Irak Kürdistanı'nda Hizbullah

Ethem Barzani İran’ın desteğiyle Devrimci Hizbullah’ı kurdu.

22 Haziran 2022 tarihinde Erbil'de düzenlenen subay mezuniyet töreninde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağını göndere çeken peşmergeler. (AFP)
22 Haziran 2022 tarihinde Erbil'de düzenlenen subay mezuniyet töreninde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağını göndere çeken peşmergeler. (AFP)
TT

Irak Kürdistanı'nda Hizbullah

22 Haziran 2022 tarihinde Erbil'de düzenlenen subay mezuniyet töreninde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağını göndere çeken peşmergeler. (AFP)
22 Haziran 2022 tarihinde Erbil'de düzenlenen subay mezuniyet töreninde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağını göndere çeken peşmergeler. (AFP)

Rüstem Mahmud

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) siyaset ve medya çevreleri, Ethem Barzani liderliğinde ve İran'ın desteğiyle kurulacak IKBY Hizbullahı’nın ilan edilmesini bekliyor. Son haftalarda özellikle de İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın bir medya kanalının IKBY bölgesi içinden kurulacak bu yeni örgütün yakında ilan edileceğini duyurmasının ardından Hizbullah’ın yapısı, konumu, rolleri ve beklenen faaliyetlerine ilişkin spekülasyon ve söylentiler daha da arttı.

Bu haberlere Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) eski lideri Ethem Barzani'nin Iraklı siyasi figürler ve İran'a yakın kuruluşlarla görüşerek ya da KDP’ye yönelik eleştirilerini sıklaştırarak yaptığı siyasi hamleler eşlik etti.

İran'ın desteğiyle yeni bir Kürt partisinin kurulması… Birçok çağrışım yapan bu ifade, IKBY bölgesi ile İran arasında askeri, güvenlik ve siyasi krizin olduğu bir dönemde yaşanıyor. Ocak ayı ortasında DMO tarafından IKBY'nin başkenti Erbil'de Kürt iş adamı Peşrev Dizayi'nin evine düzenlenen füze saldırısının ardından, hedef alınan yerin Mossad karargâhı olduğu iddia edildi. Bu iddia, IKBY yetkilileri tarafından yalanlandı ve İran, IKBY'nin güvenliğini, ekonomisini ve istikrarını hedef almakla suçlandı. Bu aynı zamanda İran’ın, Iraklı silahlı grupları ve İran'a yakın kanatları, bölgenin çıkarlarına yönelik neredeyse günübirlik saldırılarla altyapı, güvenlik ve istikrarını hedef almakla suçlandığı bir zamanda oldu.

Siyasi dönüşüm

Yeni partinin beklenen lideri Ethem Barzani, Şeyh Osman Ahmed Barzani'nin oğludur. Şeyh Osman Ahmed Barzani de KDP lideri Mesud Barzani'nin amcasıdır. Aynı zamanda bölgedeki Nakşibendi Sufi tarikatının şeyhi ve 1930'lar ve 1940'larda gerçekleştirilen bir dizi milliyetçi Kürt ayaklanmasının da lideridir. Ethem Barzani'nin babası Şeyh Osman, 1969'da ölümünden sonra babasının yerini aldı. Ancak yıllar sonra, 1983 yılında eski Irak rejimi tarafından Barzan bölgesine ve Barzani ailesinin üyelerine karşı başlatılan el-Enfal Operasyonu’na kurban gitti. Ahmed Barzani’nin iki oğlu Rıdvan ve İmad ile birlikte Ethem Barzani'nin iki öz kardeşi de bu operasyonda hayatını kaybetti.

fdvfde
Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi (KYB) lideri Bafel Talabani (AFP)

