‘Gazze Şeridi'nin bölünmesi’ korkusu

İsrail Batı Şeria'da bir kampı yerle bir ederken, Abbas Washington ile ‘ilişkileri yeniden gözden geçirme’ tehdidinde bulundu.

İsrail tankları 10 Nisan'da Gazze Şeridi sınırında (Reuters)
İsrail tankları 10 Nisan'da Gazze Şeridi sınırında (Reuters)
TT

‘Gazze Şeridi'nin bölünmesi’ korkusu

İsrail tankları 10 Nisan'da Gazze Şeridi sınırında (Reuters)
İsrail tankları 10 Nisan'da Gazze Şeridi sınırında (Reuters)

İsrail güçleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyini merkezinden ve güneyinden ayıran Netzarim Koridoru’nu genişletirken, bu hamlenin Gazze Şeridi'ni ‘bölmeyi’ amaçlayan bir sürecin parçası olduğuna dair korkular var.

Vatandaşlar, son iki gün içinde İsrail askerlerinin Cuhr ed-Dik bölgesinin kuzeydoğusundaki ayrım sınır hattından Selahaddin Caddesi'ne ve er-Reşid el-Bahri Caddesi'ne kadar uzanan, 6 kilometre uzunluğunda ve 7 kilometre genişliğindeki Netzarim Koridoru’nda yoğun hareketlilik gözlemlediklerini söyledi.

Netzarim Koridoru’ndaki İsrail takviyeleri, işgal ordusunun en-Nuseyrat Mülteci Kampı’nın kuzeyinde ve yakınlardaki ez-Zehra ve el-Muğrega bölgelerinde gerçekleştirdiği operasyonların ardından geldi.

Bu arada İsrail güçleri, Cuma günü başlayan ve Cumartesi günü de devam eden askeri operasyon kapsamında Batı Şeria'nın Tulkarim kentindeki Nur Şems Mülteci Kampı’nı yakıp yıkmaya devam etti ve en az 10 Filistinliyi öldürdü.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, ABD’nin Filistin Devleti'nin Birleşmiş Milletler'e (BM) tam üyeliğine karşı vetosunu ‘hayal kırıklığı’ olarak nitelendirerek Washington ile ilişkileri yeniden gözden geçirme tehdidinde bulundu.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP