Al Majalla Refah’ta: İsrail tankları ve bilinmezlik arasında kalan yerinden edilmiş Filistinliler

İsrail ordusu, bir yandan ilerlerken diğer yandan daha fazla bölgenin tahliye edilmesi emri verdi

Refah'ın güneybatı sınırında tahliye edilmeden önce görülen yerinden edilen kişilerin çadırları, 7 Mayıs 2024 (Salim er-Reyyis)
Refah'ın güneybatı sınırında tahliye edilmeden önce görülen yerinden edilen kişilerin çadırları, 7 Mayıs 2024 (Salim er-Reyyis)
TT

Al Majalla Refah’ta: İsrail tankları ve bilinmezlik arasında kalan yerinden edilmiş Filistinliler

Refah'ın güneybatı sınırında tahliye edilmeden önce görülen yerinden edilen kişilerin çadırları, 7 Mayıs 2024 (Salim er-Reyyis)
Refah'ın güneybatı sınırında tahliye edilmeden önce görülen yerinden edilen kişilerin çadırları, 7 Mayıs 2024 (Salim er-Reyyis)

Salim er-Reyyis

İsrail'in Refah'taki kara harekâtının başlamasından ve İsrail ordusunun Refah Sınır Kapısı’nı yeniden işgal etmesinden üç hafta sonra, İsrail ordusu 7 Mayıs'tan bu yana kapalı olan sınır kapısının kontrolünü halen elinde tutuyor.

İsrail ordusu, Refah’a kara saldırısının başlamasından bu yana Refah Sınır Kapısı’nın yanı sıra İsrail’in Gazze’deki savaşı başlatmasından bu yana geçen yedi aydan uzun bir süredir malların ve hatta insani yardımların ana giriş noktası olan Kerem Şalom Sınır Kapısı’nın da bulunduğu Refah’ın güneydoğu bölgesine odaklandı ve böylece Gazze’ye gıda, tıbbi yardım ve yakıt tedarikini durdurdu. İsrail, ABD'nin baskısı üzerine sebze, meyve ve gıda maddesi yüklü bazı tırların sadece Gazze Şeridi'nin güneyine girmesine izin verirken, Gazze'nin merkezindeki ve güneyindeki pazarlarda satılan malların girişine ise izin vermedi.

ABD ordusu, sınır kapılarının kapatılmasını haklı göstermek ve yardım akışını durdurmak için Gazze Şehri'nin güneybatısında bir yüzer liman inşa etti. Bu liman Yunanistan'daki bir limandan gelen ve İsrail'in denetiminden ve gözetiminden sonra yüklerini boşaltmalarına izin verilen yardım gemilerini kabul etmeye başladı. Uluslararası kuruluşlar ve BM kurumları, Gazze Şeridi'nin güneyine ulaştırılmak üzere tonlarca gıda yardımını teslim almaya başlarken, İsrail ordusu, liman Gazze Şehri'nin merkezinden birkaç kilometre uzakta olmasına rağmen Gazze şehri ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yaşayanların gıda yardımı almasını kasıtlı olarak engelliyor.

İsrail’in kara saldırısı başlamadan önce Refah’ın üçte ikisinden fazlası Gazze Şeridi'ndeki çeşitli şehirlerden ve mülteci kamplarından yerinden edilen yaklaşık 1,2 milyon Gazzeliye ev sahipliği yapıyordu. ABD, yerinden edilenlerin de aralarında olduğu yoğun bir nüfusa sahip olması nedeniyle kara saldırısını onaylamadığını ifade etmişti. Ancak İsrail ordusunun kara saldırısının başlangıcında doğu bölgelerinde yaşayanlardan bölgeyi boşaltmalarını talep etmesi ve birkaç gün sonra da Refah'ın merkezine kadar uzanan yeni meydanların ve mahallelerin boşaltılmasını istemesiyle birlikte 700 ile 800 bin arasında Gazzeli bölgeyi terk etmek ve Nuseyrat Mülteci Kampı’na, Gazze’nin merkezindeki Deyr el-Beleh semtine ve bir önceki kara saldırısında yerle bir olan Han Yunus'un batısına kaçmak zorunda kaldı.