1980'lerin başından itibaren İran-Irak Savaşı'nın başlamasıyla birlikte, Ethem Barzani Kürdistan bölgesinde Devrimci Hizbullahı kurdu. Bu parti İran tarafından desteklenen ve onun ajandasına göre çalışan muhafazakâr İslamcı bir partiydi. Konu hakkında bilgili kaynaklara göre partiye katılanların sayısı birkaç yüz savaşçıyı geçmiyordu. Bu parti, Şeyh Osman Abdulaziz liderliğindeki Kürdistan İslami Hareketi gibi o dönemde İran tarafından desteklenen birkaç Kürt İslamcı partisinden biriydi. Devrimci Hizbullahın kapsamlı askeri faaliyetleri olduğu bilinmiyor. Ancak 1980'lerde IKBY'nin batı bölgelerinde Komünist Parti ve Kürdistan Sosyalist Partisi ile savaşmakla suçlandı.

2022 yılının ortalarından itibaren partisine eleştiriler yönelten Ethem Barzani, birkaç hafta sonra partinin liderlik konseyinden resmi olarak istifa ettiğini açıkladı.

1991 yılındaki Kürt ayaklanmasının ve Kürtlerin üç kuzey vilayetinde fiili özerk bölge elde etmesinin ardından, bu silahlı parti neredeyse ortadan kayboldu. 1992'de yapılan genel seçimler, Irak'taki Kürt siyasi sahnesinde yer alan siyasi güçlerin boyutları arasında açık bir eşitsizlik olduğunu gösterdi. Buna göre silahlanma iki ana partinin (KDP ve KYB) tekelinde kaldı. Ancak Devrimci Hizbullah bazı küçük siyasi örgütlenmelerini sürdürdü. Devrimci Hizbullah lideri Ethem Barzani, IKBY bölgesindeki durumun ötesine geçerek sert milliyetçi bir söylem benimsemeye başladı. Ethem Barzani özellikle de PKK ile olan ilişkisi aracılığıyla, kendisini ulusal sınır ötesi bir fenomen olarak görüyordu.

Ethem Barzani 1990'lı yıllar boyunca çatışan Kürt siyasi güçler arasında arabuluculuk faaliyetlerinde bulundu. PKK ile Kürt Hizbullah'ı arasında 1990'da başlayan ve Türkiye'de Kürtlerin çoğunlukta olduğu çeşitli şehirlerde beş yıl süren kanlı çatışmalar yaşandı. İran'ın arabuluculuğu da dahil olmak üzere iki taraf arasındaki birçok arabuluculuk girişimi başarısız oldu. Bu başarısız girişimlerin ardından Ethem Barzani, IKBY’de İslami Cemaat'in rehberi Şeyh Osman Abdulaziz ile birlikte savaşan iki Kürt parti arasında arabuluculuk yaptı. Böylece siyasi uzlaşmaya varıldı ve çatışmalar durdu.

Ethem Barzani, ABD'nin Irak'ı işgalinden sadece iki ay sonra Mayıs 2003'te, Devrimci Hizbullah’ın feshedildiğini açıkladı ve partisinin hedeflerinin tümünü elde ettiğini iddia etti. Bu hedeflerden en önemlisi ise Irak'ın eski Baas rejiminden kurtarılmasıydı. Birkaç ay sonra kuzeni Mesud Barzani'nin liderliğindeki KDP’nin önde gelen aktörlerinden biri olarak siyaset sahnesindeki yerini aldı. Daha sonra IKBY Parlamento üyesi oldu.

Tekrar ayrılık

2022 yılının ortalarından itibaren partisine eleştiriler yönelten Ethem Barzani, birkaç hafta sonra partinin liderlik konseyinden ve örgütsel pozisyonundan resmi olarak istifa ettiğini açıkladı. KDP’yi destekçilerine zulmetmekle suçladı, ancak parti bu iddiayı reddetti. Ethem Barzani’nin KDP’ye, bölgedeki tüm siyasi sürece ve ekonomik faaliyetlere yönelik eleştirilerinin niteliği ve sıklığı artarak, mevcut siyasi duruma karşı bir tür radikal muhalefete dönüştü. Güvenlik güçlerinin Barzan bölgesindeki köyüne dönmesini engellediğini, resmi makamlara konuyla ilgili açık mesajlar gönderdiğini ifade eden Ethem Barzani, güvenlik güçlerinin karargahına ve bölgedeki diğer siyasi liderlerin evlerine yakın olmasına rağmen, başkent Erbil'in kuzeyinde yer alan evini ve çiftliğini fotoğraflayan Türk insansız hava araçlarının (İHA) olduğunu iddia etti.

