Gazze’deki savaşta teknoloji devleri ve İsrail arasındaki ilişki

Çifte standartlar, son derece taraflı algoritmalar ve ortaklıklar

Eduardo Ramon/Getty Images
Eduardo Ramon/Getty Images
TT

Gazze’deki savaşta teknoloji devleri ve İsrail arasındaki ilişki

Eduardo Ramon/Getty Images
Eduardo Ramon/Getty Images

Marco Mossad

İsrail, Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaşta başta ABD olmak üzere birçok ülkeden askeri ve siyasi olarak büyük destek alıyor. İsrail, bu büyük desteğin yanında Amazon, Google ve Meta gibi dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden teknolojik olarak da destek görüyor. Bunlar Facebook, Instagram ve mesajlaşma uygulaması WhatsApp'a sahibi olan şirketler.

Bu destek İsrail'in, aralarında The Gospel ve Lavender gibi iki önemli sistemin de bulunduğu yapay zeka (AI) tabanlı savaş teknolojisi sistemlerini beslemek için büyük miktarda bilgi kullanmasına olanak sağladı. Bu sistemler İsrail ordusuna hedefleme verileri gönderirken İsrail ordusu da bu verilere dayanarak sivil ya da savaşçı ayrımı yapmaksızın evlere baskınlar düzenliyor.

Teknoloji devlerinin İsrail'e yardımları bu şirketlerin çalışanlarını kızdırdı. Bu yüzden şirket yönetimlerini İsrail'i desteklemekten vazgeçirmek için çeşitli protestolar düzenlendi. Son olarak Google’da Nimbus Projesi’nin durdurulması talebiyle protesto gösterileri yapıldı.

Devasa Nimbus Projesi, 2021 yılında İsrail ile Google ve Amazon arasında yaklaşık 1,23 milyar dolarlık bir iş birliği anlaşmasıyla başlatıldı.

Konu öyle bir noktaya geldi ki Google bu çalışanların işlerini aksattıkları ve diğer çalışanları tehlikeye attıkları gerekçesiyle işten çıkarılmalarına karar verdi. Nimbus Projesi, teknoloji şirketlerinin İsrail'i kayırmalarına iyi bir örnek teşkil ediyor. İsrail’in iç yasalarına uygun olarak İsrail'de veri depolama merkezleri inşa etmek için hizmetlerinin sağlanmasını kolaylaştırıyor.

Nimbus Projesi

Devasa Nimbus projesi, İsrail ile bulut hizmetleri şirketleri Google ve Amazon arasında 2021 yılında tahmini 1,23 milyar dolar karşılığında yapılan bir iş birliği anlaşmasının sonucu olarak başlatıldı. Proje, yapay zeka sistemlerini beslemek için büyük miktarda veriyi büyük bir hızla işleyebilecek ve kaydedebilecek bir bulut bilişim sistemine ihtiyaç duyan İsrail'deki en büyük teknoloji projelerinden biri.

İsrail'in bu sistemleri geliştirmedeki başarısı, Nimbus Projesi ve teknoloji devi iki şirketin sağladığı olanaklar olmadan mümkün olamazdı. Google, İsrail hükümeti için yüzde 15'e kadar indirim sağladı.

İsrail hükümetiyle yapılan anlaşma aynı zamanda İsrail'in teknoloji şirketlerinin yerel yasalarına uymasını sağlamak için veri merkezlerinin İrlanda, Almanya ve Hollanda yerine İsrail'de bulunmasını öngörüyordu. Google ve Amazon da İsrail'in ‘Landing Zone’ (Bulut Temeli de denilen iş yüklerini bulut sisteminde güvenli bir şekilde dağıtmak için kullanılan önceden yapılandırılmış) ortamından uluslararası şirketler yerine yerel şirketlerin sorumlu olması yönündeki taleplerine boyun eğdi. Nimbus Projesi için veri merkezleri tahsis edilmesinin yanında genel olarak eri talebi ya da veri işleme talebi arttığında verileri korumak ve altyapı kaynaklarını en üst düzeye çıkarmak, yanıt verme hızını ve karar alma sürecindeki etkinliği de artırır. Bunun da İsrail için veri mevcudiyetine ve yüksek hızda işlemeye dayanan programların geliştirilmesinde önemli bir avantaj sağladığı şüphesiz.

İsrail, söz konusu şirketlerin insani ve etik kaygıları gözetmeksizin bu teknolojiyi kullanmaları nedeniyle hizmetlerini durdurabileceklerinden korkuyordu, ancak böyle bir şey olmadı.

İsrail, söz konusu şirketlerin insani ve etik kaygıları gözetmeksizin bu teknolojiyi kullanmaları nedeniyle hizmetlerini durdurabileceklerinden ya da birtakım kısıtlamalar getirebileceğinden yahut en azından teknoloji şirketlerinin yönetimlerinin, bu projede çalışan kişilerin, evlerinde ve aileleriyle birlikte olsalar bile hedefleri ve savaşçıları belirlemek ve bombalamak için yapay zeka kullanırken üzerlerine düşen ahlaki sorumluluk nedeniyle buna karşı çıkmalarından etkilenmelerinden korkuyordu, ancak böyle olmadı. Anlaşma imzalandıktan sonra ‘Teknolojide Yahudi Diasporası’ (Jewish Diaspora in Tech) adlı grup Google yönetimine bir mektup göndererek projeyi tamamlamamaları çağrısında bulundu.

