ABD, İsrail’in Kahire’de geçici ateşkes ve yeni müzakereler konusunda anlaşmaya vardığını duyurdu

ABD’li bir yetkili, ‘Top artık Hamas’ın sahasında’ dedi

Filistinli bir genç, İsrail’in dün Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Balah’a yönelik saldırılarında yıkılan bir caminin yanında duruyor (AFP)
Filistinli bir genç, İsrail’in dün Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Balah’a yönelik saldırılarında yıkılan bir caminin yanında duruyor (AFP)
TT

ABD, İsrail’in Kahire’de geçici ateşkes ve yeni müzakereler konusunda anlaşmaya vardığını duyurdu

Filistinli bir genç, İsrail’in dün Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Balah’a yönelik saldırılarında yıkılan bir caminin yanında duruyor (AFP)
Filistinli bir genç, İsrail’in dün Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Balah’a yönelik saldırılarında yıkılan bir caminin yanında duruyor (AFP)

ABD dün, İsrail’in Gazze Şeridi’nde Hamas’a karşı yürüttüğü savaşta ateşkes şartlarını prensipte kabul ettiğini, Hamas temsilcilerinin ise öneri üzerinde görüşmek üzere Kahire’ye gitmelerinin beklendiğini duyurdu.

Arabulucular, yaklaşık 5 aydır devam eden, kıtlık tehdidi altındaki Gazze Şeridi’nin yok olmasına yol açan savaşta, Ramazan ayından önce ateşkes sağlanması için çabalıyor.

İnsani koşullar kötüleşip, saldırılar tırmanırken, Gazze’deki Sağlık Bakanlığı son günlerde 10’dan fazla çocuğun yetersiz beslenme nedeniyle öldüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Washington’da isminin gizli kalmasını isteyen ABD’li bir yetkili, “İsrailliler prensipte anlaşmanın şartlarını kabul etti. Top artık Hamas’ın sahasında” dedi.

İsrail, henüz ateşkes planını kabul ettiğini resmi olarak doğrulamadı.

Hamas’a yakın bir kaynak ise, hareketten bir heyetin Katar’dan Mısır’a gittiğini bildirdi.

Kaynak, “Heyet, arabulucuların İsrailli müzakereciler ile geçen ay sonunda Paris’te yaptığı görüşmeler sonucunda ortaya çıkan teklife ilişkin hareketin resmi yanıtını sunacak” dedi.

Tüm tarafların katılımıyla

AlQaheraNews’de yer alan habere göre, üst düzey bir kaynak, ateşkes görüşmelerinin tüm tarafların katılımıyla yarın Kahire’de devam edeceğini söyledi.

Müttefiki İsrail’e milyarlarca dolarlık askeri yardım sağlayan ABD, dün erken saatlerde Gazze’ye havadan yardım atmaya başladığını duyurdu.

Başkan Joe Biden, bu yardımdan bir gün önce Gazze’deki vahim insani krizi hafifletmek için ‘daha fazlasının yapılması gerektiğini’ söyledi.

Ancak isminin gizli kalmasını isteyen ABD’li bir yetkili dün yaptığı açıklamada, hava yoluyla yapılan veya gelecekte deniz yoluyla yapılacak olası yardımların, kara yoluyla yapılan büyük ölçekteki yardımların yerini alamayacağını vurguladı.

sdcvedv
Washington’daki göstericiler yürüyüş sırasında Filistin bayrağını taşıyor (AFP)

Gazze, başta Mısır ile olan Refah Sınırı Kapısı olmak üzere kara sınırı boyunca yardım malzemelerinin ulaştırılmasında bir düşüşle karşı karşıya.

Yardım kuruluşları bunu İsrail’in kısıtlamalarına bağlıyor.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından yapılan açıklamada, Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri ile ortak olarak gerçekleştirilen insani yardım operasyonunda, Gazze kıyı şeridine yaklaşık 38 bin öğünlük gıda içeren yardım bırakıldığı ifade edildi.

Pek çok Arap ve Avrupa ülkesi, Kasım ayından bu yana Gazze’ye havadan yardım bırakıyor, ancak Salı günkü operasyon ABD’nin katıldığı ilk operasyon oldu.

