Cumhurbaşkanı Erdoğan: Millî iradeyi gasbetmeye yönelik gizli, açık nice girişimle karşılaştık

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Millî iradeyi gasbetmeye yönelik gizli, açık nice girişimle karşılaştık
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Millî iradeyi gasbetmeye yönelik gizli, açık nice girişimle karşılaştık

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Millî iradeyi gasbetmeye yönelik gizli, açık nice girişimle karşılaştık

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Siyasette rotamızı bugüne kadar hep milletimiz çizdi. Biz de milletin belirlediği yoldan hiçbir zaman sapmadık. İstişarelerimizi milletimizle yaptık” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yılın ilk toplantısında dava ve yol arkadaşlarıyla birlikte olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyduğunu belirtti.

İl başkanları toplantısının sonuncusunu 30 Kasım'da yaptıklarını, 31 Mart seçimleriyle ilgili ön hazırlıklarını değerlendirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kampanya döneminde il ziyaretleri vesilesiyle il başkanlarıyla görüştüğünü, yakın istişare hâlinde olduklarını söyledi.

“TÜRKİYE'NİN DEMOKRASİ STANDARDININ NEREDEN NEREYE GELDİĞİNİ TÜM DÜNYAYA BİR KEZ DAHA GÖSTERDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaret ettikleri 52 ilde halkın nabzını tutmanın yanı sıra seçim çalışmalarını da sahada bizzat görme fırsatı bulduklarını, yine bu ara dönemde Seçim İşleri Başkanlıkları ve Seçim Koordinasyon Merkezi temsilcileriyle münhasıran bir araya geldiklerini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "31 Mart seçim çalışmalarımızı çok yoğun bir şekilde devam ettirirken teşkilatlarımızla irtibatımızı daima en üst seviyede tuttuk. 31 Mart Mahallî İdareler Seçimleri rekabet seviyesi yüksek bir atmosferde, demokrasi şöleni havasında gerçekleşti. Bölücü örgüt uzantılarının seçmeni baskı altına alma girişimleri dışında ülkemiz genelinde sandığa gölge düşürecek hiçbir olay yaşanmadı. Seçim öncesinde hatırlayacağınız üzere çok farklı kampanyalar vardı. Bu son seçim olacak kehanetinden ekonomiyle ilgili piyasaya sürülen tezvirata kadar pek çok algı operasyonuna maruz kaldık. Bunların hepsini boşa çıkardık.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemiz aleyhine yürütülen onca propagandaya rağmen 85 milyon olarak sandığın gücünü ortaya koyduk. Türkiye'nin demokrasi standardının nereden nereye geldiğini tüm dünyaya bir kez daha gösterdik. Burada öncelikle bir hususun altını çizerek ifade etmek istiyorum. Demokrasi, asla ve asla sıfır toplamlı bir oyun değildir. Demokrasinin kazandığı bir yerde kaybeden olmaz. Sandığın itibarının arttığı bir denklemde galip 85 milyonun tamamıdır. Sivil siyaseti güçlendiren her sonuç, Türk demokrasisinin istikbali adına eşsiz bir başarıdır” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 75 yıllık çok partili demokrasi hayatına iki darbe, iki muhtıra, iki darbe girişimi sığdırmış bir millet odluklarını dile getirdi.

Neredeyse her on yılda bir demokrasinin vesayet odaklarının saldırısına uğradığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "En son 15 Temmuz'da 253 insanımızın canı pahasına tarihimizin en alçak darbe teşebbüsünü püskürttük. Bunların haricinde millî iradeyi gasbetmeye yönelik gizli, açık daha nice girişimle karşılaştık. Vesayet odaklarının asla uyumadığını, asla pes etmediğini, uygun ortam ve fırsat kolladığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Son yıllarda FETÖ'cülerin ve marjinal yapıların da propagandasıyla bazı toplum kesimlerinde çok partili demokrasiye ve sandığa karşı istifhamların zemin bulmaya başladığını görüyorduk. Gerek 14 Mayıs seçimleri, gerekse 31 Mart Mahallî İdareler Seçimleri, demokrasi düşmanları tarafından körüklenen bu algıyı yerle bir etmiştir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “14 Mayıs seçimlerinde, Cumhurbaşkanı seçimi yüzde 0,5 farkla ikinci tura kalırken, 31 Mart seçimlerinde millî irade farklı şekilde tecelli etmiştir. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak her iki seçim sonucunu da büyük bir olgunlukla karşıladık, milletin iradesini öpüp başımızın üstüne koyduk. Sandık sonuçlarından dolayı milleti suçlama, kabahati millete atma gibi yollara tevessül etmedik. Nitekim 14 Mayıs ile ortaya çıkan belirsizlik 28 Mayıs seçimleriyle giderildi, millet yasamada olduğu gibi ülke idaresinde de mührü bize takdim etti, Cumhur İttifakı'nı açık ara lider yaptı” değerlendirmesinde bulundu.

