Kırgızistan'da TikTok'a erişim kısıtlandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Kırgızistan'da TikTok'a erişim kısıtlandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Kırgızistan'da, Çin merkezli sosyal medya platformu TikTok'a erişim kısıtlandı.

Ülkede kullanıcılar, sosyal medya platformu TikTok uygulamasına bugün itibarıyla Google, Opera ve Safari gibi tarayıcılar üzerinden erişim sağlayamadı.

Cep telefonlarındaki Apple ve Google Play Store uygulamalarından yüklenen TikTok sürümü ise çalışmaya devam ediyor.

Kültür, Enformasyon, Spor ve Gençlik Politikası Bakanlığı, çocukları ahlaki eğitimlerini olumsuz yönde etkileyebilecek bilgilerden korumak için ülkede TikTok'u yasaklama kararını Ağustos 2023'te almıştı.

Bakanlık, kararın uygulanması için aynı gün Dijital Kalkınma Bakanlığına başvurmuştu.

Dijital Kalkınma Bakanlığı, dün, internet servis sağlayıcılarına TikTok'a erişimi kısıtlamak için yazı göndermişti.



İsrail ordusunun Cenin'deki operasyonunda 7 Filistinli öldürüldü

Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı’nda bulunan hastanede İsrail saldırısında öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (Reuters)
Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı’nda bulunan hastanede İsrail saldırısında öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail ordusunun Cenin'deki operasyonunda 7 Filistinli öldürüldü

Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı’nda bulunan hastanede İsrail saldırısında öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (Reuters)
Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı’nda bulunan hastanede İsrail saldırısında öldürülen bir adamın cesedini taşıyan Filistinliler (Reuters)

İsrail güçleri bugün (Salı) işgal altındaki Batı Şeria'nın Cenin kentine bir operasyon düzenledi. Filistin Sağlık Bakanlığı aralarında bir doktorun da bulunduğu yedi Filistinlinin öldüğünü, dokuz kişinin de yaralandığını açıkladı.

Bakanlık yaralılardan ikisinin durumunun kritik olduğunu belirtti. İsrail ordusu ise bunun militanlara karşı bir operasyon olduğunu söyledi ve bir dizi Filistinli militanın vurulduğunu bildirdi. İsrail askerleri arasında ölen ya da yaralanan olduğuna dair bir açıklama yapılmadı.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, Filistin Sağlık Bakanlığı'nın ölü ve yaralılarla ilgili açıklamasını yayınladı. Ajans, Cenin Devlet Hastanesi müdürünün hastanenin cerrahi bölüm başkanının da ölenler arasında olduğunu söylediğini ve doktorun hastane yakınlarında hedef alındığını aktardı. Müdür ayrıca ölenler arasında bir öğretmen ve bir öğrencinin de bulunduğunu söyledi.

Filistin Kızılayı yaralılar arasında okul öğrencilerinin de bulunduğunu bildirdi ve İsrail ordusunu sağlık ekiplerinin kendilerine ulaşmasını engellemekle suçladı. Filistinli Şehit Aileleri Ulusal Topluluğu'nun rakamlarına atıfta bulunan WAFA, bugün öldürülen yedi Filistinliyle birlikte 7 Ekim'den bu yana Batı Şeria'da öldürülen Filistinlilerin sayısının 127'si Cenin vilayetinden olmak üzere 513'e yükseldiğini aktardı.

Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığına göre İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, bugün erken saatlerde İsrail güçlerinin Cenin'de bir güvenlik operasyonu başlattığını duyurdu.

1967'den bu yana İsrail işgali altında bulunan Batı Şeria'da, Gazze Şeridi'ndeki savaşın patlak vermesinin ardından şiddet olaylarında bir artış yaşandı. Filistin resmi kaynaklarına göre 7 Ekim'den bu yana Batı Şeria'da en az 492 Filistinli İsrail güçleri ve yerleşimciler tarafından öldürüldü.