Grubun internette yayınlanan mektubunda, Filistinlilerin yıllardır süren askeri işgalin şiddetinden büyük ölçüde etkilendikleri belirtilerek acılarının hafifletilmesi için fondan ayrılması istendi. Projeye, duyurulduğu andan itibaren Google bünyesinde çalışanlardan güçlü bir muhalefet geldi. Gazze Şeridi'nde ölen ve yaralanan sivil sayısının yüksek olması ve insani krizin giderek kötüleşmesi nedeniyle bu projenin tamamlanmasına karşı çıkan Google’ın yaklaşık elli çalışanı işten çıkarıldı.

Google'ın CEO'su Sundar Pichai, Google'ın siyasi tartışmaların yapılacağı bir yer değil bir iş yeri olduğunu söyledi. Ancak işin garip yanı, Google’ın kendisini fikir ve ifade özgürlüğünden yana olarak tanıtıyor ve tüm fikir ve görüşleri barındıran sağlıklı bir çalışma ortamı sunduğunu söylüyor.

Teknoloji kurban sayısını artırıyor

İsrail hükümeti ile Google arasındaki iş birliği bu kadarla sınırlı kalmadı. Google, projenin ikinci aşamasına geçilmesi için İsrail hükümetine danışmanlık hizmeti verilmeyi de kabul etti. Time dergisinin nisan ayında yayınladığı bir belgeye göre Google, İsrail'in projenin Landing Zone’larını otomatikleştirmesine ya da en azından sınırlı insan müdahalesiyle yönetmesine yardımcı olmak için de çalışıyor. Bu sistem, otomatik bilgisayarlar tarafından kendilerine verilen bilgilere dayanarak verilen kararları baz alıyor. Sistem, bombardıman sırasında sivil kayıplardan kaçınmak ya da sadece hedefin çevresini doğru bir şekilde bombalamak için en iyi şekilde eğitilmediğinden genellikle kayıp sayısında artışa yol açıyor. Bu proje, İsrail'in silahlı unsurları kolayca tespit etmesini ve ardından onları ortadan kaldırmak için bombalamasını sağlayan bulut tabanlı projelerinin temel taşını oluşturuyor.

+972 Magazine’nin haberine göre Meta’nın İsrail'e verdiği büyük desteğin kendisini son olarak uygulamanın koruma ve gizlilik iddialarının aksine, WhatsApp'ın Filistinlilerin akrabalarıyla yaptıkları konuşmalardan kaydedilen bilgileri sağlamasında gösterdi.

Meta da diğer şirketler gibi İsrail'e teknolojik destek verme yarışına girdi. 2010 yılında bir grup Filistinli ve İsrailli gazeteci tarafından kurulan ‘+972 Magazine’ adlı derginin WhatsApp'ın İsrail Devletine verdiği destekle ilgili bir haberine göre Meta’nın İsrail'e verdiği büyük destek kendisini son olarak uygulamanın koruma ve gizlilik iddialarının aksine, WhatsApp'ın Filistinlilerin akrabalarıyla yaptıkları konuşmalardan kaydedilen bilgileri sağlamasında gösterdi.

İsrail ile Meta arasındaki iş birliğinin amacının Lavender yapay zeka programını Filistinli silahlı unsurlar hakkında bilgi ile beslemek olduğunu aktaran +972 Magazine, örneğin konumlarını ve ses izlerini takip ederek bir ses kütüphanesi oluşturmak ve bu sayede savaşçıların izlenebileceğini ve koordinatlarının İsrail ordusuna gönderilerek anında bombalanabileceğini bildirdi. Şarku’l Avsat’ın +972 Magazine’den aktardığı habere göre bu bilgiler aynı zamanda Hamas üyeleri tarafından kullanılan sohbet gruplarına ilişkin doğru verileri de içeriyor. İsrail'in Hamas üyelerinin büyük bir kısmının yerlerini rekor denecek kısa bir sürede tespit etmesine yardımcı oluyor.

Guterres öldürmek için teknolojinin kullanılmasını kınadı

+972 Magazine’in aktardıkları uluslararası toplumu şoke etti. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, öldürmek için teknolojinin kullanılmasını kınadı. +972 Magazine, İsrail'in yapay zekayı sadece silahlı unsurları takip etmek ve öldürmek için kullanmadığı, yapay zeka verilerine ve kararlarına dayalı füze saldırılarında sivillerle silahlı unsurları ayırt edemediği ve her saldırıda onlarca masum insanın ölümüne yol açtığını da aktardı.

