İtalyan istihbaratı "yeraltı camilerini" yakın takibe aldı

Müslümanlar, yasadışı olarak görülen bazı ibadethanelerin kapatılmasının ardından 2016'da tarihi Kolezyum önünde namaz kılmıştı (Reuters)
Müslümanlar, yasadışı olarak görülen bazı ibadethanelerin kapatılmasının ardından 2016'da tarihi Kolezyum önünde namaz kılmıştı (Reuters)
TT

İtalyan istihbaratı "yeraltı camilerini" yakın takibe aldı

Müslümanlar, yasadışı olarak görülen bazı ibadethanelerin kapatılmasının ardından 2016'da tarihi Kolezyum önünde namaz kılmıştı (Reuters)
Müslümanlar, yasadışı olarak görülen bazı ibadethanelerin kapatılmasının ardından 2016'da tarihi Kolezyum önünde namaz kılmıştı (Reuters)

İtalya'nın muhafazakar gazetelerinden Il Tempo, başkent Roma'daki "yasadışı" camilerin incelemeye alındığını yazdı. 

Dün yayımlanan haberde, İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi'nin talimatıyla yapılan incelemelerde, Roma'da Müslümanların kullandığı 53 "yasadışı" ibadethane tespit edildiği belirtildi. Bu sayının 10 yıl önce 30 olduğu aktarıldı. 

İncelemelerin sürdüğü ve söz konusu ibadethanelerin sayısının 100'ü bulabileceği yazıldı.

"Roma her geçen gün İslam'ın başkentine dönüşüyor" ifadelerinin kullanıldığı haberde, şehirde belediyenin izniyle yapılan tek bir cami olduğu ifade edildi. Şehrin Parioli bölgesinde yer alan Roma Camii, hem İtalya'nın hem de Avrupa'nın en büyük camisi.

Gazete, polis ve istihbaratın ortak çalışmasıyla "yeraltı camilerinin sıkı gözetim altına alındığını" bildirdi. 

Haberde, Müslümanların toplandığı bu yerlerle ilgili "radikalleşmenin kök saldığı ve kutsal savaşta sık sık şehit olan yalnız kurtların inananlar arasında kamufle şekilde saklandığı, bodrum katlarında ve garajlarda gizlenen ibadet yerleri" iddiaları paylaşıldı. 

Yaklaşık 59 milyon nüfusa sahip İtalya'da 2,7 milyona yakın Müslüman yaşıyor. Fransa'nın kamu yayıncısı France 24, geçen ayki haberinde radikal sağcı İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin liderliğindeki iktidar koalisyonunun, ülkedeki Müslümanları marjinalleştirdiğine dikkat çekmişti.

Diğer yandan İtalya'nın kuzeydoğusundaki Gorizia kentine bağlı Monfalcone ilçesinde Müslümanların namaz kıldığı iki kültür merkezinin kasımda kapatılması tepki toplamıştı.

Bunun ardından aralıkta yaklaşık 8 bin kişi, iktidar ortağı radikal sağcı Lig Partisi'nden Anna Maria Cisint'in belediye başkanlığını yaptığı Monfalcone'de protesto yürüyüşü düzenlemişti.

Independent Türkçe, Il Tempo, RT, France 24



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP