ABD'nin elit üniversitelerindeki öğrenciler, Filistin için ayağa kalktı

MIT öğrencileri protesto alanında namaz kıldı (AP)
MIT öğrencileri protesto alanında namaz kıldı (AP)
TT

ABD'nin elit üniversitelerindeki öğrenciler, Filistin için ayağa kalktı

MIT öğrencileri protesto alanında namaz kıldı (AP)
MIT öğrencileri protesto alanında namaz kıldı (AP)

ABD'deki prestijli üniversitelerde düzenlenen Filistin'e destek eylemlerinde öğrencilerle güvenlik güçleri karşı karşıya geldi.

New York şehrindeki Columbia Üniversitesi'nde geçen hafta başlayan eylemlerde okul yönetimi protestoların tehdit oluşturduğunu savunarak kampüse polis sokmuştu. 

Güvenlik güçleri perşembe günü en az 108 öğrenciyi gözaltına almış, 80 öğrenciye de disiplin cezası verilmişti. 

Columbia'daki bazı derslerin pazartesi günü çevrimiçi yapıldığı bildirilirken, eylemler diğer prestijli üniversitelere de yayıldı. 

Connecticut eyaletindeki Yale Üniversitesi'nde dün gerçekleştirilen protestolarda en az 47 öğrenci gözaltına alındı. Öğrenciler, Yale'in ABD'nin Gazze'ye gönderdiği silahları üreten firmalara yaptığı yatırımları durdurmasını istedi. Üniversite yönetimi, bazı öğrencilerin disiplin kuruluna sevk edileceğini bildirdi.

New York Üniversitesi'nde (NYU) dün düzenlenen eylemlere de polis müdahale etti. 

ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından CNN, 50 kişiyle başlayan protestonun hızla büyüdüğünü belirtirken, New York Polis Teşkilatı'nın (NYPD) kaç kişinin gözaltına alındığına dair bilgi paylaşmayı reddettiğini aktardı. 

New York'taki Emerson College ve Barnard College'daki eylemlerde de en az 10 kişinin gözaltına alındığı bildirildi.

Massachusetts eyaletindeki Cambridge şehrinde yer alan Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) de öğrenciler kampüste çadır kurarak protesto düzenledi. 

Aynı eyaletteki Harvard Üniversitesi'nde de cuma günü öğrenciler, Columbia'dakilere destek için yürüyüş düzenlendi. Öğrenciler, gözaltılara tepki gösterirken okuldan İsrailli firmalarla işbirliğini durdurmasını istedi. 

Bunun ardından pazartesi günü okul yönetiminin, bahar döneminde tüm faaliyetlerini durdurması için Harvard Lisans Öğrencileri Filistin Dayanışma Komitesi adlı gruba uyarı mektubu gönderdiği aktarıldı. Ayrıca eylem riski gerekçe gösterilerek okula dışarıdan girişlerin yasaklandığı belirtildi.

Kampüslerdeki protestoların siyonizm karşıtı sol görüşlü Barışı Savunan Yahudiler (Jewish Voice for Peace) ve Filistin'de Adaleti Savunan Öğrenciler (Students for Justice in Palestine) dahil farklı gruplar tarafından organize edildiği aktarıldı.
 

Diğer yandan Columbia Üniversitesi'ndeki Kampüste Ortodoks Birliği Yahudi Öğrenim Girişimi adlı gruptan Haham Elie Buechler, 22-30 Nisan'da kutlanan Hamursuz Bayramı'nda güvende olmaları için Yahudi öğrencilere kampüse gitmeme çağrısı yaptı.

Ayrıca kampüs önünde İsrail'i destekleyenler de sloganlar atarak eylem düzenledi. Polisin güvenlik önlemi aldığı ve gruplar arasında doğrudan çatışma yaşanmadığı aktarıldı.

ABD Başkanı Joe Biden ise dünkü açıklamasında eylemlere tepki göstererek "Yahudi düşmanlığı içeren bu protestoları kınıyorum" dedi.

Beyaz Saray Sözcü Yardımcısı Andrew Bates de pazar günkü açıklamasında "Yahudilere karşı şiddet çağrısı yapan antisemitik protestoları kınıyoruz" ifadelerini kullanmıştı. 

Columbia'daki eylemleri düzenleyen Columbia Üniversitesi Apartheid'ı Durdur ve Filistin'de Adaleti Savunan Columbia Öğrencileri adlı gruplar, dünkü yayımladıkları açıklamada "eylemlerinde hiçbir nefret ve bağnazlığa yer olmadığını" vurguladı.