Yale Üniversitesi mezunları Filistinlilere destek için mezuniyet törenini terk etti

Yale Üniversitesi mezunları, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşında kana bulanan elleri sembolize etmek için kırmızı eldiven giydi. (Reuters)
Yale Üniversitesi mezunları, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşında kana bulanan elleri sembolize etmek için kırmızı eldiven giydi. (Reuters)
TT

Yale Üniversitesi mezunları Filistinlilere destek için mezuniyet törenini terk etti

Yale Üniversitesi mezunları, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşında kana bulanan elleri sembolize etmek için kırmızı eldiven giydi. (Reuters)
Yale Üniversitesi mezunları, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşında kana bulanan elleri sembolize etmek için kırmızı eldiven giydi. (Reuters)

Reuters'in haberine göre, onlarca mezun dün (Pazartesi) Yale Üniversitesi'ndeki mezuniyet törenini terk ederek İsrail'in Gazze'deki savaşını, üniversitenin silah üreticileriyle olan mali ilişkilerini ve Filistin yanlısı gösterilere yönelik tutumunu protesto etti.

Söz konusu eylem, Yale Üniversitesi Rektörü Peter Salovey'in kep ve cüppe giyen binlerce mezunun huzurunda her üniversite için geleneksel hale gelen derece alan öğrencileri duyurmasıyla başladı. Sahnenin ön tarafına yakın oturan en az 150 öğrenci ayağa kalktı, sahneye sırtını döndü ve kapılardan birinden geçerek töreni terk etti.

asxcd
Yale Üniversitesi mezuniyet töreninde öğretim üyeleri ve yöneticiler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşını protesto etti. (Reuters)

Birçok protestocu ‘Bombalar değil kitaplar’ ve ‘Savaşa yatırım yapmayın’ gibi sloganların yazılı olduğu küçük pankartlar taşıdı. Bazıları kanlı elleri sembolize etmek için kırmızı lastik eldivenler giydi. Diğer pankartlarda ise, geçen ay New Haven kampüsü ve çevresindeki protestolara yönelik polis baskısında gözaltına alınan 45 kişiye atfen ‘Suçlamaları düşürün’ ve ‘İfade özgürlüğünü koruyun’ yazıyordu.

sc
Yale Üniversitesi mezunları, Gazze savaşındaki Filistinlilerle dayanışma için ellerinde Filistin kefiyesi tutuyor. (Reuters)

Eylem, kampüsteki diğer öğrencilerden bir tezahürat korosuna yol açtı. Ancak protesto barışçıldı ve töreni durdurmadı. Sahneden de herhangi bir işaret verilmedi.


Üçüncü “dini liderin” ardından İran ve bölge

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Üçüncü “dini liderin” ardından İran ve bölge

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

İbrahim Hamidi

İran cumhurbaşkanının seçim sandığı ile değişmesi, 1979'daki “devrim”den bu yana radikal bir olay olmadı, çünkü ister Humeyni ister Ali Hamaney döneminde ana organlar “dini liderin” kontrolündeydi ve hâlâ da öyle. İran cumhurbaşkanı, yürütme organı olan hükümetin başkanından başka bir şey değil ve seçimi, ekonomik eğilimleri ve “Dini Lider” çadırı ve “Veliyyi Fakih” çatısı altında reformistler ile radikaller arasındaki mücadeleyi yansıtıyor.

Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin (ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve diğer yetkililerin) ölümünün bu şekilde görülmesi gerekiyor. Dini Lider Hamaney’in, “Cumhurbaşkanı’nın helikopterinin” düştüğüne dair haberler sızmaya başladığından itibaren, “ülkenin yönetimi etkilenmeyecek” diyerek göstermek istediği şey de buydu. Nitekim Anayasa Koruma Konseyi (AKK), Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Muhbir'in "boşluğu doldurmak" amacıyla cumhurbaşkanının yerine geçeceğini duyurdu. Muhbir ile Meclis Başkanı ve Yargı Başkanının yer aldığı bir komisyonun 50 gün içinde ülkeyi yeni seçimlere hazırlayacağını belirtti. Hükümet ise yaptığı açıklamada "Reisi’nin yoluna devam edeceğini" söyledi.

Bütün bunlar devlet zirvesinde yumuşak bir geçişe işaret ediyor. Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı ve diğer üst düzey yetkililerin bir uçak kazasında ölmesinin ardından ülke büyük bir acı içinde ve bölgede kendisine yönelik kayda değer bir sempati var. Seçimlerden sonra olduğu gibi reformcular ile radikaller arasında karşılıklı suçlamalar uçuşmuyor, ihlallerin ardından olduğu gibi gösteriler yapılmıyor, ekonomi, enflasyon ve döviz kuru rakamlarını inceleyen yok. Ülke birleşmiş, omuz omuza vermiş durumda ve geçiş süreci, ardından iki aydan kısa bir süre içinde yeni cumhurbaşkanını seçme yolunda ilerliyor. Tahran’dan gelen mesajlar bu şekilde.