Yetersiz beslenme ve dehidrasyon

Bütün bunların ortasında, Gazze Sağlık Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, yüzü aşkın Filistinlinin yardım kamyonu konvoyundan yardım almaya çalışırken öldürülmesinden iki gün sonra, en az 13 çocuğun ‘yetersiz beslenme ve susuzluk’ nedeniyle öldüğünü duyurdu.

Söz konusu katliamla ilgili, Gazze Sağlık Bakanlığı, İsrail’in, Gazze’de gıda yardımı almak için bekleyen Filistinli sivillere ateş açtığını söyledi.

İsrail ordusu ise, sınırlı sayıda ateş edildiğini kabul etti, ancak kurbanların çoğunun izdiham sonucu ya da yardım tırlarının altında kalarak öldüğünü öne sürdü.

Gazze’deki Şifa Tıp Kompleksi’ni ziyaret eden Birleşmiş Milletler (BM) ekibi, trajedinin ardından hastaneye gelen hastalar arasında ‘çok sayıda’ kurşun yarası görüldüğünü bildirdi.

Gazze’deli Kemal Advan Hastanesi’nin Müdürü Hos Husam Ebu Safiye ise, hastaneye gelen tüm kurbanların İsrail ordusunun kurşunlarıyla vurulduğunu söyledi.

Tarafsız bir uluslararası soruşturma

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “Bu trajik olayla ilgili olarak, olayların ve sorumlulukların net bir şekilde ortaya konmasını sağlayacak tarafsız bir uluslararası soruşturma yapılmasını talep ediyoruz” şeklinde bir açıklama yaptı.

Borrell, “İsrail askerlerinin gıda maddelerine ulaşmaya çalışan sivillere ateş açması haklı gösterilemez” diye ekledi.

Gazze Sağlık Bakanlığı, Perşembe günü yaşanan yardım bekleyen sivillere yönelik saldırıda ölü sayısının en az 118’e ulaştığını bildirdi.

Bakanlık Sözcüsü Eşref El Kudra yaptığı açıklamada, iki cesedin daha bulunmasının ardından İsrail işgal güçlerinin Perşembe sabahı Raşid Caddesi’nde gerçekleştirdiği katliamda, ölü sayısının 118’e, yaralıların da 760’a yükseldiği bilgisini verdi.

Kudra, “Onlarca yaralı halen tehlike altında ve bu durum, hayatlarını kurtaracak tıbbi imkanların bulunmaması nedeniyle her an ölü sayısını artırabilir” diye ekledi.

Uluslararası toplumdan yaygın kınama

Bu trajedi, uluslararası alanda yaygın bir kınamaya yol açtı.

Sağlık Bakanlığı’na göre bu ölümler, Gazze’deki savaşta şu ana kadar hayatını kaybedenlerin sayısını 30 bin 320’ye çıkardı.

İsrail’in resmi rakamlarına göre Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’in güneyine yönelik saldırısında çoğu sivil yaklaşık bin 160 kişi öldü.

Ayrıca saldırı sırasında 250 kişi rehin alındı. Bunlardan 31’inin öldüğü tahmin edilirken, bir kısmı da anlaşmalar çerçevesinde serbest bırakıldı.

İsrail’e göre şu anda Hamas’ın elinde 130 rehine bulunuyor.

Kıtlık neredeyse kaçınılmaz

BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) Sözcüsü Jens Laerke, Cuma günü yaptığı açıklamada, yeterli miktarda yardımın hızlandırılmaması halinde Gazze’de ‘kıtlığın neredeyse kaçınılmaz olduğunu’ söyledi.

drgve
Tel Aviv’de dün düzenlenen hükümet karşıtı gösteri (AFP)

Laerke, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) El Hilal Hastanesi yakınında meydana gelen saldırıda, çocukların da aralarında bulunduğu yaklaşık 50 kişinin yaralandığını da sözlerine ekledi.

İsrail ordusu, sağlık tesisi bölgesine ‘hassas bir saldırı’ gerçekleştirerek, İslami Cihad hareketi üyelerini hedef aldıklarını ve bölgedeki hastaneye herhangi bir zarar vermediklerini açıkladı.

AFP muhabiri, yaralıların Refah’taki başka bir hastaneye nakledildiğini bildirdi.