Ben de yaklaşık beş ay kaldığım Refah'tan kaçmak ve Han Yunus'a sığınmak zorunda kaldıktan birkaç gün sonra Refah'ın batısına dönmeye karar verdim. Yolda, savaş sırasında Nuseyrat Mülteci Kampına yerleştirilen ve daha sonra Refah'a geri dönmek zorunda kalan Gazzeli Atiya Hamid (54) ile tanıştım.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'a yönelik askeri operasyonun başlamasıyla, ailesiyle birlikte Han Yunus'un batısındaki Mevasi bölgesine gitmek zorunda kalan Hamid, “Çadırımızı nereye kuracağımızı bilmiyoruz. Her seferinde yeni bir yere taşınmak zorunda kalıyoruz. Taşınmanın ve yeni başlangıçların maliyetine katlanmak zorundayız. İsrail siviller olarak hayatlarımızı koruma bahanesiyle bizim bir noktada istikrarlı olmamızı istemiyor” ifadelerini kullandı.

700 ile 800 bin arasında Gazzeli bölgeyi terk etmek ve Nuseyrat Mülteci Kampı’na, Gazze’nin merkezindeki Deyr el-Beleh semtine ve bir önceki kara saldırısında yerle bir olan Han Yunus'un batısına kaçmak zorunda kaldı.

Kişisel kullanım ve içmek için su temininde pek çok sorun ve krizle karşılaşan Hamid, çocuklarıyla birlikte yeni yaşam alanlarını düzenledikten sonra Mevasi’de her şeye sıfırdan başladı. Hamid, burası Han Yunus’tan daha kalabalık, çadır kuramıyorsunuz ve oturacak yer yok. Sıcaktan ve nemden çadırda bile oturamıyoruz. Nereye gideceğimizi ya da ne yapacağımızı bilmiyoruz, yavaş yavaş ölüyoruz” dedi.

xcdvfr
İsrail ordusunun emriyle yerinden edilen kişilerin Refah'tan tahliye edilmesinin ardından Refah'ın güneybatı sınırı, 23 Mayıs 2024 (Salim er-Reyyis)

Hamid’in aksine Yahya Abdusselam (47) hala ailesiyle birlikte Refah'ın batısındaki çadırında yaşıyor ve şimdilik ayrılmayı düşünmüyor. Kendisiyle konuştuğumda bana gidecek başka bir yeri ve bunu yapacak parası olmadığını söyleyen Abdusselam, “Nereye gideceğimizi bilmiyoruz. Henüz Refah'ın batısındaki bölgeyi boşaltmamız söylenmedi. Ordu her an tahliye etmemizi isteyebilir. Ancak gerçekte nereye gideceğimizi bilmiyoruz. Çünkü ordunun bize gitmemizi söylediği bölgelerde yerinden edilenlerin çadırları yığılmış durumda” diye konuştu. Abdusselam nakliye ve yeni bir çadır için 500 dolardan fazla paraya ihtiyacı olduğunu, ancak artık boyacı olarak çalışamadığı için taşınma masraflarını karşılayamadığını belirtti.

İsrail ordusu, askeri ilerleyişini Gazze Şeridi ile Mısır'ın Sina Yarımadası arasındaki sınır şeridinde yoğunlaştırırken İsrail Ordu Radyosu, ordunun yaklaşık 14 kilometre uzunluğunda olduğu tahmin edilen Philadelphia (Salahaddin) Koridoru'nun üçte ikisini kontrol ettiğini duyurdu.

İsrail ordusunun bulunduğu noktaya yakın noktalara ulaşmak için hayatlarını tehlikeye atan diğer gazetecilere göre Kara saldırısının başlamasının ikinci haftasının sonunda ağır topçu ateşi ve hava saldırılarının ardından Refah'ın güneyindeki Brezilya Mahallesi’ne kadar ilerleyen İsrail ordusu tankları ve buldozerleriyle ilerleyerek evleri yıktı, sokakları talan etti ve bölgedeki altyapıyı tahrip etti.