Ne var ki gerçekte, işler o kadar da pürüzsüz değil. Soğukkanlılığın altında küller ve uzlaşıların altında oynanan bahisler var. Reisi'nin ani yokluğu, Dini Lider Hamaney'in halefinin özelliklerini belirlemek ve İran’ın 45 yıldır en üst düzey pozisyonu olan dini liderlik makamında sorunsuz bir geçiş sürecini temin etmek için hazırladığı projeye büyük bir darbe indirdi. İbrahim Reisi açıkça Hamaney’den sonraki dini lider ve veliyyi fakih görevini devralacak en muhtemel aday olarak görülüyordu. Sekiz yıl içinde Hamaney'in himayesinde ani yükselişi bu eğilimin ve bu arzunun göstergesiydi. Nitekim Reisi  2015 yılında aniden dini bir kurumun başına atandı, ardından da yargının başına getirildi. Cumhurbaşkanlığına aday oldu. İlk seçim savaşını 2017'de Hasan Ruhani'ye karşı kaybetti ancak hızla rakipleri saf dışı bırakılıp etkisiz hale getirilerek 2021'de cumhurbaşkanlığını kazanabilmesinin zemini hazırlandı. Böylece 1981'de üstlendiği cumhurbaşkanlığından 1989'da dini lider ve veliyyi fakih pozisyonuna geçen Hamaney'in yolunu takip edecekti.

Muhafazakarlar İbrahim Reisi'yi destekleme eğilimindeydi. Tüccarlar ve ekonominin seçkinleri ise Hamaney'in oğlunu destekleme eğilimindeydi. Devrim Muhafızları ise her ikisini de destekliyor görünüyordu.

Reisi'yi Dini Lider’in halefi yapma sürecinin bir sonraki durağı bu yılın baharında yapılan 88 üyeli Uzmanlar Meclisi seçimleriydi. İran'da genel politikayı denetleme, savaş, barış ve genel seferberlik kararları alma sorumluluğunu üstlenen ve silahlı kuvvetlerin başkomutanı olan Devrimin Dini Liderini seçme görevi bu meclise aittir. Her 8 yılda bir yapılan meclis seçimleri önemli ama bu seneki seçimler bilhassa önemliydi. Çünkü önümüzdeki 8 yıllık görev süresi içinde büyük ihtimalle 85 yaşındaki Hamaney'in halefini seçecek.

AKK, Hamaney'in isteği doğrultusunda Hasan Ruhani'nin adaylığını kabul etmeyerek Uzmanlar Meclisi seçimlerinin dışında bıraktı. Bundan önce de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylığı kabul edilmemişti. Reisi'nin rakiplerini engelleme adımları kapsamında, Uzmanlar Meclisi seçimlerinde Ruhani'nin adaylık dosyasına, Haşimi Rafsancani, Ali Laricani, devrimin önderi ve "dini lideri" Humeyni'nin torunu Hasan Humeyni’nin aralarında olduğu diğer isimlerin dosyaları gibi "kırmızı" mühür vuruldu.

Böylece Hamaney'in halefi için rekabet "siyasi oğul" Reisi ile "meşru oğul" Mücteba arasında sınırlı kaldı. Dini Lider’in oğlunun yarışın dışında olduğuna birden fazla kez değindiği doğru ancak Ağustos 2022'de “Ayetullah” rütbesine yükseltilmesi onu yarış arenasına soktu ya da dini lider olmayı arzu etmesini sağladı. Muhafazakarlar sembolleri olan İbrahim Reisi'yi destekleme eğiliminde iken, tüccarlar ve ekonominin seçkinleri daha ziyade "tarafsız" bir din adamı olan Hamaney'in oğlunu destekleme eğilimindeydiler.

Ülkenin seçeneklerini ve dış müdahalelerini belirlemede en büyük söz sahibi olan ve askeri kolları bulunan  Devrim Muhafızları ise her ikisini de destekliyor görünüyordu. Böylelikle sanki “şifrenin” nihai sahibinin kendisi olduğunu söylüyordu. Devrim Muhafızları iç politikaya doğrudan müdahale etmez. Ama herkes onun rızasını ve onayını ister. İran'da ve bölgede İran nüfuzu altında olan ülkelerde "devlet içinde devlet"tir.

