı karşılamaması halinde sürecin ilerlemeyeceğini vurguladı: ‘Öcalan’a özgürlük’ ve ‘Türkiye’de Kürt halkının anayasal olarak tanınması’.

Bu açıklamalar, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın, Türkiye’nin Kürt meselesi demokratik temelde çözülmediği ve Öcalan ‘baş müzakereci’ olarak muhatap alınmadığı takdirde ‘ciddi risklerle’ ve bir ‘beka sorunu’ ile karşı karşıya kalacağı yönündeki uyarılarının üzerinden sadece birkaç gün sonra geldi.

Kürt televizyonlarından birine konuşan Bese Hozat, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) geçtiğimiz ağustos ayında kurduğu Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin 24 Kasım’da İmralı’da Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeyi ‘olumlu ve iyi bir adım’ olarak nitelendirdi, ancak ‘güçlü bir adım olarak değerlendirilemeyeceğini’ söyledi.

PKK yöneticisi Hozat, aynı röportajda, “Türkiye, Kürt meselesini demokratik bir zeminde çözmezse; Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa, köklü yasal reformlar ve değişiklikler yapmazsa, ülkenin geleceği gerçekten karanlık olur” ifadelerini kullandı.

xcvfg
Terör örgütü PKK’nın silahsızlandırılması için yasal bir çerçeve oluşturmakla görevli Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 4 Aralık'ta toplanacak. (Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin resmi X hesabı)

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yer alan siyasi partiler, sürecin işleyişine ilişkin raporlarını hazırlayarak 4 Aralık’ta yapılması planlanan toplantıda sunmak üzere çalışıyor. Öcalan’ı ziyaret eden heyetin (AK Parti, MHP ve DEM Parti’den üç milletvekili) görüşmeye dair bir bilgilendirme yapması bekleniyor.

Barzani’den destek

Diğer yandan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecine destek verdiğini açıkladı. Barzani, “Bizden ne istenirse yapmaya hazırız” dedi.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaptığı konuşmada Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecini ‘bölge için köklü bir değişim’ olarak nitelendirdi.

dfgr
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, 29 Kasım'da Şırnak'ta düzenlenen bir etkinlikte konuştu. (Türk medyası)

Barzani, 2013’te başlayan ve 2015’te sona eren barış sürecine daha önce de destek vermiş bir lider olarak, bu kez sürecin halkın, parlamentonun ve siyasi partilerin devlete verdiği destek sayesinde ‘daha organize bir şekilde’ yürütüldüğünü söyledi.

Kürt lider, Türkiye’de barış kapısının açılmasına katkıları nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM’ye ve Türk halkına teşekkür ederken, süreç kapsamında attığı olumlu adımlar nedeniyle Öcalan’a da teşekkür etti. Barzani, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) sürece ‘tüm gücüyle destek vereceğini’ vurguladı.


Washington, İsrail ile Suriye arasındaki gerginliği yatıştırmak için müdahale etti: ABD temsilciler gönderebilir

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
TT

Washington, İsrail ile Suriye arasındaki gerginliği yatıştırmak için müdahale etti: ABD temsilciler gönderebilir

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (sağda) ve Danimarka Dışişleri Bakanı Lars Løkke Rasmussen (solda) dün Kudüs'te bir araya geldiler (EPA)

İsrail Yayın Kurumu KAN, ABD'nin Şam kırsalındaki Beyt Cin köyünde meydana gelen son olayın ardından İsrail ile Suriye arasındaki gerilimi azaltmak için çaba gösterdiğini ve Tel Aviv'e durumu yatıştırması yönünde bir mesaj ilettiğini bildirdi. Washington, bölgesel istikrarı desteklemek için önümüzdeki hafta aralarında Morgan Ortagus’un da olduğu temsilcilerini göndermeyi düşünüyor.

h
Suriye sivil savunma personeli, Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İsrail hava saldırısı sırasında yıkılan bir evi incelerken (AP)

KAN'a göre mektup, İsrail ordusu tarafından Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İslamcı bir grubun üyelerinin tutuklanmasına ilişkin bilgi sahibi olan bölgedeki ülkelerden birindeki bir kaynak tarafından açıklandı. Aktarılan bilgilere göre tutuklular soruşturma sırasında Hamas, İran ve Hizbullah ile bağlantıları olduğunu ve söz konusu taraflardan silahlandırılmaları ve İsrail'e karşı eylemlerde bulunmaları amacıyla finansman aldıklarını itiraf ettiler.

Lübnan merkezli İslamcı grup, tutuklamaların açıklanmasının ardından Suriye topraklarında faaliyetleri olduğu iddialarını ise reddetti.

r
İsrail'in saldırı düzenlediği Suriye'nin Beyt Cin köyündeki bir sokakta yanmış bir askeri araç (AFP)

İsrail televizyonu Kanal 12, perşembe gecesi ve cuma sabahı Suriye topraklarında gerçekleştirilen İsrail operasyonunun, İslamcı gruba askeri takviye sağlamayı engellemeyi amaçladığını bildirdi. İsrail ordusundan kaynaklara göre operasyonun amacı, grubun İsrail topraklarına fırlatılmaya hazır füzeler elde etmesini önlemekti.