Refah'ın coğrafi yapısı nedeniyle kentin merkezi batısından birkaç metre daha yüksekte yer alıyor. Bu da kentin merkezinde konuşlanan İsrail ordusunun kentin batısında 6 kilometreden daha fazla bir alanı gözetlemesine olanak sağlıyor. Burası aynı zamanda Akdeniz'e bakan deniz sınırıdır. Yüzlerce aile, ordu tarafından tahliye edilmeleri istenmeksizin çeşitli yerleşim yerlerinden sürüldü. Bunun tek nedeni ordunun yaklaşmasından ve ilerlemesinden, Gazze şehri ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde neden olduğu ve olmaya devam ettiği yıkım ve ölüm manzaralarından duyulan korkuydu. İsrail ordusunun Refah'a kara saldırısı çerçevesinde Cibaliye Mülteci Kampı’na karadan girmesi Cibaliye sakinlerini kaçmaya zorladı.

Refah sakinlerinden biri, Han Yunus'ta daha önce kendisiyle görüştüğümde, ailesinin can güvenliği için onlarla birlikte erkenden kaçmak zorunda kaldığını söyledi. Refahlı adam, “Ben çocuklarımı sokakta bulmadım. Onları enkaz altından çıkarmak için de büyümedim ve onlar için çok çalıştım. Gazze Şeridi'nde güvenli bir yer yok, ama Refah'ta evde kalırken kendimi rahat hissetmiyordum” dedi.

Gazze Şeridi'nde askeri operasyonlara katılan İsrail ordusunun on tugayından beşi Refah'ta eş zamanlı olarak çeşitli bölgelerde hareket ediyor. İsrail ordusu, Refah’taki kara saldırısına odaklandığından şehrin doğusunda ve güneydoğusunda tüneller olduğu ve buralardan roketatarlar fırlatıldığı iddia edilen çok sayıda video ve fotoğraf yayınladı. İsrail ordusu ayrıca Filistinli silahlı örgütlerin üyelerinin okullarda ve BM merkezlerinde faaliyet gösterdiğini iddia eden videolar yayınlayarak askerlerine herhangi bir kısıtlama ya da yasaklama olmaksızın tüm yerleri hedef alması için yeşil ışık yaktı.

Refah'ın en güneybatı kısmından, Mısır sınırındaki caddeden geçmeye çalıştım. Doğuya doğru gitmeye niyetliydim, ancak oraya vardığımda korktum. Çünkü bölge, savaş sırasında yaklaşık beş ay boyunca orada kalan ailelerin terk edilmiş çadırlarıyla doluydu. Yoluma devam etmeyip geri dönmeye karar verdim. Ana caddeden geçerek şehir merkezine yakın eş-Şabura Mahallesi’ndeki Kuveyt Hastanesi'ne doğru gittim.

Yerinden edilen Gazzelilerden biri olan Hamid, kişisel kullanım ve içmek için su bulmakta birçok sorunla ve krizle karşılaşmış ve çocuklarıyla birlikte yeni bir düzen kurduktan sonra  herşeye sıfırdan başlamak üzere Han Yunus'un batısındaki Mevasi bölgesine gitmek zorunda kaldı.

Şehrin içlerine doğru ilerlerken yolda yayalar, araba kornaları, satıcılar ve yerlerinden edilen Gazzelileri taşıyan hayvan arabaları yoktu. Görünmeyen hedeflere ateş eden tankların sesleri arasında hastaneye vardım. Vardığımda hastane neredeyse boştu. Ne doktorlar ne hemşireler ne de hastalar vardı. Sadece birkaç personel ve birkaç yatak bulunuyordu. Hastane sadece cenazeleri kabul ediyordu. Sadece ilk yardımda bulunulan yaralılar, Refah'ın batısında Sağlık Bakanlığı tarafından Gazze'de kurulan sahra hastanelerine naklediyordu.

dcvfrb
Refah'ın Tel el-Sultan bölgesindeki bir sağlık merkezinde İsrail bombardımanında vefat edenler için yas tutan kadınlar ve çocuklar, 26 Mayıs 2024 (AFP)

Hastanenin sağlık personelinden biri bana özel bir hastane olduklarını ve savaş nedeniyle şu an daha önce kabul ettikleri vakaları kabul edemediklerini söyledi. Ancak Refah'ın doğusunda bulunan ve Gazze'deki Sağlık Bakanlığı'na bağlı olan Ebu Yusuf en-Neccar Hastanesi, şehre yönelik askeri kara harekatının başlamasından bu yana kapalı kalmaya devam ediyor. Hastanenin sağlık personeli, tıbbi hizmet vermek için çalışmalarını kısmen sürdürmek zorunda kalırken ancak hastaneye ait ambulanslar, İsrail ordusunun savaş sırasında diğer bölgelerde ambulansları, sağlık personelini ve hatta hastaneleri hedef alındığı gibi burada da hedef alınması korkusuyla şehrin derinliklerine ulaşamıyor.

Refah'ın batısında beş saat geçirdikten sonra daha fazla kalamayacağım için hava kararmadan önce Han Yunus'a döndüm. Başka mahallelerin ve yerleşim yerlerinin tahliye edilmesini istemesi beklenen İsrail ordusunun ilerleyişini izliyor ve takip ediyordum. Mahalleler çoğunlukla boştu. Sadece birkaç mahalle sakini vardı. Öte yandan İsrail ordusu ve komutanları, geçtiğimiz aylarda Gazze Şeridi'ndeki diğer şehirlerde ve kamplarda yaptıkları gibi Hamas ve üyelerini ortadan kaldırmaya çalıştıkları iddiasıyla Refah’ı yok etmek ve kontrolünü ele geçirmek için ilerlemekte kararlı görünüyorlar.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Meksikalı gazetecinin cesedi, yanında bir notla bulundu

RSF'ye göre Beltran bu yıl Meksika'da öldürülen 9. gazeteci oldu (Reuters/Arşiv)
RSF'ye göre Beltran bu yıl Meksika'da öldürülen 9. gazeteci oldu (Reuters/Arşiv)
TT

Meksikalı gazetecinin cesedi, yanında bir notla bulundu

RSF'ye göre Beltran bu yıl Meksika'da öldürülen 9. gazeteci oldu (Reuters/Arşiv)
RSF'ye göre Beltran bu yıl Meksika'da öldürülen 9. gazeteci oldu (Reuters/Arşiv)

Meksikalı yetkililer, uyuşturucu kaçakçılığı konusunda yaptığı haberlerle bilinen Miguel Angel Beltran'ın cesedinin bulunduğunu pazartesi günü açıkladı. 

60 yaşındaki gazetecinin cansız bedeni cumartesi günü Durango eyaletini Sinaloa eyaletindeki Mazatlan'a bağlayan bir otobanın kenarında bulundu. 

Yerel basın, battaniyeye sarılmış cesedin yanında şu ifadelerin yer aldığı bir not olduğunu bildirdi:

Durango halkına yönelik iftiraları yaydığın için.

Gazetecinin, kendisini en son perşembe gören oğlu tarafından teşhis edildiği de aktarıldı.

Geçmişte yazılı basında çalışan Beltran, son dönemde sosyal medyada faaliyet gösteriyordu. Özellikle TikTok ve Facebook'ta aktif olan gazeteci, haberlerini bu mecralardan paylaşıyordu. 

Görsel kaldırıldı.

Yaptığı son paylaşımlarından birinde Durango eyaletinde güçlü olan Cabrera Sarabia'nın liderinin tutuklandığını duyurmuştu. 

Sinaloa ve Jalisco Yeni Nesil kartellerine rakip olan çeteye dair bu haberin 22 Ekim'de yayımlanmasından sonra Beltran'ın ölmesi, gözlerin Cabrera Sarabia'ya çevrilmesine neden oldu. 

Meksika gazeteciler için dünyanın en tehlikeli ülkelerinden biri. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), 1994'ten beri 150'yi aşkın medya çalışanının öldürüldüğünü bildiriyor. 

Genellikle kötü koşullarda çalışmak zorunda kalan bu gazatecilerin çoğunun ortak özelliği, uyuşturucu kartellerinin etkin olduğu yerlerde faaliyet göstermeleri. 

RSF, Meksika'daki 5 gazetecinin hayatına 2023'te son verildiğini de aktarıyor. 

Kasım 2024'te fotomuhabiri Ismael Villagomez, Ciudad Juarez'de vurularak öldürülürken olayla ilgili üç kişi tutuklanmıştı. 

Aralık 2006'dan beri ülkede 480 bini aşkın cinayet işlendi. 

Independent Türkçe, CNN, AFP


Haaretz analizi: Trump, Gazze'de Türk askerini isterse süreç değişebilir

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de ateşkes mutabakatına ilişkin Mısır'da Şarm el-Şeyh Anlaşması'nı imzalamıştı (Reuters)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de ateşkes mutabakatına ilişkin Mısır'da Şarm el-Şeyh Anlaşması'nı imzalamıştı (Reuters)
TT

Haaretz analizi: Trump, Gazze'de Türk askerini isterse süreç değişebilir

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de ateşkes mutabakatına ilişkin Mısır'da Şarm el-Şeyh Anlaşması'nı imzalamıştı (Reuters)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de ateşkes mutabakatına ilişkin Mısır'da Şarm el-Şeyh Anlaşması'nı imzalamıştı (Reuters)

İsrail'in önde gelen gazetelerinden Haaretz'in analizinde, Türkiye'nin Ortadoğu'daki nüfuzunu artırmasının yolunun Gazze'nin yeniden inşa sürecinden geçtiği yazılıyor. 

Zvi Bar'el'in kaleme aldığı yazıda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ABD Başkanı Donald Trump arasındaki yakınlaşmanın ve Türkiye'nin ateşkes ve rehine takası anlaşmasını imzalaması için Hamas'ı ikna etmesinin, Ankara'nın elini güçlendirdiği belirtiliyor. 

Öte yandan Trump'ın 10 Ekim'de devreye giren barış planı kapsamında Gazze'ye uluslararası güvenlik gücü yerleştirilmesiyle ilgili tartışmalar devam ediyor. 

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, dünkü açıklamasında güvenlik gücünde Türk askerlerine yer verilmeyeceğini söylemişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da pazar günkü açıklamasında güvenlik gücüne katılacak ülkelere kendilerinin karar vereceklerini söylemişti. Netanyahu, bunun ABD tarafından kabul edildiğini de savunmuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki hafta önce Mısır'da düzenlenen zirvede Trump, Katar Emiri Tamim bin Hamad Al Sani ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi'yle birlikte Gazze ve bölgesel barış planına destek veren ortak bildiriyi imzalamıştı. 

Türkiye, Katar ve Mısır anlaşmanın garantör ülkeleri. Erdoğan, geçen hafta yaptığı açıklamada "Türkiye, Gazze'ye her türlü desteği vermeye hazırdır" demişti.

Haaretz'in analizinde, İsrail'in Gazze'deki güvenliği uluslararası bir güce vermeyi kabul etmesine rağmen hâlâ yetkileri elinde tutmak istediğine dikkat çekiliyor. 

Yazıda, Türkiye'nin "İsrail'de  İran'dan daha tehlikeli bir tehdit olarak görüldüğü" savunuluyor. Diğer yandan Beşar Esad rejiminin devrilmesi ve İran'la Hizbullah'ın Suriye'deki nüfuzunun zayıflamasında da Ankara'nın önemli rol oynadığı belirtiliyor. Bu açıdan Tel Aviv ve Ankara'nın bölgedeki bazı çıkarlarının örtüştüğü ancak bunun iki ülke arasında yeni bir ittifaka dönüşmesinin kısa vadede mümkün olmadığı yorumu yapılıyor.

Analizde, Türkiye'nin son dönemde başta Körfez ülkeleri olmak üzere Ortadoğu'daki ilişkilerini geliştirdiğine işaret ediliyor. Ayrıca Trump'ın bu yıl göreve başlamasıyla "Türkiye'nin bölgede Amerikan politikasının şekillenmesini sağlayan sayılı ülkelerden birine dönüştüğü" değerlendirmesi yapılıyor.  

