Mısır, Dabaa Nükleer Enerji Santrali Projesi'yle uluslararası nükleer enerji haritasında yerini aldı

Dabaa Nükleer Enerji Santrali Projesi, Mısır’a elektrik üretmek ve ekonomiyi petrol fiyatlarındaki dalgalanmalardan korumak için enerji kaynaklarını çeşitlendirme fırsatı sunuyor

Mısır'ın ilk nükleer enerji santrali Dabaa (Mısır Nükleer Güç Santralleri Kurumu)
Mısır'ın ilk nükleer enerji santrali Dabaa (Mısır Nükleer Güç Santralleri Kurumu)
TT

Mısır, Dabaa Nükleer Enerji Santrali Projesi'yle uluslararası nükleer enerji haritasında yerini aldı

Mısır'ın ilk nükleer enerji santrali Dabaa (Mısır Nükleer Güç Santralleri Kurumu)
Mısır'ın ilk nükleer enerji santrali Dabaa (Mısır Nükleer Güç Santralleri Kurumu)

Marcelle Nasr

Dünya şu sıralar İran destekli Husilerin Kızıldeniz'de seyrüsefer güvenliğini hedef alan tehditleri nedeniyle enerji tedarik piyasasında yaşanan çalkantılara tanık oluyor. Ortadoğu'dan ithal edilen doğalgaz fiyatları, bölgeden doğalgaz ihraç eden ülkelerin sevkiyatlarını Ümit Burnu üzerinden yapmaya yönelmesinin ardından yükseldi. Buna iklim değişikliğinin etkilerinin artmasının yanında Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’nın doğalgaz ihracatının durması ve Moskova'ya uygulanan yaptırımlar eşlik ediyor.

Dabaa’yı canlandırmak

Yerel açıdan enerji, Mısır ekonomisini küresel enerji piyasasındaki dalgalanmalardan korumaya yönelik yatırımlar için cazip bir ortam sağlayan önemli alanlardan biridir. Mısır, 1956 yılından beri kurduğu bir hayali gerçekleştirmek için 2014 yılından bu yana ülkenin en önemli ulusal projelerinden biri olarak kabul edilen Dabaa Nükleer Enerji Santrali Projesi'ni tamamlamak için gerekli çalışmaları yaparak enerji alanındaki egemenliğini güçlendirmek üzere harekete geçti. Dabaa’da inşa edilen nükleer enerji reaktörleri, dünyada kullanılan nükleer teknolojinin en üst seviyesi olarak kabul edilen üçüncü nesil gelişmiş modellerden oluşuyor.

Rusya-Mısır ortak projesi olan Dabaa Nükleer Enerji Santrali Projesi, Akdeniz kıyısındaki Mersa Matruh şehrinde yer alıyor. Buradaki tesis, 4,8 gigawatt kapasiteli dört nükleer reaktörden oluşuyor.

Rusya-Mısır ortak projesi olan Dabaa Nükleer Enerji Santrali Projesi, Akdeniz kıyısındaki Mersa Matruh şehrinde yer alıyor. Buradaki tesis, 4,8 gigawatt kapasiteli dört nükleer reaktörden oluşuyorken işletme ömrü 60 yıl olan reaktörlerin ömrü 80 yıla kadar uzatılabiliyor. Proje, Mısır’ın enerji kaynaklarını çeşitlendirmesinin yanında temiz ve güvenli enerjiye geçişin kolaylaştırılması ve düşük karbonlu kaynaklara bağımlılığın artırılması gibi sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunuyor. Nükleer enerji santralleri, karbon oksit, kükürt ve nitrojen gibi çevreye zarar veren gazlar üretmediklerinden geleneksel santrallere göre çevre dostu olarak sınıflandırılıyor.

