İsrail Gazze’de yine onlarca can kaybına neden olurken uluslararası toplum Refah’a kara saldırısı başlatmaması için uyardı

İsrail'in Gazze'deki er-Rimal Mahallesi’ni hedef alan hava saldırılarında yıkılan bir evin enkazı üzerinde duran Filistinli çocuklar, (AFP)
İsrail'in Gazze'deki er-Rimal Mahallesi’ni hedef alan hava saldırılarında yıkılan bir evin enkazı üzerinde duran Filistinli çocuklar, (AFP)
TT

İsrail Gazze’de yine onlarca can kaybına neden olurken uluslararası toplum Refah’a kara saldırısı başlatmaması için uyardı

İsrail'in Gazze'deki er-Rimal Mahallesi’ni hedef alan hava saldırılarında yıkılan bir evin enkazı üzerinde duran Filistinli çocuklar, (AFP)
İsrail'in Gazze'deki er-Rimal Mahallesi’ni hedef alan hava saldırılarında yıkılan bir evin enkazı üzerinde duran Filistinli çocuklar, (AFP)

İsrail, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Savaş Hükümeti’nin Gazze’de ateşkes için yapılan müzakerelerin ele alınması planlanan toplantısına saatler kala Gazze Şeridi'ne gece boyu düzenlediği hava saldırılarında, 12'si aynı aileden olmak üzere 90'dan fazla Filistinliyi öldürdü.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı tarafından bugün yapılan açıklamaya göre 7 Ekim’den bu yana İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısı 31 bin 645'e, yaralı sayısı ise 73 bin 676'ya yükseldi.

İsrail ile Hamas Hareketi arasında Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği ve daha önce eşi ve benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze’de savaşın başlamasının üzerinden beş aydan fazla bir süre geçerken Gazze'de ölü sayısı da her geçen gün artmaya devam ediyor. Bununla birlikte Birleşmiş Milletler (BM), kuşatma altındaki Gazze’nin kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı.

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Gazze Şeridi'ne gece boyu düzenlenen onlarca hava saldırısında aralarında kadınların ve çocukların da bulunduğu en az 92 kişinin öldüğü bildirildi. Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Beleh şehrinin el-Bişara ilçesindeki evleri hedef alınan Sabit ailesinin 12 ferdi de aynı saldırıda hayatını kaybetti.

Görgü tanıklarının ifadesine göre Gazze Şeridi’nin kuzeyinde yer alan Deyr el-Beleh ve Gazze şehirleriyle güneyinde bulunan Han Yunus ve Refah şehirleri İsrail savaş uçakları tarafından yoğun şekilde bombalandı. Han Yunus ve Gazze şehirlerinde İsrail askerleri ile Filistinli savaşçılar arasında şiddetli çatışmalar yaşandı.

Ateşkes çabaları

Öte yandan ABD, Katar ve Mısır, bu yıkıcı savaş karşısında geçtiğimiz kasım ayı sonlarında çatışmalara ara verilmesini öngören ateşkes anlaşmasına varılmasının ardından yeni bir insani ateşkes anlaşmasına varılması için çabalarını sürdürseler de henüz bir sonuç alınamadı.

Diğer taraftan İsrail Savaş Hükümeti, ateşkes müzakerelerine katılmak için Katar’ın başkenti Doha'ya gidecek olan heyetin ‘görevini’ belirlemek üzere bugün toplandı.

Ancak Savaş Hükümeti’nin aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, heyetin gönderilmesine karşı çıkıyor. Smotrich, ‘Başbakan Netanyahu'nun ordunun derhal Refah'a kara saldırısı başlatması emrini vermesi ve Hamas yok edilene kadar askeri baskıyı yoğunlaştırması gerektiğini’ söyledi.