sasdsev
Erbil Kalesi (AFP)

KDP’nin eski lideri, birkaç ay sonra bağımsız bir siyasi figür olarak hareket etmeye başladı. KDP ile rekabete giren eski liderin KYB ile görüşmeleri ve ilişkileri arttı. KYB lideri Bafel Talabani'den kendisine izin vermesini istedi. Ethem Barzani Süleymaniye vilayetinde karargahını açtı ve 2022'de yapılması gereken ancak 2024'e ertelenen IKBY parlamento seçimlerinde bağımsız bir liste oluşturma niyetini açıkladı. 2023'teki il meclisleri için yapılacak yerel seçimlerde ise Kürt halk tabanını KYB’nin öncülük ettiği ‘Kerkük Gücümüz ve İrademizdir’ bloğu lehine oy kullanmaya çağırdı. Aynı dönemde, IKBY’nin sorunlarını ve koşullarını ele alacak yeni popüler bir siyasi örgüt kurma niyetini sosyal medyada paylaşmaya başladı. Bu sırada Kürt siyasi çevreleri, eski KDP liderinin İran'a periyodik ziyaretler yaptığını ve İran tarafıyla koordinasyon kurmaya başladığını söyledi.

İran, Irak'taki Sünni, Kürt ve Hıristiyan siyasi parti ve güçleri kontrol altına almak istiyor.

Ethem Barzani tarafından atılan bir sonraki adım ister IKBY’de ister Irak'ın geri kalanında olsun, KDP’ye karşı olan liderler ve Iraklı siyasi güçlerle yaptığı bir dizi toplantı oldu. KDP’ye karşı tutumuyla tanınan Babil Hareketi lideri Rayan el-Kildani, Ethem Barzani ile bir araya geldi. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı habere göre El-Kildani, görüşmenin ardından X platformundaki sayfasına şunları yazdı: “Muhalif siyasetçi Sayın Ethem Barzani'yi kabul ettik. Irak'taki siyasi durumu ve önümüzdeki seçimlerde IKBY halkı için gerçek bir temsiliyetin gerekliliğini görüştük.” Ethem Barzani daha sonra başkent Bağdat'taki Irak Fetva Evi'ni ziyaret ederek Müftü Mehdi Ahmed ile bir araya geldi. Iraklı iki isim Irak'taki İran etkisine yakınlıkları ve KDP ile olan gergin ilişkileriyle biliniyor.

Kişisel bir hırs ve özel bir yol

KDP’den üst düzey bir siyasi kaynak, partisinin olup bitenlere ilişkin yorumunu şöyle açıkladı: “Sayın Barzani'nin hamlelerinin, gündeminde reformist ve muhalif bir siyasi projenin varlığını yansıttığına inanmıyoruz. Bölgede, aralarındaki tüm siyasi farklılıklara rağmen bazıları KDP ve liderliğine kökten karşı olan çok sayıda muhalefet partisi var. Ancak bu partiler meşruiyete, örgütsel varlığa ve yasal korumaya sahip.”

Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü: “Söz konusu kişi KDP içinde özel bir konuma sahipti ve uzun yıllar boyunca partinin en hassas ve önemli kurumlarının ve örgütlerinin lideri olarak görev yaptı. Ayrılması sırasında KDP'nin bölgede ve Irak'ta kamu hukuku normlarını ve temellerini ihlal ettiğine dair herhangi bir şey ortaya koyamadı. Bununla birlikte, KDP'nin eski bir lideri olarak elde edebileceğinden daha fazla pozisyon elde etmeyi arzulayan mevcut siyasi ve saha hareketlerini yönlendiren şeyin liderlik pozisyonu ve önemli bir varlık elde etme eğilimi olduğundan eminiz. İddia ettiği gibi bir popülariteye ve kitlesel ivmeye sahip olduğuna inanmıyoruz. Bunu iddia eden tüm akımları açığa çıkaracak olan da genel seçimlerdir.”