Görgü tanığı Bilal Ebu Khajla, “Birdenbire büyük bir patlama meydana geldiğinde BAE Hilal Hastanesi’nin eczanesinde oturuyorduk. Aniden başımızın üzerine cam ve taşlar düşmeye başladı. Çok sayıda ölü ve yaralanma oldu” dedi.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ise, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, Refah’ta yerinden edilmiş kişilerin barındığı çadırların hedef alınmasına ilişkin haberlerin ‘çirkin ve tarif edilemez’ olduğunu ifade etti.

Gerilimin artacağına dair korkular

Bölgesel olarak, Gazze savaşı diğer cephelerde gerilimin artacağına dair korkuları artırıyor.

Hizbullah dün sabah, İsrail’in Lübnan’ın güneyindeki bir aracı hedef alan saldırısı sonucu üç üyesinin öldüğünü duyurdu.

sdvdf
Washington’daki Gazze Yürüyüşü (AFP)

Yüzlerce gösterici dün Washington’da İsrail Büyükelçiliği önünde toplanarak ‘Özgür Filistin’ sloganları attı.

Göstericilerden bazıları, geçen hafta sonu ABD’deki İsrail Büyükelçiliği önünde kendini ateşe vererek hayatını kaybeden ABD’li asker Aaron Bushnell’in onuruna pankartlar taşıdı.



Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
TT

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıma kararının ‘kabul edilemez bir adım, uluslararası normların ihlali ve ülkenin bağımsızlığına açık bir saldırı’ olduğunu söyledi.

İsrail, cuma günü tek taraflı olarak ilan edilen Somaliland’ı ‘bağımsız egemen devlet’ olarak resmen tanıyan ilk ülke oldu.

Bu karar, bölgesel dinamikleri yeniden şekillendirecek, Somali'nin uzun süredir devam eden ayrılıkçılığa karşı muhalefetini sınayacak ve Tel Aviv'e Afrika kıtasının en uzun deniz sınırına sahip ülkede, hassas Afrika Boynuzu bölgesinde bir dayanak noktası oluşturacak.

Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud, parlamentoda yaptığı konuşmada, ‘Ortadoğu’daki çatışmanın ülkemize taşınmasını’ reddettiğini belirterek “Birliği sağlamak için Somaliland ile diyalog konusunda kararlıyız” dedi. Şeyh Mahmud, ülkesinin, saldırıların başlatılabileceği askeri üslerin kurulmasını kabul etmeyeceğini vurguladı.

Arap Birliği'nin olağanüstü toplantısı

Öte yandan Somali'nin Kahire Büyükelçisi ve Arap Birliği (AL) Daimi Temsilcisi Ali Abdi Avari bugün, Tel Aviv’in Somaliland’ı tanımasına atıfla, İsrail'in Filistin halkını topraklarından zorla çıkarmak amacıyla Somali'deki ayrılıkçı bir oluşumu desteklediğini söyledi.

j6y
Hargeisa Savaş Anıtı önünde Somaliland bayrağı taşıyan bir genç (AFP)

Avari, Arap Birliği’nin acil toplantısında “Somali, Filistinlileri topraklarından çıkarmaya yönelik hiçbir girişime taraf olmayacak” dedi.

Bu planları engellemek ve İsrail'in aleni emellerine karşı durmak için çalışacaklarını belirten Avari, İsrail'in Somaliland'ı tanıma kararının ‘tüm Arap ulusal güvenliğini ve Kızıldeniz'deki seyrüseferi etkileyen doğrudan bir saldırı’ olduğunu vurguladı.

Birleşmiş Millerler Güvenlik Konseyi (BMGK), İsrail'in Somaliland'ı bağımsız bir devlet olarak tanımasıyla ilgili olarak pazartesi günü acil bir toplantı düzenleyecek.

Avari, toplantı öncesinde, çoğu Müslüman olan 21 ülke dün geç saatlerde ortak bir bildiri yayınlayarak İsrail'in kararının ‘Afrika Boynuzu'ndaki barış ve güvenlik’ ile daha geniş kapsamda Kızıldeniz bölgesi üzerinde ‘ciddi yansımaları’ olacağı konusunda uyarıda bulundu.

Somali'nin kuzeyinde bulunan ve çoğunluğu Müslümanlardan oluşan nüfusu birkaç milyonu bulan Somaliland, otuz yılı aşkın bir süredir fiilen bağımsız bir bölge.


