Vladimir Putin’in beşinci dönemi başlıyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
TT

Vladimir Putin’in beşinci dönemi başlıyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bugün (Salı) Rusya'nın beşinci dönem başkanı olarak yemin edecek.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre, ülkeyi yaklaşık çeyrek asırdır yöneten 71 yaşındaki Putin, yeniden seçilmesinden yaklaşık iki ay sonra düzenlenen yemin töreniyle en az 2030 yılına kadar iktidarda olacak.

Putin, 2020 yılında anayasayı değiştirerek 83 yaşında olacağı 2036 yılına kadar iki altı yıllık dönem için daha iktidarda kalmasına olanak sağladı.

Rus basınında yer alan haberlere göre Kremlin'de, ülkenin siyasi elitlerinin ve aralarında Fransız Büyükelçisi’nin de bulunduğu yabancı temsilcilerin katılımıyla yapılacak yemin töreni yerel saatle 12:00'de başlayacak ve bir saat sürecek.

SCDVFRGTH
Putin Kremlin'de (Reuters)

Aralarında Polonya, Almanya ve Çek Cumhuriyeti'nin de bulunduğu diğer Avrupa ülkeleri, Kremlin'in politikasına karşı olduklarının bir işareti olarak törene temsilci göndermeyeceklerini açıkladılar.

ABD dün (Pazartesi) Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bugün beşinci dönem devlet başkanlığı için yapacağı yemin törenine temsilci göndermeyeceğini açıkladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller gazetecilere yaptığı açıklamada, “Putin'in yemin törenine temsilci göndermeyeceğiz” dedi.

Miller, ABD'nin töreni boykot etmesinin Putin'i gayrimeşru bir başkan olarak gördüğü anlamına gelip gelmediği sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Biz kesinlikle bu seçimin özgür ve adil olduğunu düşünmüyoruz. Ancak Putin, Rusya'nın başkanıdır ve her zaman da öyle kalacaktır.”

Tören sırasında Putin, ulusa kısa bir konuşma yapmadan önce yemin ederek görevine başlayacak.

TH56J7
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (EPA)

Konuşma, 9 Mayıs'ta Nazi Almanya'sına karşı kazanılan Sovyet zaferinin yıldönümünden iki gün önce yapılacak. Bu yıldönümü anmaları, Ukrayna'da ‘neo-Nazilere’ karşı bir savaş yürüttüğünü vurgulayan Vladimir Putin'in güç ve nüfuz politikasının temel taşlarından birini oluşturuyor.

Sahte demokrasi

Yemin töreni, 2022 yılının ilkbahar ve sonbaharında Ukrayna'nın geniş çaplı işgalinin ilk aylarında yaşanan gerilemelerin ardından Rus ordusunun cephe hattındaki konumunun iyileştiği bir döneme denk geldi.

Son haftalarda Rusya'nın Ukrayna'nın doğusundaki saldırıları yoğunlaştı ve başta Şubat ortasında ele geçirdiği stratejik Avdiivka kenti olmak üzere birçok kentte art arda hakimiyet sağlandı.

Öte yandan Ukrayna güçleri 2023 yazında başarısızlıkla sonuçlanan karşı saldırılarının ardından mühimmat ve asker sıkıntısı çekiyor. Rus savunma sanayileri tam kapasite çalışırken, Ukrayna yeni ABD yardımının gelmesini bekliyor.

Moskova'nın merkezinde, 9 Mayıs'ın yıldönümünde yapılacak askerî geçit törenine hazırlık olarak ana caddeler boyunca çok sayıda barikat kuruldu.

Ukrayna töreni ‘sahte demokrasi’ olarak nitelendirerek kınadı.

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı dün, Putin'in Rusya'yı ‘saldırgan bir devlete’ ve mevcut rejimi de ‘diktatörlüğe’ dönüştürdüğünü savunarak, törenin Putin'in devam eden iktidarını ‘meşrulaştırma izlenimi vermeyi’ amaçladığını belirtti.

Baskı

Mart ayı ortasında, resmi olarak oyların yüzde 87'sinden fazlasını alarak kazandığı bir seçimin ardından Putin, kendisinin ve ordunun arkasında ‘birleşmiş’ bir Rusya'dan söz etti.

Başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler, Rusya'nın önde gelen muhaliflerinden Aleksey Navalni'nin hapishanede esrarengiz bir şekilde ölmesinden birkaç hafta sonra herhangi bir muhalefet olmaksızın yapılan seçimi kınadı.

Rusya'nın başlıca muhalifleri sürgünde ya da hapiste olduğu gibi, Rusya'nın komşu Ukrayna'yı işgaline karşı çıkan pek çok sıradan vatandaş da hapiste.

Yetkililer, zaten ciddi baskıların hedefi olan ve Putin'in ‘geleneksel değerlerini’ desteklemenin bedelini ödeyen azınlıklara da baskı uyguluyor.