Kaynak bu hamlenin, bölgenin İran'ın güvenlik, ekonomi ve siyaset alanındaki en büyük taciz kampanyasına maruz kaldığı bir dönemde gerçekleştiğini belirtti. Ayrıca eski liderin ilişkisinin İran'la açık koordinasyona dayanmasının ve hareketini kurma niyetini açıklamasının bizzat İran'ın desteğiyle olmasının şaşırtıcı olmadığına dikkat çekti. Nihayetinde İran, Iraklı Sünni, Kürt ve Hıristiyan siyasi parti ve güçlerden oluşan bir grubu, Irak'ın çeşitli siyasi ve coğrafi alanlarını kontrol etmek için işlevsel bir araç olarak kontrol etmek istiyor.

Beklenen partinin Kürt siyasi çevresinin bir kısmını İran'a yakınlaştırmada rol oynaması bekleniyor.

Yazar ve siyasi araştırmacı Şivan Resul, Al Majalla'ya verdiği demeçte, yeni partinin ilanından sonra aktif olması beklenen siyasi çerçeveleri ve coğrafi alanları şöyle anlattı: “İran'ın IKBY’de ve Irak'ın geri kalanındaki Kürt çevrelerinde daha fazla nüfuz arayışında olduğuna şüphe yok. Çünkü mevcut Kürt İslamcı partiler, İran'ın etkisinden bağımsızlaştı ve Türkiye'ye nispeten daha yakın hale geldi.”

Şivan Resul, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu nedenle beklenen partinin, özellikle IKBY ile merkezi otorite arasında ihtilaflı ve bu örgütü destekleyecek olan Haşdi Şabi milislerinin etkisine tanık olan Kerkük ve Musul vilayetlerinde Kürt siyasi çevresinin bir kısmını İran'a yaklaştırmaya yönelik roller oynaması ve girişimlerde bulunması bekleniyor. İran'ın (Hristiyan Babil Hareketi'nde olduğu gibi) kendisine yakın tüm siyasi güçlere yaptığı gibi örgütün gelecekte silahlı kanatlara sahip olup olmayacağı bilinmiyor. Ancak bu gerçekleşirse, bu örgütler, Kürt peşmerge güçleriyle anlaşmazlığa düşecek ya da en iyi ihtimalle onlarla rekabet edecek ve bu bölgelerde Kürt hassasiyeti yaratacaktır.

Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.

                                                         



ABD Başkanı Trump Libya bataklığına da bir bomba atabilir mi?

Libya'nın Trablus kentindeki Libya Merkez Bankası önünde nöbet tutan Libya İçişleri Bakanlığı’na bağlı güvenlik güçleri, 27 Ağustos 2024 (Reuters)
Libya'nın Trablus kentindeki Libya Merkez Bankası önünde nöbet tutan Libya İçişleri Bakanlığı’na bağlı güvenlik güçleri, 27 Ağustos 2024 (Reuters)
TT

ABD Başkanı Trump Libya bataklığına da bir bomba atabilir mi?

Libya'nın Trablus kentindeki Libya Merkez Bankası önünde nöbet tutan Libya İçişleri Bakanlığı’na bağlı güvenlik güçleri, 27 Ağustos 2024 (Reuters)
Libya'nın Trablus kentindeki Libya Merkez Bankası önünde nöbet tutan Libya İçişleri Bakanlığı’na bağlı güvenlik güçleri, 27 Ağustos 2024 (Reuters)

Ben Fishman

Libya, ülkenin batısını kontrol eden ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan hükümete bağlı güçler ile ülkenin doğusunda General Halife Hafter liderliğindeki güçler arasındaki iç savaşın ateşkesle sona erdiği 2020 yılından bu yana en kötü döneminden geçiyor.

