Sandıklar açıldı, oy sayımı başladı

Fotoğraf: Rıdvan Korkulutaş/AA
Fotoğraf: Rıdvan Korkulutaş/AA
TT

Sandıklar açıldı, oy sayımı başladı

Fotoğraf: Rıdvan Korkulutaş/AA
Fotoğraf: Rıdvan Korkulutaş/AA

Mahalli İdareler Genel Seçimleri için oy verme işlemi, Türkiye genelinde saat 17.00 itibarıyla tamamlandı. Tüm illerde oy sayımına başlandı.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararına göre, Adıyaman, Ağrı, Artvin, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hakkari, Kars, Malatya, Kahramanmaraş, Mardin, Muş, Ordu, Rize, Siirt, Sivas, Trabzon, Tunceli, Şanlıurfa, Van, Bayburt, Batman, Şırnak, Ardahan, Iğdır ve Kilis'te ve bu illerde bulunan ceza infaz kurumlarında 07.00'de başlayan oy verme işlemi saat 16.00'da tamamlandı. Diğer illerde 08.00'de başlayan oy verme işlemleri de 17.00'de sona erdi.
Kayıtlı 61 milyon 441 bin 882 seçmenin bulunduğu seçimde, 1 milyon 32 bin 610 genç ilk kez oy verecek. 34 siyasi partinin adayının yarışacağı seçimlerde, ülke genelinde, 206 bin 845 sandık kuruldu, yaklaşık bin de seyyar sandık oluşturuldu.

YSK Başkanı Yener: Oy kullanma süreci sorunsuz tamamlandı

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, YSK önünde basın mensuplarına açıklama yaptı.

YSK Başkanı Yener, "(Mahalli İdareler Genel Seçimleri) Oy kullanma süreci, bazı münferit olaylar haricinde sorunsuz olarak tamamlanmıştır." dedi.

Önce belediye başkanlığı pusulaları sayılacak
81 il, 973 ilçe ve 390 belde belediye başkanı ile 50 bin 336 muhtarın belirleneceği seçimlerde, il genel meclisi üyeliği, belediye meclis üyeliği seçimleri de yapıldı.

Büyükşehirlerde, sırasıyla büyükşehir belediye başkanlığı, belediye başkanlığı, belediye meclisi üyeliği ve muhtarlık, diğer illerde, sırasıyla belediye başkanlığı, belediye meclisi üyeliği, il genel meclisi üyeliği ve muhtarlık seçimlerine ait oy pusulalarının sayım ve dökümü yapılacak.

Radyolar ve her türlü yayın organlarınca saat 18.00'e kadar seçim ve seçim sonuçlarıyla ilgili haber, tahmin ve yorum yapılamayacak, bu yayın organlarında 18.00-21.00 saatleri arasında ancak YSK tarafından seçim ile ilgili verilecek haber ve tebliğler yayımlanabilecek.

Bütün yayınlar, saat 21.00'den sonra serbest olacak ancak YSK tarafından gerek görülmesi halinde daha önce de yayınların serbest bırakılmasına karar verilebilecek.

İstanbullular yerel yöneticilerini seçmek için sandık başına gitti
İstanbul'da 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri için oy verme işlemi sona ererken, okullardaki sayım işleminin ardından birleştirme tutanakları il seçim kuruluna getirilecek.

Kentte, 22 partili, 27 bağımsız olmak üzere 49 adayın İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı için yarıştığı, ilçe belediye başkanları, belediye meclisi üyeleri ve muhtarların da belirlenmesi için sandığa gidildiği Mahalli İdareler Genel Seçimleri saat 17.00 itibarıyla sona erdi.

İstanbul genelinde kayıtlı 11 milyon 314 bin 516 seçmen için kurulan 33 bin 328 sandıkta oy sayımlarına başlandı. Sonuçların belli olmasının ardından oy torbaları sandık kurulu başkanları tarafından kentteki 80 ilçe seçim kuruluna götürülecek.

İlçe seçim kurulu başkanları ise birleştirme tutanaklarını İstanbul Adalet Sarayı'ndaki İl Seçim Kurulu'na teslim edecek.

Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) resmi sonuçları ise adliyenin atrium alanına kurulan büyük ekrandan takip edilebilecek.

Siyasi partiler ve adaylar itirazları olması halinde ilçe seçim kurullarına başvurabilecek.

İlçe seçim kurullarının karara bağladığı itirazları siyasi partiler ve adaylar İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi Ramazan Seçkin'in başkanlık ettiği, İstanbul 1. Ticaret Mahkemesi Başkanı Özlem Aktaş ile İstanbul 7. İş Mahkemesi Hakimi Hamza Emre'nin üyelerinden oluşan İstanbul İl Seçim Kuruluna götürebilecek.

İl Seçim Kurulu, tüm tutanakların teslim edilmesi ve olası itirazların karara bağlanmasıyla birlikte İstanbul'un seçim sonuçlarını gösteren birleştirme tutanağını kurulun kapısına asacak.

Adliyede güvenlik önlemleri artırıldı
Öte yandan İstanbul Adliyesi'ne resmi işi olmayan hiç kimse alınmazken, sadece adliyede görevli gazeteciler binaya girebiliyor.

Nöbetçi cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunmak isteyen vatandaşlar, çevredeki karakollara yönlendirilirken, adliyede polis eşliğinde gözaltında ya da yakalamalı olarak getirilen kişilerin savcılık ve hakimlik işlemleri yapılıyor.

Seçim güvenliğinin üst düzeyde tutulduğu adliyede güvenlik personeli sayısı diğer tatil günlerine oranla artırılırken, adliye çevresinde çok sayıda polis görevlendirildi.

Öte yandan, gün boyu devam eden oy kullanma işlemi dolayısıyla kentteki otogarlar ve havalimanlarında sakinlik yaşandı.



'İlkel şifreli mesajlar’ savaş zamanlarında hayatta kalmak için kullanılmaya devam ediyor

Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)
Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)
TT

'İlkel şifreli mesajlar’ savaş zamanlarında hayatta kalmak için kullanılmaya devam ediyor

Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)
Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)

İnci Mecdi

ABD Merkezî İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) El Kaide lideri Usame bin Ladin'i 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra 2011 yılında İslamabad'da bulması ve Bin Ladin’in ABD Donanması Özel Hareket Kuvvetleri (Navy SEALs) tarafından öldürmesi neredeyse on yıl sürdü. El Kaide lideri Afganistan dağlarında ve ötesindeki ceplerde izini kaybettirmenin bir yolunu bulmuştu. Bazen videoların içine gizlenen mesajlar ve şifrelerle dünyanın en tehlikeli terör örgütünü oradan yönetti.

Ölümünden sonra Pakistan'daki gizli bir karargâhta bulunan mektuplarına göre Bin Ladin, dış dünyaya mesaj göndermek için çoğunlukla kuryeleri kullanıyordu. Çünkü şifreli e-postaların, takip edilmesini engellemeye yeteceğine inanmıyordu. Aynı geleneksel iletişim yöntemi, İsraillilerin Hamas Hareketi’nin bazı liderlerinin, son olarak da Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin geçtiğimiz temmuz ayında İran'ın başkenti Tahran'da kaldığı konutta tasfiye edilmesine rağmen, neden Hamas lideri Yahya es-Sinvar'a ulaşamadıklarını açıklayabilir.

Elle yazılan mektup ve notlar

ABD merkezli gazete Wall Street Journal (WSJ), Sinvar'ın İsrail'in kendisini takip edememesi ve nerede saklandığını bulamaması için telefon görüşmeleri, cep telefonu mesajları ve diğer dijital iletişim araçları, hatta şifrelenmiş olanlar da dahil olmak üzere dış dünyayla iletişim kurmak için teknolojiyi kullanmaktan büyük ölçüde kaçındığını ve ‘tünellerde saklanırken Hamas’ın operasyonlarını yönetmek için karmaşık bir kod sistemi ve elle yazılan notlar’ kullandığını ortaya çıkardı.

