Mossad'ın UCM'ye uyguladığı "Filistin baskısı" ortaya çıktı

Eski Mossad Direktörü Yossi Cohen, dönemin UCM Başsavcısı Fatou Bensouda'yı tehdit etmiş

İsrail'in Refah'ın doğusunda yürüttüğü askeri operasyon sürerken, UCM'nin Netanyahu'ya yönelik yakalama talebi başvurusu ABD'den de tepki toplamıştı (AFP)
İsrail'in Refah'ın doğusunda yürüttüğü askeri operasyon sürerken, UCM'nin Netanyahu'ya yönelik yakalama talebi başvurusu ABD'den de tepki toplamıştı (AFP)
TT

Mossad'ın UCM'ye uyguladığı "Filistin baskısı" ortaya çıktı

İsrail'in Refah'ın doğusunda yürüttüğü askeri operasyon sürerken, UCM'nin Netanyahu'ya yönelik yakalama talebi başvurusu ABD'den de tepki toplamıştı (AFP)
İsrail'in Refah'ın doğusunda yürüttüğü askeri operasyon sürerken, UCM'nin Netanyahu'ya yönelik yakalama talebi başvurusu ABD'den de tepki toplamıştı (AFP)

Eski Mossad Direktörü Yossi Cohen'in, İsrail'in Filistin'de savaş suçu işleyip işlemediğine dair ön incelemesini durdurması için dönemin Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Fatou Bensouda'yı tehdit ettiği öne sürüldü.

Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian'ın haberinde, 2016-2021'de İsrail'in ulusal istihbarat servisi Mossad'ın direktörlüğünü yapan Cohen'in, Tel Aviv'in Bensouda'ya karşı yürüttüğü baskı çalışmalarına doğrudan müdahil olduğu iddia edildi. 

Haberde, Bensouda'nın bir grup üst düzey UCM yetkilisiyle düzenlediği toplantıda, Cohen'in kendisine karşı yürüttüğü baskı kampanyasıyla ilgili bilgi verdiği savunuldu. 

Kimliklerinin paylaşılmamasını isteyen üç UCM yetkilisi, toplantının ne zaman düzenlendiğine dair net bilgi vermezken, Cohen'in Bensouda'ya şu tehditleri savurduğunu öne sürdü: 

Bize yardım etmelisin, biz de senin işini kolaylaştırırız. Kendi güvenliğini ya da ailenin emniyetini tehlikeye atacak işlere bulaşmak istemezsin.

Ayrıca kaynaklar, Cohen'in emriyle Mossad'ın Bensouda'nın eşinin bazı telefon görüşmelerini gizlice dinlediğini savundu. Buna ek olarak İsrailli istihbaratçıların, başsavcının ailesini yakın takibe aldığı, Londra'ya yaptıkları bir gezi sırasında gizlice fotoğraflarını çektiği öne sürüldü. 

Haberde, Cohen ve Bensouda'nın en az üç kez yüz yüze görüştüğü, bu konuşmalarda eski Mossad direktörünün başsavcıya farklı tehditler savurduğu iddia edildi.

Üst düzey bir İsrailli yetkili, Cohen'in baskı çalışmalarının İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından onaylandığını da savundu. 

İsrail Başbakanlık Ofisi'nden yapılan açıklamada, iddiaların temelsiz olduğu ileri sürüldü. Guardian, Bensouda ve Cohen'in yorum taleplerine yanıt vermediğini aktardı. 

Diğer yandan haberde, eski Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) Cumhurbaşkanı Joseph Kabila'nın da Bensouda'ya karşı yürütülen karalama kampanyasına destek verdiği savunuldu. 

Haberde, 2018'de resmi bir ziyaret için New York'a giden Bensouda'nın, otelinde Kabila'yla görüştüğü belirtildi. İkili, UCM'nin KDC'deki savaş suçlarına yönelik devam eden soruşturmasıyla ilgili bu tarihten önce de birkaç kez görüşmüştü. 

Kaynaklar, görüşmenin sonlarına doğru Bensouda'nın ekibin odadan çıkmasının istendiğini, daha sonra içeri Cohen'in girdiğini savundu. 

