Bir hatırlatıcı olarak Hamas'ın Refah'tan İsrail'e düzenlediği saldırılar

Hamas’ın İsrail’e Refah'tan düzenlediği roket saldırıları İsrailli yetkililere Refah’taki askeri operasyonları sürdürmenin önemli olduğunda ısrar etmeleri için bir bahane vermiş gibi görünüyor

İsrail ve Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında İsrail’in Refah'a düzenlediği bombardımanının ardından yükselen dumanlar (AFP)
İsrail ve Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında İsrail’in Refah'a düzenlediği bombardımanının ardından yükselen dumanlar (AFP)
TT

Bir hatırlatıcı olarak Hamas'ın Refah'tan İsrail'e düzenlediği saldırılar

İsrail ve Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında İsrail’in Refah'a düzenlediği bombardımanının ardından yükselen dumanlar (AFP)
İsrail ve Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında İsrail’in Refah'a düzenlediği bombardımanının ardından yükselen dumanlar (AFP)

İnci Mecdi

Hamas, pazar günü öğleden sonra İsrail'in merkezine sekiz adet roket fırlatarak yaklaşık dört aylık bir aradan sonra Gazze Şeridi'nden yapılan en büyük saldırıyı gerçekleştirdi. İsrailli kullanıcıların sosyal medya hesaplarından aktarıldığına göre roket saldırısı üzerine Tel Aviv'de sirenler çalmaya başlarken birçok vatandaş saklanmak için sığınaklara koştu. Saldırıda hiçbir sivil hayatını kaybetmezken, roketlerden kopan şarapnel parçaları birkaç yere isabet etti ve bir kişi hafif yaralandı.

Yerinden edilenlerin çadırlarının bombalanması olayı

Hamas Hareketi’nin silahlı kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları'nın Telegram kanalından yapılan açıklamayla üstlendiği saldırı Gazze Şeridi’nin Refah şehrinden düzenlendi. Hamas'a bağlı Sağlık Bakanlığı'nın açıklamasına göre İsrail'in Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah şehri yakınlarında yerinden edilenlerin çadırlarına düzenlediği saldırıda en az 35 kişi öldü, onlarca kişi de yaralandı. İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, saldırının Refah'ta ‘Hamaslı birçok teröristin faaliyet gösterdiği’ Hamas’a ait bir mevziyi hedef aldığı iddia edildi. Saldırının yol açtığı yangın nedeniyle sivil kayıplar olduğu yönündeki haberleri kabul eden İsrail ordusu, olayın ‘incelendiğini’ belirtti.

Ggg
Refah'ta yerinden edilenlerin çadırlarını vuran İsrail ordusu, Hamas’a ait bir mevziiyi hedef aldığını iddia etti (AFP)

Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) Tel Aviv'i Refah'taki operasyonunu derhal durdurmaya, Refah Sınır Kapısı’nı insani yardımların geçişine açmaya ve soykırım suçlamalarını araştırması için gönderilecek heyetin bölgeye ulaşmasın sağlamaya çağıran kararına rağmen, İsrail ve Hamas arasındaki karşılıklı tırmanış devam etti. Öte yandan İsrail, aralarında Gazze Şeridi'nin başka yerlerinden gelenlerin de olduğu bir milyondan fazla Gazzelinin can güvenliğinden duyulan endişeler nedeniyle Refah'tan çekilmesi yönünde uluslararası toplumun yoğun baskısıyla karşı karşıya.

Diğer taraftan Mısır, 2005 yılında imzalanan geçiş anlaşması çerçevesinde Gazze tarafının kontrolü Filistinlilere devredilene kadar Refah Sınır Kapısı’nı yeniden açmayı reddediyor. Ancak ABD Başkanı Joe Biden ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi arasında cuma günü gerçekleşen telefon görüşmesinin ardından Mısır, insani yardımları geçici olarak İsrail'in Kerem Şalom Sınır Kapısı’na yönlendirmeyi kabul etti.

Refah’taki kara saldırısının tamamlanması

Hamas’ın İsrail’e Refah'tan düzenlediği roket saldırıları, İsrailli yetkililere Refah’taki askeri operasyonları sürdürmenin önemli olduğunda ısrar etmeleri için bir bahane vermiş gibi görünüyor. İsrail gazeteleri saldırıları ‘Hamas’ın silah kapasitesinin bir hatırlatıcısı’ olarak değerlendirdi.

