Teksas'ın ABD'den bağımsızlığını talep eden halk hareketi: Texit

Teksas eyaleti sakinlerinden oluşan bir grup olan "Texit", 200 yıl önce olduğu gibi bağımsız bir devlet için harekete geçiyor

Bir bakıma "Brexit"ten ilham alan "Texit" hareketi, göç krizinin ve Washington ile Meksika sınırının kontrolü konusunda yaşanan anlaşmazlığın çözümüne katkıda bulunacak / Fotoğraf: AFP
Bir bakıma "Brexit"ten ilham alan "Texit" hareketi, göç krizinin ve Washington ile Meksika sınırının kontrolü konusunda yaşanan anlaşmazlığın çözümüne katkıda bulunacak / Fotoğraf: AFP
TT

Teksas'ın ABD'den bağımsızlığını talep eden halk hareketi: Texit

Bir bakıma "Brexit"ten ilham alan "Texit" hareketi, göç krizinin ve Washington ile Meksika sınırının kontrolü konusunda yaşanan anlaşmazlığın çözümüne katkıda bulunacak / Fotoğraf: AFP
Bir bakıma "Brexit"ten ilham alan "Texit" hareketi, göç krizinin ve Washington ile Meksika sınırının kontrolü konusunda yaşanan anlaşmazlığın çözümüne katkıda bulunacak / Fotoğraf: AFP

Teksas'ta yaşayan bir grup, 200 yıl önce olduğu gibi eyaletin, bağımsız bir devlet haline getirilmesini talep ediyor.

"Texit" olarak adlandırılan hareket çerçevesinde, "Brexit"ten ilham alınarak atılan adımın göç krizini çözme ve Meksika sınırının kontrolü konusunda Washington ile yaşanan anlaşmazlığa katkıda bulunması bekleniyor.

Demokrat Başkan Joe Biden ile Cumhuriyetçi Teksas Valisi Greg Abbott arasında sınır kontrolü konusunda yaşanan anlaşmazlık, ABD'deki uçurumun boyutunu ortaya çıkardı. 

"Burada Teksas'ta, devletin sınırı güvence altına alabilmesinin ve mantıklı bir göç sistemi kurabilmesinin tek yolunun, dünyadaki diğer 200 ülkenin yaptığını yapmak olacağını biliyoruz" diyen Texit hareketinin lideri Daniel Miller, sözlerine şunları ekledi:

Bunu bağımsız, kendi kendini yöneten bir devlet olarak yapmalıyız, 2005 yılında kurulan hareket amacına hiçbir zaman bu kadar yaklaşmadı.

Teksas, 19'uncu yüzyılda aslında Meksika'nın bir parçasıydı ancak "Teksas Devrimi" olarak bilinen bağımsızlık savaşının ardından 1836'da egemenlik kazandı ve yalnızca dokuz yıl sonra 28. eyalet olarak Amerika Birleşik Devletleri'ne katıldı.

Miller, Text'in hamlesini İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrıldığı 2016 Brexit şokuna benzetiyor.

Teksas'ın ABD'nin diğer eyaletleriyle tarihi ve çıkarları paylaştığını ancak İspanya'nın Katalonya bölgesindeki bağımsızlık savunucuları gibi, bölge sakinlerinin merkezi hükümetin sorunlarını anlayamadığını hissettiğini belirtti.

Amerikalılar önümüzdeki Kasım ayında muhtemelen Biden ve Donald Trump arasında seçim yaparak oylarını kullanmaya hazırlanırken, Teksas'ın bağımsızlık hareketi, eyalet meclisinden ayrılık referandumuna izin veren bir yasa çıkarmasını talep ediyor.

Ancak ABD Anayasası, eyaletlerin bunu yapmasına izin veren herhangi bir madde içermiyor ve Teksas dahil güney eyaletlerinin 1861'de ayrılmasının, ABD tarihindeki en kanlı kabul edilen İç Savaşı ateşlediğine dikkat çekiyor.

Teksas Üniversitesi'ndeki Teksas Politika Projesi araştırma direktörü Joshua Blank'e göre, Teksas'ta ayrılıkçı bir hareket çok defa ortaya çıktı, ancak hala marjinal bir hareket olarak kalıyıor.

