Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye'nin geleceğinde teröre yer olmadığını herkese göstermekte kararlıyız

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye'nin geleceğinde teröre yer olmadığını herkese göstermekte kararlıyız

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin ve bölgenin geleceğinde teröre yer olmadığını, herkese göstermekte kararlıyız. Son seçimlerle bu kararlılığımız daha da perçinlenmiştir." dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,  Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda Emniyet, Jandarma ve Sahil Güvenlik mensupları ile bir araya geldiği iftar programında konuştu.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda Emniyet, Jandarma ve Sahil Güvenlik mensuplarıyla bir araya geldiği iftar programında konuştu.

Konuşmasına, programın düzenlenmesinden dolayı İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığına teşekkür ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıların Ramazan-ı Şerifini tebrik etti.

Bu mübarek günlerin tüm polis, jandarma, bekçi, sahil güvenlik ve güvenlik korucuları için hayırlar getirmesini niyaz eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"İçinde bulunduğumuz bu bereketli günlerin milletimizle birlikte tüm insanlık için barışa, huzura, refaha vesile olmasını temenni ediyorum. Rabb'imden bizleri ramazan ayı gibi Kadir Gecesi ve bayrama da sağlıkla, afiyetle, esenlikle kavuşturmasını diliyorum. Bu vesileyle bir kez daha vatanımız uğruna can veren aziz şehitlerimizi rahmetle yad ediyor, kahraman gazilerimize şükranlarımızı sunuyorum. Rabb'im tüm şehitlerimizi cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin.

Biliyorsunuz dün İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde bir yangın faciası yaşadık. Maalesef bu faciada, rızkının peşinde koşan 29 işçi kardeşimiz hayatını kaybetti, 2 kişi de yaralandı. Yangında vefat eden insanlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralımıza acil şifalar temenni ediyorum. Faciayla ilgili gerekli idari ve adli tahkikat hemen başlatılmış, bu kapsamda 9 kişi gözaltına alınmıştır. Belediye dahil böyle büyük bir acının yaşanmasında kimin sorumluluğu, ihmali, kusuru varsa, hepsinin de üzerine kararlılıkla gidilecektir."

"Türk demokrasisinin olgunluğunu bir kez daha tüm dünyaya gösterme fırsatı bulduk"
Son 1 yıldaki üçüncü seçimi 31 Mart Pazar günü başarıyla tamamladıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, birkaç münferit hadise dışında, demokrasiye gölge düşürecek hiçbir üzücü olayın yaşanmadığını belirtti.

Bazı şehirlerde bölücü örgüt sempatizanlarının provokasyonlarını da emniyet mensuplarının gayretleriyle boşa çıkardıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Millet olarak, Türk demokrasisinin olgunluğunu bir kez daha tüm dünyaya gösterme fırsatı bulduk. Buradan sizlerin şahsında, seçimlerin suhuletle gerçekleştirilmesi için fedakarca çalışan tüm güvenlik güçlerimizi canıgönülden tebrik ediyorum. Emekleriniz, gayretleriniz ve sabrınız için, ülkem ve milletim adına, her birinize teşekkür ediyorum. Bu seçimler, milli iradenin gücünün yanı sıra her seçim döneminde gündeme getirilen kimi ithamların da asılsız olduğunu ortaya koymuştur.

Sonuçlar umdukları gibi çıkmayınca sandığın itibarına zarar veren iddialarda bulunanların bir daha bu tür basit ve kolaycı yollara tevessül etmeyeceklerine inanıyorum. Bunu da ülkemiz, milletimiz ve gelecek kuşaklar adına değerli bir kazanım olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum. Şu gerçeği herkesin kabullenmesi ve içselleştirmesi önem taşıyor. Türkiye hangi kökene, meşrebe, partiye mensup olursa olsun, 85 milyonun tamamının ortak yuvası, ortak vatanıdır."

"Çok partili demokrasimiz ise uğruna gerçekten ağır bedeller ödeyerek, yaklaşık 75 yılda canımızla, terimizle inşa ettiğimiz muazzam ve muhkem bir binadır." diyen Erdoğan, "Bu ortak değerlerimize ne kadar samimiyetle sahip çıkar, güçlendirirsek; istikbalimiz için o derece iyi olacaktır. Bunu siyasi partiler ve görüşler üstü bir mesele olarak görmemiz gerekiyor. Tabii burada şu hakikati de vurgulamak durumundayım, Türkiye'nin ve demokrasimizin bugün ulaştığı yüksek seviyelerde harcınızın, emeğinizin, mücadelenizin çok büyük katkıları vardır. Bunun için de her birinize teşekkür ediyorum." ifadesini kullandı.