İsrail Savaş Kabinesi Üyesi Benny Gantz, Hamas’ın roketli saldırısının ardından yaptığı açıklamada, bu saldırının İsrail'in askeri harekâtını ilerletmesi gerektiğini gösterdiğini vurguladı. İsrail'in güneyindeki bir askeri üssü ziyareti sırasında yaptığı açıklamada Gantz, Refah'tan yapılan roketli saldırının, Hamas neredeyse İsrail ordusunun oraya gitmesi gerektiğini kanıtladığını ve öyle de olacağını söyledi. Aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir de X hesabından yaptığı paylaşımda, Refah'a ağır bir darbe indirilmesi çağrısında bulundu. İsrail’in eski hükümet sözcüsü Elon Levy de X hesabından, “İsrail şehirleri sürekli roket saldırıları altında. Bazı insanlar UAD’nin İsrail'den Hamas'ı Refah'ta rahat bırakmasını ve Tel Aviv'e cezasız bir şekilde ateş etmeye devam edebileceği güvenli bir bölge yaratmasını istediğine inanmanızı istiyor. Bunu yapmadığı çok açık” yorumunda bulundu.

Washington merkezli Demokrasileri Savunma Vakfı'ndan (FDD) Heysem Hasaneyn, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, Hamas'ın Refah'tan roket saldırıları düzenlemesinin İsrail'i, hareketin askeri kapasitesini zayıflatmak ve birliklerini dağıtmak için mücadeleye devam etme konusunda daha kararlı hale getireceğini söyledi. İsrail ordusuna göre Refah, Gazze'de Hamas'ın temel altyapısının henüz yok edilmediği son yer.

Hamas Hareketi’nin Refah'tan roketli saldırılar düzenlemesinin, ateşkes için yapılan baskılar karşısında İsrail'e uluslararası arenada kullanabileceği argümanlar sağladığını vurgulayan Hasaneyn, “İsrail, Hamas her fırsatta roket atmaya devam ettiği için ‘terör örgütünü’ henüz çökertemediğini savunacak. Açıkçası, sivil kayıplar olduğundan durum şimdi daha karmaşık bir hal aldı” diye konuştu.

Hamas'ın silah kabiliyetlerine dair bir hatırlatıcı

Gazze'den Tel Aviv'e son roketli saldırı 29 Ocak'ta gerçekleşmişti. Saldırıda Tel Aviv’e ve güney banliyölerine 10 adet roket atılmıştı. Gözlemciler, Hamas’ın Refah’tan düzenlediği saldırıların İsrail'in hedeflerine ulaşması için ihtiyaç duyduklarının ne kadar karmaşık olduğunun altını çizdiğini söylüyor. Bununla birlikte Refah’tan gerçekleştirilen roketli saldırı, Hamas’ın 7 Ekim'de İsrail'in güneyine düzenlediği saldırının ardından İsrail’in Hamas’ı ortadan kaldırma hedefiyle yedi ayı aşkın bir süredir Gazze Şeridi’nde yürüttüğü yoğun askeri operasyona rağmen Hamas'ın askeri kapasitesini bir kez daha hatırlattı.

Mısır merkezli Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi danışmanı Muhammed Zeki el-Elfi, Hamas’ın roketli saldırısının zamanlamasının, Gazze'nin kuzeyinde, merkezinde ve güneyinde devam eden çatışmaların işaret ettiği gibi İsrail'in şimdiye kadar hiçbir hedefine ulaşamadığını teyit ettiğini söyledi. Elfi, “İsrail ordusu tarafından güçlerinin yüzde 70'ini ortadan kaldırdığına dair açıklamalar yapılmasına rağmen Hamas, gerçek operasyon alanının kalbinden karşılık veriyor” dedi.

