DEAŞ-Horasan bölgesel bir tehdit olarak etkisini nasıl güçlendirdi?

Ruslar neden DEAŞ-Horasan’la mücadelede Taliban'ın kendi tarafında olmasını istedi?

DEAŞ, Moskova bölgesindeki Crocus Belediye Binası'nda gerçekleştirilen terör saldırısını ‘son yılların en vahşi saldırısı’ olarak tanımladı ve teröristlerin fotoğraflarını yayınladı. Teröristlerin kıyafetleri, Rusya Federal Güvenlik Servisi tarafından fotoğrafları yayınlanan tutukluların kıyafetleriyle eşleşiyor. (Amaq haber ajansı)
DEAŞ, Moskova bölgesindeki Crocus Belediye Binası'nda gerçekleştirilen terör saldırısını ‘son yılların en vahşi saldırısı’ olarak tanımladı ve teröristlerin fotoğraflarını yayınladı. Teröristlerin kıyafetleri, Rusya Federal Güvenlik Servisi tarafından fotoğrafları yayınlanan tutukluların kıyafetleriyle eşleşiyor. (Amaq haber ajansı)
TT

DEAŞ-Horasan bölgesel bir tehdit olarak etkisini nasıl güçlendirdi?

DEAŞ, Moskova bölgesindeki Crocus Belediye Binası'nda gerçekleştirilen terör saldırısını ‘son yılların en vahşi saldırısı’ olarak tanımladı ve teröristlerin fotoğraflarını yayınladı. Teröristlerin kıyafetleri, Rusya Federal Güvenlik Servisi tarafından fotoğrafları yayınlanan tutukluların kıyafetleriyle eşleşiyor. (Amaq haber ajansı)
DEAŞ, Moskova bölgesindeki Crocus Belediye Binası'nda gerçekleştirilen terör saldırısını ‘son yılların en vahşi saldırısı’ olarak tanımladı ve teröristlerin fotoğraflarını yayınladı. Teröristlerin kıyafetleri, Rusya Federal Güvenlik Servisi tarafından fotoğrafları yayınlanan tutukluların kıyafetleriyle eşleşiyor. (Amaq haber ajansı)

Ruslar ve İranlılar 2016'dan bu yana Afgan Talibanı ile güçlü bağlar kuruyor ve DEAŞ-Horasan'a karşı mücadelede konumlarını güçlendirmek için onlara istihbarat sağlıyor.

Afganistan'ın orta kesimlerinde bir bölgede Taliban üyeleri (sosyal medya)
Afganistan'ın orta kesimlerinde bir bölgede Taliban üyeleri (sosyal medya)

Rusya tarihinin en kötü terör saldırılarından biri olan ve silahlı kişilerin Moskova'nın dış mahallelerinde konsere gidenlerin üzerine ayrım gözetmeksizin ateş açarak 133 kişinin ölümüne neden olduğu Moskova saldırısının ardından pek çok soru cevapsız kaldı. Bu arada Rus haber ajansı TASS, 152 kişinin yaralandığını, birçoğunun durumunun dün itibarıyla (Pazar) ciddi olduğunu bildirdi. Yaralılar arasında beş çocuğun bulunduğu da belirtildi. Cuma günü Crocus Belediye Binası Konser Salonu’nda gerçekleştirilen saldırıyı DEAŞ üstlendi. Görgü tanıkları faillerin ziyaretçilere gelişigüzel ateş açtığını ve büyük bir yangın çıkmadan önce binada patlama sesleri duyduklarını söyledi.

DEAŞ-Horasan'a yönelik ortak operasyonlar

Bölgedeki askeri ve güvenlik uzmanları Şarku’l Avsat'a; Rus istihbaratı, İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve Afgan Talibanı'nın 2016 yılında Afganistan'ın batısı ve kuzeyinde DEAŞ-Horasan'a karşı ortak operasyonlar düzenlediğini söyledi.

DEAŞ-Horasan, 2014 yılı civarında çok sayıda Afgan Taliban savaşçısının yanı sıra Pakistan Talibanı savaşçılarının da ana örgütlerinden koparak DEAŞ-Horasan’a katılmasıyla Afganistan'a girdi.

(foto altı) Afganistan’ın başkenti Kabil'de bir Taliban savaşçısı (sosyal medya)
Afganistan’ın başkenti Kabil'de bir Taliban savaşçısı (sosyal medya)

DEAŞ-Horasan zamanla Pakistan sınırına yakın Afganistan'ın doğusunda, Orta Asya ülkeleriyle sınıra yakın Afganistan'ın kuzeyinde ve İran sınırına yakın Afganistan'ın batısında güçlendi.