"Teröre karşı çok etkin ve başarılı bir mücadele yürüttük, yürütüyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaset üstü görülmesi gereken bir diğer konunun da terör belası olduğunu vurgulayarak, "PKK'sından FETÖ'süne, DEAŞ'ından DHKP/C'sine hiçbir ayrım yapmadan tüm terör örgütleri, milletimizin düşmanıdır. Hükümet ve devlet olarak teröre karşı çok etkin ve başarılı bir mücadele yürüttük, yürütüyoruz." dedi.

Türkiye'nin terörü kaynağında yok etme stratejisinin meyvelerini yurt içinde ve dışında topladıklarını anlatan Erdoğan, kesintisiz süren operasyonlar sayesinde bölücü terör örgütünü bitme noktasına getirdiklerini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye ve Irak'taki harekatlarımızla da DEAŞ ve PKK-YPG terör örgütlerini sınırlarımızdan uzaklaştırdık. Attığımız bu olumlu adımları inşallah azimle sürdüreceğiz. Türkiye'nin ve bölgenin geleceğinde teröre yer olmadığını, dost düşman herkese göstermekte kararlıyız. Son seçimlerle birlikte bu kararlılığımız daha da perçinlenmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

"Türkiye'nin siyasetini, ekonomisini, diplomasisini terör örgütleriyle dizayn etmeye çalışanlar emellerine ulaşamayacak"
Erdoğan, geçmişte olduğu gibi Türkiye'nin siyasetini, ekonomisini, diplomasisini terör örgütleri vasıtasıyla dizayn etmeye çalışanların emellerine ulaşamayacaklarını belirtti.

Can çekişen terör örgütlerini yeniden palazlandırma niyetlerini gördüklerini, bunları çok yakından takip ettiklerini kaydeden Erdoğan, özellikle dün akşamdan itibaren bazı illerde sokakları karıştırma, milletin malına, mülküne saldırma hadiseleri yaşandığını söyledi.

Birilerinin yine sokakları terörize etmeye kalkıştığını dile getiren Erdoğan, emniyet güçlerinin bu provokatörlere gerekli müdahalelerde bulunarak olayların büyümesini engellediğini vurguladı.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Her kim şiddeti, kaosu, eşkıyalığı, vandallığı bir hak arama yolu olarak görürse dün olduğu gibi yine karşısında devletimizin çelikten yumruğunu bulacaktır. Dünyanın hiçbir medeni devleti böyle bir şeye göz yummaz. Türkiye Cumhuriyeti de bir çadır devleti değildir, olmayacaktır. Burada şu hakikatin çok iyi bilinmesini isterim, milletin iradesine ve takdirine hiçbir şekilde hürmetsizlik etmeyiz. Ama Kandil'deki terör baronlarının da farklı maskeler altında baskıyla vatandaşlarımıza tekrar musallat olmalarına, şehirlerimizin huzuruna ve barışına kast etmelerine, milletin imkanlarını dağdaki teröristlere peşkeş çekmelerine, artık geçmişte kalan acıları insanımıza tekrar yaşatmalarına kesinlikle izin vermeyiz, veremeyiz. Bu tarz teşebbüsler karşısında, hukuk devletinin gereği neyse demokrasimizin neyi gerektiriyorsa onu yapmaktan çekinmeyeceğiz. Tüm siyasi aktörlerden de hukukun üstünlüğüne saygı göstermelerini bekliyoruz."

"Gençlerimizi hedef alan zehir tacirlerinin tepesine binmekten geri durmayacağız"
Terörle mücadeleyi demokratikleşmeden, demokratikleşmeyi de ekonomiden bağımsız görmediklerini vurgulayan Erdoğan, tüm bu alanlardaki başarıların diğerini geliştirdiğine, yücelttiğine ve desteklediğine inandıklarını belirtti.

Erdoğan, bugüne kadar hep özgürlük ve güvenlik dengesini korumaya gayret ettiklerinin altını çizerek, birini ötekine tercih etmeden dengeli bir şekilde bugünlere gelindiğini söyledi.

