İran insansız hava araçları Sudan'daki savaşın seyrini değiştirecek mi?

Veriler, İran'dan Port Sudan'a çok sayıda uçuş yapıldığını ortaya koyuyor.

İran ordusunun resmi internet sitesi tarafından 20 Nisan 2023 tarihinde yayınlanan, İran yapımı insansız hava araçlarına ait bir fotoğraf. (İran ordusu/AP)
İran ordusunun resmi internet sitesi tarafından 20 Nisan 2023 tarihinde yayınlanan, İran yapımı insansız hava araçlarına ait bir fotoğraf. (İran ordusu/AP)
TT

İran insansız hava araçları Sudan'daki savaşın seyrini değiştirecek mi?

İran ordusunun resmi internet sitesi tarafından 20 Nisan 2023 tarihinde yayınlanan, İran yapımı insansız hava araçlarına ait bir fotoğraf. (İran ordusu/AP)
İran ordusunun resmi internet sitesi tarafından 20 Nisan 2023 tarihinde yayınlanan, İran yapımı insansız hava araçlarına ait bir fotoğraf. (İran ordusu/AP)

Reuters'in haberine göre Sudanlı üst düzey bir askeri kaynak, Sudan'daki iç savaşın üzerinden bir yıl geçtikten sonra ‘Sudan ordusu tarafından geliştirilen’ İran yapımı silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) çatışmanın gidişatını değiştirmeye, Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) ilerleyişini durdurmaya ve başkent çevresindeki toprakları geri almaya yardımcı olduğunu söyledi.

Askeri kaynak gibi bilgilerin hassasiyeti nedeniyle isimlerinin açıklanmasını istemeyen bölgedeki altı İranlı kaynak, yetkili ve diplomat Reuters'e Sudan ordusunun son birkaç ay içinde İran yapımı insansız hava araçları (İHA) edindiğini söyledi. Pek çok Hartum sakini, Sudan ordusunun savaşın ilk aylarında füze bataryaları ve savaş uçaklarıyla birlikte bazı eski İHA’lar kullandığını, ancak Hartum ve diğer şehirlerdeki yoğun nüfuslu mahallelerde konuşlanmış HDK savaşçılarını ortadan kaldırmada çok az başarı elde ettiğini söyledi.

Bölge sakinlerinden beş tanık, çatışmaların dokuzuncu ayı olan Ocak ayında, Hartum'un kuzeyindeki Vadi Seyidna Hava Üssü’nden daha etkili İHA’ların kullanılmaya başlandığını bildirdi. Bölge sakinleri İHA’ların HDK hareketlerini izlediğini, HDK mevzilerini hedef aldığını ve başkent Hartum'u da içine alan Nil Nehri kıyısındaki üç şehirden biri olan Omdurman'daki topçu saldırılarının yerini belirlediğini söyledi.

Omdurman'ın es-Sevra mahallesi sakinlerinden 59 yaşındaki Muhammed Osman, “Geçtiğimiz haftalarda ordu askeri operasyonlarda hassas İHA’lar kullandı. Bu da HDK'yi birçok bölgeden kaçmaya zorladı ve ordunun Eski Omdurman'da hava kuvvetlerinin koruması altında kuvvetlerini konuşlandırmasına olanak sağladı” dedi.

Daha önce ordunun Omdurman ve diğer bölgelere İran'a ait İHA’lar konuşlandırmasının boyutu ve şekli konusunda herhangi bir rapor yayınlanmamıştı. Yalnızca Bloomberg ve Sudanlı bazı medya kuruluşları İran'a ait İHA’ların ülkede bulunduğunu bildirmişti.

Sudan ordusu yalanladı

Sudan ordusundan üst düzey bir kaynak, İran yapımı İHA’ların doğrudan Tahran'dan geldiğini yalanladı ve nasıl satın alındıklarını ya da ordunun kaç uçak edindiğini söylemekten kaçındı. Reuters, ayrıntıları bağımsız olarak doğrulayamadığını bildirdi. Kaynak, Sudan ve İran arasındaki diplomatik iş birliğinin geçen yıl yeniden tesis edilmesine rağmen, resmi askeri iş birliğinin halen beklemede olduğunu ifade etti.