Lavrov: Ukrayna'daki Avrupa güçleri Rusya için meşru hedefler olacak

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
TT

Lavrov: Ukrayna'daki Avrupa güçleri Rusya için meşru hedefler olacak

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bugün yaptığı açıklamada, Rusya'nın Tayvan'ın bağımsızlığına her şekilde karşı olduğunu ve adayı Çin'in ayrılmaz bir parçası olarak gördüğünü söyledi.

Rusya merkezli haber ajansı TASS’a konuşan Lavrov, Japonya’nın artan askeri eğilimlerine atıfla, Japonya'yı ‘askerileşme’ olarak nitelendirdiği eğilimini ‘dikkatlice düşünmeye’ çağırdı.

Öte yandan Lavrov, Ukrayna'da konuşlandırılan herhangi bir Avrupa askeri birliğinin Rusya ordusu için meşru hedef haline geleceğini vurguladı.

Lavrov ayrıca, kanıt sunmadan, Avrupalı politikacıları Kiev ile ilişkilerinde ‘açgözlü’ şekilde hareket etmekle ve Ukrayna halkının ve kendi ülkelerinin halklarının çıkarlarını göz ardı etmekle suçladı.


Trump neden Nijerya'daki askeri operasyonunun hedefi olarak Sokoto şehrini seçti?

ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
TT

Trump neden Nijerya'daki askeri operasyonunun hedefi olarak Sokoto şehrini seçti?

ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)

ABD'nin perşembe günü Nijerya'da DEAŞ’a karşı düzenlediği füze saldırılarının ayrıntıları ve terör örgütlerinin kalelerinin kuzeydoğuda yoğunlaşmasına rağmen ülkenin kuzeybatısında bulunan Sokoto şehrinin seçilme nedenleri hala belirsizliğini koruyor.

Bu gizem, ABD ve Nijerya'nın de hedefin DEAŞ olduğu konusunda anlaşmaya varmış olmalarına rağmen açıklamaları arasındaki tutarsızlığın yanında saldırılar sırasında kimlerin veya nelerin vurulduğu konusunda ayrıntıları açıklamamış olmaları nedeniyle daha da artıyor.

Bu gerçekleri açıklığa kavuşturmak amacıyla, Nijerya Cumhurbaşkanı Bola Tinubu'nun Sözcüsü Daniel Bwala, dün Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, ABD’nin perşembe günü Nijerya'da gerçekleştirdiği hava saldırılarının, ‘Lakurawa’ adlı yerel bir terör örgütü ve ‘otoyol soyguncusu’ çetelerle iş birliği yapmak üzere Sahel bölgesinden gelen DEAŞ üyelerini hedef aldığını söyledi.

Bwala, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“DEAŞ, Lakowara ve çetelere ekipman ve eğitim sağlayarak onlara yardım etmek için Sahel bölgesinden geçmenin bir yolunu buldu.”

Nijerya Enformasyon ve Kültür Bakanı Muhammed İdris, cuma akşamı yaptığı açıklamada saldırıların Sahel koridoru üzerinden Nijerya'ya sızmaya çalışan DEAŞ üyelerini hedef aldığını söyledi.

Lakowara Grubu

Nijerya gazetesi Premium Times tarafından yayınlanan bir haberde, Sokoto’nun terör örgütlerinden çok çete faaliyetleri ve haydutluktan şikayetçi olduğu belirtildi. Haberde, ABD tarafından düzenlenen hava saldırılarının, yerel liderlerin 2017 yılında haydutlukla mücadele çerçevesinde kurdukları Lakowara Grubu'nu hedef aldığına dikkat çekildi.

adre
ABD Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan ve 25 Aralık'ta belirsiz bir konumda bir askeri gemiden füze fırlatıldığını gösteren videodan alınan bir görüntü (Reuters)

Gazete, haberini New York'taki West Point Askeri Akademisi'ne bağlı bir araştırma ve akademik merkez olan West Point Terörle Mücadele Merkezi (CTC) tarafından 2022 yılında yayınlanan bir araştırmaya dayandırdı. Araştırma, Lakowara üyelerinin Mali'den geldiğini doğruladı. Çalışmada, yerel liderlerin gruba mali destek, sığır ve silah şeklinde lojistik destek sağlayarak grubun büyümesine katkıda bulundukları açıklandı. Aynı kaynak, o dönemde Nijerya polisinin silahlı grubu önemsiz göstererek, üyelerini hayvanları için su aramak üzere göç etmiş ‘şiddet kullanmayan çobanlar’ olarak tanımladığını belirtti. Ancak grup, kısa sürede bölgede kendi kanunlarını uygulamaya başladı ve borçlarını ödemeyi reddeden yerel bir lideri öldürdü.