Haberde, "tuzak" diye nitelenen görüşmede, eski KDC lideri veya Cohen'in başsavcıyla neler konuştuğuna dair bilgi paylaşılmadı. Ancak Cohen'in bu görüşmenin ardından Bensouda'yı ısrarcı şekilde aramaya başladığı öne sürüldü.  

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir UCM yetkilisi, Cohen'in Netanyahu'nun "gayriresmi elçisi" olarak hareket ettiğini savunarak şunları söyledi: 

Mossad direktörünün, başbakanın Bensouda'yla iletişime geçmek için kullandığı bir gayriresmi elçi olarak seçilmesi, başsavcıya gözdağı vermek içindi. Bunda başarısız oldular.

Savaş suçu soruşturması

UCM, İsrail'in Filistin'de yaptıklarının savaş suçu sayılıp sayılmayacağının belirlenmesi için 16 Ocak 2015'te ön inceleme başlatma kararı almıştı. Bunun üzerine Tel Aviv hükümeti, ön incelemenin resmi soruşturmaya dönüşmemesi için UCM'ye baskı uygulamaya başlamıştı.

Ancak Bensouda, 3 Mart 2021'de resmi soruşturma başlatıldığını duyurmuştu. Bu kapsamda Netanyahu dahil birçok üst düzey İsrailli yetkili ve bakan hakkında tutuklama kararı çıkarılmasının önü açılmıştı.

Bu süreçte, Bensouda'nın yerine geçen UCM Başsavcısı Kerim Han, 20 Mayıs 2024'te Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında yakalama kararı başvurusu yapmıştı. 

Buna ek olarak Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, Hamas'ın Gazze'deki lideri Yahya Sinvar ve Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugayları'nın lideri Muhammed ed-Dayf hakkında da başvuruda bulunulmuştu. 

Kimliğinin paylaşılmasını istemeyen bir UCM sözcüsü, Guardian'a açıklamasında, Han'ın Bensouda'nın Cohen'le görüşmelerini inceleyip incelemediğine dair bilgi vermedi. Fakat sözcü, Han'ın Mossad direktörüyle hiç görüşmediğini öne sürdü. 

UCM sözcüsü, Han'ın da yakalama kararı başvurusu ardından İsrail'den "baskı ve tehdit gördüğünü" savundu.

Independent Türkçe



Netanyahu 29 Eylül'de Beyaz Saray'da Trump ile görüşecek

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
TT

Netanyahu 29 Eylül'de Beyaz Saray'da Trump ile görüşecek

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)

İsrail medyası dün, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 29 Eylül'de Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşeceğini bildirdi.

Netanyahu dün, Trump'ın, BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasının ardından bu ayın sonlarında kendisiyle görüşeceğini duyurdu.

Netanyahu basın toplantısında, "Trump beni Beyaz Saray'a davet etti. BM'deki konuşmamın ardından onunla görüşeceğim" dedi.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel'den aktardığına göre Netanyahu, İsrail'in Gazze'deki savaş nedeniyle dünya sahnesinde giderek artan bir yalnızlıkla karşı karşıya kaldığı ve önümüzdeki yıllarda daha yalnız bir devlet olmak zorunda kalacağı yönündeki açıklamasıyla tepkilere yol açtıktan bir gün sonra basın toplantısı düzenledi ve piyasaların olumsuz tepkisini "yanlış anlama" olarak nitelendirdi.

Netanyahu, "İsrail ekonomisine tam güven duyuyorum" diyerek, "İsrail ekonomisi son iki yıldır süren savaşta tüm dünyayı şaşkına çevirdi" ifadelerini kullandı.


İspanya, Atlantik'te bir teknede göçmenleri öldürmekle suçlanan 19 kişi tutuklandı

Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)
Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)
TT

İspanya, Atlantik'te bir teknede göçmenleri öldürmekle suçlanan 19 kişi tutuklandı

Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)
Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)

İspanyol polisi dün, Senegal'den Kanarya Adaları'na doğru yola çıkan ve varışta en az 50 kişinin kayıp olduğu bildirilen bir teknede göçmenleri öldürüp işkence ettikleri iddiasıyla 19 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

24 Ağustos'ta, Atlantik Okyanusu'ndaki Kanarya Adaları açıklarında harap bir tekneden göçmenler kurtarıldı. İspanyol polisine göre teknede 248 kişi bulunuyordu.

