Kremlin: Tamamlanmamış barış anlaşması Ukrayna görüşmelerinin temeli olabilir

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov (DPA)
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov (DPA)
TT

Kremlin: Tamamlanmamış barış anlaşması Ukrayna görüşmelerinin temeli olabilir

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov (DPA)
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov (DPA)

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov dün (Cuma), Rusya ve Ukrayna arasında 2022'de tamamlanamayan barış anlaşmasının yeni müzakereler için temel oluşturabileceğini, ancak Kiev'in görüşmelere hazır olduğuna dair bir işaret olmadığını açıkladı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, defalarca Rusya ve Ukrayna'nın Nisan 2022'de İstanbul'da yapılan görüşmelerde çatışmaları sona erdirme konusunda anlaşmaya yakın olduklarını, ancak Rus birliklerinin Kiev yakınlarına çekilmesi üzerine Ukrayna'nın geri adım attığını söyledi.

Anlaşmanın, Ukrayna'nın jeopolitik olarak tarafsız bir statü benimsemesini, NATO'ya katılmamasını, silahlı kuvvetlerini küçültmesini ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin karşı çıktığını açıkça belirttiği doğu Ukrayna'ya özel statü verilmesini gerektiren maddeler içerdiği bildirildi.

Putin, Perşembe günü yaptığı açıklamalarda, olası barış görüşmeleri konusunu tekrar gündeme getirdi ve gerçekçi müzakereler olarak tanımladığı görüşmelere açık olduğunu söyledi. Ancak Ukrayna'nın isteği üzerine Haziran ayında İsviçre'nin ev sahipliği yapacağı iki günlük üst düzey konferansa, Rusya'nın katılmaması halinde bunun anlamsız olacağını söyleyerek karşı çıktı.

Putin'e göre söz konusu toplantı, Moskova'nın Ukrayna'da yeni topraklar ilhak etmesi de dahil olmak üzere son dönemdeki gerçekleri dikkate almıyor.

Donetsk bölgesinde gerçekleşen bombardıman sonucu yıkılan bir binanın enkazında eşyalarını arayan bir kadın (AFP)

Dün Ukrayna'nın batısında öğrencilerle bir araya gelen Zelenskiy, o dönemdeki görüşmelerin gerçek anlamda görüşmeler olmadığını söyleyerek 2022 görüşmelerinin daha ileri tartışmalar için temel olarak kullanılmasını reddediyor gibi göründü.

Zelenskiy, Belarus ve Türkiye'deki 2022 görüşmelerinin savaşı durdurma potansiyeline sahip olup olmadığı sorusuna “Hayır” cevabını verdi.

Kendi web sitesinde yayınlanan bir videoda, “Müzakereler her iki taraf da bir anlaşmaya varmak istediğinde gerçekleşir. Ancak taraflardan biri, hangi ülke ya da şehir olursa olsun, size ültimatom veriyorsa, bu müzakere değildir” ifadelerini kullandı.

Üst düzey bir Ukraynalı yetkili, iki tarafın 2022 yılında Türkiye'de bir anlaşmaya varmaya yakın olduğunu kabul etti, ancak Kiev'in Rus tarafının herhangi bir anlaşmayı uygulayacağına güvenmediği için teklifi daha ileri götürmediğini söyledi.

Peskov, Moskova'nın egemenlik iddia ettiği Ukrayna bölgelerine atıfta bulunarak, Rusya topraklarına dört yeni bölgenin eklenmesi de dahil olmak üzere 2022'den bu yana çok şeyin değiştiğini söyledi. Ancak Peskov, tamamlanmamış İstanbul anlaşmasının halen yeni görüşmeler için temel oluşturabileceğini ve Rusya'nın buna hazır olduğunu belirtti. Moskova'nın Ukrayna tarafının görüşmelere hazır olduğunu hissedip hissetmediği sorulduğunda ise “Hayır, biz öyle hissetmiyoruz” cevabını verdi.

Ukrayna, Moskova'nın 2014 yılında ilhak ettiği Kırım da dahil olmak üzere tüm topraklarının geri verilmesini ve Rus askerlerinin tamamının topraklarından ayrılmasını istiyor. Ayrıca Rusya'yı dışlayan pozisyonu konusunda uluslararası görüşmeleri zorlamaya çalışıyor.



Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Güney Asya'da kırılgan barış

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Kaswar Klasra

Hindistan ve Pakistan arasında, Hindistan yönetimindeki Keşmir'de gerçekleşen yeni bir terör saldırısıyla tetiklenen son şiddet patlaması, dünyanın dikkatini Güney Asya'daki gergin cephe hatlarına yeniden odakladı. ABD öncülüğündeki uluslararası arabuluculuk çabaları, iki nükleer silahlı komşuyu savaşın eşiğinden geri çekmeyi başarmış olsa da, bu ihtiyatlı sakinlik kalıcı bir barış olarak kabul edilemez.

İki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Keşmir anlaşmazlığına bir çözüm bulunmaması nedeniyle, bölge 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit eden bir gerilimi tırmandırma döngüsünün esiri olmaya devam ediyor.

