İsrail’e karşı boykottan en çok hangi 5 şirket zarar gördü?

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail’e karşı boykottan en çok hangi 5 şirket zarar gördü?

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Bu kez hem kapsamı hem de gerekçeleri bakımından daha sürdürülebilir bir boykot tecrübesi yaşıyoruz. Hem hisse fiyatları hem de satışlar temel alındığında boykot sürecinde en çok etkilenen şirketin Starbucks olduğu söylenebilir.
İbn Haldun Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Sümeyye Kuşakcı, İsrail’e karşı yürütülen boykot kampanyasından en çok zarar gören 5 şirketi ve boykotun sürdürülebilir olmasının önemini AA Analiz için kaleme aldı.

İsrail’in 7 Ekim’de Gazze’de başlattığı, artık bir soykırıma dönüşen operasyon 8. ayını doldurmak üzere. Hepimizi modern dünyanın kurucu değerlerini sorgulamaya iten bu süreç, vicdan sahibi insanların bir yandan devletlerini harekete geçirmeye çalışmalarına bir yandan da bireysel olarak yapabileceklerine odaklanmalarına yol açtı.

Bireysel çabalar arasında muhakkak ki en çok konuşulan boykot oldu.

Daha önce defalarca İsrail’e ve İsrail’e arka çıkan ülke ve şirketlere yönelik kampanyalar yürütülmüştü. Ancak bu kez hem kapsamı hem de gerekçeleri bakımından daha sürdürülebilir bir boykot tecrübesi yaşıyoruz. Üstelik boykot sadece Müslüman ülkelerde değil, Avrupa ve Amerika’da da kendini hissettiriyor.

Boykotun kapsamı kadar etki alanı da tartışılıyor. Ülkeler kadar zengin ve güçlü dev şirketlere bireysel boykot ile zarar vermek gerçekten mümkün mü? Hangi şirketler daha büyük ve uzun soluklu yaralar almış olabilir? Boykot edilen şirketlerin yöneticileri olan bitene nasıl tepki gösteriyor? Tartışmaların odağındaki şirketlere şöyle bir bakalım.

Dev şirketlere bireysel boykot ile zarar vermek mümkün mü?
1971’de kurulan ve 1992’den bu yana borsada işlem gören Starbucks, tüm dünyada 31 binin üzerinde, Türkiye’de ise 685 şubesi ile hizmet veriyor. Her sene büyüyen ve satış hedeflerini artıran firma 2023’ün son çeyreğinde yüzde 6,4’lük satış artış hedefini tutturamayarak yüzde 5’te kaldı.

Sadece satışları değil, hisse fiyatları da boykottan etkilenen Starbucks, geçen yıl aynı dönemde 110 doların üzerinde olan hisse fiyatlarının yavaş yavaş erimesine şahitlik ediyor. 26 Nisan 2024 günü borsada hisseleri 88,14 dolardan satılan şirket yüzde 15’lik bir düşüşle 16 milyar dolarlık bir değer kaybına uğradı.

Şirketin Üst Yöneticisi (CEO) Laxman Narasimhan, İsrail-Hamas savaşı nedeniyle şirketi protesto eden ve mağazalarına zarar veren insanların, şirketleri hakkında internette yayılan bilgilerle yanıltıldığını söyledi. Narasimhan, Starbucks çalışanlarına ve müşterilerine gönderdiği mektupta "insanların savunduğumuz görüşlerin sosyal medyada yanlış yansıtılmasından etkilendiğini görüyoruz" dedi. Bu ifadeler bile şirketin yaşananlardan dolayı alarmda olduğunu göstermeye yeterli görünüyor.

Hatta şirket yönetimi 2024 yılı için, aynı mağaza satışlarının yüzde 4 ila 6 arasında artmasını beklediğini açıklayarak, daha önceki yüzde 5 ila yüzde 7 büyüme tahminlerini revize etmek zorunda kaldı.

1892’den beri faaliyet gösteren ve 1919’da halka arz edilen olan Coca-Cola’nın hisse fiyatları noktasında boykottan en az etkilenen şirket olduğunu söyleyebiliriz. Ancak şirketin hem küresel hem de bölgesel satışları için aynı şeyi söylemek mümkün değil.