Reisi’nin yokluğu iç ve bölgesel olayların gidişatını etkileyen türden bir olaydır

İran Cumhurbaşkanının ölümünün temsil ettiği kritik an, yalnızca İran devriminin ömründeki üçüncü dini liderin kim olacağı dosyasını içermiyor. Cumhurbaşkanı’nın helikopteri aynı zamanda, İran'ı da ilgilendiren bölgesel rüzgarların ve açık dosyaların ortasında yaşanan fırtınalar arasında düştü. Bu dosyalar; Gazze Savaşı, Lübnan'da İsrail ile Hizbullah arasındaki gerilim, Irak'ta ABD-İran rekabeti, Kızıldeniz'deki Husi saldırıları, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in Tahran'ın ağır abasından kurtulma ve kendisini Arap abası altına sokma çabaları, İran ve İsrail'in "gölge savaş"tan doğrudan çatışmaya geçişi ve ABD-İran anlaşmaları ve saldırılarıdır.

Reisi’nin yokluğu iç ve bölgesel olayların gidişatını etkileyen türden bir olaydır. Batı’nın yaptırımlarının uçma ve fırtınalara karşı koyma yeteneğini sekteye uğrattığı eski helikopterinin düşmesi sonucu İran Cumhurbaşkanı ve Hamaney’in üçüncü dini lider adayı olan Reisi öldü. Üçüncü dini liderin yokluğunun İran'a ve bölgeye damgasını vuracağına kuşku yok.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından  Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


Muvahhidi Kirmani İran Uzmanlar Meclisi Başkanı seçildi

Tebriz kentinde insanlar İran Cumhurbaşkanı’nın yasını tutmak için toplandı. (AFP)
Tebriz kentinde insanlar İran Cumhurbaşkanı’nın yasını tutmak için toplandı. (AFP)
TT

Muvahhidi Kirmani İran Uzmanlar Meclisi Başkanı seçildi

Tebriz kentinde insanlar İran Cumhurbaşkanı’nın yasını tutmak için toplandı. (AFP)
Tebriz kentinde insanlar İran Cumhurbaşkanı’nın yasını tutmak için toplandı. (AFP)

İran medyası bugün (Salı) Ayetullah Muvahhidi Kirmani’nin 55 oyla ülkenin Uzmanlar Meclisi Başkanlığı'na seçildiğini bildirdi.

Tasnim haber ajansı, Kirmani'nin meclisin iç tüzüğüne göre iki yıllık bir süre için meclis başkanlığını üstleneceğini belirtti.

Kirmani'nin seçilmesi, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ülkenin kuzeybatısındaki bir helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin ardından ülkenin geçici cumhurbaşkanı olarak atanan Muhammed Muhbir'in huzurunda Uzmanlar Meclisi oturumunun açılışında gerçekleşti.

Şarku’l Avsat’ın İran resmi haber ajansı IRNA'dan aktardığı habere göre oturuma, Anayasayı Koruma Konseyi Genel Sekreteri Ayetullah Ahmed Cenneti, İslami Şura Meclisi (parlamento) Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, Yargı Erki Başkanı Muhsin Ejei ve bazı bakanlar da katıldı.

IRNA'ya göre ülkenin liderlerini seçmek ve performanslarını izlemekle görevli olan Uzmanlar Meclisi, ‘İran İslam Cumhuriyeti'nin yapısında ciddi görevleri olan 88 nitelikli müçtehitten’ oluşuyor. Görev süreleri sekiz yıl olan üyeler halk tarafından seçiliyor.

İran hükümeti dün (pazartesi), Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve beraberindeki iki yetkilinin kendilerini taşıyan helikopterin Hudafarin'den Doğu Azerbaycan eyaletindeki Tebriz'e dönerken kötü hava koşulları nedeniyle düşmesi sonucu öldüğünü duyurdu.

İran Dini Lideri Ali Hamaney, Reisi'nin ölümünün ardından ülkenin yürütme yetkisini Muhammed Muhbir'in devralacağını açıkladı.


Biden: Gazze'de yaşananlar soykırım değil

Şarkul Avsat
Şarkul Avsat
TT

Biden: Gazze'de yaşananlar soykırım değil

Şarkul Avsat
Şarkul Avsat

ABD Başkanı Joe Biden, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırının "soykırım olmadığı" konusunda ısrar ederken, ABD'nin müttefikini çeşitli uluslararası davalar karşısında savundu.