“BİZİM İÇİN ÖNEMLİ OLAN TÜRKİYE'NİN VE TÜRK DEMOKRASİSİNİN KAZANMASIDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart yerel yönetimler seçimlerinde yine milletin takdiriyle Türkiye haritasının daha fazla renge boyandığını, 2019 seçimlerine göre daha çok sayıda siyasi partinin il, ilçe ve belde düzeyinde belediye başkanlığı kazandığını hatırlattı.

Bu tablo karşısında başkaları gibi 14 Mayıs gecesi sahnelenen "öndeyiz" müsamerelerine başvurmadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Parti olarak her ne kadar hedeflerimizin uzağında kalsak da 31 Mart seçim sonuçlarını müspet karşıladık. Bizim için önemli olan Türkiye'nin ve Türk demokrasisinin kazanmasıdır. Biz siyaseti, önce milletim, önce memleketim şiarıyla yapıyoruz. Sandığın itibarına itibar katan her neticeyi, partimizin oyları ne olursa olsun, Türkiye'nin 75 yıllık çok partili demokrasi mücadelesinde aşılmış yeni bir eşik olarak görüyoruz. AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın olgun duruşu, 31 Mart sonrasında siyasetin genel havasını da değiştirmiştir. Siyasi atmosferde olan yumuşama ikliminde siyasetçilerin mesajları kadar toplumda siyaset kurumuna yönelik güvenin artmasının da önemli payı vardır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu iklimin geçici bir bahar esintisi değil, Türk siyasetinin hâkim karakteri hâline gelmesini ümit ediyoruz. Samimiyetimizi ve yapıcı tavrımızı bugüne kadar muhafaza ettik. Türkiye'yi partiler arasındaki gerilim hattına mahkûm etmek isteyenlerin başta 1 Mayıs olmak üzere çeşitli oyunlarına gelmedik. Muhalefetteki muhataplarımızın da dirayetli davrandığını görüyor, bundan da ülkemiz siyaseti adına memnuniyet duyuyoruz. Siyasetçilerin sorumluluk bilinciyle hareket ederek bundan sonra sandığın itibarına gölge düşürecek sivil siyasete güveni sarsacak beyanlardan uzak duracaklarına inanıyorum."

“31 MART SEÇİM SONUÇLARINI GÖZ ARDI ETMİYORUZ”

Seçimlerde sandığa giderek oyunu kullanan vatandaşların her birine demokrasiye ve millî iradenin üstünlüğüne olan bağlılıkları sebebiyle teşekkürlerini sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, parti kurmay kadrosu nezdinde teşkilat mensupları ve dava arkadaşlarına 31 Mart seçimleri döneminde gösterdikleri gayret dolayısıyla şükranlarını sundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "31 Mart seçim sonuçlarını da göz ardı etmiyoruz. Sonuçlara dair kapsamlı iç muhasebemizi partimizin yetkili organlarında yaptık, yapıyoruz ve yapacağız" diye konuştu.

Bugüne kadar Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), AK Parti Meclis Grubu, fikirlerine kıymet verdikleri dostları, kanaat önderleri, partide daha önce görev almış yol ve dava arkadaşları, siyaset bilimci, akademisyen ve sivil toplum temsilcileriyle farklı vesilelerle bir araya gelip görüştüklerini ve fikirlerini aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün de il başkanları ve teşkilat kademelerinin diğer mensuplarıyla bir arada olduklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, istişare halkalarını genişletmeye devam edeceklerini bildirerek, "Son Merkez Yürütme Kurulu toplantımızda geleneksel istişare kampımızı çok yakın bir tarihte toplama kararı aldık. Önce milletvekillerimizle ardından da inşallah belediye başkanlarımızla bir araya geleceğiz" dedi.