Coca-Cola’nın 2023 hem son çeyrekte hem de yılın tamamında konsolide satış hacmi düşüş gösterdi. 2023 son çeyrekte satış hacmi yıllık bazda yüzde 11,5, yılın tamamında ise yüzde 2,6 geriledi. Türkiye özelinde son çeyrekte toplamda yüzde 22’lik bir düşüş tespit edildi. Şirket son çeyrekte hisse başı gelir hedefini de zar zor tutturdu.

Boykotun odak şirketlerinden biri olan ve 1955'te kurulan McDonald's 1965’ten beri borsada işlem görüyor. 36 binden fazla restoranıyla tam bir dünya devi olan şirket Türkiye’de ise 260 şubesiyle hizmet veriyor. Finansal tablolara göre, 2023 son çeyrekte McDonald’s da diğer boykot şirketleri gibi satış hedeflerini tutturamadı.

McDonald’s Üst Yöneticisi (CEO) Chris Kempczinski de Starbucks CEO’sununkine benzer bir açıklama yaparak kamuoyunun yanlış bilgilendirildiğini ve Gazze’deki çatışmaların şirketlerini olumsuz etkilediğini söyledi. Kempczinski, bölgesel olarak Malezya, Endonezya ve Fransa'daki işlerinin etkilendiğini ve en büyük etkinin ise Orta Doğu'da hissedildiğini ifade etti.

McDonald's hisseleri bu açıklamanın ardından yaklaşık yüzde 4 düştü. McDonald's'ın küresel satışları dördüncü çeyrekte, bir önceki çeyrekteki yüzde 8,8'lik orana kıyasla sadece yüzde 4 civarında yıllık ortalamasının altında büyüdü. McDonald's’ın 2023 Mart ayı sonunda 295 dolar olan hisse fiyatları bu sene 273 dolar seviyesinde kaldı. Bu ise şirket için takriben yüzde 7,5’lik bir küçülmeye karşılık geliyor.

McDonald’s'ın en büyük hissedarları arasında yüzde 7’lik bir pay ile Blackrock Inc. yer alıyor. Blackrock’un başkanı Robert Kapito daha katliamın ilk günlerinde “İsrail'de işlenen korkunç terör eylemleri karşısında kesinlikle yıkılmış durumdayım. Bu kadar çok masum insanın kaçırılması ve öldürülmesi karşısında söyleyecek söz bulamıyorum” diyerek duruşunu belli etti. Dünyanın en büyük yatırım şirketlerinden olan Blackrock’un Üst Yöneticisi (CEO) Larry Fink ise Filistin’e destek olan üniversite öğrencilerinin bunun bedelini ödemeleri gerektiğini söyledi. Fink, iş başvurularında dünyanın en iyi üniversitelerinden bile mezun olsa, adayların sosyal medyalarını ve geçmiş aktivitelerini araştıracaklarını ve buna göre karar vereceklerini ekledi.

Coca-Cola ile birlikte boykot edilen bir diğer içecek markası ise Pepsi Co. 1893’te kuruldu 1978’te halka arz edildi. Geçen yıl nisan ayında 190 dolar civarında işlem gören Pepsi Co. hisseleri bu günlerde sadece 175 dolar. 2017’den beri hiçbir çeyrekte satış hedefini kaçırmayan şirket, 2023 son çeyrekte hedefi tutturamadı.

Boykottan zarar gören bir diğer şirket de 1837'de kurulan Procter & Gamble. 1978’ten beri New York borsasında işlem görüyor. Geniş ürün yelpazesi ile boykot markaları arasında yer alan bu marka da benzer bir biçimde 2023 son çeyrek ve 2024 ilk çeyrekte satış hedeflerini tutturamadı. Açıkçası geçmiş performansına bakınca bu, şirket için pek de alışılageldik bir şey değil. Şirketin hisse fiyatlarında ise çok büyük bir etki görünmüyor.

"Boykot ancak odaklanmış çaba ile sürdürülebilir"
Genel resme bakacak olursak boykot, şirketleri az ya da çok etkiledi. Hem hisse fiyatları hem de satışlar temel alındığında boykot sürecinde en çok etkilenen şirketin Starbucks olduğu söylenebilir. Görece daha yeni bir şirket olması ve boykot sürecinde daha açık bir hedef haline gelmesi bunun sebepleri arasında sayılabilir. Zaten CEO Narasimhan’ın açıklamaları da kendince bu yanılgıyı hedef alıyor.