Mısır, Katar ve ABD’nin arabuluculuğunda 31 Temmuz öncesinde yürütülen ateşkese yönelik müzakerelerde bulunan Hamas Siyasi Büro Başkanı Heniyye'nin öldürülmesinden ve Sinvar'ın Hamas’ın başına geçmesinden sonra Sinvar’ın, Heniyye ile nasıl iletişim kurduğuna dair soru işaretleri oluştu. WSJ’ye göre Sinvar mektuplarını el yazısıyla yazıyor ve Hamas'ın güvenilir bir üyesine iletiyor. O da mesajı, bazıları sivil de olabilen bir kuryeler zinciri ile yerine ulaştırıyor. Mektuplardaki yazılar genellikle şifreli oluyor. Farklı zamanlarda ve koşullarda farklı alıcılar için farklı kodlardan oluşuyor. Bu sistem, Sinvar ve diğer Hamas üyeleri tarafından İsrail hapishanelerinde kaldıkları sırada geliştirildi. Son olarak mektup, Gazze'deki bir Arap aracıya ya da telefonla yahut başka yollarla yurtdışındaki Hamas üyelerine ileten bir Hamas ajanına ulaşıyor.

WSJ’ye göre İsrail'in başta Hamas'ın askeri kanadının kurucularından Salih el-Aruri'yi Beyrut’ta düzenlediği suikast olmak üzere, Sinvar’ın yakın çevresinden kişileri bulup öldürmeyi başarmasından bu yana Sinvar'ın iletişim yöntemleri daha tedbirli ve karmaşık hale geldi. WSJ’ye konuşan Arap aracılara göre Aruri'nin ölümünden bu yana Sinvar neredeyse tamamen elle yazılan mektuplara ve sözlü iletişime geçti. Bazen ses kayıtlarını küçük bir yardımcı çemberi aracılığıyla dağıtıyor.

İsrail askeri istihbaratının Filistin işlerinden sorumlu eski başkanı Michael Milstein, İsrail ordusunun Sinvar'ı bulamamasının ana nedenlerinden birinin tüm şahsi hareketlerini çok sıkı bir şekilde koruması olduğuna inanıyor.

Gazze'de yaşayan Uluslararası Kriz Grubu (ICG) araştırmacısı Azmi Kişavi, Sinvar’ın Hamas’ın eski iletişim yöntemlerine geri döndüğünü söyledi. ICG’den başka araştırmacılar da Sinvar'ın Hamas üyeleri ve dış dünya ile iletişim kurmaya yönelik mevcut ilkel yaklaşımının, Hamas'ın ilk günlerinde kullandığı ve Sinvar'ın 1988 yılı ve sonrasında İsrail hapishanelerinde tutukluyken bizzat benimsediği bir sisteme dayandığını söyledi.

Sinvar hapse atılmadan önce İsrail'le iş birliği yaptığından şüphelenilen kişileri yakalamak üzere Hamas'ın Mecd adlı iç güvenlik teşkilatını kurmuştu. Mecd, İsrail hapishanelerinde de çalışmalarını sürdürdü. İsrail casusuna dönüşen eski bir Hamas üyesi tarafından yazılan ‘İbn Hamas’ (Hamas’ın oğlu) adlı kitaba göre Mecd’in hapishanelerde ‘es-Sevaid’ adı verilen ve şifreli mesajları bir koğuştan diğerine dağıtan ajanları vardı.

Yine aynı kitapta, es-Sevaid’lerin el yazısıyla yazılmış mektupları ekmeğin içine sarıp top haline getirip kuruttuktan sonra beyzbol oyuncuları gibi bu ekmek toplarını hapishanenin bir koğuşundan diğerine fırlatarak ‘Özgürlük savaşçılarından mektup var!’ diye bağırdıkları yazıyor.

Sabit telefon

Aralarında CIA Başkanı William Burns'ün de bulunduğu ABD'li üst düzey yetkililer, haziran ayında İsrail ve Hamas'ı ateşkese varmaya zorlamak için Ortadoğu'ya gittiler. Burns, Katar’ın başkenti Doha'da Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman bin Casim es-Sani ve Mısır İstihbarat Başkanı Abbas Kamil ile görüşmeler yaptı. Ardından Hamas yetkililerine bir anlaşma yapmaları için baskı uygulamak üzere Heniyye ile bir araya geldi.