Lakowara, Müslümanların nüfusun çoğunluğunu oluşturduğu bu ülkede, alkol tüketimini ve müzik dinlemeyi yasakladı, yerel çobanlara vergi uyguladı ve ardından Nijer sınırındaki ordu mevzilerine silahlı saldırılar düzenleyerek Nijer ve Nijerya’nın 2018 yılında silahlı gruba karşı ortak devriye gezileri başlatmasına neden oldu.

Nijer'de 2023 yılında gerçekleşen askeri darbe sonucu Nijerya sınırındaki ortak devriyelerin sona ermesinin ardından Lakorawa, daha cesur hale geldi, faaliyetlerini Kibi şehrine doğru genişletti. Burada polis karakollarına ve yerel kurumlara saldırılar düzenledi.

DAEŞ ve El Kaide ile bağlantıları

Bu silahlı grubun oluşturduğu tehlikeye rağmen, dış bağlantıları konusunda hala büyük bir belirsizlik var. Birçok uzman bu grubu bir grup paralı asker ve hayduttan ibaret olarak görse de DAEŞ ve El Kaide ile olan ilişkisi konusunda fikir ayrılıkları hakim.

West Point Merkezi’nden Mortala Rufai, James Barnett ve Abdulaziz Abdulaziz tarafından yürütülen bir araştırma, Lakowara'nın El Kaide ile, özellikle de Mali merkezli İslam ve Müslümanları Destekleme Grubu (Cemaat Nusret el-İslam vel Müslimin/JNIM) ile bağlantılı olduğunu doğruladı.

Ancak Barnett, son araştırmasında Lakowara’nın artık DEAŞ’ın Sahel eyaletiyle bağlantılı olduğu sonucuna varmıştır.

Sahel bölgesindeki terörist ittifakların çakışması nedeniyle, Lakowara’nın bazı orijinal üyelerinin Ensar’ul-İslam ve Müslümanlarla bağlantılı olabileceğini, ancak bugün DEAŞ’ın Sahel eyaletiyle daha yakından bağlantılı olduklarını açıkladı.

Öte yandan Afrika’da İyi Yönetişim Vakfı'nda araştırmacı olan Malik Samuel, sosyal medya platformu X'te Lakorawa’nın El Kaide’ye daha yakın olduğunu iddia ederek JNIM’e atıfla “DEAŞ ile bağlantısı olduğuna dair herhangi bir kanıt görmedim” ifadelerini kullandı.

Çelişkiler ve şüpheler

Amerikalılar ve Nijeryalılar DEAŞ’ı hedef aldıklarından bahsetmelerine rağmen, ABD saldırılarının hedef aldığı bölgedeki bazı yerel sakinler şaşkınlıklarını dile getirdi. AFP'ye konuşan bölge sakinlerinden Haruna Kalh, “Şaşırdık çünkü bu bölge hiçbir zaman silahlı grupların kalesi olmamıştı” dedi.

d8
ABD’nin Oufa köyüne düzenlediği hava saldırısının ardından meydana gelen hasar, 27 Aralık 2025 (AFP)

Diğerler bölge sakinleri ise ABD’nin hava saldırılarında fırlattığı füzelerin boş tarlalara düştüğünü, can kaybına yol açmadığını ve füze enkazının zarar verdiği Jabo köyünün saldırılarından kısmen etkilendiği söyledi. Militanların son saldırısının iki yıl önce gerçekleştiğini belirttiler.

Nijerya televizyonunda yayınlanan görüntülerde, tarım arazisi gibi görünen bir alanda yanmış metal parçaları görüldü.

d
Jabo köyünde ABD'nin saldırı düzenlediği bölgeye toplanan köylüler 26 Aralık 2025 (Reuters)

Öte yandan Nijerya, hava saldırılarının ‘terör yuvalarını’ hedef aldığını açıkladı.