Ruslar, ABD askeri güçlerinin DEAŞ-Horasan'ın Afgan topraklarına girmesindeki rolü konusunda kuşkularını dile getirdiler. Dönemin Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Asif, 2017 yılında Moskova'yı ziyaret ettiğinde Rus mevkidaşı, Pakistan'ın ABD’lilere göz kulak olması gerektiğini, zira onların DEAŞ-Horasan'ı Afganistan'a soktuklarını söylemişti. Pakistanlı yetkililer, o dönemde ‘Rusya'nın uyarısını dikkate almadıklarını’ söylediler.

Taliban'ın Kabil'i ele geçirmesini takip eden dönemde Pakistan istihbaratı, DEAŞ-Horasan’ın Afganistan'daki yükselişine karşı bir strateji belirlemek üzere Rus ve Orta Asya istihbarat servislerinin başkanlarını iki kez İslamabad'da ağırladı.

Aralarında Rusya, İran, Çin ve bazı Orta Asya ülkelerinin de bulunduğu sekiz bölgesel istihbarat teşkilatının başkanları arasında yapılan bir toplantıda, Afgan Talibanı'nın, Afganistan'da DEAŞ-Horasan’a karşı koyabilecek şekilde kapasitesini arttırmak için birlikte çalışma kararı alındı.

(foto altı) Mezar-ı Şerif'te bir yolu koruyan Taliban savaşçıları (Afgan medyası)
Mezar-ı Şerif'te bir yolu koruyan Taliban savaşçıları (Afgan medyası)

Afgan Talibanı geçtiğimiz üç yıl boyunca DEAŞ-Horasan ve Afganistan'daki destekçilerini acımasızca bastırdı. Taliban'ın Kabil'in kontrolünü ele geçirmesinden bu yana kuzey, batı ve doğu Afganistan'daki askeri operasyonlarda yüzlerce şüpheli DEAŞ destekçisi öldürüldü.

Yoğun baskılara maruz kalan DEAŞ-Horasan, stratejisini değiştirdi. Afganistan'daki varlığının ilk aşamasında dikkatini, ele geçirdiği bölgelerin kontrolünü sağlamlaştırmaya ve Afganistan'ın doğusundaki konumunu güçlendirmeye odakladı.

Ancak Taliban'ın baskısı DEAŞ’ı, stratejisini bölgesel kontrolden şehir terörizmine çevirmeye zorladı. Nitekim DEAŞ son üç yılda Taliban'a ve liderlerine karşı birçok ölümcül saldırı gerçekleştirdi. Geçtiğimiz altı ay boyunca DEAŞ-Horasan Afganistan'da asgari düzeyde aktif oldu ve Taliban'a ve hükümet tesislerine karşı sadece sınırlı saldırılarda bulundu.

(foto altı) 20 Mart 2024 tarihinde Afganistan'ın başkenti Kabil'de Nevruz kutlamaları sırasında üst araması yapan Taliban güvenlik personeli (EPA)
20 Mart 2024 tarihinde Afganistan'ın başkenti Kabil'de Nevruz kutlamaları sırasında üst araması yapan Taliban güvenlik personeli (EPA)

Taliban'ın, Afganistan'da DEAŞ-Horasan’ı çökerttiği iddiasına ihtiyatla yaklaşmak gerekiyor. Diğer bir deyişle, Afgan Talibanı ve Pakistanlı muadili saflarında artan bölünmeler ve firar edenlerin DEAŞ-Horasan'a yönelmesi göz önüne alındığında bu iddia şüphelidir.

DEAŞ-Horasan Afganistan'da henüz yenilmedi

Uluslararası ve Pakistanlı uzmanlar, DEAŞ-Horasan’ın bölgede asgari düzeyde aktif olmasının, DEAŞ-Horasan'ın 2023 yılı başından beri karşı karşıya olduğu söylenen mali zorlukların bir sonucu olabileceğine inanıyor. Bazı raporlar, DEAŞ-Horasan'ın ‘2023'ün ikinci yarısında bir miktar mali akış elde etmeyi’ başardığını gösteriyor.

Taliban savaşçılarının ana örgütlerinden ayrılıp DEAŞ-Horasan'a katılmaya devam etmesi, DEAŞ-Horasan'ın Afganistan'da henüz mağlup edilmediğinin kanıtıdır.