Öte yandan Coca-Coca ya da Procter & Gamble gibi şirketler daha çok satışları üzerinden boykottan etkilendi. Kanaatimce daha eski ve daha uzun yıllardır borsada olan şirketler bu süreçten daha az zarar aldı. Ayrıca bu denli büyük şirketlerin satışlarını düşürmek gerçekten zordur. Ancak satışlarındaki artışın düşürülmesi, en azından durması bile büyük bir başarı olarak addedilebilir.

Dikkate değer bir husus da maalesef şu ki kamuoyunun Gazze’de yaşananlara duyarlılığı azaldıkça boykotun etkisi de azalıyor. Özellikle Pepsi Co. ve McDonald’s’ın 2024 yılı ilk çeyreği için satışlarının tekrar geçen yıl seviyelerine ulaşması mümkün görünüyor.

Boykota ilişkin akademik çalışmaların da ortaya koyduğu gibi, boykot ancak sürdürülebilir olursa işe yarar. Sürdürülebilir bir boykot ise ancak odaklanmış bir çaba ile mümkündür.



İran, ABD ile müzakerelerin üçüncü turu öncesinde Avrupa troykası ile görüşmek üzere harekete geçti

ABD ile İran arasındaki müzakerelerin ikinci turunun yapıldığı Umman’ın Roma'daki büyükelçiliğinin giriş kapısındaki polis memurları ve gazeteciler, 19 Nisan 2025 (AP)
ABD ile İran arasındaki müzakerelerin ikinci turunun yapıldığı Umman’ın Roma'daki büyükelçiliğinin giriş kapısındaki polis memurları ve gazeteciler, 19 Nisan 2025 (AP)
TT

İran, ABD ile müzakerelerin üçüncü turu öncesinde Avrupa troykası ile görüşmek üzere harekete geçti

ABD ile İran arasındaki müzakerelerin ikinci turunun yapıldığı Umman’ın Roma'daki büyükelçiliğinin giriş kapısındaki polis memurları ve gazeteciler, 19 Nisan 2025 (AP)
ABD ile İran arasındaki müzakerelerin ikinci turunun yapıldığı Umman’ın Roma'daki büyükelçiliğinin giriş kapısındaki polis memurları ve gazeteciler, 19 Nisan 2025 (AP)

Dört diplomat dün yaptıkları açıklamada, İran’ın ABD ile müzakerelerin yeniden başlaması halinde 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın Avrupalı taraflarıyla Roma'da bir toplantı yapmayı önerdiğini belirtti. Diplomatlara göre toplantının cuma günü yapılması bekleniyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığı habere göre Avrupa troykasından bu öneriye şimdiye kadar herhangi bir yanıt gelmedi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, dün düzenlediği olağan basın toplantısında, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi tarafından geçtiğimiz hafta gönderilen mektuba Avrupalıların yanıt verip vermediğini bilmediğini söyledi.

İran, ABD ile cumartesi günü Umman'da yeniden başlayan nükleer programına ilişkin müzakerelerdeki ve geçtiğimiz hafta Rusya ve Çin ile yapılan görüşmelerdeki ivmeden faydalanmaya çalışıyor.

Ummanlı yetkililer, ABD-İran görüşmelerinin yeni turunun 3 Mayıs'ta Avrupa'da yapılabileceğini açıkladı. Ancak henüz resmi karara ilişkin bir duyuru yapılmadı. İran medyası, Tahran'ın yeni turun İngiltere'nin başkenti Londra'da yapılmasını reddettiğini bildirdi.

İran'ın Avrupa Troykası olarak bilinen İngiltere, Fransa ve Almanya'ya ulaşması Tahran'ın seçeneklerini açık tuttuğunu gösteriyor. Ancak Avrupalıların, 2015 tarihli nükleer anlaşmanın sona ereceği ekim ayından önce Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarını yeniden uygulamak üzere snapback mekanizmasını devreye sokma konusundaki tutumunu da değerlendirmek istiyor.

Avrupalı güçlerin (Fransa, Almanya ve İngiltere) müzakerelerde yer almamasını yorumlayan Bekayi, Avrupalıların bu turun dışında kalmalarının kendi kararlarının bir sonucu olduğunu belirterek, “Avrupalıların bir sonraki aşamada olumlu bir rol oynayacaklarını ve yapıcı bir seçim yapacaklarını umuyoruz” diye konuştu.

Avrupa troykasından iki diplomat ve Batılı bir diplomat, geçtiğimiz cumartesi günü ABD ile yapılan görüşmelerin ardından İran'ın Roma'da toplantı yapılması için bir teklif gönderdiğini ve toplantının muhtemelen cuma günü yapılacağını söylediler.