Putin geçtiğimiz yıl, Wagner Grubu'nun daha sonra bir uçak kazasında hayatını kaybeden eski başkanı Yevgeniy Prigojin'in isyan girişimini de bastırdı.

Ancak Putin, Ukrayna'daki savaşın sonucu halen çözülememişken, özellikle ekonomik alanda birçok zorlukla karşı karşıya.

Askeri harcamaların federal bütçede yol açtığı büyük artış nedeniyle enflasyon devam ediyor ve bu durum, Batı'nın ülkeye uyguladığı yaptırımların yansımaları nedeniyle alım gücü zaten etkilenmiş olan halkı endişelendiriyor.

Büyük ölçüde hidrokarbon gelirlerine dayanan Rusya ekonomisinin, bizzat Putin'in öncülüğünde Asya'ya yönelmesi bekleniyor. Ancak bunun için gerekli olan pahalı ve inşası uzun yıllar alan altyapı halen mevcut değil.



Uluslararası sistem: Zenginlik, güç ve akıllı liderliğin yokluğu

Amerikan ve Çin bayrakları (AP)
Amerikan ve Çin bayrakları (AP)
TT

Uluslararası sistem: Zenginlik, güç ve akıllı liderliğin yokluğu

Amerikan ve Çin bayrakları (AP)
Amerikan ve Çin bayrakları (AP)

Nebil Fehmi

Çağdaş uluslararası sistemin biçimi ve kutuplar hakkında çeşitli soru işaretleri bulunuyor; Amerikan ve Rus iki kutupluluğu geri mi dönecek, Rusya'nın yerini Çin mi alacak, ya da dünyada üç kutup var olmaya devam mı edecek? Yahut sadece ABD veya Çin’in tek kutup olduğu bir sistem tarafından mı yönetileceğiz? Hiçbir tarafın tek taraflı karar alma yetkisine sahip olmadığı dengeli, çok taraflı bir sistemin kurulma olasılığı nedir? Yoksa güçlü, çatışan tarafların çoğaldığı çok kutuplu bir sistemin eşiğinde miyiz? Bunlar çalkantılı, hassas ve tehlikeli bir geçiş döneminde sorulan çeşitli ve farklı sorular.

Dikkatler her zaman en zengin ve en güçlü tarafların üzerindedir ve onlar, savaş ve barış, inşa etme ve yıkma, ekonomi ve finans, sanayi ve ticaret gibi alanların birbirinden farklı olmasına ve hatta bazen birbiriyle çelişmesine rağmen, belli alanlarda en başarılı ve seçkin olanlar olarak kabul edilirler.

Zenginlik ve güce dair değerlendirme, buna dahil edilen çeşitli yaklaşımlar ve kriterlerle birlikte şartlara ve durumlara göre değişir. Bir ülkede zenginliği belirlemede kişi başına düşen milli gelir doğru ölçüt olursa, dünyanın en zengin ülkesinin Lüksemburg olduğunu, onu Singapur ve Çin'in Makao bölgesinin izlediğini görürüz. Bu sıralamada dünyanın en büyük ekonomisi ABD 10. sırada yer alırken, dünyanın beşinci büyük ekonomisi Hindistan ise 124. sırada yer alacaktır. Zenginlik için doğru ölçüt, kişi başına düşen milli gelire paralel olarak satın alma gücü olursa, ülkelerin şu şekilde sıralandığını göreceğiz: Çin, ABD, Hindistan, Rusya, Japonya, Almanya, Endonezya, Brezilya, Fransa ve İngiltere.

Askeri harcamaların 2,46 trilyon dolara ulaştığı ve en fazla harcama yapan ülke olan ABD'nin bunun 824 milyar dolardan fazlasını üstlendiği bir dünyada gücün değerlendirilmesi için ölçütler belirlemeye çalışırsak, bunlara askeri ve siyasi kabiliyetleri eklemeli, dahası buna öncelik vermeliyiz. Buna ilave olarak, bildiğimiz gibi güç mutlak değildir. Her durum ve her arenanın coğrafi yapısına bağlı olarak karada, denizde ve havada uzun ve kısa vadeli askeri yaklaşımlar, genel bir bakış açısıyla, bölgesel veya uluslararası düzeydeki siyasi hedefler ve iddialar vardır.

Batı-ABD-Avrupa'nın hırs ve emellerinin rekabet ettiği, ancak Rusya ve hatta Çin'in Avrasya perspektifinden farklılaştığı herkesçe biliniyor. Bunların hepsi ise Latin Amerika, Afrika ve Asya'nın büyük bölümündeki ülkelerin siyasi perspektifleri ve hedefleri ile ayrışıyorlar. Birinin uluslararası iddia ve emelleri, diğerinin ise sadece ulusal veya bölgesel iddia ve emelleri olduğu için doğrudan askeri çatışmaya girmeleri imkânsız olan ülkelerin askeri kabiliyetlerini karşılaştırmanın anlamı nedir? Okyanuslara ve denizlere hâkim geniş ülkeler ile denize kıyısı olmayan küçük ülkeler arasında, denizde ve karada kimin daha üstün kabiliyetlere sahip olduğunun önemi nedir?