Bu olgunun en önemli göstergelerinden biri, Taliban istihbaratının DEAŞ-Horasan ile bağlantıları olduğu şüphesiyle savaşçılarını sorgulamaya devam ettiği Afganistan'ın kuzeyinde görülebilir. Söz konusu durum, Taliban liderliğiyle ülkenin kuzeydoğusundaki Taliban'ın Tacik üyeleri arasındaki açık gerilimlerle pekişiyor. Uzmanlar, “Bu durum, DEAŞ-Horasan’ın Taliban saflarına nüfuz etme konusunda ilerleme kaydetmeye başlamış olabileceğini doğruluyor. Dolayısıyla Taliban içindeki öfkeli Tacikler, DEAŞ-Horasan için bazı fırsatlar sağlayabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Taliban istihbaratı, DEAŞ-Horasan unsurlarının çoğunun devşirildiği Afgan üniversitelerindeki DEAŞ-Horasan hücrelerini titizlikle ortadan kaldırmaya çalışıyor. Taliban istihbaratı, DEAŞ-Horasan'ın eleman kazanma çabalarına karşı koymak için ülke genelindeki kampüsleri daha zorlu bir ortama dönüştürdüğünü iddia ediyor.

DEAŞ-Horasan, Taliban'ın Ağustos 2021'deki zaferinden çok önce Afganistan'daki üniversite kampüslerinde genç öğrencileri saflarına katmaya başlaması dikkat çekici. Bazı uzmanlar, DEAŞ-Horasan'ın Eşref Gani hükümeti döneminde sayıları yüz binlerle ifade edilen üye toplamayı başardığına inanıyor.



Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
TT

Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)

Refik Huri

Ukrayna savaşı, bazen unutulmuş bir savaş gibi görünse de Gazze ve Lübnan’daki savaştan ve İran'ın başını çektiği tüm “direniş ekseninden” çok daha tehlikelidir. Burada Ortadoğu için yeni bir sahne ya da büyüklerin onayladığı bir bölgesel güvenlik sistemine götürecek beklentiler olmaksızın çok fazla gürültü, slogan ve yıkım var. Gazze, savaş bitmeden sona erdi ve kimse onu yönetmeye hazır değil. Önceki “statüko”nun geri gelmesi yönündeki bahisler arasında, herhangi bir siyasi sempati olmaksızın ya da herhangi bir ülke İsrail ile ilişkilerinin gidişatında herhangi bir değişikliğe gitmeden Lübnan neredeyse tamamen yerle bir oldu. Ama Ukrayna'da oyun daha büyük.

Bu, kıtalararası balistik füzelerle ve Rusya'nın nükleer tehdidinin eşiğinde yürütülen bir savaş. Avrupa'yı kontrol etme ve yeni bir çok taraflı dünya düzeni kurma konusunda belirleyici bir savaş. Hayati bir jeopolitik ve stratejik konum ile bağlantıyı sağlama veya koparma savaşı. Zira Başkan Carter döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Profesör Zbigniew Brzezinski'nin tekrarladığı gibi, “Ukrayna olmadan Rusya'nın imparatorluk olmaktan çıktığı” tarihsel bir gerçektir. Tıpkı Batı'nın, Moskova'nın bir imparatorluk olmasını engellemek için Ukrayna'yı Rusya'dan uzaklaştırmakta ısrar etmesi gibi, Başkan Putin de imparatorluğu kurmak için Ukrayna'yı geri almakta ısrar etti. Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, başından beri bunu fark etmişti ve bunun nedenle anılarında Putin'i kızdırmamak için Ukrayna'nın NATO'ya katılımını ertelemeye çalıştığını söylüyor. Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki Soğuk Savaş'ın sona ermesinden yıllar sonra, Rusya ile Batı arasında sıcak bir vekâlet savaşının yaşanması da bu nedenle kaçınılmaz.

ABD ile Çin arasında, Çin'in Tayvan'ı zorla ilhak etmeye karar vermesi durumunda daha da kızışabilecek soğuk savaşın kaçınılmazlığı da buradan kaynaklanıyor. Sahne her şeyi anlatıyor; ABD dünyanın zirvesinde endişeli ve gergin iken, Çin zirveye ulaştıktan sonra kendinden emin ve sakin. Rusya, korkutan ve korkan rolünde seferberlik halinde. NATO'nun kapısına kadar genişlemesinden korkuyor ve NATO'nun Ukrayna'yı kabul etmeyi düşünmesini engellemek için aceleyle savaşa girerek korkutuyor.