Netanyahu, 7 Ekim saldırısının ardından Hamas Hareketi’ni yok edeceğine söz vermişti.

brfr
Gazze'ye insani yardım götüren Open Arms’a ait gemi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) Larnaka Limanı'na girmeye hazırlanırken (AP)

İsrail’in Gazze’yi hedef alan saldırıları sonucu 1,5 milyondan fazla Filistinli, Gazze Şeridi’nin Mısır sınırında yer alan Refah şehrine yerinden edildi. Her gün İsrail'in hava saldırıları düzenlediği Refah’ta çok zor koşullarda yaşıyorlar. Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada, Refah'a kara saldırısı için ‘sivillerin tahliyesi’ de dahil olmak üzere ‘eylem planlarının’ onaylandığı belirtildi, ancak daha fazla detay verilmedi.

Uluslararası toplumdan İsrail’e “insanlık adına” çağrı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, İsrail’in Refah'a kara saldırısı başlatma planıyla ilgili yaptığı açıklamada, “İnsanlık adına İsrail'e Refah'a kara saldırısı düzenlememesi ve bunun yerine barış için çalışması çağrısında bulunuyoruz” dedi.

İnsani yardımlar yeterli değil

Öte yandan Hamas Hareketi, cuma günü bir açıklama yaparak, Filistinli mahkumlar için rehine takasını öngören altı haftalık geçici bir ateşkes anlaşması önerdi. Daha önce Gazze'de tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını öngören bir anlaşma karşılığında kalıcı ateşkes talebinde bulunan Hamas’ın bu yeni önerisi üzerine hareketin daha esnek bir tutum sergilemeye başladığı yorumları yapıldı.

Hamas Hareketi’nin Fransız Haber Ajansı’na (AFP) konuşan liderlerinden biri, Hamas’ın aralarında kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve hastaların olduğu 42 İsrailli rehineyi serbest bırakmaya hazırlandığını belirterek, “İsrail’in rehine başına 20 ila 30 Filistinli tutukluyu serbest bırakması gerek” ifadelerini kullandı.

sdve
İsrail’in Gazze’ye düzenlediği bombardımanlardan birinde yıkılan evin enkazından kurtarılan yaralı bir Filistinli (Reuters)

Gazze’de tutulan rehineler arasındaki her İsrailli askerin serbest bırakılması karşılığında 30 ila 50 Filistinli tutuklunun serbest bırakılmasını isteyen Hamas Hareketi, ilk kez kadın askerleri serbest bırakmaya hazır olduğunu ifade etti. İsrail, 7 Ekim’deki saldırı sırasında kaçırılan yaklaşık 250 rehineden 130’unun halen Gazze'de tutulduğunu teyit etti. Rehinelerden 32'sinin ise öldüğü düşünülüyor.

Hamas Hareketi’nin önerisi ayrıca İsrail askerlerinin Gazze Şeridi'ndeki tüm şehirlerden ve insanların olduğu bölgelerden geri çekilmesini, yerinden edilen Gazzelilerin hiçbir kısıtlama olmasısın evlerine geri dönmesini ve günde en az 500 insani yardım tırın Gazze’ye girişine izin verilmesini öngörüyor.

BM’nin verilerine göre büyük bölümünün açıklık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu 2,4 milyonluk nüfusun büyük ve acil ihtiyaçları karşısında karadan yapılan ve İsrail tarafından denetlenen insani yardımlar yetersiz kalıyor.

Diğer taraftan İspanyol sivil toplum kuruluşu Open Arms'a ait bir gemi, World Central Kitchen organizasyonunun sağladığı 200 ton gıda malzemesini Gazze sahiline boşalttı. Götürülen yardım paketleri, insani durumun felaket boyutuna ulaştığı Gazze Şeridi'nin kuzeyine nakledilecek.

GKRY yetkililerince yapılan açıklamaya göre bir yardım gemisi daha yola çıkmaya hazırlanıyor.

Bazı Arap ve Batılı ülkeler, Gazze Şeridi’ne havadan yardımda bulunmaya devam etse de BM’ye göre insani yardımların Gazze’ye karadan ulaştırılması hayati önem taşıyor.