Geçtiğimiz yıl İran'ı ziyaret eden Sudan Dışişleri Bakan Vekili Ali es-Sadık, İran İHA’larıyla ilgili bir soru üzerine Reuters'e “Sudan, İran'dan herhangi bir silah almamıştır” dedi. Ne ordunun medya departmanı ne de İran Dışişleri Bakanlığı Reuters’ın yorum taleplerine yanıt vermedi.

gfrbr
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, geçtiğimiz Şubat ayında Tahran'da Sudan Dışişleri Bakan Vekili Ali es-Sadık ile el sıkışırken (İran Cumhurbaşkanlığı)

HDK, Omdurman'da gerileme yaşadığını kabul etti. HDK medya ofisi, topladığı istihbarata dayanarak ordunun İran'dan İHA ve çeşitli silahlar aldığını bildirdi. Buna ilişkin kanıt sunma taleplerineyse yanıt vermedi. İranlı ve bölgesel kaynaklar, Tahran'ın Sudan ordusuna verdiği desteğin amacının stratejik konuma sahip bu ülkeyle bağları güçlendirmek olduğunu söylüyor.

Kızıldeniz kıyısında yer alan Sudan, Ortadoğu'da savaş sürerken İran da dahil olmak üzere küresel güçler arasındaki rekabetin ortasında önemli bir konumda bulunuyor. Kızıldeniz'in diğer tarafında, Yemen'deki Husiler Gazze Şeridi'ndeki Hamas'ı desteklemek için saldırılar düzenliyor. Adının açıklanmasını istemeyen Batılı bir diplomat “İran bunun karşılığında ne alıyor? Artık Kızıldeniz ve Afrika tarafında bir sıçrama tahtasına sahipler” dedi.

Sahadaki son kazanımlar, Sudan'ın başkentinde çatışmaların başladığı Nisan ayından bu yana ordunun elde ettiği en büyük kazanımlar olarak değerlendiriliyor.

f bgf
İran Muhacir İHA’ları (Tasnim)

Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan ve HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) arasındaki savaş milyonlarca kişiyi açlığa sürükledi, dünyanın en büyük yerinden edilme krizini yarattı ve batı Sudan'ın Darfur bölgesinde etnik temelli cinayet ve cinsel şiddet dalgalarını tetikledi.

Birleşmiş Milletler (BM) uzmanları, HDK'nin savaş çabalarının Çad, Libya ve Güney Sudan gibi komşu Afrika ülkeleri tarafından desteklendiğini söylüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan iki görgü tanığı, ordunun Omdurman'daki başarısının, Şubat ayından itibaren Hartum'un kuzeyindeki Bahri'de İHA’lar, topçu ve kara kuvvetleri kullanarak benzer saldırıları sürdürmesine ve el-Cili (el-Jeili) petrol rafinerisini kontrol altına almaya çalışmasına olanak sağladığını söyledi.

Sudan ordusu, son dönemde elde ettiği kazanımların kontrol ettiği bölgelerde binlerce gönüllü toplamasına da yardımcı olduğunu bildirdi. Gönüllü olarak askere alımlar altı aydan uzun bir süredir devam ediyor ve Aralık ayından bu yana hızlandı.

İran'dan uçuşlar

Eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir döneminde Sudan ile İran arasında yakın iş birliği vardı. Ancak el-Beşir, otuz yıllık iktidarının sonunda yoğun baskılar sonucunda Tahran'ı terk etti. Eski bir Sudan istihbarat servisi generali olan Emin Meczub, Sudan'ın daha önce İran'ın yardımıyla silah ürettiğini ve savaş sırasında daha etkili olmaları için zaten sahip olduğu İHA’ları güçlendirdiğini söyledi. Meczub, son zamanlarda çatışmalarda kullanılan İHA’ların menşei hakkında ise özel bir yorum yapmadı.

İran rejimine yakın bölgesel bir kaynak, İran havayolu şirketi Fars Air Qeshm’in geçen yılın sonlarından bu yana İran'a ait Muhacir ve Ebabil İHA’larını birkaç kez Sudan'a naklettiğini belirtti. Muhacir ve Ebabil İHA'ları, henüz yorum talebine yanıt vermeyen İran Savunma Bakanlığı'na bağlı şirketler tarafından üretiliyor.



Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
TT

Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)

İsrail'in, Türkiye'nin Gazze'deki barış sürecinde oynayacağı rolle ilgili itirazları, Tel Aviv-Washington hattındaki gerilimleri göz önüne seriyor. 

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin Gazze'deki Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Türkiye, ABD'nin barış planı kapsamında kurulacak güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamış ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Haaretz'in analizinde, Doha'daki toplantıya Türk yetkililerin katılmadığına dikkat çekiliyor. 

Bu durumun, "Ankara'nın Gazze'de oynamak istediği role karşı Tel Aviv'in itirazlarının Washington tarafından kabul edildiği yönünde bir işaret olduğu" savunuluyor. 

Diğer yandan Liza Rozovsky'nin kaleme aldığı analizde, Gazze'ye insani yardım ve bölgenin yeniden inşasına destek sağlama da dahil Ankara'nın süreçte rol oynaması için ABD ve İsrail arasındaki görüşmelerin sürdüğü yazılıyor. 

Türkiye'yle ilgili meselenin, ABD ve İsrail ilişkilerindeki gerginlikleri ön plana taşıdığı belirtiliyor. 

Binyamin Netanyahu'nun "her şeyden önce radikal sağcı koalisyonunu korumayı" istediğine dikkat çekiliyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın da Gazze planı etrafında kurduğu "kırılgan koalisyonu" korumaya çalıştığı ifade ediliyor. 

Washington'ın aynı anda Tel Aviv'i memnun etmek, Arap ve Müslüman ortaklarına istediklerini vermek ve Gazze'nin yeniden inşası için önemli miktarda finansman sağlamasını beklediği Avrupalı müttefiklerinin desteğini güvence altına almak istediği belirtiliyor. 

Diğer yandan Times of Israel'in dünkü haberinde de Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Gazze'deki geçiş yönetiminin denetlenmesi amacıyla kurulacak Barış Kurulu'nda görmek istediği aktarılmıştı. 

Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceği belirtilmişti. Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği de yazılmıştı.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Haaretz, Times of Israel, Reuters


Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
TT

Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)

Gazze Şeridi'nde oluşturulacak Barış Kurulu'na Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Birleşik Krallık, İtalya ve Almanya'nın katılma taahhüdü verdiği aktarılıyor.

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan yetkililer, ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 maddelik barış planı kapsamında kurulacak Barış Kurulu'na 6 ülkenin katılma taahhüdü verdiğini söylüyor.

Trump yönetimi, Barış Kurulu'na katılacak ülkeler sayesinde Gazze'de kurulacak yapının uluslararası meşruiyetinin artacağını düşünüyor.

Sözkonusu ülkelerin fon, asker veya diğer türden destekleri sağlama olasılığının da artacağı değerlendirmesi paylaşılıyor.

Diğer yandan ABD, İsrail ve Arap ülkelerinden diplomatlar, Barış Kurulu'na katılmanın Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) asker gönderme taahhüdü anlamına gelmediğini vurguluyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Türkiye de güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamıştı ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Diplomatlar, Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceğini belirtiyor.

Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği aktarılıyor.

Trump'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı da kurulda görmek istediği aktarılıyor.

Diğer yandan yetkililer, Riyad yönetiminin Gazze'deki durum netleşene kadar böyle bir karar almaktan kaçındığını söylüyor.

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin ISF'ye çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Ancak Arap yetkililer, ISF'nin Hamas'ı silahsızlandırma planıyla ilgili sorunların devam ettiğine dikkat çekiyor. Örgüt, bağımsız Filistin devletinin kurulmasına ilişkin bir süreç başlatılmadan silah bırakmaya yanaşmayacağını bildirmişti.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Times of Israel, Reuters


Netanyahu ve Trump İran’a saldırıları çok önceden planlamış

Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
TT

Netanyahu ve Trump İran’a saldırıları çok önceden planlamış

Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'a saldırıları çok daha önceden planlamış.