Independent Türkçe, CNN, Guardian, BBC, Times of Israel, New York Times, CBS



Trump’ın Gazze’yi “devralma” planı, Çin’in Tayvan politikasını nasıl etkiler?

Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)
Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)
TT

Trump’ın Gazze’yi “devralma” planı, Çin’in Tayvan politikasını nasıl etkiler?

Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)
Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)

Amerikan gazetesi Washington Post (WP), ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze, Grönland ve Kanada’yla ilgili tartışma yaratan açıklamalarının, Tayvan meselesine olası yansımalarını inceledi. 

Trump, Grönland'ı ABD toprağına katmak istediğini söylemiş, bunun için askeri yöntemlere başvurma tehdidinde bulunmuştu. Kanada’yı ABD’nin “51. Eyaleti” haline getirme planı da eleştirilmişti.

Bunlara ek olarak Cumhuriyetçi lider, ABD’nin Gazze Şeridi’ni “devralacağını” ve İsrail bombardımanlarıyla harabeye dönen bölgeyi “Ortadoğu’nun Rivierası’na” dönüştüreceğini söylemesiyle uluslararası kamuoyunun tepkisini çekmişti. 

WP’nin analizinde Trump’ın “emlakçı” yaklaşımının, Çin lideri Şi Cinping’in Tayvan’la “birleşme” planlarında daha agresif davranmasına yol açabileceği değerlendirmesi yapılıyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nden Ryan Hass şu yorumları paylaşıyor: 

Trump'ın söylemi, Tayvan'da Çin'in ekmeğine yağ sürüyor. Trump'ın, toprak sınırlarının güç ve zor kullanma yoluyla belirlenmemesi gerektiği ilkesini hiçe sayan her açıklaması, Pekin'deki propagandacılar tarafından muhtemelen heyecanla karşılanıyor.

Analizde, Çin’in son üç yıldır Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını artırdığına dikkat çekilirken, Şi’nin de Trump’la benzer söylemleri kullanarak adayı işgal etmeye çalışabileceği ileri sürülüyor. 

Cumhuriyetçi lider, Tayvan’ın ABD’deki yarı iletken çip sektörünü sekteye uğrattığını, üretimin Amerikan firmaları tarafından yürütülmesi gerektiğini ileri sürmüştü. Ayrıca Tayvan’ın kendi savunması için yeterli yatırımı yapmadığını iddia etmişti.

Diğer yandan Dışişleri Bakanı olarak atadığı Marco Rubio ve Ulusal Güvenlik Danışmanı görevine getirdiği Mike Waltz, Çin karşıtı tutumlarıyla tanınıyor. Rubio, Çinli mevkidaşı Wang Yi’yle ocakta telefon görüşmesi yapmış ve Pekin’in Tayvan’a yönelik “zorlayıcı eylemlerinden” endişe duyduklarını iletmişti.

Bunların yanı sıra Trump’ın ek ithalat vergileri de Çin-ABD hattında yeni bir ticaret savaşının sinyallerini veriyor. Öte yandan analizde, Trump ve Şi’nin uzun vadede ticari ilişkileri koparmak yerine geliştirmek isteyeceğine de işaret ediliyor. Böyle bir durumda Trump’ın Tayvan’ı “pazarlık kozu” olarak kullanabileceği yorumu yapılıyor. 

Çin - Tayvan gerginliği

II. Dünya Savaşı sonrasında Çin'de Milliyetçi Parti ve Komünist Parti arasındaki iç savaş Komünist Parti'nin zaferiyle sonuçlanmıştı. Mağlubiyetin ardından Milliyetçi Parti liderleri Tayvan'a sığınmıştı.

Soğuk Savaş nedeniyle Batı'yla ilişkilerini koparan Çin'i 1970'lerin başına kadar Birleşmiş Milletler'de (BM) Tayvan ya da resmi adıyla Çin Cumhuriyeti temsil ediyordu.

BM'nin 1971'de aldığı Çin Halk Cumhuriyeti'ni tanıma kararı gerginliği yeni bir boyuta taşımıştı. Kararın ardından Tayvan, BM'den çıkarılmıştı.

Pekin yönetimi, "tek Çin" ilkesini benimseyerek Tayvan'ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunuyor. Buna göre Çin, boğaz ve çevresindeki askeri varlığının yanı sıra Tayvan'ın ülkelerle diplomatik ilişkiler kurmasına, BM'de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.

Tayvan ise o günden bu yana bağımsızlık arayışını farklı biçimlerde sürdürüyor.

Independent Türkçe, Washington Post, BBC