Kanal 12, İslamcı grubun Sünni bir örgüt olduğunu, ancak Hizbullah ile iş birliği yaptığını belirtti. Kanal 12’ye göre İsrail, bu grubu artık görmezden gelemeyeceğine karar verdi.

dfrg
55. Paraşütçü Tugayı’ndan yedek askerler Suriye'nin güneyinde konuşlandırıldı, 21 Kasım 2025 (İsrail Savunma Kuvvetleri)

Kanal 12’nin haberine göre son aylarda, çeşitli örgütler tarafından Suriye Golan Tepeleri'nde tampon bölgedeki IDF güçlerini veya İsrail yerleşimlerini tehdit edebilecek altyapı kurma girişimleri arttı. İsrail ordusu da bu yüzden Suriye'nin iç kesimlerinde aktif olarak faaliyet gösteriyor ve aynı bölgede birkaç kez daha aktif olacağı tahmin ediliyor.

Terör örgütlerinin güçlerini artırma girişimlerine yanıt olarak İsrail'in çeşitli ülkeler aracılığıyla Suriye rejimine, bu gelişmelere göz yummaya devam edemeyeceğini belirten mesajlar gönderdiğini de sözlerine ekledi. İsrail, Suriye’nin kararlı adımlar atmasını bekliyor, aksi takdirde İsrail, Suriye’nin Golan Tepeleri'ndeki operasyonlarını yoğunlaştıracak.

Suriye'den gözaltına alınanların İsrail'e karşı terör eylemi planları yaptıklarını ve soruşturma için İsrail'e nakledildiklerini bildiren Kanal 12’ye göre bunlar arasında biri patlayıcı cihazlar yerleştirmiş ve yüksek bir yerden ordu güçlerine ateş açmış olan iki kardeş de bulunuyor. Bilgi, Yedioth Ahronoth gazetesi tarafından da doğrulandı.

Gazete, İsrail'in olayın ardından Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara rejimine ciddi mesajlar gönderdiğini ve misilleme hazırlıklarına başladığını yazdı. Güvenlik kaynakları, Şara'ya bağlı güvenlik unsurlarının olayda herhangi bir rol oynadığının henüz tespit etmediklerini belirtti.

drfgt
Suriye'nin güneyindeki Beyt Cin köyünde İsrail ordusunun operasyon düzenlediği bölgede toplanan Suriyeliler (AFP)

Kaynaklar, bu ciddi olayın İsrail'in düşman unsurların kendi çevresinde yerleşmesine izin vermemesi gerektiğini gösterdiğini ve Suriye'nin istikrarsız bir ülke olması nedeniyle şu anda herhangi bir anlaşmaya varılamayacağını vurguladı.

Kaynaklar şunları ekledi:

“Her şeyden önce, bu olay, devlet olarak ele geçirdiğimiz topraklardan, özellikle Şeyh (Hermon) Dağı'ndan çekilmememiz gerektiğini gösteriyor.”

Kanal 12'nin ikinci bir haberinde, Şam hükümetine yakın bir kaynak, bunun münferit bir olay olduğunu doğruladı ve İslamcı unsurların İsrail'e karşı kaydedilen ilerlemeyi baltalamaya çalıştığı uyarısında bulundu.

Kanal 12 şunları aktardı:

“İsrail ile güvenlik anlaşması hazırlıkları sırasında Batı ülkeleriyle anlaşmazlığa düşmek Şeriat rejiminin çıkarına değildir. Burada Amerika'nın desteği var ve bu konuda ciddi çalışmalar yapılıyor. Güvenlik anlaşmasına varmak, herhangi bir gerginlikten çok daha önemli.”

Kanal 12’nin haberine göre gerginlik, Suriye'nin güneyinde hala direniş çizgisinin etkisi altında olan ve şiddeti kışkırtan unsurların varlığından kaynaklanıyor ve bu yüzden diğer olaylar gibi münferit olaylar meydana gelebilir.

y6tj
İsrail güçleri, Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalındaki Sayda beldesine ilerliyor (Arşiv - SANA)

İran'ı bu olaya karışmakla suçlayarak Kanal 12 haberinde “(İran) Anlaşmayı istemiyor ve bu nedenle onu sabote etmekle ilgileniyor. Belki de İranlılar ve diğer terörist unsurlar, İslamcı gruplarla birlikte bu işin içindedir” diye ekledi.

İslamcıların genel olarak birbirleriyle iş birliği yapmalarının sorun olduğu belirtilen haberde, İran, Hamas ve Hizbullah’ın Suriye ile İsrail arasında bir anlaşmaya varılmasını istemedikleri kaydedildi. Bu, Suriye hükümetine yakın bir kaynak tarafından da doğrulandı.

Kaynağa göre bazen sahadaki durum buna izin veriyor. Bu bölgede gerçek bir devlet yok, daha çok bir kaos durumu var ve bu nedenle her şey mümkün.

Hükümet Suriye’nin güneyine girerse, sınırlı imkanlarına rağmen durumu kontrol altına alabileceğini söyleyen kaynak, “Bugün, yeni yönetim, tüm dünya ülkeleriyle ilişkiler kurmayı ve yatırım yapmayı amaçlayan ekonomik ve ticari bir yaklaşım benimsedi. İslamcıların kendi iktidarına tehdit oluşturduğunun farkında. Bu yüzden Suriye'deki tüm radikal unsurlar kısıtlanıyor ve bunlarla mücadele ediliyor” dedi.