ABD, tüm uyarılara rağmen güçlünün yükselen güçten korkmasını simgeleyen “Thucydides” tuzağına düştü. Tarihçilere göre bu, Atina ile Sparta arasında yaşananların bir örneğidir. Güçlü Atina Sparta'nın artan gücünden korktuğu için kendisine savaş açmıştı. Ancak Çin, her ne kadar daha büyük, daha geniş bir tuzağa hazırlanıyor olsa da bu tuzağa düşmemeye çalışıyor.

Biden yönetimi Çin ile ilişkileri üç şekilde özetliyor: rekabet, husumet ve iş birliği. Trump yönetimi ise daha büyük bir şeyden söz ediyor. Başkan Şi Cinping iş birliği arzusunu kullanıyor ancak pratikte “dünyayı yeniden oluşturmak, Batı değerlerini uluslararası kurumlardan kovmak ve doları tahtından indirmek” istiyor. Stanford Üniversitesi'nden ve “Çin'e Göre Dünya” kitabı yazarının Elizabeth Economy’nin söylediğine göre, Şi ayrıca, “Kuşak ve Yol, küresel büyüme, küresel güvenlik ve küresel medeniyet” programlarını gerçekleştirmek için uluslararası uzlaşma çağrısında bulunuyor. Bu ise kısaca, sadece çok kutuplu bir sistemden ibaret olmayan yeni bir dünya düzenidir.

Ancak ABD'de ve tabii ki Avrupa'da, Çin ile anlaşmayı savunanlar da az değil. G7 ve G20 arasında ABD ve Çin’den oluşan “G2” fikrini öne sürenler var. Nitekim tarihçi Adam Tur, “Çin'in tarihsel yükselişine uyum” çağrısında bulundu. Siyaset bilimci Graham Allison, “Asya'daki Çin etkisinin” kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ancak olumsuz dalga da artıyor. Tufts Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Buckley, “hayati çıkarların çatıştığına ve iki ülkenin sistemlerinde bunun güçlü köklere sahip olduğuna, güç dengesinde büyük bir değişiklik olmadan düşmanlığın azaltılamayacağına, düşmanlığın iki tarafın birbirini yanlış anlamasından değil, birbirini iyi tanımasından kaynaklandığına” inanıyor. Dahası eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger ve eski kongre üyesi Mike Gallagher Çin ile rekabeti yönetmeyi reddedip, Pekin ile çatışmacı bir söylem ve böylece “rekabeti kazanmayı” talep ediyorlar.

Şi’ye gelince Çin'in yükselişte, ABD'nin ise düşüşte olduğuna inanıyor. Çin Komünist Partisi'nin 2021 yılında yayınlanan “100 Yıllık Resmi Tarihçe”sinde şu ifadelere yer verildi: “Çin, dünya sahnesinde merkeze eskisinden daha yakın. Kendi doğuşuna hiçbir zaman bugün olduğundan daha yakın olmamıştı.”  Şi'nin istediği, Çin ile savaşın üzerinde çok fazla duman görmek isteyen ABD ile “dumansız bir savaş” kazanmaktır. Gerçek şu ki her zaman soğuk savaş zihniyetinden uzaklaşma çağrısında bulunan Çin, ABD’ye karşı bir soğuk savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre ABD'ye karşı koymak ve dünyadaki Amerikan hegemonyasını zayıflatmak için Rusya ile “sınırsız ortaklık” kurmayı tercih etti. Her ne kadar Çin, Kuşak ve Yol çerçevesinde yüzden fazla ülke ile anlaşmalar imzalamış olsa da Pew Vakfı'nın 2023 yılında tüm kıtalardan 24 ülkede yaptığı kamuoyu yoklaması, katılımcıların yüzde 22'sinin Çin'i tercih ettiğini, yüzde 60'ının ise ABD'ye olumlu baktığını ortaya koydu.

Oyun ikili bir oyun değil, üçlü bir oyun; Çin ve Rusya, ABD'ye karşı. Sıcak arena Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa, Gazze ve Lübnan savaşları nedeniyle de Ortadoğu ise ekonomik ve jeopolitik rekabetin soğuk arenası, Küresel Güney olarak adlandırılan bölgedir. Ama bu, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya ve Endonezya gibi rolleri olan büyük ülkeleri içerdiğinden coğrafi olarak tamamen güneyli değil. Aynı zamanda İran, Türkiye ve İsrail gibi rolleri olan bölge ülkelerini de içeriyor.

Hiç kimse bir soğuk savaşı tamamen kazanamaz. İlk soğuk savaş bile bir ölü ve bir yaralı ile sona erdi. Zafer coşkusu ve “tarihin sonu” konuşmalarının ardından yaşanan olayların da doğruladığı gibi, ölen Sovyetler Birliği, yaralı ise ABD’deydi.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.