Her devletin, ister savaşta ister barışta olsun, birçok tarihsel deneyimin birikimi sonucunda ve bu devletlerin kendilerini ve tüm devletler arasındaki rollerini nasıl algıladıklarına göre oluşan bir stratejik kültüre sahip olduğu bilinmektedir. Söz konusu kültür üzerinde hem stratejik doktrin hem de askeri muharebe doktrini kurulur ve temellendirilir. Bu, devletlerin nadiren terk ettiği tarihi bir mirastır.
İsrail coğrafi olarak İran'dan yaklaşık bin 500 kilometre uzaktadır. Ancak İsrail, İran'ın kalbine ulaşabilecek gelişmiş askeri araçlara sahiptir. İran ise söz konusu coğrafi uzaklığı Yemen'den Gazze'ye, Irak’tan Suriye ve Lübnan'a uzanan bir vekil güçler ağı ile telafi ediyor.
Lübnan bu ağın ağırlık merkezini işgal ediyor. Bu da bizi çeşitli boyutlara dayanan ve Irak ile Bereketli Hilal'e doğru batı yönünde sürekli genişleme arayışı içinde olan İran'ın stratejik kültürüne geri getiriyor.
Buna karşılık İsrail caydırıcılık, erken uyarı ve hızlı çözüm üçgenine dayalı bir stratejik doktrin benimsiyor. Caydırıcılığı sağlamak ve düşmanın kendisine karşı büyük bir savaşa hazırlanmasını önlemek için ‘savaşlar arası savaş’ ilkesini benimsiyor.
İran ise stratejik sabır ilkesini benimsiyor. Başka bir deyişle, ‘Güçlenene kadar bekle’ prensibini uyguluyor.
İran'ın Sadık Vaat Operasyonu
Bu operasyon, İran ve İsrail için tüm stratejik konseptleri geçici olarak altüst etti. İran stratejik sabır yerine, stratejik boşluktan ve istikrara kavuşturmak için çalıştığı, çalışmaya devam ettiği vekalet sisteminden faydalanarak saldırıya geçti.
Benzer şekilde İran, İsrail'in Gazze savaşına saplanıp kaldığını ve kendisine, hatta Hizbullah başta olmak üzere vekil güçlerinden birine bile savaş açamayacağını fark etti. Son olarak İran, İsrail’in destekçisi ABD'nin istemediği bölgesel bir savaşa girme konusundaki isteksizliğinden faydalandı.
İran İsrail'e saldırısında, başta insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler olmak üzere en iyi silahlarını kullandı. Saldırı niyetini resmî açıklamalar ve gizli kanallar aracılığıyla önceden bildirmişti ki, bu da İHA’ların İran'dan İsrail'e uçuş süresinin yedi saat olduğu düşünüldüğünde sürpriz unsurunu ortadan kaldırdı. Dolayısıyla İran'ın operasyondan önce bir ‘çıkış stratejisi’ geliştirdiğini bildirmek için önceden planlama yaptığını söylemek doğru olacaktır.
İsrail'in caydırıcılığı
İsrail'in caydırıcılığı geçici olarak düştü. Diğer taraftan ABD Başkanı Joe Biden'ın hem İran'a hem de İsrail'e yaptığı uyarılardan sonra ABD'nin caydırıcılığı da azaldı. Biden, İran'ı saldırıya karşı uyarmıştı ve şimdi de Netanyahu'yu saldırıya karşılık vermemesi konusunda uyarıyor. Bu bağlamda İsrail, İran'ın İHA ve füzelerinin topraklarına düşmesini engelleyerek stratejik kültürünün aksine pasif caydırıcılığı benimsedi. Ama yakında inisiyatifi ele alıp saldırarak aktif caydırıcılığa dönebilir. Ancak bunu İran saldırısının getirdiği tüm değişiklikleri göz önünde bulundurduktan sonra yapabilir.
Bu süreç, İran teknolojisinin aksine Batı'nın teknolojik ilerlemelerini ortaya koydu. Ancak bu operasyon, kullanılan silahlar için bir deneme alanı oldu.
Bu süreçten sonra stratejik sabır ilkesinin zorla da olsa İran'dan İsrail'e devredilmesi, İsrail'in ‘savaşlar arası savaş’ kavramı içinde ‘önleme’ ilkesine dayanan tüm stratejik kültürüyle çelişiyor.
Bu operasyon ve İsrail ile Batı'nın başarısı, İHA ve füzelerden oluşan yeni tehditle başa çıkabilecek modern teknolojik araçların bulunabileceğini ve icat edilebileceğini kanıtladı. Bunu yaparken ABD ve İsrail, İran'ın İHA, balistik füzeler ve dolaylı olarak vekalet ağı yoluyla elde etmeye çalıştığı ‘stratejik eşitlik’ ilkesine darbe vurabilir.
İran şu ilkeyi benimsedi: ‘Eğer diğerine yetişemiyor ve kazanamıyorsan, oyunun kurallarını değiştir.’ İran, İsrail hava savunmasını delemese bile bu durumun bölge ülkeleri için geçerli olmadığını düşünüyor. Peki, İngiltere ve ABD bölgedeki müttefiklerinin hava sahasını savunmaya katılacak mı?
İran bu yanıtla, vekilleri nezdinde itibarını yeniden kazanmak istedi. O, arenaların birliği kadar tiyatronun da yöneticisi. Hedef kendisi iken nasıl karşılık vermesin ki?
Bir sonraki aşama için senaryolar
İran saldırısı bölgedeki stratejik dinamiği değiştirdi. İran bunu bir daha tekrarlayamaz; İsrail de sabırlı olamaz. Bu nedenle itici güç ve inisiyatif İran'dan İsrail ve ABD'ye geçti. İran şimdi karşılık beklerken, bir yandan da özellikle söylem ve medyada yaptıklarından faydalanmaya çalışıyor. Ancak İran'ın saldırısı İsrail'in Lübnan, Suriye ya da Irak'ta İran'ın bölgedeki vekil güçlerine karşı koyma gerekliliği konusundaki ısrarını arttıracaktır. İsrail'den uzakta kendi topraklarından İHA ve füze saldırısı düzenleyebilen İran, bu silahları İsrail'e yakın müttefiklerine aktarırsa ne olur? Bu durumda İsrail, İHA’lar gelmeden önce onları düşürmek için Amerikalılarla birlikte kullandığı zaman unsurunu kaybedebilir.
İran'ın operasyonunun bir diğer tehlikesi de dünyanın dikkatini Gazze Şeridi'nde olup bitenlerden İran ve İsrail arasındaki savaş riskine çekebilecek olmasıdır. Bu nedenle ABD, Netanyahu'yu memnun etmek için Refah operasyonunu Amerikan şartlarıyla kabul edebilir.
*Bu analiz, Şarku’l Avsat için bir askeri analist tarafından yapıldı