Bu hadise, on yıldan kısa bir sürede yaşanan üçüncü büyük tırmandırma sayılıyor ve her dalga bir öncekinden daha tehlikeli. Hindistan'ın Pakistan topraklarında faaliyet gösteren militanları sorumlu tuttuğu Pahalgam'daki saldırı, her iki taraftaki askeri tesisleri hedef alan bir dizi füze ve insansız hava aracı saldırısını tetikledi. Gerginliğin tırmanma hızı ve yoğunluğu, durumun kırılganlığını ve yarımadanın büyük bir felakete kaymaya hazır olduğunu teyit ederek, tehlike seviyesini yükseltti. Önceki örneklerde olduğu gibi, ABD, krizi kontrol altına almak için arabuluculu olarak müdahalede bulundu. Kendisine duyurulmayan Çin ve Körfez çabaları da destek verdi.

Bu model tanıdık hale geldi; Keşmir'de bir terör olayı gerçekleşiyor, onu Hindistan’ın yanıtı,  ardından Pakistan'ın askeri yanıtı takip ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Son şiddet dalgasını diğerlerinden ayıran husus yalnızca yoğunluğu değil, aynı zamanda kullanılan savaş araçlarının gelişmişliğiydi. Her iki taraf da geleneksel askeri güç kullanımının yanı sıra siber operasyonlara ve insansız hava araçlarına başvurdu. Bu çatışma, yapay zekanın, otonom insansız hava araçlarının ve siber savaşın savaş alanını yeniden şekillendirmeye başladığı Güney Asya'nın askeri tarihinde yeni bir bölümü işaret ediyor. Bununla birlikte, siyasi söylem durgun kaldı ve önemli bir dönüşüme sahne olmadı.

 Hindistan, çok daha büyük olan ekonomisi ve Batı'ya giderek daha yakın hale gelmesi sebebiyle stratejik bir ivmeye sahip olduğunu hissedebilir, fakat devam eden istikrarsızlık büyük hedeflerini tehdit ediyor. Tedarik zincirlerini Hindistan'a taşımayı düşünen küresel şirketler, çalkantılı bir bölgesel tablo karşısında tereddüt ediyor. Kalkınma veya kuzeydeki Çin tehdidi ile yüzleşmede kullanılabilecek kaynaklar kronik sınır krizi tarafından tüketiliyor. Dahası, Keşmir'de devam eden huzursuzluk, yerel halkı devletten daha da uzaklaştırıyor ve Yeni Delhi'nin son vermeye çalıştığı ayaklanmayı körüklüyor.

Pakistan’a gelince, yüksek gerilimin maliyeti onun için daha ağır. Uluslararası kredilere bağımlı ve yakın zamanda terörizm finansmanı artırılmış izleme listesinden çıkarılan kırılgan ekonomisi, her tırmandırmada ağır kayıplar yaşıyor.

Pakistan'ın Pahalgam saldırısıyla ilgili ortak soruşturma teklifi -Hindistan'ın bu tür girişimleri tekrar tekrar reddetmesine rağmen- ciddiye alınmayı hak ediyor. Bu tür konularda şeffaflık ve iş birliği, karşılıklı şüphe döngüsünü kırmaya yardımcı olabilir. Hindistan gerçekten sadece geçici bir ateşkes değil, uzun vadeli bir barışı hedefliyorsa, yanlış değerlendirme riskini azaltacak mekanizmalar kurmak için İslamabad ile ciddi bir diyaloğa girmelidir.

Sadece krizleri yönetmek yerine, iki ülke çatışmanın kökenlerini ele alma gibi daha zor bir göreve girişmelidir. Nükleer silaha sahip iki komşu arasındaki son gerginlik, Keşmir sorununun acilen ele alınması gereken bir nükleer patlama noktası olduğunu teyit etti. Bu kriz Hindistan ve Pakistan'daki 1 milyardan fazla insanın hayatını tehdit ediyor.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları da dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için bu anı değerlendirmelidir

Pakistan, Keşmir sorununun çözümünün ancak diyalog yoluyla mümkün olduğunu kabul ederken, Hindistan askeri baskının siyasi bir çözüme alternatif olmadığını kabul etmelidir. Keşmir'de adil ve kalıcı bir çözüm sadece bölgeyi istikrara kavuşturmakla kalmayacak, aynı zamanda onlarca yıldır arzu edilen ekonomik ve ticari iş birliğinin ve ilişkilerin normalleşmesinin önünü açacaktır.

Dış baskıyla durdurulan son turun sonucu, sahadaki gerçekleri değiştirmedi. Her iki tarafın askeri kuvvetleri halen yüksek alarm durumunda ve resmi bir barış anlaşması imzalanmadı. Ancak, her iki başkent de kısa vadeli taktik hesapların ötesine geçmeye karar verirse, bu tırmandırma bir dönüm noktası olabilir.

Uluslararası aktörler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Körfez ülkeleri, doğrudan askeri iletişim kanalları, bağımsız soruşturma organları ve şeffaflığa yönelik karşılıklı taahhütler de dahil olmak üzere etkili bir kriz yönetim mekanizmasının kurulması için baskı yapmak üzere bu anı değerlendirmelidir. Aynı şekilde Pakistan ekonomisini ticaret ve yatırım teşvikleri yoluyla desteklemek, alışılmadık yöntemlere olan bağımlılığını azaltabilirken, Hindistan'ın daha ölçülü bir duruşu Keşmirliler ile genel olarak bölgenin sakinleri arasındaki güveni yeniden inşa edebilir.

Bu ganimet için yapılmış bir savaş değildi ve taraflardan hiçbiri zafer kazanmadı. Aksine bu savaş, Güney Asya'nın uçurumun eşiğinde olduğunun acı bir hatırlatıcısı ve Delhi ile İslamabad liderlerine kalıcı bir barış için gereken sıkı ve zorlu çalışmaya başlamaları yönünde acil bir çağrıydı.