“İHTİYAÇ DUYDUĞUMUZDA HER ZAMAN MİLLETİMİZİ YANIMIZDA BULDUK”

Komplekse kapılmadan, eleştirilere kulaklarını asla tıkamadan bu süreci büyük bir öz güven ve şeffaflıkla yönettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir defa şu gerçeğin gayet farkındayız. Hata değil, yanlışta ısrar etmek kaybettirir. Siyasetin inişli çıkışlı serencamında esas mesele hep istikamet üzerinde kalabilmektir. Nereden geldiğinizi unutmazsanız, hedeflerinizden de kopmazsınız. Bakınız, biz siyasi hayatımız boyunca elde ettiğimiz her başarıyı, zaferle bitirdiğimiz her mücadeleyi önce Allah'ın yardımına, sonra da milletimizin desteğine, duasına ve yanımızda olmasına borçluyuz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Her zaman söylediğimiz gibi AK Parti, milletin kurduğu, tabelasını milletin astığı, siyaseti daima millet için ve milletle birlikte yapmış bir partidir. Siyasette rotamızı bugüne kadar hep milletimiz çizdi. Biz de milletin belirlediği yoldan hiçbir zaman sapmadık. İstişarelerimizi milletimizle yaptık. Derdimizi milletimize anlattık. Sorunlarımıza milletimizle birlikte çözüm aradık. Başarılarımızın sevincini yine milletimizle paylaştık. İhtiyaç duyduğumuzda her zaman milletimizi yanımızda bulduk. Millet bize bakınca kendini gördü, kendi meselelerini gördü ama aynı zamanda sıkıntılarına çözüm üretecek güçlü bir irade gördü. Toplumumuzun farklı kesimleriyle gönül köprülerimizi sağlam tuttuğumuz için bugünlere kadar alnımızın akıyla gelebildik."

“SİYASET MİLLETİN İÇİNDE MİLLETLE OMUZ OMUZA, SIRT SIRTA VEREREK YAPILIR”

Teşkilatlarını, belediyelerini, gönül kapılarını millete hiçbir zaman kapatmadıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Bugün bir kez daha açık ve net söylemek istiyorum, AK Parti milletin partisidir ve inşallah ebediyen öyle kalacaktır. Biz şafak vakti evine ekmek götürmek için yola koyulan emekçilerin, yazın sıcağına, kışın ayazına aldırmadan rızık peşinde koşan çiftçilerin, helal lokmasına haram bulaştırmayan esnafın, tüccarın, sanayicinin, vatanımız uğruna gözünü kırpmadan şehadete koşan kahramanların, Türkiye'nin aydınlık yarınlarının teminatı olan gençlerimizin, ellerini değdikleri her yeri güzelleştiren, bereketlerinden kadınlarımızın, ülkemizin başarılarını kendi başarıları olarak gören tüm mazlumların, velhasıl hangi kökene, hayat tarzına, görüşe mensup olursa olsun büyük ve güçlü Türkiye sevdalısı her bir yüreğin partisi olmayı sürdüreceğiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletle kurdukları gönül köprülerini kimsenin yıkamayacağını ifade ederek, "Siyaset milletin içinde milletle omuz omuza, sırt sırta vererek yapılır. Halkla araya mesafe koymanın, duvar örmenin, sokakla, çarşıyla, pazarla, mahalleyle bağı zayıflatmanın bizim siyaset geleneğimizde yeri yoktur. Bu konularda eksiğimiz, hatamız, problemimiz, millete karşı bir kusurumuz varsa çok açık söylüyorum, mutlaka kendimizi düzeltmemiz gerekiyor. Partimizin ve davamızın geleceği her türlü şahsi kaygının, her türlü kişisel hesabın üzerindedir" değerlendirmesini yaptı.

“KİMSE PARTİMİZE GÖNÜL VERENLERİN FEDAKÂRLIĞINI ŞAHSİ HEVES VE HESAPLARI İÇİN ZAYİ EDEMEZ”

Yerel seçim kampanya döneminde 52 ili ziyaret ettiğini, diğer vilayetlere de farklı vesilelerle defalarca gittiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: "Bu ziyaretlerimde şahit olduğum değişmez manzara şuydu, AK Parti'nin gerçekten inanmış, kendini adamış milyonlarca neferi var. Hepsi birer özveri abidesi olan bu kardeşlerimizin hakkını ödeyemeyiz. Karşılığını sadece Allah'tan bekleyerek, gece gündüz demeden koşturan samimi AK Parti neferlerinin emeğini kusura bakmayın ama kibirleri boylarını aşan muhterislere kesinlikle kurban edemeyiz. Siyasetçisiyle, kaprisli bürokratıyla, lobisiyle, çıkar gruplarıyla kimse partimize gönül verenlerin fedakârlığını şahsi heves ve hesapları için zayi edemez. Biz buna göz yummayız, rıza göstermeyiz. Bu partinin genel başkanı ve hepsinden öte bir neferi olarak böyle ağır bir vebali biz şahsen taşıyamayız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçim sonuçlarını, "Olanda hayır vardır" düsturuyla partileri, hareketleri ve davaları açısından hayra tebdil etmek için ne gerekiyorsa onu yapmaktan kesinlikle çekinmeyeceklerini belirtti.