O tarihten bu yana BM ve uluslararası toplum destekli birçok girişim, ulusal seçimlerin yapılması ya da ortak bir hükümetin kurulması konusunda başarısız oldu. Hafter ile Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakan Abdulhamid Dibeybe'nin iktidardan ayrılmayı düşünmeden iktidarda kalmalarını sağladı. Her ikisi de iktidarı yeni bir geçiş hükümetine devretme sözü vermiş olsa da ikisi de ailelerinin servetini katlamak ve müttefiklerine dağıtmak için devlet varlıklarını kullanmayı içeren statüko ayrıcalıklarından vazgeçmeye istekli görünmüyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Libya, yolsuzluğa bulaşmış yöneticilerin ülkenin zenginliklerini, özellikle de doğru yönetildiği takdirde sadece nüfusun ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp tüm bölgeyi kalkındırabilecek ve Libya'ya zengin ülkeler arasında önemli bir yer kazandırabilecek petrol zenginliğini yağmaladığı kleptokratik bir devlet haline geldi. Fakat ülke derin ekonomik dengesizliklere saplanmış durumda. Bunun başlıca nedeni, biri işgücünün çoğunluğunu istihdam eden şişirilmiş bir kamu sektörünün varlığı, ikincisi ise gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yüzde 20'sinden fazlasını oluşturan yakıt sübvansiyonları olmak üzere birbirine bağlı iki hatalı ekonomi politikasının sürdürülmesi. Bugün devletin sistematik olarak yağmalanmasının boyutuyla karşılaştırıldığında bu küçük bir ayrıntı gibi görünse de bu sübvansiyonlar uzun süredir sınır ötesi kaçakçılığı teşvik ediyor.

Son dönemde yayınlanan bazı raporlar, milyarlarca dolarlık kamu fonunun ortadan kaybolduğunu ayrıntılarıyla ortaya koyuyor.

BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 1973 sayılı kararıyla kurulan BM Uzman Heyeti'nin yıllık rapor, Libya'nın ihraç ettiği petrolün bir kısmının elektrik üretimi için gerekli olan mazotla ‘takas edildiği’ bir düzenden bahsediyor. Raporda, Financial Times tarafından daha sonra yayınlanan bir araştırma haberle birlikte, şeffaf olmayan bu düzenin Libya Merkez Bankası gelirlerinden milyarlarca doların nasıl kaybolmasına yol açtığını anlatılıyor. Bu düzeni desteklediği için Libya’nın Ulusal Petrol Şirketi (NOC) hakkında bir soruşturma yapıldı.

Libya Denetim Bürosu, NOC tarafından elde edilen petrol gelirlerinin Merkez Bankası'na yatırılan mevduattan önemli ölçüde düşük olduğunu bildirdi

Libya Genel Denetim Bürosu ayrıca NOC tarafından elde edilen petrol gelirlerinin Merkez Bankası'na yatırılan mevduattan önemli ölçüde daha düşük olduğunu bildirdi. Raporun saldırıya uğramasının ardından Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere ve ABD büyükelçilikleri Denetim Bürosu’na desteklerini ve bağımsızlığının korunmasını istediklerini bir kez daha ifade ettiler. Yolsuzluğun bir başka işareti olarak Libya Devlet Varlıklarının Geri Kazanımı ve Yönetimi Ofisi (LAROM) Başkanı ocak ayında tutuklandı.