Bu bağlamda Trump'ın uluslararası güvenlik gücünde Türkiye'yi istemesinin süreci etkileyebileceği belirtiliyor: 

Trump çokuluslu güvenlik gücünün kurulmasında Türkiye'nin katılımının gerekli olduğuna karar verirse, İsrail'e 'yetkilerinin' sınırlarını bir şekilde açıklamanın yolunu bulur. Belki de İsrail'le Türkiye arasında başka bir ‘barış anlaşmasına' aracılık edilmesini sağlayabileceği varsayılabilir.

Independent Türkçe, Haaretz, Reuters


BM raporu: Rusya drone'larla insanlığa karşı suç işliyor

Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (Reuters)
Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (Reuters)
TT

BM raporu: Rusya drone'larla insanlığa karşı suç işliyor

Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (Reuters)
Rusya-Ukrayna savaşı, yoğun drone kullanımıyla dikkat çekiyor (Reuters)

Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı Bağımsız Uluslararası Ukrayna Araştırma Komisyonu, Rusya'nın drone'larla savaş suçu işlediğini bildirdi. 

Pazartesi yayımlanan 17 sayfalık raporda sivillerin kamera takılı drone'larla uzun mesafeler boyunca takip edildiği belirtildi. 

İnsansız hava araçlarının sığınacak yer arayan sivillere zaman zaman bombalarla saldırdığı da öne sürüldü. 

Komisyon, cephe hattına yakın yaşayan sivillerin bu yöntemle evlerinden kaçmaya zorlandığını ifade ederek ekledi:

Sivillerin bu bölgelerden sürülmesine yönelik organize bir politikanın parçası olan bu saldırılar, nüfusun zorla naklini amaçladığı için insanlığa karşı suç teşkil ediyor.

Mayısta sonuçları açıklanan bir başka BM araştırması, Rusya'nın cinayetlerle de insanlığa karşı suç işlediğinin altını çizmişti. Nüfusun zorla nakli iddiası ilk kez bu BM raporunda ispatlandı.

Bu hafta BM Genel Kurulu'na sunulacak rapor, 500'ü aşkın videonun incelenmesiyle ve aralarında mağdurlar, görgü tanıkları, yardım görevlileri ve yerel yetkililerin olduğu 226 kişiyle röportaj yaparak hazırlandı. 

Yüzlerce vakadan birinde Hersonlu bir kadının, Ağustos 2024'te otomobilini park ettikten sonra garajına sığınsa da kendisini takip eden bir drone'un saldırısından kaçamadığı aktarıldı. 

Yaralanan kadının evinin aynı gün iki drone tarafından daha hedef alındığı, bunun üzerine evini terk etmek zorunda kaldığı bildirildi. 

Yerel yetkililer, son bir yılda drone'ların 200'ü aşkın sivili öldürdüğünü, 2 binini de yaraladığını söyledi.

Drone saldırıları yüzünden terk edilen bazı bölgelerde yalnızca engelliler ve yaşlıların kaldığı ifade edildi. 

dfrgt
Herson'da drone'lara karşı sokakların üstüne ağlar gerildi (Reuters)

Komisyon Başkanı Erik Mose, itfaiye ve ambulansların dahi hedef alındığı belirtilen rapor hakkında Reuters'a şöyle konuştu:

Bu drone operatörlerinin eylemlerinin kasti olduğuna şüphe yok. Bahçede, evde ya da sokakta fark etmiyor, sivilleri gerçekten takip ediyorlar.

Rusya, Şubat 2022'de başlayan Ukrayna savaşında sivilleri kasten vurmadığını savunuyor. Ancak Moskova'nın emriyle düzenlenen saldırılarda binlerce sivil öldü. 

Kiev de Moskova'ya bağlı birliklerin kontrol ettiği Ukrayna bölgelerinde ve Rusya topraklarında sivil altyapıya yönelik saldırılar gerçekleştiriyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Reuters