Bu anlayışla son 21 yıldır olduğu gibi gelecekte de hak ve özgürlükler alanlarında reformları idame ettireceklerine işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ekonomide yol haritamız olan Orta Vadeli Program ve 12'nci Kalkınma Planımızı uygulamakta kararlıyız. Büyümeyi taviz vermeden istihdamı ve ihracatımızı artırıyor, cari açığımızı iyileştiriyor, yatırım ve üretim ile bünyemizi güçlendiriyoruz. Yılın ikinci yarısından itibaren enflasyonun düşüşe geçtiğine inşallah hep birlikte şahit olacağız. Nitekim bugün TÜİK tarafından açıklanan veriler, 'aylık enflasyonun' mart ayında gerilediğini gösteriyor. Enflasyonun düşmesi, yapılan ücret artışlarının erimesini önleyerek kalıcı refah artışını sağlayacaktır. Bunun olumlu yansımalarını, toplumun her kesimiyle birlikte, emniyet birimlerimizde görev yapan siz kardeşlerimiz de bizzat hissedeceksiniz."

Aynı şekilde düzensiz göç ve suç örgütleriyle mücadelede de etkin, kararlı ve kapsamlı adımlar atmayı sürdüreceklerini vurgulayan Erdoğan, "Dağdaki eşkıyaya nasıl müsaade etmiyorsak, kendini devletten, hukuktan üstün gören şehir eşkıyalarına da nefes aldırmayacağız." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilhassa istikbalin güvencesi olan gençleri hedef alan zehir tacirlerinin tepesine binmekten de geri durmayacaklarını ifade etti.

Vatandaşların, gelecek dönemde suçla ve suçluyla mücadeleden terörle mücadeleye, düzensiz göç sorunundan asayiş meselesine kadar emniyet hizmetlerinin tamamında daha etkin bir devlet göreceğini dile getiren Erdoğan, "İnşallah bunu sizlerle el ele, gönül gönüle vererek yapacağız. Bugüne kadar nasıl dayanışma içinde hareket ettiysek, bundan sonra da birlikte yol yürümeye devam edeceğiz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin. Rabbim sizleri her türlü beladan, kazadan, saldırıdan muhafaza eylesin." diye konuştu.



Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.


WSJ: ABD, ülkelere Gazze'ye asker göndermeleri için baskı yapıyor, ama henüz yanıt yok

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
TT

WSJ: ABD, ülkelere Gazze'ye asker göndermeleri için baskı yapıyor, ama henüz yanıt yok

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)

ABD gazetesi The Wall Street Journal (WSJ), ABD’li yetkililerin, Başkan Donald Trump yönetiminin Gazze Şeridi'ni istikrara kavuşturmak için ABD’li bir generalin komutasındaki 10 bin kişilik çok uluslu bir güç oluşturmaya çalıştığını söylediğini aktardı.

WSJ tarafından isimleri açıklanmayan yetkililere göre savaştan sonra Gazze'ye bu gücün konuşlandırılması önümüzdeki yılın büyük bir bölümünü alacak. Aynı yetkililer, söz konusu gücün görevinin Hamas'ı silahsızlandırmayı da içerecek şekilde genişletilme olasılığı konusundaki çekinceler nedeniyle hiçbir ülkenin asker göndermediğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın WSJ'den aktardığı habere göre ABD'li yetkililer, gelecek yılın başlarında 5 bin asker gönderme taahhüdü almayı umuyor ve bu sayının 2026 sonuna kadar 10 bine çıkmasını hedefliyor. Ancak diğer yetkililer, gücün asker sayısının 8 bini geçmeyeceğini düşünüyor.

WSJ, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaklaşık 70 ülkeye Gazze’ye konuşlandırılacak güce askeri veya mali katkı sağlamaları için resmi talepte bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker gönderme veya ekipman ve lojistik dahil olmak üzere başka şekillerde yardım sağlama konusunda istekli olduğunu bildirdi.

Katar'da salı günü 25'ten fazla ülkenin ABD'nin liderliğinde yapılacak toplantıda bir araya gelerek söz konusu gücün kurulması ve görev kapsamı için planlar hazırlaması bekleniyor.