"Yaşananlar soykırım değil, bunu reddediyoruz" diyen Biden, Lahey'deki BM'nin en yüksek yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı'nda görülen ve İsrail'i Gazze'deki savaşında soykırım yapmakla suçlayan davaya atıfta bulundu.

Biden, ayrı bir yargı organı olan Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Savcısının İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Galant hakkında tutuklama emri çıkarma talebini kınadığını yineleyerek, aynı Savcının eş zamanlı olarak Filistinli Hamas hareketinin üç lideri hakkında tutuklama emri talep ettiğini kaydetti.


UCM'nin Netanyahu ve Sinvar'ı yargılaması ne anlama geliyor? Haklarında tutuklama emri çıkarılan en önemli liderler kimler?

TT

UCM'nin Netanyahu ve Sinvar'ı yargılaması ne anlama geliyor? Haklarında tutuklama emri çıkarılan en önemli liderler kimler?

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Savcısı Kerim Han (X hesabı)
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Savcısı Kerim Han (X hesabı)

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Savcılığı dün (pazartesi) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ve üç Hamas lideri Yahya Sinvar, Muhammed ed-Dayf ve İsmail Heniyye hakkında savaş suçu ve insanlığa karşı suç işledikleri iddiasıyla tutuklama emri talep etti.

ABD merkezli haber ajansı Associated Press (AP), UCM’nin 2002 yılında savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım gibi dünyanın en kötü zulümlerinden sorumlu kişileri yargılamak için son çare olarak kurulduğunu bildirdi. Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre mahkemeyi kuran Roma Statüsü 1998 yılında kabul edildi ve 2002 yılında 60 kişinin onayını alarak yürürlüğe girdi. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu da UCM'nin kurulmasını destekledi, ancak UCM bağımsız bir mahkeme olarak görevini sürdürüyor.

AP, mahkemenin polisi olmadığını ve şüphelileri tutuklamak için üye devletlere güvendiğini, bunun da kovuşturmaların önünde büyük bir engel teşkil ettiğini kaydetti.

UCM'nin 124 üye ülkesi Roma Statüsü’nü imzalarken, İsrail, ABD, Rusya ve Çin de dahil olmak üzere onlarca ülke imzalamadı. Bu ülkeler mahkemenin savaş suçları, soykırım ve diğer suçlar üzerindeki yargı yetkisini kabul etmiyor.

UCM, devletlerin kendi topraklarında işlenen suçları kovuşturamadığı ya da kovuşturmak istemediği durumlarda devreye giriyor.

umıöo
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Savcısı Kerim Han (X hesabı)

2020 yılında eski ABD Başkanı Trump, UCM Savcısı’na ve savcılığın bir başka üst düzey çalışanına yönelik ekonomik ve seyahat yaptırımlarına izin verdi.

UCM personeli Afganistan'da ABD güçleri ve müttefikleri tarafından işlenen olası savaş suçlarını soruşturuyordu.

Yönetimi Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıya kritik askeri ve siyasi destek sağlayan ABD Başkanı Joe Biden, 2021 yılında yaptırımları kaldırdı.

rgbtyn
Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi (AP)

UCM devam eden 17 soruşturma yürüttü, toplam 42 tutuklama emri çıkardı ve 21 şüpheliyi gözaltına aldı. Yargıçlar 10 şüpheliyi mahkûm ederken, dördünü beraat ettirdi.

İlk yıllarında Afrika'daki suçlara odaklandığı için eleştirilen UCM artık Asya, Avrupa, Ortadoğu ve Latin Amerika'da da soruşturmalar yürütüyor.

Putin, Beşir ve Kaddafi

UCM geçtiğimiz yıl Ukrayna'dan çocukların kaçırılmasından sorumlu olduğu gerekçesiyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında tutuklama kararı çıkarmıştı.

Rusya buna UCM yargıçları için kendi tutuklama emirlerini çıkartarak karşılık verdi.

cvfgbh
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)

Mahkeme tarafından suçlanan diğer önde gelen liderler arasında ülkesinin Darfur bölgesinde soykırım yapmakla suçlanan devrik Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir ve 2011 yılında hükümet karşıtı protestoların acımasızca bastırılmasıyla bağlantılı suçlamalar nedeniyle UCM tarafından hakkında tutuklama emri çıkarılmasından kısa bir süre sonra muhalifler tarafından yakalanarak öldürülen eski Libya lideri Muammer Kaddafi de bulunuyor.