İsrail, Hamas'ın tünellerde sabit hatlı bir telefon sistemi kurduğunu en az on yıldır biliyor. Şarku’l Avsat’ın Indepenedent Arabia’dan aktardığı analize göre İsrail’in Hamas ile arasında 2018 yılında günlerce sürecek bir çatışmaya yol açan başarısız operasyonu, İsrail ordusunun Hamas’ın telefon ağına girme girişimiydi.

Arabulucular, Gazze Şeridi’ndeki mevcut savaşın başlarında İsrail ile Hamas arasında İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgalini önleyecek bir rehine anlaşması yapmaya çalışıyorlardı. Hamas'ın silahlı kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları’nın üyeleriyle görüşmek ve şifreli mesajlar iletmek üzere Gazze'ye haberciler gönderdiler.

WSJ’ye konuşan aracılar, Sinvar'ın Hamas'ın sabit hat ağındaki aracılarla tünellerde telefon görüşmeleri yaptığını, gün ve saati belirlemek için kodlar kullandığını söylediler. Aracıların aktardığına göre telefon görüşmelerinin ayarlanması için Sinvar, mesajlarda takma isimlerin yanı sıra bazen gerçek kimliğini gizlemek için hapishanede birlikte kaldığı kişilerin isimlerini de kullandı.

İletişim kurmanın yaygın yolları

Gözlemcilere göre son yirmi yılda teröristler ve organize suçlular için mevcut seçeneklerin sayısı arttı. Tabii ki sıradan, yasalara saygılı vatandaşların birbirleriyle iletişim kurma olanakları da dijital teknolojideki büyümeye paralel olarak gelişti. Ancak radikal teröristler, izlenebilir bir 'dijital ayak izi' bırakmanın ve asıl göndericinin kimliğinin tespit edilmesini tehlikelerinin tamamen farkındalar. ABD istihbaratının, mesaj ve verileri elden teslim eden kuryelere güvenen Usame bin Ladin'in izini bulması da bu yüzden bu kadar uzun sürdü.

Dijital olsalar da anonim olarak satın alınabilen, cep telefonuna takılan, bir kez kullanılıp atılan ucuz ve yasal sim kartları gibi iletişim kurmanın yaygın yolları da var. Bu sim kartları Rusya ve Çin'deki şirket yöneticileri tarafından da cep telefonlarının hacklenmesine karşı bir önlem olarak kullanılıyor. Bununla birlikte sosyal medyada, sohbet odalarında ve oyunlarda da şifreli dil kullanılabilir. Bu yüzden e-oyun oynayanlar arasındaki yazışmalarda mesajları gizlemenin giderek yaygınlaşan bir yolu olarak karşımıza çıkıyor.

Terör eylemlerinin planlayıcıları da hedeflerini müzakere ederken kod ya da metaforlar kullanarak iletişim kurarlar. Örneğin, ABD’de gerçekleşen 11 Eylül saldırısının planlayıcılarından Muhammed Atta ve Remzi bin eş-Şibh, Dünya Ticaret Merkezi'nden ‘İmara’ (mimari), ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) ‘funun’ (sanat) ve Beyaz Saray'dan ‘siyase’ (siyaset) olarak bahsetmişlerdir.

Uydu telefonları, Mısır'daki 25 Ocak devrimi sırasında, hapishaneden kaçan Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan-ı Müslimin) üyelerinin iletişim kurmak için Thuraya mobil uydu telefonları kullandıkları söylentisiyle gündeme gelmişti. Bu telefonlar şifreleme teknolojisine sahip olsa da gizli dinlemeye karşı savunmasız bir yapıya sahip. Terör örgütlerinin liderleri, uzak ve az nüfuslu bölgelerde bile bu telefonların kullanımına karşı uzun zamandır temkinli davranıyor. Ancak gözlemcilere göre bu telefonlar, terör örgütlerinin liderleri arasında popüler bir iletişim aracı olmaya devam ediyor ve takip edilmelerini zorlaştırıyor.