Suriyeli iki araştırmacı, İsrailli bakanla Suveyda'daki durumun görüşülmesini eleştirdi

19 Temmuz’da İsrail bombardımanına maruz kaldıktan sonra Şam'daki Savunma Bakanlığı binası önünde dalgalanan Suriye bayrağı (AP)
19 Temmuz’da İsrail bombardımanına maruz kaldıktan sonra Şam'daki Savunma Bakanlığı binası önünde dalgalanan Suriye bayrağı (AP)
TT

Suriyeli iki araştırmacı, İsrailli bakanla Suveyda'daki durumun görüşülmesini eleştirdi

19 Temmuz’da İsrail bombardımanına maruz kaldıktan sonra Şam'daki Savunma Bakanlığı binası önünde dalgalanan Suriye bayrağı (AP)
19 Temmuz’da İsrail bombardımanına maruz kaldıktan sonra Şam'daki Savunma Bakanlığı binası önünde dalgalanan Suriye bayrağı (AP)

Suriye resmi medyası, Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani'nin salı akşamı Fransa'nın başkentinde İsrail heyetiyle bir toplantı yaptığını duyurdu. Şeybani toplantıda, Suriye'nin birliğini vurguladı, bölünme projelerini reddetti, Suriye'nin iç işlerine müdahale edilmemesini istedi, Suriye'nin güneyindeki Suveyda vilayetinde ateşkesin izlenmesini ve 1974 anlaşmasının yeniden yürürlüğe konmasını talep etti. İsrail medyası, İsrail'deki Dürzi topluluğunun lideri Şeyh Muvaffak Tarif'in ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile Suriyeli yetkililerle güven artırıcı bir önlem olarak, Kuneytra kırsalındaki Hadar kasabasını Suveyda vilayetine bağlayan bir insani koridor kurulması olasılığını görüşmek üzere Paris'te olduğunu ortaya koymuştu.

Yedioth Ahronoth gazetesi, Şeyh Tarif'in bu talebi, ABD'nin himayesinde Suriyeli yetkililerle güven inşa etmek için bir adım olarak sunduğunu yazdı.

Şarku’l Avsat, Suriye'nin güneyindeki durumu takip eden iki Suriyeli araştırmacıyla, Şeybani'nin Paris'te İsrailli müzakereciyle yaptığı görüşme ve Suriye'deki Dürzilerin taleplerini dile getiren Muvaffak Tarif'in varlığı hakkında yorum yapmak üzere iletişime geçti.

kıjı
Cenevre müzakerelerinin baş müzakerecisi hukukçu Muhammed Sabra

Cenevre müzakerelerinde muhalefetin baş müzakerecisi olan Suriye'li avukat ve siyasetçi Muhammed Sabra, Şarku’l Avsat’a şunları söyledi:

“Hükümet, 1974 tarihli güçlerin ayrılması anlaşmasını ihlal ettiği, tampon bölgede yeni Suriye topraklarını işgal ettiği ve Suriye içinde her gün ihlallerde bulunduğu gerekçesiyle İsrail ile güvenlik görüşmeleri yapmak zorunda kalabilir. Suriye şu anda askeri yollarla kendini savunamayacak kadar yıkılmış bir ülke. Bu nedenle hükümetin bu tür görüşmeler yapmasını mazur görebiliriz, ancak bunun amacı 1974 anlaşmasını yeniden yürürlüğe koymak olmalıdır.”

dfert
Suriye Kızılayı konvoyu, tıbbi yardım, gıda ve insani yardım malzemeleriyle yüklü olarak pazar günü Suveyda vilayetine girdi. (SANA)

Ancak ne yazık ki Sabra'nın da belirttiği gibi, Suveyda konusunda Suriye ile İsrail arasında görüşmelerin yapılmasının siyasi veya ulusal hiçbir gerekçesi olamaz. Bu, hükümetin gitmemesi gereken bir noktaya doğru büyük bir ihlal ve tehlikeli bir kayma. En kötü olan ise Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklamanın şaşkınlık ve soru işaretleri uyandırması, özellikle de İsrailli bakanla Suveyda'daki ateşkesin izlenmesi konusunda görüşülmesi ile ilgili paragraf!