Halkların ihtiyaçlarını karşılamak ve ülkelerin çıkarlarını korumak için maddi ve askeri imkânlara ihtiyaç duyulur, ancak zenginlik ve güce aşırı vurgu yapılıyor. Zenginliğin veya gücün kalıcı olduğunu, baskın zenginliğin zararlı, kaba kuvvetin ise adaletsiz olduğunu varsaymanın yanlış olduğunu düşünüyorum.

Zaman içinde yaşanan siyasal ve küresel gelişmeler devletler düzeyinde geniş çaplı değişimlere yol açtı. Bunlar arasında şunlar sayılabilir; eski Avrupa sömürgeciliğinin aşınmasına ve çöküşüne eşlik eden gelişmeler, Sovyetler Birliği ile ABD arasındaki Soğuk Savaş’ın dönemsel olarak sona ermesi. Enerji şirketlerinin, dünyanın en büyük ve en zengin şirketleri listesindeki kontrolünün telekomünikasyon, programlama, dijitalleşme, teknoloji şirketleri lehine kaybolması, bunların daha önce hayal bile edilemeyen seviyelerdeki zenginlik merdivenlerini hızla tırmanması. Bu gelişmeler uluslararası sistemin biçimini ve niteliğini, güç tanımını, savaşların niteliğini değiştirdi, savaşlar daha ölümcül hale geldi ve artık daha uzak mesafelerden yönetilmeye başlandı.

Güç ve servet açısından baskın oyuncular genellikle orta veya uzun vadede pozisyonlarını korurlar ve liderlik kademeli olarak aktarılır. Bunlar, denklemleri ve rekabeti değiştiren önemli anların ortaya çıkmasıyla hızlanabilir. Bu anlar şunlarla bağlantılıdır; dünya savaşları gibi siyasi olaylar, kurtuluş hareketleri gibi yeni politik eğilimler veya geçen yüzyılın sanayi devrimi veya son 50 yıldaki teknolojik ve iletişim devrimi gibi teknolojik atılımlardan kaynaklanan ekonomik ve sosyal gelişmeler. Bunun nedeni dünyanın zenginlik oranlarının ve güç dengelerinin değiştiği sürekli bir değişim halinde olmasıdır.

Ancak liderlik tamamen farklı bir konudur. Zenginlik ve gücü aşar ve başkalarını etkileme, başkalarının uzun süreler boyunca örnek almak istediği pozisyonları, politikaları ve deneyimleri benimseme yeteneği gibi birkaç başka hususu da kapsar. Bunların sahiplerinden haklara saygı duymaları, yanlış ve hataları reddetmeleri, genel yararı göz önünde bulundurmaları, başkalarının umduğu ve arzuladığı bir örnek ve deneyim olmaları beklenir. Sovyetlerin geçen yüzyılda öncülük ettiği sosyalist felsefe ve yakın on yıllara kadar ABD'nin öncülük ettiği Batılı liberal sistem bunlara örnektir. Bunlardan biri başarısız olup dağıldı, diğerinin içeride ve dışarıda çifte standart uyguladığı ifşa oldu ve bu da ona parlaklığını ve güvenilirliğini kaybettirdi. Bağlantısızlar Hareketi, dünyanın vicdanı ve dengesi için başka bir alternatif sunmak amacıyla hızla yükseldi. Ancak, üyeleri istikrarlı bir uluslararası düzene en çok ihtiyaç duyan orta gelirli ülkeler olmasına rağmen, üyeleri günlük sorunlara ve kısa vadeli hırslara daldıkça parlaklığını ve itibarını kaybetti.

Bugün dünya zenginlik ve güçle dolup taşıyor, ancak sağlam, bilge ve dengeli bir liderlikten yoksun. Sistemlerimiz ve kurumlarımız şu anda çalkantılı bir aşamadan geçiyor ve hangi ülkelerin veya kuruluşların uluslararası düzeyde gelecekte liderlik rolünü hak ettiği ve üstleneceği henüz belli değil. Bu, meseleleri kontrol altına almak ve büyümelerini önlemek için acilen bazı proaktif, geçici adımlar atmamızı gerektiriyor. Kriz yönetimi kavramına benzer şekilde, uluslararası sistemin tamamen çökmesini ve dağılmasını önleyecek, aynı zamanda mevcut uluslararası sistemi küresel siyasal gerçeklikle daha uyumlu, işler tekrar kontrolden çıkmadan önce gelecekteki zorluklarla başa çıkabilecek hale getirecek reform yollarını bulmaya yönelik araştırmaları ve ciddi çabaları yoğunlaştırmayı amaçlamalıyız.