Libya Merkez Bankası, mart ayının ilk yarısında yerel piyasadaki likiditeyi arttırmak için piyasaya 2,3 milyar dolar döviz enjekte etmek zorunda kaldı. Ardından banka 7 Nisan'da, Trump'ın gümrük tarifeleri yürürlüğe girmeden önce döviz karaborsasını kontrol altına almak için önleyici bir adım atarak Libya dinarını yüzde 13 oranında devalüe etti.

u768ı
Libya'nın Bingazi kentinde arka planda Libya Ulusal Ordusu (LUO) lideri General Halife Hafter'in resmi ile Ramazan Bayramı namazı kılan Libyalılar, 31 Mart 2025 (AFP)

Ekonomik tablo ne denli iç karartıcıysa siyasi manzara da bir o kadar iç karartıcı. Dibeybe, 2021 yılındaki Libya Siyasi Diyalog Forumu'nda (LPDF) 73 oydan 39'unu aldı. Geçici görevinden 2022 yılında ayrılması gerekiyordu, ancak dört yıldır sürdürüyor. Ülkenin doğusunda Temsilciler Meclisi (TM) ve batısında Devlet Yüksek Konseyi (DYK) gibi sözde yasama organlarının ise tamamen yetersiz olduğu ortaya çıktı. Bu iki organ, Başkanlık Konseyi ile hiçbir sonuç vermeyen sayısız resmi ve gayri resmi görüşmelerde bulundu. Gerçek şu ki iktidarda kalmak siyasi liderlerin çıkarına. Kimse Dibeybe ya da Hafter’in mensubu oldukları aşiretlerle bu çıkarları tehlikeye atacak bir anlaşmazlığa girmek istemiyor.

Rusya’nın Hafter üzerindeki nüfuzunu en aza indirme çabaları bir hayalin ötesine geçemiyor. Rusya'nın orada üstün olduğu açıkça görülüyor.

Libya'daki iç çabaların yanı sıra dış güçlerin de sahadaki gelişmeler üzerinde somut bir etkisi oldu. Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel tarafından başlatılan Berlin Süreci gibi diplomatik girişimlere ve düzenlenen Libya konulu konferanslara rağmen, Batılı aktörler bir yandan bölgesel zorluklar, diğer yandan da Libya'daki duruma öncelik verme konusunda gerçek bir iradenin olmaması nedeniyle ciddi engellerle karşılaştı.

zxscdfgt
Ülkenin doğusundaki Bingazi şehrinin yaklaşık 270 kilometre batısındaki Brega Limanı, 24 Eylül 2020 (AFP)

Libya’da 2019-2020 yıllarında yaşanan iç savaş sırasında Rus (ya da Wagner) güçleri, Hafter'in Trablus'a yönelik saldırısına katılırken, Türk güçleri Trablus hükümetinin savunma için yaptığı yardım çağrısına yanıt verdi. Ortaya çıkan çıkmaz hem Rus hem de Türk güçlerini saf dışı bıraktı. Türkiye, Libya’nın batısındaki güçleri eğitirken ve ülke genelinde ticari ilişkiler kurarken, Rus (eski Wagner Grubu, şimdiki Afrika Kolordusu) güçleri Libya’daki varlıklarını güçlendiriyor.

Trump, içinden çıkılmaz görünen diğer çatışmaları istikrarsızlaştırmak için yaptığı gibi Libya bataklığına da bir bomba atabilir.

Rusya’nın Hafter üzerindeki nüfuzunu en aza indirme çabaları bir hayalin ötesine geçemiyor. Rusya'nın orada üstün olduğu açıkça görülüyor, ama Hafter potansiyel dış tehditler ya da iç zorluklar karşısında bu varlıktan faydalanıyor. Aynı zamanda Kremlin'in ülkeyi yönetme biçimini görmezden geleceğini bilerek Rusya'nın Libya topraklarını sömürmesine izin veriyor. Hafter'in kısa süre önce LUO Kara Kuvvetleri Komutanlığına atanan oğlu Saddam'ın nüfuzu giderek artıyor ve o da aynı nedenlerle Rusya ile ortaklığa güvenecektir.