Geçtiğimiz yıl Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) ev sahipliğinde düzenlenen 28. Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı (COP28) sırasında 20'den fazla ülkeye ortak bir bildiriyle dünyanın nükleer enerji kaynaklarını 2020 yılındakine kıyasla üç katına çıkarma çağrısı yapıldı. Böylece 2050 yılına kadar karbon nötrlüğünü sağlamak ve küresel ısınmayı 1,5 santigrat derecede tutmak amacıyla kömür ve gaza olan bağımlılığın azaltılması amaçlandı.

dsevfde
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Akdeniz kıyısındaki Dabaa Nükleer Enerji Santrali’nin dördüncü güç ünitesinin temel atma törenine Moskova'dan video konferans yöntemiyle katıldı, 23 Ocak 2024 (AFP)

Mısır'ın elektrik enerjisi üretimi alanında temiz ve güvenli nükleer enerji geliştirme programının yeniden canlandırılması amacıyla aldığı bu stratejik kararın önemi, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltması nedeniyle güvenli, ucuz ve uzun vadeli enerji arzının sağlanmasına katkıda bulundu.

Mısır, enerji üretim kaynaklarını çeşitlendirmek ve temiz enerji kaynaklarına yönelmek için gerekli çalışmalara başlarken elektrik üretiminin yüzde 85'ini halen fosil yakıtlardan (doğal gaz ve dizel) elde ettiğinden elektrik üretimine yönelik nükleer enerji projelerine özel önem verdi.

Mısır Elektrik ve Yenilenebilir Enerji Bakanlığı geçtiğimiz yılın ortalarında, devlet tarafından sübvanse edilen ve bu yüzden devletin bütçesine büyük bir maliyet getiren elektrik santrallerinde doğal gaz ve dizel yakıt tüketimini azaltmak amacıyla planlı elektrik kesintilerine başvurarak bu maliyetleri azaltma planını devreye soktu.

Dabaa Nükleer Enerji Santrali ile ilgili anlaşmalar Rusya ile yapılan mali anlaşmaya göre finanse edilecek ve 25 milyar dolarlık kredi, ticari faaliyetin ardından 22 yıllık kârla geri ödenecek.

Mısır'ın elektrik üretim kaynaklarından biri olarak nükleer enerjiyi de sistemine dahil etmek üzere attığı bu adımın arkasında bir kilowatt nükleer enerji üretmenin diğer kaynaklara göre düşük maliyetinin yanı sıra ekonomisini küresel petrol fiyatlarından dalgalanmalardan korumayı istemesi yatıyor.

Enerji üretimi kaynaklarının çeşitlendirilmesi

Mısır Bakanlar Kurulu'nun hazırladığı raporda, nükleer enerjinin doğalgaz piyasası gibi fiyat dalgalanmalarından etkilenmediği, doğalgaz piyasasında fiyatların yüzde 100 artması durumunda elektrik enerjisi üretim maliyetinin de artacağı ve doğalgazla çalışan bir elektrik enerjisi üretim tesisinde maliyetlerin yüzde 60-70 civarında yükseleceği, buna karşın doğal uranyumun piyasa fiyatı iki katına çıksa bile nükleer enerji üretimi maliyetinin en fazla yüzde 10’a yakın olacağı belirtildi. Öte yandan Dabaa Nükleer Enerji Santrali ile ilgili anlaşmalar Rusya ile yapılan mali anlaşmaya göre finanse edilecek ve 25 milyar dolarlık kredi, ticari faaliyetin ardından 22 yıllık kârla geri ödenecek. Bununla birlikte projedeki ana yüklenici Rus nükleer enerji şirketi Rosatom olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Dabaa Nükleer Enerji Santrali Projesi son zamanlarda, temiz ve güvenli nükleer enerji üreten reaktörlerin elektrik üretmek amacıyla dördüncü güç ünitesinin temelinin atılması gibi birçok ilerlemeye tanık oldu. Elektrik üretimine yönelik proje hızlı adımlarla ilerlerken Mısır, dünyanın yeşil enerjiye olan mevcut ilgisi bağlamında başka yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları olmasına rağmen nükleer enerji üretim projesini başlattı ve bu projede ilerlemeye devam ediyor.

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Forumu Başkanı Samir Gattas, konuyla ilgili olarak Al-Majalla’ya yaptığı değerlendirmede, elektrik enerjisi üretmek amacıyla temiz ve güvenli nükleer enerji geliştirme programını yeniden canlandırmak için inisiyatif alan Mısır’ın bu alanda aldığı stratejik kararın önemini vurguladı.