Washington Post'un aktardığına göre Trump ve Netanyahu, İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları şubatta yaptıkları ilk görüşmede planlamaya başladı.

Beyaz Saray'da gerçekleştirilen toplantıda Netanyahu'nun Trump'a 4 seçenek sunduğu belirtiliyor. Bunlar arasında İsrail ordusunun tek başına saldırı düzenlemesi, ABD'nin asgari yardımda bulunması, tam işbirliğiyle harekat yapılması ya da ABD'nin saldırıyı yönetmesi yer alıyordu.

Haberde, Trump'ın ilk etapta İran’ın nükleer programıyla ilgili diplomatik sürece şans vermeyi tercih ettiği belirtiliyor. Washington ve Tahran, nükleer program ve uranyum zenginleştirme konularıyla ilgili bu yıl birçok görüşme düzenlemişti.

Diğer yandan bu süreçte İsrail ve ABD'nin muhtemel saldırı planlarını gizlice hazırlamaya devam ettiğine dikkat çekiliyor.

ABD ve İsrail'in İran'ı hazırlıksız yakalamak için medyaya yanıltıcı bilgiler servis ettiği de ortaya çıktı.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir yetkili şunları söylüyor:

Netanyahu'nun Witkoff veya Trump'la fikir ayrılığı yaşadığına dair haberlerin hiçbiri doğru değildi. Ancak böyle bir genel algının yaratılması iyi oldu. Bu sayede birçok kişi fark etmeden planlamalara devam ettik.

Haberde, Mossad'ın operasyon için 100'den fazla İranlıyı devşirip silahlandırdığı aktarılıyor. Bu kişilerin bir kısmı İsrail'de özel eğitimden geçirilmiş.

Ajanlara belirli görevler verildiği ancak bunların İran'ın nükleer ve balistik füze programına yönelik geniş çaplı bir operasyonun parçası olduğu söylenmedi.

İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) "Narnia Operasyonu" adı verdiği harekatta Tahran'da Mossad'a ait drone rampaları ve çeşitli askeri düzenekler kurulduğu da ortaya çıkmıştı.

İran ve İsrail arasında Gazze savaşı nedeniyle tırmanan gerginlik haziranda sıcak çatışmaya dönüşmüştü. İsrail'in 13 Haziran'daki saldırısıyla başlayan çatışmalarda İran vakit kaybetmeden misilleme yapmıştı.

Washington Post, çatışmalar sürerken Trump yönetiminin Tahran'a gizli bir teklif götürdüğünü de yazıyor. 15 Haziran'da iletilen teklifte, İran'ın Ortadoğu'daki milislere desteğini kesmesi ve uranyum zenginleştirme tesislerini kapatması istendi. Bunun karşılığında Washington tüm yaptırımların kaldırılacağını söyledi.

Ancak kaynaklar, ABD'nin Katar aracılığıyla İran'a gönderdiği teklifin reddedildiğini söylüyor. Bunun ardından Trump'ın İsrail'in yanında savaşa katılmaya karar verdiği aktarılıyor.

Çatışmalarda ABD'ye ait bombardıman uçakları İran'daki İsfahan, Fordo ve Natanz tesislerine 22 Haziran'da hava saldırısı düzenlemiş, operasyonda 14 "sığınak delici" GBU-57 bombası kullanılmıştı.

İran, ABD'nin saldırısına cevap olarak 23 Haziran'da Amerikan ordusunun Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü'ne saldırmıştı. Operasyonda Tahran'ın önceden Washington'a haber verdiği ve hiçbir can kaybı yaşanmadığı aktarılmıştı.

Washington operasyonun ardından 24 Haziran'da taraflar arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.

Saldırılarda İran, İsrail'e 500 balistik füze ve binden fazla drone göndermişti. İsrail'de 32 kişi yaşamını kaybetmiş, 3 binden fazla kişi de yaralanmıştı. İran'da ise binden fazla kişi ölmüş, 4 bini aşkın kişi yaralanmıştı. 

İsrail ve ABD, İran'ın uranyum zenginleştirerek nükleer silah elde etmeye çalıştığını savunurken Tahran iddiaları reddediyor. 

Independent Türkçe, Washington Post, Times of Israel