Seçim sonuçlarına 14 Nisan'a kadar itiraz edilebilecek

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Seçim sonuçlarına 14 Nisan'a kadar itiraz edilebilecek

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Mahalli İdareler Genel Seçimleri sonuçlarına ilişkin ilçe seçim kurullarına yarın 15.00'e, il seçim kurullarına 5 Nisan Cuma saat 17.00'ye, YSK'ye ise 10 Nisan Çarşamba saat 17.00'ye kadar itirazda bulunulabilecek. Olağanüstü itiraz ise 7 Nisan Pazar günü saat 17.00'den 14 Nisan Pazar günü saat 17.00'ye kadar yapılabilecek.

Türkiye dün yeni yerel yöneticilerini seçmek için sandık başına gitti. Seçimlerde, kesin olmayan Türkiye geneli sonuçlarına göre, CHP 35, AK Parti 24, DEM Parti 10, MHP 8, Yeniden Refah Partisi 2, BBP 1, İYİ Parti 1 belediye başkanlığı kazandı.

Sandık kurullarının işlemlerine karşı ilçe ve il seçim kurullarına yapılacak itiraz ve şikayet süreleri ilgili kanun ve seçim takviminde yer alıyor.

Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'a göre, sandık kurulu tutanakları ve kararlarına karşı yarın saat 15.00'e kadar ilçe seçim kurullarına itirazda bulunulabilecek. Bu itirazların ilçe seçim kurulları tarafından 4 Nisan Perşembe günü saat 17.00'ye kadar karara bağlanması gerekiyor.

İlçe seçim kurullarının kararlarına ise 5 Nisan Cuma günü saat 17.00'ye kadar itirazda bulunulabilecek. Bu itirazlar il seçim kurullarınca, 7 Nisan Pazar günü saat 17.00'ye kadar karara bağlanacak.

İl seçim kuruluna ve il birleştirme tutanaklarına karşı ise 10 Nisan Çarşamba günü saat 17.00'ye kadar YSK'ye itiraz edilebilecek.

Olağanüstü itiraz ise 7 Nisan Pazar günü saat 17.00'den 14 Nisan Pazar günü saat 17.00'ye kadar yapılabilecek.



UCM savcısı Khan hakkında 'cinsel istismar’ iddiaları üzerine soruşturma başlatıldı

Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı Karim Khan (Reuters)
Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı Karim Khan (Reuters)
TT

UCM savcısı Khan hakkında 'cinsel istismar’ iddiaları üzerine soruşturma başlatıldı

Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı Karim Khan (Reuters)
Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı Karim Khan (Reuters)

Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı Karim Khan'a yönelik cinsel taciz iddialarına ilişkin harici soruşturmayı yürütmek üzere bir Birleşmiş Milletler gözlemcisi seçildi.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığı habere göre eski savcının eşinin gözlemci kurumda çalıştığı göz önüne alındığında, bu kararın çıkar çatışması endişelerine yol açması muhtemeldir.

Khan, kurumun bu hafta Hollanda'nın Lahey kentinde yapılan yıllık toplantısında mahkemenin Ukrayna, Gazze, Venezuela ve diğer çatışma bölgelerindeki savaş suçları ve zulümlerle ilgili siyasi açıdan hassas soruşturmaları hakkında güncel bilgiler verdi. Ancak Khan'a yönelik suçlamalar UCM'nin 124 üye ülkesinin katıldığı toplantıya gölge düşürdü.

AP’nin ekim ayında yaptığı bir araştırma, Khan'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için tutuklama emri hazırlarken, aynı zamanda kadın yardımcılarından birini birkaç ay boyunca onun isteği dışında taciz ettiği ve cinsel ilişkiye girmesi için baskı yapmaya çalıştığı yönünde dahili suçlamalarla karşı karşıya olduğunu ortaya çıkardı.

AP’ye konuşan ve isimlerinin açıklanmasını istemeyen iki diplomat, bu hafta düzenlenen bir toplantıda, şu anda ICC'nin denetim organına başkanlık eden Finlandiyalı diplomat Paevi Kaukranta'nın, BM İç Denetim Hizmetleri Ofisi'ni seçme konusunda karar kıldığını söylediğini aktardı.

Geçtiğimiz ay iki önemli insan hakları örgütü, Khan'ın eşinin, önde gelen bir insan hakları avukatı olması ve 2019-2020 yılları arasında Kenya'da Birleşmiş Milletler için soruşturma yürütmesi nedeniyle Birleşmiş Milletler'in bu soruşturmayı seçme olasılığı konusunda endişelerini dile getirmişti.

Cinsel taciz vakaları. Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu ve Toplumsal Cinsiyete Dayalı Adalet için Kadın İnisiyatifleri yaptıkları ortak açıklamada, Khan'ın soruşturma süresince görevden uzaklaştırılması gerektiğini belirterek, “soruşturma için seçilen kurum ya da kuruluşun çıkar çatışması olmadığından ve uzmanlığının kanıtlandığından emin olmak için kapsamlı bir denetimden geçirilmesi” çağrısında bulundu.

Örgütler, Khan ile BM ajansı arasındaki “yakın ilişkinin” daha fazla incelenmesi gerektiğini belirtti. İki kuruluş, “BM İç Denetim Hizmetleri Ofisi (OIOS) soruşturma ile görevlendirilmeden önce bu endişelerin kamuya açık ve şeffaf bir şekilde ele alınmasını şiddetle tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.