Gattas, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mısır, içinde bulunduğu zor ekonomik duruma rağmen Dabaa Nükleer Enerji Santrali’ndeki reaktörlerin üçünün inşasını tamamlarken, dördüncü reaktörün temelini attı. Bunun yanında reaktörlerin güvenlik koşullarını da dikkate alıyor."

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Forumu Başkanı Samir Gattas: Doğalgazın Ümit Burnu üzerinden sevkiyatı, sadece tanker yakıtı maliyetini dahi 1 milyon dolar artırırken buna yüksek meblağlardaki sigorta ve işçilik maliyetleri eşlik ediyor. Böylece doğalgaz, Avrupa'ya yüksek fiyatlarla ulaşıyor.

Dünyanın sera gazı emisyonlarını azaltmayı istediğini, fakat çoğu ülkenin temiz ve güvenli nükleer enerji santrallerinin kurulmasına karşı çıktığını belirten Gattas, “Örneğin Almanya, kısa bir süre önce tüm nükleer projelerini rafa kaldırdı. Ancak herkes ya nükleer enerjiye yönelmek ya da kömür gibi fosil enerji kaynaklarına dayanarak çevreyi kirleten alternatiflere dönmek zorunda” ifadelerini kullandı.

En büyük doğalgaz ihracatçısı ülke olarak kabul edilen Katar'ın, doğalgaz sevkiyatını Ümit Burnu üzerinden yapmaya başladığına ve artan enerji krizi ve Kızıldeniz'deki seyrüsefer güvenliğini tehdit eden çalkantılarla birlikte Rusya’nın ihraç ettiği doğalgaza alternatif olarak Ortadoğu'dan ithal edilen doğalgazın fiyatının önemli ölçüde arttığına dikkati çeken Gattas, “Doğalgazın Ümit Burnu üzerinden sevkiyatı, sadece tanker yakıtı maliyetini dahi 1 milyon dolar artırırken buna yüksek meblağlardaki sigorta ve işçilik maliyetleri eşlik ediyor. Dolayısıyla krizin devam etmesi ve bir çözüm bulunamaması halinde doğalgaz Avrupa'ya çok yüksek fiyatlarla ulaşmaya devam edecek. Kriz sadece Gazze'deki savaşla değil, aynı zamanda Husiler ve İran-ABD ilişkileriyle de bağlantılı” yorumunda bulundu.

Mısır'ın daha ucuz ve daha etkin temiz enerji üretmek için birden fazla kaynağı olması ve bunlardan Mısır'a yetecek kadar alternatif enerji üretip ihracat yapılabilmesi nedeniyle tek bir enerji kaynağına odaklanmaması gerektiğini vurgulayan Gattas, “Mısır, enerji kaynaklarına ihtiyaç duyan Akdeniz ülkelerine yakın coğrafyada yer alıyor. Bu yüzden Fas gibi enerji ihraç eden bir ülke haline gelebilir” dedi.

Tarımsal yatırım için en iyi proje

Ekonomist Alaa en-Nehri, Al-Majalla’ya yaptığı açıklamada, Dabaa Nükleer Enerji Santrali Projesi’nin yakın zamana kadar Mısır ve Avrupa'nın tahıl ambarı olan kuzeybatı kıyısını nispeten de olsa geliştirmesini umduğunu ifade etti. Bunun nedeninin bölgenin tarımın ağırlıklı olarak yağmura bağlı olması ve buğday ile arpa yetiştirilmesi için iki kez ek sulamaya ihtiyaç duyulması olduğunu söyleyen Nehri, “Bu yüzden nükleer enerji reaktörlerinden elde edilebilecek enerjiye ihtiyaç duyan ve bölge geneline yayılan çok sayıda deniz suyunu tuzdan arındırma tesisi inşa etmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

Nehri, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Günümüzde, bölge yağış aldığı için rahatlıkla yapılan incir ve zeytin yetiştiriciliğinin geliştirilmesinin yanında bölgedeki verimli toprağın ve uygun iklimsel koşullar nedeniyle tahılda tarımsal yatırım ve kendine yeterliliğin sağlanması amacıyla bölgede nükleer reaktör kurulmasını Mısır'ın acilen ihtiyaç duyduğu en iyi yatırım projesi olarak görüyorum. Böylece tarımsal ürünler çok yüksek kalitede olacağı için yetiştiricilik yaygınlaştırılıp ürünler Avrupa'ya ihraç edilebilir. Bu sayede proje, Mısır'ın döviz sıkıntısı çektiği bir dönemde niteliksel bir sıçrama yaptırarak ülkeye yetecek stratejik öneme sahip ürünlerde kendi kendine yeterliliğe ulaştıracak ve bu ürünlerin dışarıdan ithalatını durduracak dev projelerden biri olarak değerlendirilecek.”

