Aral Gölü'nün kuruyan kısmı ağaçlandırılarak çevre felaketi hafifletilmeye çalışılıyor

Aral Gölü'nün kuruyan kısmı ağaçlandırılarak çevre felaketi hafifletilmeye çalışılıyor

Fotoğraf: Bahtiyar Abdülkerimov/AA
Fotoğraf: Bahtiyar Abdülkerimov/AA
TT

Aral Gölü'nün kuruyan kısmı ağaçlandırılarak çevre felaketi hafifletilmeye çalışılıyor

Fotoğraf: Bahtiyar Abdülkerimov/AA
Fotoğraf: Bahtiyar Abdülkerimov/AA

Özbekistan'da Aral Gölü'nün kuruyan kısmı ağaçlandırılarak bölgedeki çevre felaketinin akıbeti hafifletilmeye çalışılıyor.

Aral Gölü'nün kuruyan kısmında dünyanın en genç Aralkum Çölü oluşurken Özbekistan yönetimi bölgede çöle dayanıklı ağaç ve bitki ekerek gölün kuruyan kısmının ağaçlandırılması yoluyla bölgedeki çevre felaketinin sonuçlarının yumuşatılması için çalışmalarını sürdürüyor.

1960'lı yıllardan itibaren suları çekilmeye başlayan Aral Gölü’nün kuruyan kısmında oluşan Aralkum Çölü'nden kalkan kum ve toz fırtınaları, bölgedeki ülkelerde her sene 100 milyon dolar değerinde maddi kayba yol açıyor.

Bölge ülkeleri de bunu önlemek için Aral Gölü'nün kuruyan dibinde ağaçlandırma çalışmaları yaparak bu kaybı belirgin ölçüde azaltmayı, bu felaketin bölge nüfusu sağlığına verdiği zararı en aza indirmeyi amaçlıyor.

Özbekistan hükümeti son yıllarda Aral Gölü'nün kuruyan havzasının ağaçlandırma çalışmalarına hız verirken bu çalışmalar sonucunda gölün tuzlu tabakayla kaplı kuruyan kısmını yeşillendirmeyi ve bunun sonucunda kum ve tuzlu tozların bölgeye yayılmasını önlemeyi hedefliyor.

- Aral Gölü’nün kuruyan 1,7 milyon hektar kısmı ağaçlandırıldı

AA muhabirinin Özbekistan Ekoloji, Çevre Koruma ve İklim Değişikliği Bakanlığından aldığı bilgiye göre, hükümet bölgedeki ekolojik durumun iyileştirilmesi amacıyla 2017 yılından bu yana Aral Gölü’nün kuruyan kısmında ağaçlandırma çalışmalarını arttırırken bu amaçla gölün kuruyan dibinde Orta Asya çöllerine özgü saksaul gibi ağaç ve bitkilerin tohum ve fideleri ekiliyor.

Bu çerçevede 2017'de "yeşil kuşak" oluşturulmasına yönelik başlatılan proje kapsamında Aral Gölü'nün kuruyan kısmındaki 1 milyon 730 bin hektar alana çöl ağaçları ve bitkileri dikilerek 17 bin kilometrekare alan ağaçlandırıldı.

Özbekistan Bakanlar Kurulunca Aral Gölü’nün kuruyan kısmında ağaçlandırma çalışmalarının yapılmasına ilişkin imzalanan karara göre, bu yıl da Aral Gölü'nün kuruyan kısmındaki 150 bin hektarlık alanda ağaçlandırma çalışmaları yapılacak.

Ülke hükümetince, gölün kuruyan kısmının ağaçlandırılmasına yönelik bir eylem planı hazırlanırken bu planın 12 yıla kadar başarılı bir şekilde yürütülmesi sonucunda Aral Gölü havzasındaki çevresel durumun önemli ölçüde iyileştirilmesi öngörülüyor.

- Aral Gölü’nün kuruması

Eski Sovyetler Birliği döneminde, Aral Gölü'nü besleyen Seyhun (Siriderya) ve Ceyhun (Amuderya) ırmaklarının sularının büyük kısmının pamuk tarlalarına akıtılması sonucu göl, 1960'lı yıllarda kurumaya başladı.

1960 yılında 68 bin kilometrekare yüzölçümü ve 1083 kilometreküp su hacmine sahip Aral Gölü'nün uzunluğu 426 kilometre, eni 284 kilometre, en derin noktası ise 68 metreydi. Gölün yüzölçümü son yıllarda 8 bin kilometrekareye, su hacmi 75 kilometreküpe, en derin noktası ise 20 metreye düştü ve göl ikiye bölündü.

Eski Sovyetler Birliği'nin, 1960-1990 yıllarında pamuk deposu olarak kullandığı Orta Asya'da pamuk üretimini artırmak amacıyla sulanan tarım arazilerini 4,5 milyon hektardan 7 milyon hektara çıkarması sonucunda bölgede suya talep artarken gölü besleyen Seyhun ve Ceyhun ırmaklarının suları oldukça azaldı.

- Aral Gölü'nün kuruyan dibinde Aralkum Çölü oluştu

Daha önce dünyanın dördüncü büyük gölü olarak bilinen Aral Gölü, 2020'de eski kıyılarından 170 kilometreye kadar geri çekilirken suların çekildiği 60 bin kilometrekarelik alanda "dünyanın en genç çölü" olarak nitelendirilen Aralkum Çölü meydana geldi.

Tuzlu kum tabakalarıyla kaplı çölden her sene kum fırtınalarında uçan yaklaşık 100 milyon ton kum ve tuzlu toz, bölgeyi büyük bir çevre felaketiyle karşı karşıya bırakırken uzmanlar bu tozların Orta Asya'nın tamamına yayıldığını ve Orta Asya’nın en yüksek buzullarında bile rastlandığını belirtiyor.

Gölün kurumasıyla ortaya çıkan toprak erozyonu ve hava kirliliği insan sağlığını, yaşam koşullarını ve çevreyi olumsuz yönde etkilerken yaklaşık 2 milyon nüfusun yaşadığı Aral Gölü havzasındaki çevre felaketi, halk arasında çeşitli hastalıkların yaygınlaşmasına ve bebek ölümlerinin artmasına da neden oldu.

1960'lı yıllarda Aral Gölü'nün kıyısındaki balıkçı kasabası Moynak'ta, tarım arazilerinin büyük oranda tuzlanması ve gölün kıyılarının 100 kilometreden fazla geri çekilmesi sonucu tarım ve balıkçılık zarar gördü, daha iyi yaşam koşulları arayışına giren halkın bir kısmı ise diğer bölgelere göç etti.

Aral Gölü havzasında 1960'lı yıllarda rastlanan 300'den fazla bitki, 35 kuş ve 23 hayvan türü, Özbekistan'da ender görülen bitki ve hayvan türlerinin yer aldığı "Kırmızı Kitap"ta kayıt altına alınırken bu bitki, kuş ve hayvanların büyük bir kısmı yok olmuş, bir kısmı da göç etmiş bulunuyor.

1960'ta 34 balık türünün bulunduğu gölde o dönemde yılda ortalama 60 bin ton balık avlanırken gölün kurumasıyla suyun tuzlanma oranının 10 kat artması sonucunda göldeki balıkların neredeyse tamamı yok oldu.

Eskiden gölün kıyısında bulunan balıkçı kasabası Moynak'taki balık konservesi fabrikaları kapanarak harabeye dönüştü. Balıkçı tekneleri, eski sahili gemi hurdalığına çevirirken suyun geri çekildiği alanlarda oluşan çölde ise artık develer geziyor.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.