Teksas ile federal hükümet arasındaki sınır krizinin "bu grup tarafından gerçekten kullanılmak için çaba sarf edilen bir durum yarattı bana göre bu, yaygın görüşten ziyade, gerçekte olduğundan daha makul görünüyor" dedi.

Miller'in Teksas'taki geleneksel bir restoranda yaptığı konuşmaya katılan ellili yaşlarındaki ev hanımı Misty Walters, eyalet sakinlerinin Amerikalı olmadan önce kendilerini öncelikle Teksaslı hissettiklerini söyledi.

Blank, çoğu Orta Amerika'dan gelen, sınırı geçen rekor sayıdaki insana atıfta bulunarak, "İstila ediliyoruz" diyerek başkanlık seçimleri sırasında öne çıkan konu hakkında "Teksas vatandaşlarını daha iyi korumalı" dedi. 

Teksas Politika Projesi tarafından bu ay gerçekleştirilen bir ankete cevap verenlerin yüzde 26'sının Amerikalı olmadan önce kendilerini Teksaslı hissettiklerini ifade etti. 2014 yılında ise  bu şekilde hisseden yüzde 27'ydi, bu oranların arasındaki fark, istatistiksel açıdan çok az önem taşıyor.

Plank, "Öyle olsa bile bu, yüzde 26'nın ABD'den kanlı bir ayrılığı desteklediği anlamına gelmiyor" dedi.

Başka bir Newsweek anketi ise, Teksaslıların yüzde 67'sinin eyaletin ABD'nin bir parçası olarak kalmasını tercih ettiği sonucuna vardı.

Blank, ayrılıkçı hareketin büyük ölçüde genellikle beyaz tenle ilişkilendirilen birleştirici Amerikan kültürü fikriyle beslendiğini ifade ederek "Sınır sınır kriziyle birlikte bu, Amerikan kültürü fikrinin bir şekilde doğru olduğunu düşünen insanlar için endişeleri artırıyor" diye belirtti.

Teksas'ın güney ucundaki Eagle Pass kasabasında Vali Abbott, eyaleti Meksika'dan ayıran Rio Grande Nehri'ne bakan Shelby Park bölgesinin askeri kontrolünü ele geçirdi.

Bu konum, federal hükümetle yaşanan büyük bir krizin merkezi haline geldi.

Biden yönetimini, eyalete çok sayıda göçmen akışını engelleyememekle suçlayan vali, sınırın bazı kısımlarına dikenli tel çekilmesi emrini verdi.

Biden ise sınır kontrolünün daima federal yargı yetkisi alanına giren bir konu olduğunu vurgulayarak Teksas'a dava açtı.

Miller mevcut durumu, Teksas'ın hala Meksika'nın bir parçası olduğu, Meksika tarafından ödünç verilen topu Teksas'ın iade etmeyi reddetmesiyle, Teksas Bağımsızlık Savaşı'nın kıvılcımını ateşleyen ‘Gel ve Al' yazan bir bayrak kaldırdığı 1835'teki olaylara benzetiyor.

Topta olduğu gibi Eagle Pass Park'ıyla ilgili gerilim Miller'a göre, "federal hükümet ile eyaletler arasındaki bozuk ilişkinin" sembolü olarak tanımladığı çok daha büyük bir sorunun parçasıdır. 

Ancak Meksika'yla yapılan savaştan ve hatta iç savaştan farklı olarak Miller hareketinin destekçileri, bu sefer barışçıl bir şekilde ayrılmanın mümkün olduğuna inanıyor ancak Plank, "Teksas'ın barışçıl bir şekilde ayrılmasının mümkün olmayacağını ve ABD'nin onunla uygun şartlarda müzakere etmeyeceğini" söyleyerek bu ihtimali reddetti.

Independent Türkçe, AFP



Gazze ateşkesi: ‘Kapsamlı anlaşma’ konuşmaları, durgunlaşan müzakereleri harekete geçirebilir mi?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Netzarim Koridoru yakınlarında gıda yardımlarını taşıyan Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Netzarim Koridoru yakınlarında gıda yardımlarını taşıyan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: ‘Kapsamlı anlaşma’ konuşmaları, durgunlaşan müzakereleri harekete geçirebilir mi?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Netzarim Koridoru yakınlarında gıda yardımlarını taşıyan Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Netzarim Koridoru yakınlarında gıda yardımlarını taşıyan Filistinliler (AFP)

ABD’li yetkililerin, müzakerelerin gidişatını Gazze Şeridi'nde kısmi ateşkesten tüm esirlerin geri getirilmesini öngören ‘kapsamlı anlaşma’ çabalarına çevirme konusundaki açıklamaları, Washington ve İsrail'in istişare için geri çekilmesinden bu yana bir haftadan fazla süredir devam eden çıkmazın gölgesinde bunun mümkün olup olmadığına dair soruları yeniden gündeme getirdi.