BM Çevre Programı’nın (UNEP) küresel sıcaklıklardaki ortalama artışı 2 santigrat derecenin altında tutmak için dünyanın sera gazı emisyonlarını yüzde 28 oranında, artışı 1,5 santigrat derecenin altında tutmak içinse yüzde 42 oranında azaltması gerektiğine ilişkin son tahminlerinin 2015 yılında Paris'te düzenlenen BM İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP15) onaylandığına dikkati çeken Nehri, “Her iki hedefe de ulaşmak için, nükleer enerjinin verimli ve temiz bir kaynak olarak rolü vurgulanmadan iklim değişikliğiyle mücadele zor bir görev olmaya devam edecek” dedi.

COP28 öncesi nükleer santrallerin kurulmasının, çeşitli tehlikeleri olması ve Çernobil, Three Mile Island, Fukushima gibi kazalara yol açması nedeniyle hoş karşılanmaması dikkat çekici.

Nükleer yakıt yenilenemeyen bir enerji kaynağı olsa da nükleer santraller, fosil yakıtlarla çalışan enerji üretim tesislerinden farklı olarak çalıştıkları sırada karbondioksit ya da metan gibi sera gazları üretmez. Bu yüzden iklim değişikliğinin yansımalarının üstesinden gelmek için yenilenebilir enerjinin yanı sıra nükleer enerji santrallerine de güvenilebilir.

İklim değişikliğinin etkileriyle mücadele

Al-Majalla’ya konuşan enerji uzmanı Muhammed es-Subki, Dabaa Nükleer Enerji Santrali’nin Mısır’a iklim değişikliğiyle mücadelede temel bir odak noktası olarak kabul edilen temiz ve güvenli enerji üretimi alanında sıçrama yaptıracağını söyledi. COP28'de karbondioksit salınımına yol açan enerji kaynaklarının çevre dostu olmayan teknolojiler olduğu sonucuna varıldığını belirten Subki, “Sonuç olarak nükleer enerji gelecekte güvenilebilecek enerji kaynaklarından biri olarak kabul edildi ve bu da Mısır'ın yönelimiyle paralel bir karar. COP28 öncesi nükleer santrallerin kurulmasının, çeşitli tehlikeleri olması ve Çernobil, Three Mile Island, Fukushima gibi kazalara yol açması nedeniyle hoş karşılanmaması dikkat çekici” ifadelerini kullandı.

Nükleer enerjinin tek karbonlu bir enerji kaynağı olduğuna ve yeni nesil nükleer santrallerin tehlikelerinin oldukça azaltıldığına işaret eden Subki, “Mısır, nükleer sızıntı, radyasyon ve benzer kaza, sorun ya da deprem gibi bazı tehlikelerin hiçbirinin söz konusu olmadığını teyit etti” diye konuştu.

Orta ve uzun vadede nükleer enerjinin maliyetinin, halihazırda dalgalanan yakıt ve enerji fiyatlarıyla rekabet edebilecek seviyede olacağını söyleyen Subki, Mısır'ın Dabaa Nükleer Enerji Santrali için yaklaşık 25 milyar dolarlık kredi aldığını, ancak bu tür projelerin maliyetinin yüksek olmasına rağmen nükleer santrallerin kapasitesi Mısır'ın elektrik ihtiyacının yüzde 15 ila 29'u karşılayabileceğinden bu borcu 10 yıldan kısa sürede absorbe edeceğini vurguladı.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Kremlin savaş yanlısı isimleri de hedef alıyor: Makine durdurulamaz hale geldi

Kiev'e bağlı güçler, Rus ilerleyişine karşı koymak için direniyor (Reuters)
Kiev'e bağlı güçler, Rus ilerleyişine karşı koymak için direniyor (Reuters)
TT

Kremlin savaş yanlısı isimleri de hedef alıyor: Makine durdurulamaz hale geldi

Kiev'e bağlı güçler, Rus ilerleyişine karşı koymak için direniyor (Reuters)
Kiev'e bağlı güçler, Rus ilerleyişine karşı koymak için direniyor (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in son dönemde kendine yakın isimleri hedef aldığı aktarılıyor. 