Gggv
Analistlere göre Mısır'ın en büyük korkusu, yerinden edilen binlerce Gazzelinin sınırlarına akın etmesi (AFP)

Şarku’l Avsat'ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Elfu, Hamas'ın son roketli saldırısının, ‘İsrail'in bozduğu ve suçu Mısır'a atmaya çalıştığı anlaşmaya güçlü bir yanıt’ olduğunu söyledi. İsrail'in Hamas'ı ortadan kaldırabileceği ihtimalini dışlayan Elfi, “Tarihte de askeri güçler Vietnam’da ve Afganistan'da direniş hareketlerine karşı zafer elde edememişlerdir. Bu yüzden siyasi çözüm ve birtakım tavizler verilmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu..

Müzakereler durdu

Son roketli saldırı, Hamas'ın bu ay Refah'tan düzenlediği ilk saldırı değil. Saldırı, Mısır, Katar ve ABD'nin arabulucuğunda ateşkes için yapılan müzakerelerin durduğu kritik bir dönemde gerçekleşti. ABD basınına göre İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes görüşmelerinin bu hafta yeniden başlaması planlanıyordu.

Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugaylarının, mayıs ayı başlarında Kerem Şalom Sınır Kapısı’na on roket atarak düzenlediği saldırıda, dört İsrail askeri öldü, en az 10 İsrail askeri yaralandı. Arabulucular tam bir anlaşmaya varmak üzere iken İsrail, Kassam Tugayları’nın saldırısının ardından karşı bir saldırı başlattı ve Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafının kontrolünü ele geçirdi.

İsrailli rehinelerin Filistinli mahkumlarla takas edilmesini ve çatışmaların uzun süreli olarak durdurulmasını amaçlayan müzakereler, Hamas'ın, savaşın sona erdirilip İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesinde, İsrail’in ise savaşın ancak Hamas tamamen yenildiğinde sona erebileceğinde ısrar etmesi üzerine çöktü. Arabulucular her iki tarafın da kabul edebileceği, ortak bir dil bulmaya çalışıyor.

FDD’den Heysem Hasaneyn, Refah’taki askeri operasyonların yoğunlaşmasının Mısır ve İsrail arasında Kahire için istenmeyen sonuçlardan kaçınmak için daha yakın koordinasyon kurulmasına neden olacağını, çünkü Mısır'ın en büyük korkusunun, Gazze'den binlerce yerinden edilen Gazzelinin sınırlarına akın etmesi olduğunu belirtti. Hasaneyn, İsrail ordusunun daha fazla tünel ve füze rampası bulması halinde ise iki taraf arasında kapalı kapılar ardında daha fazla görüşmeler yapılacağını düşünüyor. Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi danışmanı Elfi ise Hamas'ın son roketli saldırısının Hamas değil, İsrail üzerinde bir baskı unsuru olacağı görüşünde.



İsrail'in İran'a saldırısının sonuçları ve yansımaları

İsrail'in Tahran'a düzenlediği hava saldırısının ardından petrol rafinerisinde çıkan yangın sonucu yükselen duman (AFP)
İsrail'in Tahran'a düzenlediği hava saldırısının ardından petrol rafinerisinde çıkan yangın sonucu yükselen duman (AFP)
TT

İsrail'in İran'a saldırısının sonuçları ve yansımaları

İsrail'in Tahran'a düzenlediği hava saldırısının ardından petrol rafinerisinde çıkan yangın sonucu yükselen duman (AFP)
İsrail'in Tahran'a düzenlediği hava saldırısının ardından petrol rafinerisinde çıkan yangın sonucu yükselen duman (AFP)

Nebil Fehmi

İsrail'in İran’a saldırısı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun açıkça ifade ettiği gibi tüm bölgeye şiddet uygulayarak veya şiddet uygulamakla tehdit ederek, Ortadoğu'yu yeniden şekillendirme kararlılığı çerçevesinde gerçekleşti. Askeri, güvenlik ve siyasi sonuçlar ile devam eden olaylar henüz tamamlanmadı. Nihayetinde tüm bunların dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor.

İsrail'in İran'a yönelik son eylemlerinden anlaşıldığı kadarıyla hedeflerinin başında İran’ın nükleer programı ortadan kaldırmak, askeri kapasitesini sınırlandırmak, İsrail'in bölgedeki üstün ve ayırt edici askeri ve siyasi yeteneklerini teyit etmek, kendini savunma bahanesiyle önleyici güç kullanma hakkını pekiştirmek ve İsrail istihbarat teşkilatlarının bölgesel ve uluslararası saygınlığını geri kazanmak, İran rejimini değiştirmek ve içinde bölünmeler yaratmak geliyor. Peki, şimdiye kadar yaşanan gelişmelerden İsrail'in hedeflerine ulaştığı sonucuna varılabilir mi?