Eski ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, tüm zorluklara rağmen Hafter'e ulaşmak için adımlar atmaya çalıştı. ABD Libya Özel Temsicisi Büyükelçi Richard Norland’ı en az yedi kez Bingazi'de Hafter'le görüşmeye gönderdi. Ayrıca dönemin Dışişleri Bakan Yardımcısı ve ABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM) Başkomutanı da Hafter'le görüştü. Biden yönetimi, Hafter ve Saddam’ı Libya’da birleşik bir hükümet kurmak için somut adımlar atılana kadar dışlamak yerine onlarla ön koşulsuz olarak görüşmelerde bulundu. Biden yönetimi ayrıca doğudaki ve batıdaki askeri yapıları birleştirmek amacıyla askeri hamlelerde bulundu. Ancak batıdaki askeri güçlerin çoğunluğu resmi ordudan ziyade silahlı gruplardan oldukları için bu hamlelerin çoğu dengesini bulamadı.

frthyu
Libya'nın Misrata kenti döviz piyasasında dolaşımda olan ABD Doları ve Libya dinarı balyaları, 31 Ağustos 2024 (Reuters)

Yeni ABD yönetimi şimdiye kadar Biden döneminde başlayan Hafter’i Rusya’nın nüfuzundan uzak tutma stratejisini sürdürdü. Saddam Hafter ve merkezi Libya'nın doğusunda bulunan Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılandırma Fonu’nun başındaki kardeşi Bilkasım Hafter, 27 Nisan'da sona eren hafta içinde Washington'u ziyaret ettiler.

Ziyaret sırasında Kalkınma ve Yeniden Yapılandırma Fonu ile ABD'li şirketler arasında çeşitli mutabakat zabıtları imzaladı. Ancak Fonun şimdiye kadar olmayan şeffaflığı göstermediği takdirde 1977 tarihli Yabancı Yolsuzluk Uygulamaları Yasası (FCPA) bu anlaşmaların uygulanmasının önünde büyük bir engel teşkil edebilir. Bu durumda, Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerden şirketler başlıca faydalanıcılar haline gelebilir.

ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance'in Yemen konusundaki bir açıklamasında söylediği “Avrupalıları tekrar kurtarmayı reddediyorum” şeklindeki sözlerinde olduğu gibi Trump yönetimi ABD’li şirketler için net bir kazanç olmadığı sonucuna varırsa, Libya dosyasını Avrupalı ortaklarına emanet edebilir.

Libya'daki kaos ve işlevsizliğin acilen ele alınması gerekiyor. Boşa geçen her ay daha büyük yolsuzluklara, daha zor müzakerelere ve Rusya’nın sömürüsünün devam etmesine yol açacak.

Alternatif olarak Trump, içinden çıkılmaz görünen diğer çatışmaları istikrarsızlaştırmak için yaptığı gibi Libya bataklığına bir bomba atabilir. Trump yönetimi, Libya'da barışı ve istikrarı baltalayan tüm aktif Libyalı liderleri yaptırımlar uygulamakla tehdit edebilir. Her iki tarafın da teknokrat bir hükümet kurulması yönünde somut adımlar atması gerekiyor. Aksi takdirde yaptırımlar uygulanacaktır. Anlaşma aynı zamanda hükümetin bütçesi, kilit finans kurumları, NOC, Merkez Bankası ve tüm iştiraklerinin sıkı denetimini de içermeli. Her ne kadar hiçbir ABD yönetimi Hafter'e yaptırım uygulama konusunda gerçek bir isteklilik göstermemiş olsa da, tehditlerin Hafter'i ciddi müzakerelere girişmek ya da Rusya’nın müzakere edilemez bir aracı olarak ifşa olmak arasında bir seçim yapmaya iteceğine şüphe yok. Açıkçası Libya'daki kaos ve işlevsizliğin acilen ele alınması gerekiyor. Boşa geçen her ay daha büyük yolsuzluklara, daha zor müzakerelere ve Rusya’nın sömürüsünün devam etmesine neden oluyor. NATO'yu kurtarmakla meşgul olan Avrupa, buna tek başına karşı çıkamaz. Dolayısıyla çok geç olmadan Libya konusunda Trump'la el ele vermesi akıllıca bir adım olacaktır.