Guardian'ın haberinde, siyasi analist Sergei Markov ve savaş yanlısı blog yazarı Roman Alyokhin'in bu yıl Kremlin tarafından "yabancı ajan" diye tanımlandığı hatırlatılıyor. 

Rusya'da faaliyet gösteren ve yurtdışından finanse edilen basın kuruluşları ya da kişilerin "yabancı ajan" olarak tanınmasını öngören yasa 2020'de devreye girmişti. 

Azerbaycan'ın siyasi elitleriyle bağlarını sürdürdüğü bilinen Markov'un, Moskova-Bakü ilişkilerinin bozulmasının ardından "gözden düştüğü" yorumu yapılıyor. 

Alyokhin ise sosyal medyada spor araba ve lüks eşyaların yer aldığı gönderiler paylaştıktan sonra, cephedeki Rus askerleri için topladığı fonları kötüye kullanmakla suçlandı. 

Ayrıca Rus devletine ait RT'de savaş yanlısı açıklamalar yapan Ukrayna doğumlu yorumcu Tatyana Montyan da geçen hafta "terörist ve aşırılıkçı" diye nitelendi. Bu tanım, geçen yıl hayatını kaybeden aktivist Aleksey Navalni'nin ekibindekiler de dahil Kremlin'in ülkede düşman olarak gördüğü kişiler için kullanılıyor.  

Montyan'ın da cephedeki Rus askerler için toplanan parayı zimmetine geçirmekle suçlandığı aktarılıyor. 

Analizde, Putin'in "baskıcı yöntemlerini sadece muhalifleri değil savaş yanlısı isimleri hedef almak için de kullandığı" savunuluyor.

Muhalif Rus siyaset bilimci Ekaterina Schulmann, "Önce savaş karşıtı sesleri susturdular. Artık bu kişilerden hiçbiri ortada yok, baskı makinesi de durdurulamaz hale geldi" diyor. 

Schulmann, Rusya'da iktidara yakın çevrelerdeki kamplaşmaya dikkat çekiyor. Analiste göre Savunma Bakanlığı ve Kremlin'e bağlı "sadıklar" diye bilinen propagandacılarla savaş yanlısı blog yazarlarının yer aldığı "Z-blogger'lar" arasında ihtilaf sözkonusu. "Z" harfi, Ukrayna işgalinin ardından Rusya'da savaşı destekleyenler tarafından kullanılan bir sembole dönüşmüştü. 

Ülkedeki savaş yanlısı hareketler konusunda uzmanlaşmış Rus araştırmacı ve yazar Ivan Filippov da cephe için toplanan paraların iki kamp arasında sorun yarattığına işaret ediyor. Savunma Bakanlığı'na yakın yorumculardan Vladimir Solovyov'un savaş yanlısı blog yazarlarını sık sık hedef gösterdiğine dikkat çekiyor. 

Filippov, savaş yanlısı blog yazarlarının sosyal medya üzerinden, Solovyov'un devlet tarafından onaylanan platformuna kıyasla çok daha fazla para topladığını söylüyor. Bunun da Solovyov'la Z-blogger'lar arasında ihtilaf yarattığını ifade ediyor. 

"Rusya stratejik şehri kuşattı"

Kremlin'e yakın çevreler arasındaki çekişme sürerken, Rus askerleri Ukrayna'nın doğusundaki stratejik Pokrovsk'ta ilerlemeye devam ediyor. 

Reuters'ın aktardığına göre Rus ve Ukraynalı birlikler arasındaki sokak çatışmaları şiddetlendi. Kiev yönetimi şehrin kuşatma altında olduğuna yönelik iddiaları reddederken, Rusya'nın şehir merkezini ele geçirmek için harekatı hızlandırdığı belirtiliyor.