“KIRARAK, DÖKEREK DEĞİL TAM TERSİNE BİRLEŞTİREREK, KUCAKLAYARAK İLERLEYECEĞİZ”

İstişare ve yenilenme sürecinin sonunda AK Parti olarak yola çok daha güçlü bir şekilde devam etmekte kararlı olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "AK Parti'nin alametifarikası kendini daima yenileme, tazeleme, büyütme, geliştirme, yeni şartlara adapte etme kabiliyetine haiz olmasıdır. Başlatmayı kararlaştırdığımız kongre sürecimizi bunun en önemli vesilesi olarak görüyoruz. Sizlerden bu süreci zehirlemek, aramızda nifak tohumları ekmek için pusuda bekleyen fitne tüccarlarına karşı dikkatli olmanızı bekliyorum. Biz 50 yıla varan siyasi mücadelemizde attığımız adımları bugüne kadar dedikodulara göre belirlemedik, bundan sonra da belirleyemeyiz" dedi.

Temel kriterlerinin Hakk'a ve halka hizmet etmek olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimizin nazarında ibra olan, bizim gözümüzde de başarılıdır. Milletin sınıfta bıraktığını biz de baş tacı edemeyiz. İnşallah bu süreci kılı kırk yaran bir kuyumcu titizliğiyle yürüteceğiz" diye konuştu.

AK Parti teşkilatlarına, "Kırarak, dökerek, dağıtarak değil, tam tersine toparlayarak, birleştirerek, bütünleştirerek, kucaklayarak ilerleyeceğiz" diye seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Saflarımızı genişletecek, sıklaştıracak, partimizi daha da büyütmenin gayretinde olacağız. Yeni isimlerle, yeni değerlerle, yeni hizmet erleriyle kadrolarımızı tahkim ederken, partimizin emektarlarına vefasızlık göstermeyeceğiz. Şunun bilinmesini isterim, bizim AK Parti'den güç devşirecek isimlere değil AK Parti'ye güç katacak, ufuk, vizyon, dinamizm, heyecan katacak şahsiyetlere ihtiyacımız var.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu anlayışla partimizin çatısı altında AK Parti rozetiyle ülkeye ve millete gerçekten hizmet etmek isteyenlere kapımızı kapatmıyoruz. Ama siyaseti kariyer basamağı olarak görenlerle yol yürünemeyeceğini de geçmiş tecrübelerimizin ışığında çok çok iyi biliyoruz. Partimizi zirveye taşıyacak isimlerle kongrelerimizi birer yeniden diriliş, yeniden şahlanış vesilesi haline dönüştürmek arzusundayız. Özünde bir gönül seferberliği olan kongremiz ancak böyle bir vizyon, kuşatıcılık ve hassasiyetle yürütülmesi durumunda bekleneni verebilir” dedi.

“MİLLETİMİZ BİZDEN DAHA ÇOK ÇALIŞMAMIZI BEKLİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin Türk siyasi hayatına damga vurduğunu ve üye sayısı itibarıyla Türkiye'nin en büyük ailesi olduğunu belirterek, "21 yıllık iktidarlarımız bu dönemde bizden önce yapılan hizmet ve eserlerin katbekat fazlasını ülkemize kazandırmış bir hükûmetiz. Nasıl Türkiye'nin son 21 yılına mührümüzü bastıysak inşallah geleceğine de yine biz yön vereceğiz" ifadelerini kullandı.