Sabra sözlerini şöyle bitirdi: “Bu, hükümetin Şam-Suveyda yolunu açarak ve Suveyda ile Suriye'nin diğer bölgeleri arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin yeniden kurulmasıyla aşabileceği büyük bir siyasi hatadır.”

cdfg
Son zamanlarda Suveyda'da düzenlenen gösterilerde İsrail bayrakları dalgalandırıldı. (Sosyal medya)

Suriye'li araştırmacı ve siyasetçi Mudar Riyad ed-Debis, Şarku’l Avsat’a şunları söyledi:

“Suveyda sorunu Suriye'nin iç meselesidir. Bu sorunun bölgedeki bölgesel çıkarlarla çakışabileceği doğrudur, ancak Suriyeliler için sorunun içten çözümü, müdahaleyi, özellikle de İsrail'in iç meselelere müdahalesini önlemek için gerekli bir koşuldur.

d90p
Suriyeli araştırmacı ve siyasetçi Mudar Riyad ed-Debis

Geçiş yönetiminin davranışlarından ve bu bağlamda sorunu yönetme biçiminden önemli mesajlar çıkıyor. Örneğin, Suriye'nin güneyindeki sorunun İsrail'de çözüleceği fikrini kabul ettiğimizde, bunun stratejik anlamı, İsrail'in bu bölgede Suriye'nin iç meselelerine karar verme hakkına sahip olduğu yönündeki çabalarını pekiştirmekten başka bir şey değildir. Söz ve eylemde açık olan gerçek şu ki, Suveyda'daki Suriyelilerin beklentilerini, taleplerini ve geleceklerini ancak kendileri gibi Suriyeliler temsil edebilir.

sdfrgt
İsrail'deki Dürzi topluluğunun lideri Şeyh Muvaffak Tarif, Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile birlikte (Barrack’ın X hesabı)

Ayrıca Suveyda'daki Suriyeliler politika konusunda tek bir görüşte birleşmiş değiller; aynı mezhebe mensup olmaları, aynı siyasi görüşü paylaştıkları anlamına gelmiyor. Dolayısıyla bu görüşün, aynı mezhebe mensup olan ancak düşman bir ülkenin vatandaşlığını taşıyan bir İsrailli tarafından dile getirilmesi kabul edilebilir.

Bu tuhaf ve garip bir manzara. Eğer bu resmi olarak devletin düşüncesini temsil ediyorsa, bu felaket bir teslimiyettir ve iktidarın resmi davranışlarına sızarsa sonuçları herkes için felaket olabilir. Benim tahminime göre, geçiş dönemi yönetimi bu bağlamda birçok hata yaptı. Bu hatalar, planlamadaki zayıflığı ve siyasi çalışmanın profesyonelce kurumsallaştırılmadığını ortaya koyuyor ve yönetimdeki stratejik planlamanın yokluğunu ortaya çıkarıyor.”

ty6u7ı8
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, Temmuz 2025 (DPA)

Ed-Debis, İsrail ile Suriye arasındaki resmi ilişkilerin artık sır olmaktan çıktığını, bunun ‘müzakere’ veya ‘diyalog’ olarak adlandırılamayacağını, daha çok geçiş dönemindeki iktidarın İsrail'in kötülüklerinden kaçınmak için yaptığı bir tür girişim olduğunu, ancak bu girişimlerin siyasi ve ulusal açıdan iyi düşünülmemiş olduğunu belirtti.

Ed-Debis sözlerini şöyle noktaladı: “Resmi yaklaşımda halen eksik olan ilke, iç politika alanında çalışmanın ve ulusal birlik fikrinin dış politikaya ulusal çıkarları belirlemek, ardından bunları gerçekleştirmek ve savunmak için gerekli gücü verdiği gerçeğidir. İç sorunu çözmek için dışardan başlayan yaklaşım, mutlaka yetersiz ve çok denenmiş bir yaklaşımdır; bu yaklaşıma güvenmeye devam etmemeliyiz. Aksi takdirde uzun vadede egemenlik fikrini tamamen kaybedeceğiz.”