Rusya için Donbas'ta Ukrayna kontrolünde kalan yüzde 10'luk bölgenin ele geçirilmesinde Pokrovsk stratejik öneme sahip. Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, pazartesi günkü açıklamasında şehirdeki durumun zor olduğunu kabul etmiş ancak direnişin sürdüğünü söylemişti. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters


Yahudi örgüt, Mamdani için takip sistemi kurdu

ABD, dünyanın en büyük uçak gemisi Gerald R. Ford'u "uyuşturucuyla mücadele" gerekçesiyle Karayipler'e göndermişti (AFP)
ABD, dünyanın en büyük uçak gemisi Gerald R. Ford'u "uyuşturucuyla mücadele" gerekçesiyle Karayipler'e göndermişti (AFP)
TT

Yahudi örgüt, Mamdani için takip sistemi kurdu

ABD, dünyanın en büyük uçak gemisi Gerald R. Ford'u "uyuşturucuyla mücadele" gerekçesiyle Karayipler'e göndermişti (AFP)
ABD, dünyanın en büyük uçak gemisi Gerald R. Ford'u "uyuşturucuyla mücadele" gerekçesiyle Karayipler'e göndermişti (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın başarılı olamayabileceği endişesiyle Venezuela'ya askeri operasyona sıcak bakmadığı bildiriliyor. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Wall Street Journal'a (WSJ) konuşan ABD'li yetkililer, Trump'ın üst düzey isimlerle yaptığı görüşmelerde askeri operasyon seçeneğinin, Venezuela lideri Nicolas Maduro'yu iktidardan indirmek için yeterli olmayabileceğini söylediğini belirtiyor.

Kaynaklar, Maduro'nun iktidardan indirilmesine ya da Karakas yönetiminin belirli tavizler vermeye zorlanmasına yönelik net bir stratejinin hâlâ belirlenemediğini ifade ediyor. 

Yetkililere göre Trump, Karayipler ve Pasifik'te askeri yığınağı artırma ve uyuşturucu taşıdığı iddia edilen teknelere saldırma stratejisini bir süre daha sürdürecek. 

New York Times, ABD Başkanı'nın önünde askeri harekatın dışında iki seçenek daha olduğunu aktarmıştı. Washington, Venezuela'dan petrol satın alan ülkelere yaptırım uygulayarak ek gümrük vergileri getirebilir. Böylelikle Karakas yönetimi üzerindeki ekonomik baskı artırılabilir. 

Diğer seçenekse Maduro'ya baskıyı artırmak için bir yandan askeri yığınağı sürdürürken, diğer yandan da muhalefete desteği güçlendirmek. 

Olası askeri harekatta Venezuela ordusuna ait tesisleri hedef alan hava saldırıları ve gizli operasyonlar düzenlenebileceği aktarılıyor. Trump, CIA'e operasyon emri verdiğini de duyurmuştu.

Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın Venezuela'ya askeri operasyonu yasal olarak gerekçelendirmek için çalışma yürüttüğü savunuluyor. WSJ'nin aktardığına göre bakanlık yorum taleplerine yanıt vermedi.

Diğer yandan analizde, Trump'ın ilk döneminde Maduro'yu devirmek için muhalefete destek verme stratejisinin başarısızlığa uğradığı hatırlatılıyor. Cumhuriyetçi liderin bu yüzden ülke siyasetine doğrudan müdahale konusunda çekimser davrandığı savunuluyor. 

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, "Başkan, uyuşturucu kaçakçılığı yapan narkoteröristlere karşı saldırılarına devam edeceğini söyledi. Bunun dışındaki her şey spekülasyondur ve öyle değerlendirilmelidir" diyor.

Venezuela'da muhalefet lideri Maria Corina Machado, dün Trump'ın da katıldığı Miami'deki iş forumuna uzaktan bağlanarak şunları söylemişti: 

Maduro zamanın dolduğunu anlamalı. Eğer iktidarı bırakmayı kabul ederse, bu süreç düzenli ve daha hızlı ilerleyecektir. Ancak Maduro ne yaparsa yapsın bu değişim gerçekleşecektir.

Bazı ABD'li yetkililerse "uyuşturucu kaçakçılığını önlediği, ABD'nin Venezuela'daki petrol rezervlerine ulaşım hakkını artırdığı ve adil seçimler düzenlenmesini sağladığı" sürece Maduro'nun görevde kalabileceğini belirtiyor. 