Salonda bulunan partililerin her birinin, Türkiye Yüzyılı'nın inşasına emeğiyle, alın teriyle ve mücadelesiyle katkı sunan millet sevdalıları olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu milletin özü, aslı sizsiniz. Milletimiz, bizden daha çok çalışmamızı güç ve enerji toplamış bir şekilde yeniden yola revan olmamızı bekliyor. Şimdi her zamankinden daha fazla birbirimize tutunacağız, daha fazla sarılacağız, daha fazla kucaklaşacağız. Niyet hayır, akıbet hayır diyoruz. Rabbim birliğimizi beraberliğimizi dayanışmamızı daim eylesin" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda, AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığını, Türk Kızılay ile hayata geçirdiği kan bağışı projesi için tebrik ederek, "Kan acil değil, sürekli ihtiyaç prensibiyle, sağlığı elveren tüm dava arkadaşlarımı kan bağışı yapmaya davet ediyorum. Kan bağışı kampanyamıza destek veren tüm kardeşlerimize, vatandaşlarımıza, parti teşkilatımıza, Kızılay çalışanlarına ve teşkilatlarına teşekkür ediyorum" dedi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, KAN BAĞIŞI KAMPANYASINA KATILANLARI ZİYARET ETTİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı öncesinde AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığı tarafından Genel Merkez’de düzenlenen kan bağışı kampanyasına katılanları ziyaret etti. Kan bağışında bulunanlarla bir süre sohbet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşlarla hatıra fotoğrafı çektirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada, İstanbul'da Aralık 2023'te düzenlenen Avrupa Wushu Kungfu Şampiyonası'nda şampiyon olduktan sonra podyumda Filistin bayrağı açarak dabke dansı yatığı için



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
TT

Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)

Sri Lanka'da 400'e yakın kişiyi öldüren sel felaketinden kurtulanlar yaşanan kaosu anlattı.

Sri Lanka Afet Yönetim Merkezi (DMC), ülkede geçen haftadan bu yana devam eden şiddetli yağışların yol açtığı afetlerde can kayıplarının 390'a çıktığını, 370 kişidense hâlâ haber alınamadığını bildirdi. 

Ayrıca arama kurtarma ekiplerinin su baskını ve heyelan riski taşıyan birçok bölgeye ulaşmakta güçlük çektiği vurgulandı.

Sri Lanka Devlet Başkanı Anura Kumara Dissanayake, ülke genelinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini duyurmuş, kurtarma çalışmaları için 20 binden fazla askeri personelin görevlendirileceğini belirtmişti.

Guardian'ın irtibata geçtiği Layani Rasika Niroşani, yoğun yağışlara alışık olduklarını fakat bu kadar büyük bir afetle karşılaşacaklarını tahmin etmediklerini söylüyor. 

Selde her şeyini kaybettiğini belirten iki çocuk annesi 36 yaşındaki kadın şöyle devam ediyor: 

Evimiz toprak altında kaldı. Ailem hâlâ şok içinde. Sıfırdan başlamak zorundayız. Bazen bu, yaşamaktan bile daha kötü olabilir.

Kantharuban Praşant da sel nedeniyle evlerini kaybeden 125'ten fazla aileye Badulla'daki bir okulda barınak sağladıklarını belirtiyor.

Yardım malzemelerine ulaşmakta güçlük çektiklerini belirten 32 yaşındaki öğretmen, birçok ailenin selde mahsur kaldığını söylüyor. 

Bazı Sri Lankalılar, yetkililerin afet uyarısı yapmadığına da dikkat çekiyor. 45 yaşındaki Ja Nilanthi, nehir suları tehlikeli seviyeye ulaştığında bile herhangi bir uyarı veya tahliye emri almadıklarını belirtiyor.

Ditwah Kasırgası ve muson yağışlarının yol açtığı sel ve toprak kaymaları nedeniyle can kaybı Endonezya'da 604'e, Tayland'da 176'ya ve Malezya'da üçe yükseldi. 

Güney Asya'da toplamda en az 1172 kişinin canını alan afetlerin yol açtığı yıkımın boyutu henüz tam olarak bilinmiyor. 

Bilim insanlarına göre Güney Asya, iklim değişikliğine karşı yüksek riskli bölgelerden biri. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, CNN


Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
TT

Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Fransa şubesi Ulusal Gazeteciler Birliği (SNJ) ile iş birliği yaparak, 26 Kasım'da Paris'teki Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı'na, Filistin topraklarında medya özgürlüğünü engelleme ve savaş suçları işleme suçlamalarıyla şikayette bulundu.

Kimliği belirsiz kişiye karşı açılan dava, Fransız gazetecilerin güvenliklerini ve çalışmalarına devam edebilmelerini sağlamak amacıyla gizlice toplanan çok sayıda tanık ifadesine dayanıyor.