WSJ, ABD'li yetkililerin Hamas'ın silahsızlandırılmasındaki herhangi bir gecikmenin İsrail ordusunun Gazze'den tamamen çekilmek yerine bölgede kalmasına neden olabileceğini söylediklerini aktardı.

Eski ABD Başkanı George W. Bush yönetimi döneminde Ortadoğu meselelerinden sorumlu eski ABD Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilisi Michael Singh, konuya ilişkin değerlendirmesinde “Hamas ile çatışmaktan kaçınan bir barış gücü, bölgede yeni sorunlar yaratabilir” dedi.

Singh, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güç kullanmaya isteksiz olan barış gücü, İsrail için ‘Hamas'ı silahsızlandırmada başarısız olmakla kalmayıp, yeniden silahlanmasına da zemin hazırlayan ve İsrail'in hareket özgürlüğünü kısıtlayan bir güç olma’ şeklindeki en kötü senaryoyu yaratma riskini taşıyor.”

ABD'li yetkililere göre Hamas, ağır silahlarını Mısır'ın gözetimi altında depolara kaldırmaya açık olduğunu özel olarak ifade etti.


Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

TT

Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)

İnci Mecdi

Savunma meselelerinde uzman bir Amerikan web sitesi, ABD Başkanı Donald Trump yönetimine atfedilen tartışmalı bir stratejik teklifi içerdiği iddia edilen bir belgenin ayrıntılarını yayınladı. “Avrupa'yı Yeniden Muhteşem Yapalım” başlıklı yeni strateji kapsamında dört Avrupa ülkesini Avrupa Birliği'nin politikalarından uzaklaştırmayı ve ABD'nin nüfuz alanına yaklaştırmayı amaçlıyor.

Arku’l Avsat’ın Defense One internet sitesinden aktardığı habere göre gizli belge, Washington'un Avrupa kıtasında siyasi bir depreme neden olacak bir adımla Avusturya, İtalya, Macaristan ve Polonya'yı Avrupa bloğunun politikalarından koparmaya çalışma niyetinden bahsediyor.

Avrupa'ya göç

Bu sözde sızıntı, resmi ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin yayınlanmasından bir hafta sonra geldi. 33 sayfadan oluşan strateji, “medeniyetinin silinmesi” olasılığına karşılık uyarısı, kıtanın demografisini değiştiren büyük göç dalgaları göz önüne alındığında, bazı Avrupa ülkelerinin “güvenilir müttefik” olarak kalıp kalamayacağına dair şüpheleri nedeniyle Avrupa'da geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Strateji  ayrıca mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde kıtanın “20 yıldan daha kısa bir süre içinde tanınmaz hale gelebileceğine” de dikkat çekti.

Sızdırılan belge, “ABD'ye sadık kalarak egemenlik arayışında olan ve geleneksel Avrupalı yaşam tarzlarını koruyan veya yeniden canlandıran” partileri, hareketleri, düşünsel ve kültürel figürleri destekleme ihtiyacına işaret ediyor. Bu eğilim, resmi stratejide “Avrupa ülkelerinde kıtanın mevcut gidişatına karşı direnişin geliştirilmesi” şeklindeki ifadenin bir uzantısı olarak görülüyor. Buna ek olarak, milliyetçi partilerin artan etkisine de güveniliyor.

Bu partilerin isimleri açıkça belirtilmese de, tahminler bunların arasında Fransa'da Marine Le Pen liderliğindeki “Ulusal Miting”, İspanya'da “Vox”, İngiltere'de “Reform” ve “Almanya İçin Alternatif” partilerinin de yer aldığını gösteriyor. Bunlara ek olarak, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni liderliğindeki “İtalya'nın Kardeşleri” Partisi de bulunuyor.

Sahte haberler

Beyaz Saray, belge ile ilgili haberi “sahte haber” olarak nitelendirerek hemen bu iddiaları kesin bir dille reddetti. Beyaz Saray Basın Sözcüsü Yardımcısı Anna Kelly, Başkan Trump'ın “şeffaf” olduğunu söyledi. İmzalı resmi strateji belgesinin, onaylanmış tek belge olup, alternatif veya gizli bir versiyon olduğu fikrini reddetti

Gözlemciler, açıklanan stratejinin gerçekten de Avrupa Birliği'ne yönelik keskin bir bakışı yansıttığını, zira liderlerini kitlesel göç karşısında çaresiz kalmakla suçladığını söylüyor. Keza  Brüksel'in politikalarını ulusal egemenliği baltalamaktan, siyasi özgürlükleri kısıtlamaktan ve üye devletlerin rolünü zayıflatmaktan sorumlu tutuyor. Avrupa'nın göç politikalarını “kıtanın çehresini değiştirmek ve huzursuzluk yaratmak” olarak tanımlıyor.