Trump, uyuşturucu kaçakçılığını durdurma gerekçesiyle Latin Amerika'ya askeri yığınak talimatı vermişti. Eylülün başından bu yana bölgede en az 16 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 65'ten fazla kişiyi öldürdü. 

Maduro ise ABD'nin Karayipler bölgesindeki askeri hareketliliğine ilişkin "Dünyanın en büyük petrol rezervine sahip olduğumuz için bizi hedef alıyorlar" demişti.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times


New York Times: Erdoğan hem vazgeçilmez hem tartışmalı bir lider

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

New York Times: Erdoğan hem vazgeçilmez hem tartışmalı bir lider

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times (NYT), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son dönemde izlediği dış politikanın Türkiye’nin küresel dengelerdeki rolünü artırırken, ülke içindeki siyasi gerilimleri de derinleştirdiğini yazdı.

Gönül Tol’un kaleme aldığı Vazgeçilmez Erdoğan (The Indispensable Erdogan) başlıklı analiz, Batı ülkelerinin stratejik çıkarları nedeniyle Ankara’yla yakın çalışmayı sürdürdüğünü, bunun ise Türkiye’de demokrasi tartışmalarını daha da görünür hale getirdiğini savunuyor.

Stratejik ortaklıklar Ankara’nın elini güçlendiriyor

Analize göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington’da Donald Trump, Berlin’de Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ve Londra’da Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer ile verdiği görüntüler, Batı’nın Ankara’yla iş birliğini sürdürme kararlılığını gösteriyor.

Makalede, Türkiye’yi “zorunlu bir ortak” haline getiren başlıca faktörler şöyle sıralandı:

                •             Rusya-Ukrayna Savaşı’nda iki tarafla da konuşabilen az sayıda ülkeden biri olması,

                •             Avrupa için kritik önemdeki mülteci geçişlerini kontrol etmesi,

                •             Suriye ve Libya’daki askeri varlığının Avrupa güvenliği açısından önem taşıması,

                •             Savunma sanayiinde Batı pazarındaki etkisinin artması.

NYT ayrıca, Teksas’ta açılan bir mühimmat fabrikasında Türk yapımı üretim hatlarının kullanılmasını, Türkiye’nin savunma alanındaki etkisinin bir göstergesi olarak değerlendirdi.

İç siyasette derinleşen kriz: Tutuklamalar ve protestolar

Öte yandan analiz, Türkiye içinde tansiyonun yükseldiğine dikkat çekiyor. NYT, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve çok sayıda CHP’li belediye başkanıyla parti üyesinin tutuklanmasının büyük protestolara yol açtığını hatırlatarak, hükümetin muhalefete yönelik baskısının arttığını yazdı.

Gazete, Erdoğan’ın ilk yıllarında demokrasi, özgürlükler ve ekonomi alanında reformlar yaptığına, ancak son yıllarda; ekonomik kötü yönetim, kurumsal zayıflama, demokratik gerileme gibi sorunların öne çıktığına yer verdi.

Realpolitik: Batı için çıkar, Türkiye için ikilem

NYT analizinde, Avrupa Birliği ve ABD’nin, Türkiye’deki demokratik tartışmalara rağmen Ankara'yla iş birliğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Gazeteye göre bunun sebebi, Türkiye’nin jeopolitik konumu, enerji hatları üzerindeki etkisi, bölgesel çatışmalardaki rolü ve savunma kapasitesi.

Makale, Batı’nın bu nedenle Türkiye’deki demokrasi gerilemesine karşı daha sessiz kaldığını öne sürüyor.

“Demokrasi mücadelesi sürecek”

Analizin sonunda, “Türk halkı liderlerini seçme hakkından vazgeçmeyecek; protestoların sürmesi Erdoğan’ın otoritesini tam olarak pekiştirmesini zorlaştırıyor” ifadeleri de yer alıyor.

NYT’ye göre bu durum, sadece Ankara için değil, Erdoğan’la yakın çalışan Batılı demokrasiler için de uzun vadeli bir sınav oluşturuyor.

Independent Türkçe