Bu teklifin gerçekleşmemesi halinde İran'ın görüşmelerin bu tarihten önce Tahran'da yapılmasını da önerdiğini belirten diplomatlar, Washington ve Tahran arasındaki müzakerelerin ikinci turunun Roma'da yapıldığını ifade ettiler. İran tarafından yapılan açıklamada bu turda da önemli anlaşmazlıkların devam ettiği belirtilmişti.

İranlı bir yetkili, böyle bir teklifin sunulduğunu doğruladı, ancak Avrupa troykasının henüz yanıt vermediğini belirti. Diplomatlar, İran'la şimdi mi görüşmenin yoksa Washington'la görüşmelerin nasıl gelişeceğini görmeyi mi beklemenin kendi çıkarlarına olacağını değerlendirdiklerini, fakat Tahran'da bir toplantı yapılmasını ihtimal dışı bıraktıklarını ifade ettiler.

2015 tarihli nükleer anlaşmanın tüm taraflarıyla uzlaşıya varmanın önemli olduğunu söyleyen İranlı yetkili, bu yüzden Amerikalılarla yapılacak bir sonraki tur müzakerelerinden önce bu hafta Avrupa troykası ile bir araya gelmenin faydalı olacağını ifade etti.

BM yaptırımları için son tarih

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, perşembe günü yaptığı açıklamada, görüşmeler için Avrupa'ya gitmeye hazır olduğunu ifade etti. Ancak iki taraf arasındaki ilişkilerin bozulmasının ardından topun Avrupa'da olduğunun sinyalini verdi.

Tahran ve Avrupalı güçler geçtiğimiz eylül ayından bu yana aralarındaki ilişkileri ve nükleer meseleyi görüşmek üzere üç kez bir araya geldi. En son mart ayında, yaptırımların kaldırılması karşılığında İran'ın nükleer programının geri çekilmesini garanti altına alacak gelecekteki bir anlaşmanın parametrelerini araştırmak üzere teknik düzeyde bir toplantı yapıldı.

ABD Başkanı Donald Trump, İran'ın nükleer silah geliştirmesini engelleyecek yeni bir anlaşmaya hızla varılmaması halinde, İran’a saldırmakla tehdit etti. Trump, İran ile dünya güçleri arasında 2015 yılında varılan anlaşmadan 2018 yılındaki ilk başkanlık döneminde tek taraflı olarak çekilmişti.

Batı, İran'ın nükleer silah edinmenin peşinde olduğundan şüphelense de İran bunu reddediyor. Diplomatlar, yaptırımların yeniden başlatılması tehdidinin Tahran'a taviz vermesi için baskı yapmak üzere tasarlandığını ve Amerikalılar ile Avrupalılar arasındaki ayrıntılı görüşmeleri hayati hale getirdiğini söylüyor.

ABD, İran ile 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan 2018 yılında tek taraflı olarak çekildi. Bundan dolayı BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) anlaşmada yer alan yaptırımları yeniden uygulama mekanizmasını harekete geçiremiyor. Bu durumda anlaşmaya taraf olan üç Avrupa ülkesi, yaptırımların yeniden uygulanması için harekete geçebilecek tek alternatif olarak kalıyor.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Avrupalılarla görüşme önerisinin yaptırımların yeniden başlatılması konusuyla ilgili olup olmadığı sorulduğunda, bunun toplantının amacının bir parçası olduğunu belirterek “ABD ile görüşmeler, özellikle de nükleer adımlar konusunda hızlı ilerlemiyor, daha fazla zamana ihtiyacımız olduğu açık ve Tahran, ABD tarafına olan güven eksikliği nedeniyle geçici bir anlaşmadan yana değil” ifadelerini kullandı.

Bekayi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ya biz geçici bir anlaşma kapsamında adımımızı uygularsak ve diğer taraf bunu yapmazsa ne olacak?! Avrupalıların yeni bir anlaşma istediğimizi ve uranyum zenginleştirmemizi sınırlandırmak için adım atmaya hazır olduğumuzu anlamalarını istiyoruz, ancak zamana ihtiyacımız var.”

İngiltere ve Almanya dışişleri bakanlıkları, İran'ın bu hafta içinde bir toplantı teklif edip etmediği konusunda yorum yapmaktan kaçınırken, Fransa Dışişleri Bakanlığı, yorum talebine henüz yanıt vermedi.