Açıklamada, hedef alınan bölgelerin ‘Nijerya'ya sızan yabancı DEAŞ üyelerinin toplanma ve hareket noktası olarak kullanıldığı’ belirtildi.

Ancak Nijeryalı analistlerden bazıları, hava saldırılarının Sokoto şehrini hedef almasını şaşırtıcı bulduklarını ifade ettiler. Boko Haram'ın aktif olduğu kuzeybatıda Nijer ve Kano, kuzeydoğuda Borno gibi diğer eyaletlerin çok daha yüksek düzeyde şiddet olaylarına tanık olduğunun altını çizerek Nijerya hükümeti tarafından yapılan dikkate açıklamayı sorguladılar.

Sokoto'nun önemi

Güvenlik analisti Mustafa Gimbo, hava saldırılarının hedefi olarak Sokoto'nun seçilmesinin ‘oldukça tartışmalı’ olduğunu söyledi.

Gimbo, nüfusun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bu şehirde neredeyse hiç bulunmayan Hıristiyanları hedef alan terör saldırılarından ziyade haydutluk vakalarının yaşandığını vurguladı.

Bu eyaletin ülkedeki terör yuvası olmadığını belirten Gimbo, daha çok ‘Müslümanların çoğunlukta olduğu bir bölge, ‘Sokoto Halifeliği'nin tarihi merkezi ve Nijerya'daki İslam'ın manevi merkezi’ olduğunu düşündüğünü belirtti.

Sokoto Halifeliği, 1804 yılında kurulan, Batı Afrika'da oldukça etkili bir siyasi ve dini oluşumdu. 19’uncu yüzyıl boyunca, yüzölçümü ve etkisi bakımından Afrika'nın en büyük imparatorluklarından biri haline geldi. Halifeliğin gücü, 20’nci yüzyılın başlarına kadar devam etti, ancak 1903 yılında İngilizlerin Nijerya'nın kuzeyini kolonileştirmesinin ardından fiilen yıkıldı. Sokoto Halifeliğinin dini ve siyasi mirası, kuzey Nijerya ve Batı Afrika'daki Müslümanlar arasında hala varlığını sürdürürken büyük bir sembolik önem taşıyor.

yu7
ABD’nin hava saldırısının Oufa köyünde neden olduğu yıkım, 27 Aralık 2025 (AFP)

Nijerya gazeteleri, ABD Ordusundan emekli subay Pesh Johnson'ın, özellikle Sokoto eyaletinin son zamanlarda Amerikalıların zihninde Hıristiyanlara yönelik saldırıların yuvası olarak anılmaya başladığını söylediği açıklamalarına yer verdi.

Johnson, söz konusu açıklamalarda şunları söyledi:

“Sorun aslında daha karmaşık. Nijerya'nın kuzeyinde şeriat hukuku sorunu da var. Ne yazık ki, Sokoto’da 2022 yılında Deborah Samuel adlı genç bir kadının sınıf arkadaşları tarafından güpegündüz taşlanarak öldürüldüğünü gördük.”

Deborah Samuel, WhatsApp'ta dolaşan ses kayıtlarında İslam dinine hakaret etmekle suçlanmıştı.

Johnson, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugüne kadar, bu masum genç kadının öldürülmesinden sorumlu olanların hiçbiri adalete teslim edilmedi. Bunlar, Amerikalıların takip ettiği konulardan bazıları ve bu yüzden olanları dini zulüm olarak nitelendiriyorlar.”

Öte yandan Nijeryalılar bu olayı özellikle ABD Başkanı Donald Trump saldırıyı kasıtlı olarak Hıristiyanların Noel kutlamalarıyla aynı zamana denk gelecek şekilde planlamasından ötürü ABD'nin saldırılarıyla ilişkilendirdi.

Nijerya Dışişleri Bakanı Yusuf Tuggar, ABD Başkanı Trump’ın saldırıyı duyururken ‘öncelikle masum Hıristiyanları hedef alan ve acımasızca öldüren DEAŞ’lı terörist pislikleri’ hedef aldığını söylemesine rağmen, ABD’nin düzenlediği hava saldırılarını ‘dini bir anlam taşıdığı’ tezini şiddetle reddetti.