İki kuruluştan yapılan açıklamada, "Temel ilkeler olan basın özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı Gazze ve Batı Şeria'da yeniden tesis edilmelidir"denildi.

"İşgal altındaki Filistin topraklarında gazetecilerin çalışmalarının yaygın olarak engellendiği göz önüne alındığında, sembolik açıklamalar önemini koruyor, ancak yeterli değil. Harekete geçilmeli ve Fransız yargısının bu konuda bir rolü olmalı. Geçen hafta Paris'te yaptığımız şikayetin anlamı da bu."

Şikayette, özellikle 7 Ekim 2023'ten bu yana hiçbir yabancı gazetecinin serbestçe girmesine izin verilmeyen Gazze'ye uygulanan medya karartması ve Hamas saldırıları hedef alınıyor.

İki kuruluş, bu durumu "silahlı çatışmada eşi benzeri görülmemiş bir karartma" olarak nitelendirirken, Filistinli gazetecilere ve medya çalışanlarına yönelik "sert baskı"nın da eşlik ettiğini belirterek, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun 225 cinayeti belgelediğini kaydetti.

Kuruluşlar, İsrail ve Batı Şeria'da gazetecilerin çalışmalarına getirilen kısıtlamaları da kınadı.

Sahada çalışan Fransız muhabirler, günlük hayatta olayları takip etmelerinin engellendiğini, tehdit edildiğini, ekipmana el konulduğunu, fiziksel saldırılara maruz kaldıklarını, silahların savrulduğunu, tutuklamalar, aramalar ve sorgulamalar, gözaltılar ve keyfi sınır dışı edilmeler yaşandığını ve hatta bazen "vurulduklarını" anlattılar.

Şikayette, belirli bir kişiyi hedef almadıklarını belirtilerek, belgelenen ihlallerin işgal altındaki topraklarda, siviller ve yerleşimcilerin yanı sıra askeri, polis, gümrük ve idari birimlere atfedildiği, "olayların doğru ve dengeli bir şekilde aktarılmasını engellemek ve tek taraflı bir anlatım dayatmak" amacı güdüldüğü belirtildi.

Bu bağlamda SNJ Genel Sekreterleri Vanessa Ribush ve Julien Fleury, "Gazeteciler gözlemci olarak görülmekte zorlanıyorlar, çünkü çoğu zaman aktivist, hatta terörist gibi muamele görüyorlar" dedi.

"Onlarca silahlı yerleşimci tarafından takip edildiklerinde, hayatlarına yönelik tehlike mevcut ve bazen somut hale geliyor. Gazetecilerin temel haklarının bu şekilde ihlal edilmesi cezasız kalamaz" diye eklediler.

İki örgüt, işgal altındaki topraklarda yaşanan ihlallerin, İsrail'in "devlet dokunulmazlığı"nı ileri sürmesini engellediğini ve özellikle ihlallerin Fransız vatandaşlarını etkilemesi ve temel özgürlüklerini ihlal etmesi nedeniyle, Fransız yargısının harekete geçmesinin önünü açtığını savundu.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Anthony Bellanger ise "Fransız gazetecilerin uluslararası insancıl hukukun tamamen geçerli olduğu alanlarda çalışmalarını engellemelerine, tehdit ve sindirilmelerine veya hedef alınmalarına artık izin vermeyeceğiz" dedi. Bellanger, "Basın özgürlüğü çiğnendiğinde ve savaş suçları işlendiğinde, Fransa vatandaşlarını korumak için harekete geçmelidir. Şikayetimiz, uluslararası hukukun üstünde kimsenin olmadığını ve gerçeğin susturulamayacağını herkese hatırlatmak için gerekli bir adımdır" ifadesini kullandı.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu ve Ulusal Gazeteciler Birliği'ni temsil eden avukatlar Inès Dafoe ve Louise L. Yafe, bu şikayetin Fransa'da "eşi benzeri görülmemiş" olduğunu doğrulayarak, "Gazetecilerin çalışmalarının sistematik olarak engellenmesi ve onları hedef alan savaş suçları temelinde, çatışma bölgesindeki Fransız muhabirlerini korumak için ulusal bir mahkemeye ilk kez böyle bir dava açıldı" dediler.

"Basın özgürlüğünün korunması, hukukun üstünlüğüyle yönetilen her devlette temel bir ilkedir ve Fransız gazetecilerin görevlerini yerine getirme yetenekleri ihlal edildiğinde, mahkemelere başvurmalarını tamamen haklı çıkarır" vurgusu yapıldı.