Geçtiğimiz perşembe günü İsrail'e gelen ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilci Steve Witkoff'un önerdiği görüşme, müzakerelerdeki çıkmazı kırmanın başlangıcı gibi görünebilir. Ancak, Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, müzakerelerin zaman alacağını ve Hamas'ın silahsızlanmayı reddetmesi veya İsrail'in Gazze Şeridi'nin geniş bölgelerinden çekilmeye karşı çıkması gibi engellerle karşılaşacağını tahmin ediyor.

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, perşembe ve cuma günleri, Gazze Şeridi'ndeki mevcut insani durumu yansıtan, yorgun ve zayıf iki esiri gösteren iki video yayınladı ve bu, İsrail'de büyük yankı uyandırdı.

Dün, çoğu siyah kıyafetler giymiş yüzlerce esir yakını Tel Aviv'de bir meydanda toplandı. Sosyal medyada yayınlanan ve İsrail medyasında yer alan fotoğraflara göre Witkoff da onlara katıldı.

İsrail'in Haaretz gazetesi, Witkoff'un ailelerle yaptığı görüşmede, “Binyamin Netanyahu savaşı sona erdirmeye kararlı ve Hamas silahlarını teslim etmeyi kabul etti” dediğini aktardı.

Gösteriye katılan bir aile üyesi, Witkoff'un ‘Donald Trump yönetiminin, Arap ülkeleri ve ABD'nin tüm gücünü içeren, savaşı sona erdirecek yeni bir çözüm üzerinde çalıştığını’ söylediğini bildirdi.

İsrail Yayın Kurumu, Witkoff'un gösteri sırasında “Müzakerelerin gidişatı ya hep ya hiç şeklinde değişti. Herkes evine dönmeli” dediğini aktardı.

Bu, perşembe günü Witkoff ve Netanyahu'nun görüşmesinin ardından üst düzey bir İsrailli yetkilinin, İsrail ve ABD'nin bazı esirlerin serbest bırakılması planından tüm esirlerin serbest bırakılması, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Gazze Şeridi'nin silahtan arındırılması planına geçilmesi gerektiğini anladığını söylemesiyle örtüşüyor.

Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, iki gün önce Gazze Şeridi'ne yaptığı saha ziyaretinin ardından savaşa ilişkin tutumuyla ilgili olarak AFP’ye şunları söyledi: “Tahminimce, önümüzdeki günlerde esirlerimizin serbest bırakılması için bir anlaşmaya varıp varamayacağımızı öğreneceğiz, aksi takdirde savaş acımasızca devam edecek.”

hyu7ı
Gazze'nin er-Rimal mahallesinde annesiyle birlikte yerde oturan yetersiz beslenmeden mustarip Filistinli çocuk (AFP)

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde İsrail uzmanı olan Dr. Said Ukkaşe, İsrail'in şu anda saldırılarını şiddetlendirmesinin mümkün olmadığını düşünüyor. Ukkaşe, Witkoff'un anlaşma hakkındaki açıklamalarının, iki aşamalı müzakerelerin yeniden başlamasına yol açacağını tahmin ediyor; Birincisi, esirler karşılığında savaşın sona erdirilmesi, ikincisi ise Hamas’ın silahsızlandırılmasıyla Filistin devletinin kurulmasına giden yolda ilerlemek. Kuşkusuz bu, istişareler için zaman alacak.

Filistinli siyasi analist Dr. Abdulmehdi Mutava, İsrail'in şu anda operasyonlarını genişletmek istemediğini düşünüyor. Zira bu, müzakerelerin fiilen çökmesi ve yakın zamanda yeniden başlamaması anlamına gelir. Witkoff'un önerisi, Knesset'in tatilde olduğu bu dönemde Netanyahu için uygun olabilir. Çünkü rakipleri şu anda hükümetini devirme gücüne sahip değil ve Netanyahu şehirlerden çekilme ve diğer bölgelerde kontrolü elinde tutma konusunda ısrarcı.