Reuters'ın haberine göre yetkililer yola çıktığı sırada teknede 300 kişinin bulunduğunu ve kayıpların çoğunun 11 günlük yolculuk sırasında denize atıldığını düşünüyor. Polis açıklamasına göre hayatta kalanlar soruşturmacılara, gözaltına alınanların çoğunun "onlarca kişiye saldırdığını, onları dövdüğünü ve çeşitli şekillerde darp ettiğini" söyledi.

Açıklamada ayrıca şunlar kaydedildi: "Bazı durumlarda göçmenleri diri diri denize attılar ve kazara suya düşenleri kurtarmayı reddettiler."

Polis, bazı cinayetlerin batıl inançlarla bağlantılı olduğunu ve mağdurların "büyücülük" yapmakla ve motor arızalarından, yiyecek kıtlığından ve fırtınalardan sorumlu olmakla suçlandığını belirtti. Diğerleri ise zorlu koşulları protesto ettikleri için öldürüldü.

Tutuklu yargılanan 19 şüphelinin tamamı yasadışı göç, cinayet, saldırı ve işkence suçlamalarıyla karşı karşıya.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre son yıllarda binlerce göçmen, Kuzey Afrika'dan İspanya'ya, özellikle de Afrika'nın kuzeybatı kıyısındaki İspanyol Kanarya Adaları'na deniz yoluyla göç etmeye çalışırken hayatını kaybetti.

İspanya, İtalya ve Yunanistan ile birlikte Avrupa'ya giden düzensiz göçmenler için üç ana giriş noktasından biridir.


Trump İngiltere'de: Eşi benzeri görülmemiş törenler ve milyar dolarlık anlaşmalar

Kral Charles ve Kraliçe Camilla dün Windsor Kalesi'nde Başkan Trump ve eşi Melania'ya eşlik etti (AP)
Kral Charles ve Kraliçe Camilla dün Windsor Kalesi'nde Başkan Trump ve eşi Melania'ya eşlik etti (AP)
TT

Trump İngiltere'de: Eşi benzeri görülmemiş törenler ve milyar dolarlık anlaşmalar

Kral Charles ve Kraliçe Camilla dün Windsor Kalesi'nde Başkan Trump ve eşi Melania'ya eşlik etti (AP)
Kral Charles ve Kraliçe Camilla dün Windsor Kalesi'nde Başkan Trump ve eşi Melania'ya eşlik etti (AP)

Birleşik Krallık, dün Windsor Kalesi'nde ABD Başkanı Donald Trump'a iki günlük resmi ziyaretinin ilk gününde kraliyet karşılama töreni düzenledi.

Ziyaret, Kral Charles’ın genellikle ikinci döneminde olan ABD başkanlarını sarayda akşam yemeğine davet etmesi nedeniyle benzeri görülmemiş bir olaydı. Ayrıca, Birleşik Krallığa gerçekleşen resmi ziyaretlerin tarihindeki en büyük şeref kıtası da bu ziyaret sırasında görüldü.

Bu yaklaşım, teknoloji sektöründe milyar dolarlık anlaşmalar yoluyla Washington ile Londra arasındaki ‘özel ilişkiyi’ güçlendirmeyi amaçlayan Başbakan Keir Starmer hükümetinin çabalarıyla örtüşüyor. Trump, Birleşik Krallığa ikinci kez resmi ziyaretle kabul edilmenin kendisi için ‘büyük onur’ olduğunu ifade etmekten çekinmediğinden, Londra'nın stratejisi meyvesini veriyor gibi görünüyor.

Trump'ın bugün İngiliz liderin kırsaldaki inziva yeri Chequers'a gitmesi ve burada başbakan ve hükümet üyeleriyle bir araya gelerek Ukrayna'daki savaş ve gümrük vergileri başta olmak üzere çeşitli konuları görüşmesi bekleniyor.