UCM'nin İsrail ve Filistin ile ne ilgisi var?

BM Genel Kurulu 2012 yılında Filistin devletinin statüsünü BM gözlemcisinden üye olmayan gözlemci devlet statüsüne yükselterek Filistin'in UCM de dahil olmak üzere uluslararası örgütlere katılmasının önünü açtı.

UCM, Filistin devletini 2015 yılında, Filistinlilerin mahkemenin yargı yetkisini kabul etmesinden bir yıl sonra üye olarak kabul etti.

UCM’nin o zamanki başsavcısı 2021 yılında Filistin topraklarında işlenmiş olası suçlarla ilgili bir soruşturma açacağını duyurdu.

İsrail sık sık BM'de ve uluslararası kurumlarda tarafgirlik suçlamalarıyla karşı karşıya kalırken, Netanyahu kararı ikiyüzlü ve antisemitik olarak niteleyerek kınadı.

Mevcut UCM Savcısı Kerim Han Aralık ayında Ramallah ve İsrail'i ziyaret ederek Filistinli yetkililer ve İsrail ile Hamas arasındaki savaşı başlatan 7 Ekim saldırısında Hamas militanları tarafından öldürülen ya da esir alınan İsraillilerin aileleriyle bir araya geldi.

Han, Hamas'ın eylemlerini ‘insanlığın vicdanını sarsan en ciddi uluslararası suçlardan bazıları’ olarak nitelendirdi ve tüm esirlerin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Han, İsrail ile Hamas arasındaki savaşta ‘uluslararası insancıl hukukun uygulanmaya devam etmesi gerektiğini’ ve ‘İsrail ordusunun hangi hukuku uygulayacağını bildiğini’ belirtti.

Ziyaretin ardından Han, Hamas militanları ve İsrail güçleri tarafından işlenen olası suçlara ilişkin bir UCM soruşturmasının ‘öncelikli’ olduğunu söyledi.


Netanyahu müzakere ekibinin Gazze'de ateşkes görüşmelerini yeniden başlatma planını reddetti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AP)
TT

Netanyahu müzakere ekibinin Gazze'de ateşkes görüşmelerini yeniden başlatma planını reddetti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AP)

İsrail Yayın Kurumu'nun dün bildirdiğine göre Başbakan Benjamin Netanyahu, İsrail müzakere ekibinin Gazze Şeridi'nde ateşkes görüşmelerini yeniden başlatmak için sunduğu yeni planı reddetti.

BBC'nin kabine görüşmelerine yakın kaynaklardan aktardığına göre güvenlik servisleri ve siyasi liderliğin çoğu yeni öneriyi desteklerken, Netanyahu bunu reddederek "savaşın sona ermesine yol açmayacak" yeni planlar talep etti.

Yetkili, İsrail Silahlı Kuvvetleri adına adam kaçırma dosyasından sorumlu olan Oren Seter'in, İsrail ile Hamas arasındaki müzakereleri ilerletmek amacıyla müzakere ekibi tarafından formüle edilen yeni planı son savaş kabinesi oturumuna sunduğunu belirtti.

Netanyahu, Sater'in konuşmasını bitirmesinin ardından yeni teklifle alay ederek "Siz müzakere etmeyi bilmiyorsunuz" şeklinde yorumda bulundu.

Yayın kuruluşu, müzakere ekibi üyelerinin kabine oturumundan hayal kırıklığı içinde ve yakın gelecekte bir anlaşmaya varma olasılığı konusunda karamsar ayrıldıklarını söyledi.

Konuyla ilgili bilgi veren kaynaklar, müzakere ekibinin Savaş Kabinesi'ne müzakere sürecini yeniden canlandırmak için çeşitli planlar ve girişimler sunduğunu, ancak Netanyahu'nun bunları reddettiğini söyledi.

Mısır, Katar ve ABD'nin arabuluculuğunda yürütülen müzakereler, bu ayın başlarında Hamas'ın Mısır'ın önerisini kabul ettiğini açıklamasının ardından durmuş, İsrail ise Hamas'ın kabul ettiği önerinin kendisi için kabul edilemez olan değiştirilmiş bir öneri olduğunu söylemişti.


