AB'den İsrail'e: Uluslararası Adalet Divanı'nın kararları bağlayıcıdır ve uygulanmalıdır

Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell (DPA)
Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell (DPA)
TT

AB'den İsrail'e: Uluslararası Adalet Divanı'nın kararları bağlayıcıdır ve uygulanmalıdır

Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell (DPA)
Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell (DPA)

Avrupa, İsrail'in Hollanda'nın Lahey kentinde alınan kararı görmezden geleceğini belirtmesine rağmen, Uluslararası Adalet Divanı'nın kararına uyması ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehrine yönelik saldırısını durdurması için İsrail'e baskı yaptı.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, dün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, İsrail'in Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) kararına uyması ve askeri saldırısını durdurması gerektiğini söyledi.

Alman Haber Ajansı'na (DPA) göre Borrell "X" platformunda yaptığı açıklamada: "İsrail aleyhine verilen kararı not ediyoruz. Uluslararası Adalet Divanı'nın kararları tüm taraflar için bağlayıcıdır ve tam ve etkin bir şekilde uygulanmalıdır" dedi.

BM'nin en yüksek mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı (UAD), cuma günü İsrail'in Refah'taki saldırılarını derhal durdurmasına karar verdi.

Yargıçlar Refah'taki insani durumun şu anda "felaket" olduğunu ve sivil halkın daha fazla zarar görmesini önlemek için daha çok tedbir alınması gerektiğini belirttiler.

Borrell paylaşımında mahkemenin İsrail'e "Refah sınır kapısını insani yardım girişi için açık tutma" hükmü verdiğini vurguladı.

İsrail, siviller üzerindeki etkisi nedeniyle Refah'taki operasyonları konusunda, ABD ve Avrupa başkentlerinden yargılama öncesi haftalarca uyarılarla karşı karşıya kaldı.

İsrail saldırının Hamas'ı ortadan kaldırmak için gerekli olduğunu savunuyor. Tel Aviv'den yapılan açıklamada "İsrail, Refah bölgesinde Filistinli sivil nüfusun tamamen ya da kısmen yok olmasına neden olabilecek yaşam koşullarına yol açacak askeri operasyonlar gerçekleştirme niyetinde değildir ve gerçekleştirmeyecektir" denildi.

İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü tarafından yapılan açıklamada "Güney Afrika'nın Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'e yönelttiği soykırım suçlamaları yanlış, haksız ve ahlaken iğrençtir" denildi.

Kararda, İsrail'in, saldırının Filistin halkı üzerindeki etkisini en aza indirmek için elinden gelen her şeyi yaptığı yönündeki iddialarının mahkemeyi "ikna etmediği" belirtildi.



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times