Mutava, Trump'ın İran'ın şu anda Hamas'ı yönlendirdiğinin farkında olduğunu ve Gazze meselesini bir kerede bitirmek istediğini düşünüyor; bu nedenle, manevra yapmak, Hamas'ı ifşa etmek ve ona baskı uygulamak için bu konuyla ilgili konuşmalar artacak. Mutava, “Netanyahu ve Hamas, müzakerelerin tıkanmasının ve kapsamlı anlaşma görüşmelerinin tehlikeye girmesinin iki ana nedeni olmaya devam ediyorlar. Çünkü Hamas silahlarını teslim etmiyor ve İsrail de Gazze Şeridi'nin birçok bölgesinden çekilmiyor” ifadelerini kullandı.

Silah bırakmayı kabul ettiklerine ilişkin iddiaları yalanlayan Hamas, son aylarda ısrarla talep ettiği kapsamlı anlaşma konusuna değinmedi. Hamas tarafından dün yayınlanan açıklamada, “Bazı medya kuruluşlarının Witkoff'un sözlerini aktararak, hareketin silahlarını teslim etmeye hazır olduğunu yayınladığı haberlere ilişkin olarak, işgal devam ettiği sürece direniş ve silahların ulusal ve yasal bir hak olduğunu bir kez daha yineliyoruz. Bu, sözleşmeler ve uluslararası normlarla onaylanmıştır” denildi.

cdfvdc
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de İsrail'in hava saldırısı sonucu hasar gören binanın enkazı arasında hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)

Washington ve İsrail, yaklaşık bir hafta önce, 6 Temmuz'dan beri Doha'da süren müzakerelerden heyetlerini çekeceklerini açıklamışlardı. Bu açıklama, Hamas ile ABD ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında karşılıklı suçlamaların yaşandığı bir dönemde geldi.

Hamas’tan bir kaynak cuma günü Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, hareketin Gazze Şeridi'nde ateşkes konusunda sunduğu teklife İsrail'in verdiği yanıtın ‘cesaret verici olmadığını’ söyledi. Kaynak, ‘arabulucuların Hamas’a İsrail'in sözlü yanıtını ilettiğini, ancak İsrail'in Filistinliler tarafından reddedilen Amerikan yardım kurumunun kurulmasını ve güçlerinin Gazze Şeridi'nde konuşlandığı güvenlik noktalarının kalmasını ısrarla talep ettiğini’ belirtti. Kaynak, İsrail'in yanıtının ‘savaşı sona erdirme konusunda gerçek bir niyetinin olmadığını gösterdiğini’ vurguladı.

Müzakerelerin gidişatına aşina olan Mısırlı bir kaynak da cuma günü Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, İsrail ve Washington'un bir haftadan fazla bir süre önce istişare için çekilmesinden bu yana müzakerelerde bir kriz olduğunu söyledi. Kaynak, baskı altında müzakerelerle ilgili toplantılar yapılsa bile, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki kontrol bölgelerinde kalma eğiliminin, müzakerelerin yine sonuçsuz kalacağını gösterdiğini belirtti.

Ukkaşe, Hamas'ın gelecekteki varlığını güvence altına almak amacıyla yeni şartlar bahanesiyle talep ettiği kapsamlı anlaşmayı reddetmesi halinde, kendisini dünyanın karşısına koymuş olacağına inanıyor ve Hamas'ın silahsızlanmayı reddetmesinin uzlaşma yoluyla aşılacağını öngörüyor. Ukkaşe, “Hamas ve İsrail, sanki her iki tarafın da galip gelmek istediği bir maçta olduğu gibi, anlaşmayı bozmaya çalışacak” dedi.

Mutava ise Hamas'ın silahlarına sarılmasının, zaman kazanmak ve Gazze savaşının ertesi günü için kendine bir yer aramak amacıyla olduğunu düşünüyor. Mutava, “İran'a sadık olan radikal kanat halen söz sahibi ve hareketin silahsızlandırılması konusunda Arap ve uluslararası konsensüsün boyutlarını ve bunun kesinleştiğini anlamıyor” dedi. Hareketin iki seçeneği olduğunu belirten Mutava, ‘ya baskı altında bu seçeneği kabul edeceğini ya da risk alıp silah ve iktidarı elinde tutacağını’ söyledi.