Tekrarlanan aleni açıklamaları sırasında Trump, “kötüleşen Avrupa ülkelerini” ve onların “siyasi doğruculuğa takıntılı” liderlerini hedef alarak, göç politikalarının ülkelerini “yok ettiğini” ve bunun sonucunda Avrupa'nın “parçalandığını” varsaydı.

Ukrayna savaşı

Ukrayna savaşı da Atlantikli müttefikler arasında bir gerilim ve geniş çaplı anlaşmazlık noktasını temsil ediyor. Son günlerde ABD Başkanı Avrupalı liderlere yönelik açıklamalarını sertleştirerek onları zayıf olarak nitelendirdi ve Ukrayna'daki savaşı sonlandıramamakla suçladı. Trump ile Almanya, İngiltere ve Fransa liderleri arasında aynı konuyla ilgili gergin bir telefon görüşmesinin ardından gerginlik daha da arttı. Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Washington ile ek görüşmelerin beklendiğini ve önümüzdeki hafta başında Ukrayna konusunda uluslararası bir toplantı yapılması olasılığının bulunduğunu vurguladı.

Bu yönelimler, ABD-Avrupa ittifakını parçalamaya yönelik girişimlere karşı uyarıda bulunan Papa 14. Leo’nun kayda değer tutumu da dahil olmak üzere kapsamlı eleştirilere yol açtı. Papa, Trump'ın bazı açıklamalarının ABD ile Avrupa arasındaki tarihi ittifakın doğasında “köklü bir değişikliği” temsil edebileceğini söyleyerek, bu ittifakın mevcut aşamada zarar görme tehlikesine karşı uyarıda bulundu.

Beş güç

İngiliz The Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, iddia edilen belge tartışmaya başka bir boyut kazandırıyor. Zira küresel nüfuz dengesini yeniden şekillendirecek bir hamleyle, ABD, Çin, Rusya, Hindistan ve Japonya'yı kapsayan “beş temel güç” adı verilen yeni bir uluslararası blok oluşturulması önerisinden bahsediyor.

Daha önce Trump, Rusya'nın G8’den çıkarılmasından ve böylece grubun G7’ye dönüşmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirerek tartışmalara yol açmış ve bunu “çok büyük bir hata” olarak tanımlamıştı. Hatta daha da ileri giderek Çin'i de ekleyerek G9 adını verdiği bir grup oluşturmayı teklif etmişti.

Ulusal Güvenlik Stratejisi, bir adım daha ileri giderek, büyük güçlerin yer aldığı, üye devletlerin zengin olmasını ve demokratik sistemlerle yönetilmesini gerektiren G7’nin koşulları ile sınırlanmamış yeni bir blok inşa etmeyi öneriyor.

Beyaz Saray'dan gelen resmi yalanlamalara rağmen, bu sızıntılar Avrupa'nın transatlantik ilişkilerin geleceği ve Washington'un kıtanın siyasi haritasını yeniden şekillendirmedeki rolü konusunda giderek artan endişelerini büyütmeye devam ediyor. Daily Mail gazetesi, Avrupalıların tepkilerinin öfkeli ve hızlı olduğunu bildirdi. Chatham House Enstitüsü'nden araştırmacı Leslie Vinjamuri, yaşananların “Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan uluslararası liberal düzenin sonunu” temsil ettiğini söyledi.

Bazı Avrupalı ​​liderler, Washington'un milliyetçi ve Avrupa Birliği’ne şüpheyle yaklaşan partileri güçlendirebilecek şekilde, kıtanın iç siyasi işlerine tekrar müdahale etmesinden duydukları endişeyi dile getirdiler.

Artan gerilimin gölgesinde ABD Kongresi, ABD yönetiminin Avrupa'daki Amerikan askeri varlığını yasama organının onayı olmadan azaltma yetkisini kısıtlamayı amaçlayan Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'nı oylamaya hazırlanıyor.