İsrail basını, saldırının ilk günlerinde İran’ın üst düzey siyasi ve askeri isimlerinin öldürüldüğünü ve İran'ın önemli hedeflerinin vurulduğunu hızla duyurarak, İsrail'in istihbarat ve askeri yeteneklerini büyük ölçüde öne çıkarmayı başardı. Aynı zamanda İsrail'deki can ve mal kayıplarına ilişkin bilgileri de kontrol altında tuttu.

İsrail, siyasi ve askeri açıdan önemli 20’den fazla isim ve nükleer alanda uzman bilim adamını öldürdü. İran’ın askeri kontrol merkezleri ve nükleer tesisleri, enerji santralleri ve askeri üsler dahil olmak üzere 100'den fazla stratejik hedefi, üstün askeri gücü ve Batı'nın güvenlik desteğiyle vurdu. İsrail, İran sınırları içindeki operasyonlar sırasında büyük askeri kayıplar vermeden İran'ın genel kapasitesini etkilemeyi başardı. Buna rağmen İran, İsrail'e füze saldırılarına devam etti. İsrail’e bazı kayıplar verdiren İran, İsraillilere gerçek bir savaşta oldukları hissettirdi, ancak tam verim alamadı.

İran'ın nükleer programının İsrail saldırısından ne ölçüde etkilendiği ve Natanz ve Fordo nükleer tesislerinde ne derecede kayıp verdirdiği henüz net değil. Çünkü bu programı ortadan kaldırmak amacıyla nükleer silahların üretimi için gerekli nükleer malzemelerin engellenmesi, ihtiyaç duyulan cihazların imha edilmesi ve İran’ın tüm bu malzemeleri nükleer silahlara dönüştürmesi için gerekli bilgisinin ortadan kaldırılması gerekiyor. Bunların hiçbirinin gerçekleştiğine dair somut bir kanıt bulunmadığından, İsrail'in bu hedefine ulaştığı henüz söylenemez.

Dikkat çekici nokta, İran'ın on yılı aşkın süredir Batı'nın yaptırımlarına maruz kalmasına rağmen, kurumlarını hızla yeniden yapılandırmayı başarması ve İsrail'e karşı yüzlerce füze fırlatmaya devam etmesi oldu. Bu durum, İsrail'in İran'a büyük kayıplar verdirdiğini, ancak İran'ın nükleer olmayan askeri kabiliyetlerini henüz tamamen ortadan kaldıramadığını gösteriyor.

İsrail, tek taraflı ve önleyici amaçlı güç kullanarak, bu şekilde güç kullanımını yasaklayan BM Şartı'nın ikinci maddesinin dördüncü fıkrasını ihlal etti ve uluslararası hukuku ve insancıl hukukun tüm maddelerini bir kez daha çiğnedi. Ayrıca, nükleer tesislerin hedef alınmasını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi Ek Protokolü'nün 56. maddesini de ciddi şekilde ihlal ederek uluslararası nükleer tesisleri hedef aldı. Bilindiği üzere Batılı ülkelerin çoğu bu anlaşmanın tarafları arasında yer alıyor. Ancak yine de İsrail'in kendini savunma hakkını desteklediklerini ilan ederek, tüm uluslararası hukukun güvenilirliğini zedeliyor ve zayıflatıyorlar.

İsrail'in elde ettiği en büyük başarı, İran’a derinlemesine sızarak son derece hassas ve önemli bilgiler elde etmek suretiyle İsrail askeri istihbarat sistemine ve kurumlarına büyük ölçüde prestij kazandırması ve bu sayede uluslararası ve bölgesel düzeyde geniş çapta etki yaratması oldu. Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin başkent Tahran'da İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) koruması altındaki bir konutta öldürülmesi de bunun bir teyidi idi. Bu olay, İran'ın siyasi ve kurumsal yapısında birçok zayıf nokta olduğunu açıkça ortaya koydu. Ayrıca, İran'ın İsrail'e istihbarat açısından da sızdığını gördük, ancak onunki İsrail’e kıyasla daha düşük seviyelerdeydi.