UCM’nin İsrail ve Hamas liderlerine ilişkin kararına tepkiler nasıl?

Gazze sınırının yakınındaki İsrail askerleri (AFP)
Gazze sınırının yakınındaki İsrail askerleri (AFP)
TT

UCM’nin İsrail ve Hamas liderlerine ilişkin kararına tepkiler nasıl?

Gazze sınırının yakınındaki İsrail askerleri (AFP)
Gazze sınırının yakınındaki İsrail askerleri (AFP)

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Savcısı Karim Khan dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant ve üç Hamas lideri hakkında savaş suçu işledikleri gerekçesiyle tutuklama emri çıkarılmasını talep etti.

İşte karara verilen tepkilerden bazıları:

ABD Başkanı Joe Biden

Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının İsrailli liderler hakkında tutuklama emri talep etmesinin "çirkin" olduğunu söyledi.

Biden yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Açık olmama izin verin: Bu savcı ne demek isterse istesin, İsrail ve Hamas'ın (tutumları) arasında hiçbir şekilde eşdeğerlik yoktur."

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken

Mahkemenin çabalarını kınayarak, uluslararası kurumun İsrail üzerinde yargı yetkisi olmadığını savundu ve Gazze'deki ateşkes çabalarını tehlikeye attığı uyarısında bulundu.

Blinken yaptığı açıklamada "UCM Savcısının İsrail ile Hamas arasındaki denklemini reddediyoruz."  Bu utanç verici” diyerek, Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı Karim Khan'ın da Hamas hareketinin liderleri hakkında tutuklama emri çıkarılmasını talep ettiğini belirtti.

Avrupa Birliği

Avrupa Birliği dış politika sorumlusu Josep Borrell, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin bağımsız bir uluslararası kurum olduğunu ve mahkemenin tüzüğünü onaylayan tüm ülkelerin kararlarını uygulama yükümlülüğü bulunduğunu söyledi.

Borrell X’te şunları yazdı: "UCM Savcısının Yahya Sinwar, Mohammed Dayf, Ismail Heniye, Bnnyamin Netanyahu ve Yoav Galant hakkında Mahkeme'nin I. Ön Yargılama Dairesi nezdinde tutuklama emri çıkarılması için başvuruda bulunma kararını öğrendim."

"Bağımsız bir uluslararası kurum olarak UCM'nin görevi, uluslararası hukuk kapsamındaki en ciddi suçları kovuşturmaktır ve UCM Statüsünü onaylayan tüm devletler, UCM'nin kararlarını uygulamakla yükümlüdür."

Almanya

Almanya Dışişleri Bakanlığı, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) saygı duyduğunu, ancak İsrail ve Hamas liderleri için aynı anda tutuklama emri talep edilmesinin "eşit konumdaymış gibi yanlış bir izlenim yarattığını" belirtti.

Birleşik Krallık

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak'ın bir sözcüsü, Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı'nın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için tutuklama emri talep etme kararının yararlı olmadığını söyledi. "Bu tedbir çatışmaların durdurulmasına, rehinelerin alınmasına veya insani yardımın getirilmesine yardımcı olmuyor" ifadelerini kullandı.

Avusturya

Avusturya Şansölyesi Karl Nehammer, ülkesinin "UCM'nin bağımsızlığına tamamen saygı duyduğunu" söyledi. Ancak, amacı İsrail Devleti'ni yok etmek olan terör örgütü Hamas'ın liderinin, devletin demokratik yollarla seçilmiş temsilcileriyle aynı anda anılması anlaşılır gibi değildir" açıklamasında bulundu.

Çek Cumhuriyeti

Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Fiala "UCM Savcısının demokratik yollarla seçilmiş bir hükümetin temsilcileri ile İslami bir terör örgütünün liderleri hakkında tutuklama emri çıkarma önerisi dehşet vericidir ve kesinlikle kabul edilemez" dedi. "Ekim ayında İsrail'e saldırarak binlerce masum insanı öldüren, yaralayan ve kaçıranın Hamas olduğunu unutmamalıyız" dedi. "Unutmamalıyız ki ekim ayında İsrail'e saldıran, binlerce masum insanı öldüren, yaralayan ve kaçıran Hamas'tı. Gazze'deki mevcut savaşa ve Gazze, İsrail ve Lübnan'daki sivillerin acı çekmesine yol açan şey tamamen haksız olan bu terörist saldırıydı" şeklinde görüşünü dile getirdi.