Bunu savunanların sessiz kalması gayet doğal ve mantıklı. Sistemler ve toplumlar, kayıpların boyutunu, niteliğini ve etkilerini derinlemesine değerlendirdikten sonra durumu gözden geçirmeli. İsrail'in özellikle de Başbakan Binyamin Netanyahu'nun öne çıkardığı hedeflerden biri olan İran rejimini değiştirme konusunda da şimdiye kadar başarılı olamadığı açıkça ortada.

Siyasi ve askeri gözden geçirme sürecinin İsrail'i de kapsayacağı ve hatta diğer ülkeler ve alanlara da yayılacağı tahmin ediliyor. Herkesin olayları, sonuçlarını, İran ve İsrail taraflarının davranışlarını ve uluslararası toplumun zayıf ve farklı tepkilerini gözden geçirdikten sonra, olayların militarize olması ve diplomasinin daralması nedeniyle sürprizlere ve gerginliklere karşı ihtiyatlı olmak artık acil bir ihtiyaç haline geldi.

Tüm bu olayları takip ediyorum ve 1974 yılından bu yana Mısır'ın İran ile iş birliği içinde Ortadoğu’nun nükleer silahlardan arındırılması için attığı adımları ve 1990'lı yılların başlarında tek başına bölgede nükleer silahların ve diğer kimyasal ve biyolojik kitle imha silahlarının ortadan kaldırılması için başlattığı bilinçli girişimleri hatırlıyorum. Bu girişimler, bölgedeki mevcut gerilimleri ve bunlarla bağlantılı nükleer tehlikeleri önleyebilirdi. Ancak tüm bu çabalar, İsrail'in nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasına katılmayı reddetmesi ve Mısır'ın girişimlerinin hayata geçirilememesi nedeniyle başarısız oldu. Ayrıca, anlaşmayı imzalayan ülkeler olan ABD, Sovyetler Birliği ve İngiltere’nin politikalarının ve standartlarının tutarsızlığı ve ikiyüzlülüğü ile İsrail'in nükleer programını ciddiye almamaları da bu çabaların boşa gitmesine sebep olan faktörler arasında sıralanabilir.

Son olayların ardından gerçek güvenlik tehditler ortaya çıkmıştı. Hava ve deniz taşımacılığına yönelik saldırıların ekonomik yansımaları hem bölgedeki bütün ülkeleri hem de ötesini etkiliyor. Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan aktardığı analize göre uluslararası toplumun hızlı hareket etmesi ve BMGK’nın beş daimi üyesinin bir araya gelmesini talep etmesi gerekiyor. Zira BMGK, uluslararası barışı ve güvenliği korumak ve aşağıdaki amaçlarla ortak, acil ve yoğun diplomatik temaslarda bulunmakla görevlidir. İşte o amaçlar:

1- İsrail ve İran arasında ateşkesin derhal başlatılması ve krizin diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğinin vurgulanması.

2- BMGK’nın daimi üyesi olan beş ülkenin, ateşkesin uygulanmasını uzaktan denetlemesi ve ateşkesin ihlali durumunda BMGK’ya rapor vermesi.

3- ABD-İran nükleer müzakerelerinin derhal yeniden başlatılması, İran'ın nükleer programıyla ilgili endişelerin giderilmesi ve bu konuda gerekli şeffaflığın sağlanması, Tahran'ın nükleer enerjinin barışçıl kullanımından yararlanma hakkının saygı görmesi.

4- Nükleer savaşların önlenmesi ve uluslararası anlaşmalara uyulması, güç kullanımı veya nükleer tesislerin hedef alınmaması gerektiği konusunda BMGK’nın tutumunun vurgulanması.

5- BMGK’nın bölgesel barışa yönelik güven artırıcı bir adım olarak Ortadoğu'nun istisnasız olarak tüm nükleer silahlardan arındırılması için önümüzdeki sonbaharda yapılacak BM Genel Kurul oturumu öncesinde müzakerelere başlanması konusunda bir karar almaya ve Filistin-İsrail çatışmasını çözerek Ortadoğu'da bölgesel bir güvenlik yapısı oluşturmaya çağırılması.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.