İsrail ordusu Gazze Şeridi'nden 4 esirin cesetlerinin çıkarılmasına ilişkin detayları açıkladı

Gazze Şeridi'ndeki çatışmalar sırasında İsrail askerleri (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki çatışmalar sırasında İsrail askerleri (AFP)
TT

İsrail ordusu Gazze Şeridi'nden 4 esirin cesetlerinin çıkarılmasına ilişkin detayları açıkladı

Gazze Şeridi'ndeki çatışmalar sırasında İsrail askerleri (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki çatışmalar sırasında İsrail askerleri (AFP)

İsrail ordusu dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, birkaç gün önce Gazze Şeridi'nde esir tutulan dört kişinin cesetlerinin Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye bölgesindeki tünellerde bulunduğunu belirterek operasyonun ayrıntılarını açıkladı.

İsrail ordusu, Ron Binyamin, Yitzhak Glantner, Shani Luk ve Amit Bouskila adlı dört esirin cesetlerinin İsrail ordusunun 98. Tümeni tarafından yürütülen bir operasyonla çıkarıldığını bildirdi.

Ordudan yapılan açıklamada şöyle denildi: “Tünel ağzının yerini tespit eden askerler gece operasyonuyla yeraltı tüneline girerek içeride çatışmaya girdi. Koruyucu bariyerleri yıkan askerler, istihbarat malzemeleri ve büyük miktarda silah bulduktan sonra esirlerin cesetlerini tünelden çıkardı.”

Geçtiğimiz Cumartesi günü İsrail ordusu ve Şin Bet, ortak bir özel operasyonla Gazze Şeridi'nden dört İsrailli esirin cesedinin çıkarıldığını duyurdu.

Ordu ve Şin Bet tarafından Cumartesi günü yapılan açıklamada dört tutuklunun 7 Ekim saldırısı sırasında öldürüldüğü ve cesetlerinin Hamas mensupları tarafından Gazze Şeridi'ne nakledildiği belirtildi.


Washington: Sullivan İsrailli yetkililerle Refah operasyonuna alternatifleri görüştü

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan (AFP)
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan (AFP)
TT

Washington: Sullivan İsrailli yetkililerle Refah operasyonuna alternatifleri görüştü

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan (AFP)
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan (AFP)

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, İsrailli yetkililerin dün (Pazartesi) Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'a ABD'nin endişelerini gidermek üzere Refah'taki operasyonlar için ‘yeni alternatifler’ konusunda bilgi verdiği belirtildi.

Sullivan yetkililere, Gazze Şeridi'ne insani yardım akışının sağlanması amacıyla Refah Sınır Kapısı’nın yeniden açılması için İsrail ile Mısır arasındaki görüşmelerin önemini anlattı.

Sullivan dün aralarında Savunma Bakanı Yoav Gallant ve muhalefet lideri Yair Lapid'in de bulunduğu yetkililerle bir araya geldi.

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Sullivan'ın İsrail'e yaptığı ziyaret sırasında Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi tarafından kendisine sunulan ve Refah'ta Hamas'ı yenilgiye uğratmaya yönelik yeni alternatif yöntemler konusunda bilgilendirildiği ve Refah'ta geniş çaplı bir İsrail askeri operasyonuna ilişkin ‘ABD'nin endişelerinin giderildiği’ belirtildi.

Sullivan İsrailli yetkililere ‘Refah ve Erez de dahil olmak üzere mevcut tüm geçiş noktalarını kullanarak Gazze Şeridi genelinde yardımları arttırma ihtiyacını’ vurguladı. Sullivan ayrıca, Gazze Şeridi genelinde ihtiyaç sahiplerine güvenli bir şekilde yardım ulaştırmak için çalışan insani yardım çalışanlarını korumak amacıyla ‘etkili mekanizmalara’ duyulan ihtiyaçtan söz etti.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre açıklamada, Sullivan'ın ABD'nin Hamas'ın yenilgiye uğratılması ve esirlerin serbest bırakılması konusundaki kararlılığını vurguladığı da belirtildi.

İsrail, Refah'ın doğusunda ve güneyinde, Mısır sınırına çok yakın noktalarda sınırlı askeri operasyonlar olarak tanımladığı operasyonlara başladığında Refah Sınır Kapısı’nın kontrolünü ele geçirdi.