Meta'nın İsrail'i ilk kez desteklemiyor ve son bulacak gibi de görünmüyor. Meta, İsrail Devleti'ni destekleme konusunda uzun bir geçmişe sahip. 2023 yılında popüler sosyal medya sitesi Facebook'ta hem Arapça hem de İbranice dillerinde, bazıları doğrudan ‘sivillerin öldürülmesi’ çağrısında bulunan şiddet içerikli reklamların tespit edilmesinin ardından Facebook’un algoritmaları Filistinlilere karşı nefret söyleminin yayılmasını sağladı. Söz konusu reklamlar, Facebook'un nefret söylemini, şiddeti ve cinayeti teşvik etmeme kurallarını ihlal ettikleri gerekçesiyle gelen şikayetlerin ardından kaldırıldı.

İsraillilere yönelik aynı nefret söylemi ve şiddetin ‘antisemitizm’ başlığı altında derhal silinmesi algoritmaların tarafsız olmadığını ortaya çıkardı.

İsraillilere yönelik aynı nefret söylemi ve şiddetin ‘antisemitizm’ başlığı altında derhal silinmesi algoritmaların tarafsız olmadığını ortaya çıkardı. İsraillilere yönelik bir nefret söylemi paylaşıldığında, antisemitizm başlığı altında paylaşım derhal siliniyor ve paylaşımı yapan kullanıcının hesabı belirli bir süreliğine ya askıya alınıyor ya da tamamen kaldırılıyor.

HRW Meta'yı ve diğer teknoloji şirketlerini kınadı

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Filistin halkının insan haklarını destekleyen sesleri bastırmaya ve paylaşımları kaldırmaya yönelik yaklaşık bin 50 girişimin izlenmesinin ardından geçtiğimiz aralık ayında ‘Meta'nın tutmadığı sözler’ başlığı altında, Meta'nın Filistinlilere ve onların davasını Facebook ve Instagram'da destekleyenlere karşı tarafsız olmayan uygulamalarına dair bir rapor yayınladı.

Meta'nın Filistin davasıyla ilgili olduğu sürece barışçıl söylemlere karşı olduğunu göstermesi nedeniyle şok etkisi yaratan rapora göre sadece bir vaka şiddete teşvik eden söylemlerle ilgiliyken geriye kalan bin 49 vaka Filistinlilerin acılarını hafifletmeye yönelik barışçıl söylemler barındırıyordu.

Meta, bu yılın ocak ayında Facebook ve Instagram'daki yayın politikasını yeniden yazma niyetinde olduğunu duyurdu. Kamuoyuna açıklanan bu duyurunun ayrıntıları okunduğunda, bu hamlenin temel amacının İsrail'in güvenliği hakkındaki söylemleri çevrimiçi ortamda kısıtlamak olduğu ortaya çıktı.

“Antisemitizm”

Meta ayrıca ‘siyonist’ ifadesinin kullanımını da kısıtlamak istedi. Çünkü Meta’ya göre bu ifade antisemitizmi körükleyebilirdi. Antisemitizm, ABD'deki bazı üniversitelerde düzenlenen gösterilerde gördüğümüz gibi, sadece internet üzerinden değil, başka yollarla da Filistin davasını destekleyen her türlü konuşmaya karşı kullanılabilir hale geldi. Polis, bu gösterilerin Yahudi öğrencilerin güvenliğine karşı tehdit oluşturduğu ve antisemitist mesajlar verdiği gerekçesiyle barışçıl göstericileri dağıtmak için güç kullandı.

Meta ayrıca ‘siyonist’ ifadesinin kullanımını da kısıtlamak istedi. Çünkü Meta’ya göre bu ifade antisemitizmi körükleyebilirdi.

İsrail, ister savaş ister barış zamanlarında olsun, teknoloji şirketlerinin ülke için taşıdığı değeri çok iyi biliyor. Sonuç olarak İsrailli liderler, İsrail hükümeti, başta Google, Amazon, Apple, Intel ve Oracle olmak üzere teknoloji devi küresel şirketler arasındaki iş birliğini güçlendirmek için siyasi bir irade ortaya koydu.

Teknoloji devleri ile yakın iş birliği

İsrail'in çabaları, dünyanın teknoloji devleriyle çeşitli şekillerde yakın iş birliği anlaşmalarıyla sonuçlandı. Bunlardan ilki, Google'ın İsrail’in geliştirdiği sosyal bir trafik durumu/navigasyon uygulaması olan Waze'i satın alması gibi uluslararası şirketler ve İsrailli girişimler arasındaki anlaşmalardır. Anlaşma, uygulamanın dünyanın dört bir yanındaki sürücüler hakkında önemli verileri Google ile paylaşmasını, Google’ında bu verileri popüler Google Map uygulamasını geliştirmek için kullanmasını öngörüyordu.

Facebook ayrıca başta Onavo ve Face.com olmak üzere İsrailli şirketleri de satın alarak hedefli reklamcılık ve interneti herkesin kullanımına sunma konusundaki faaliyetlerini büyük ölçüde destekledi. Facebook'un İsrail'deki Ar-Ge ekibi internet hizmetini geliştirmeye ve herkesin kullanımına sunmaya devam ederken, bu satın almalar gelişmekte olan ülkelere ücretsiz internet sağlanmasına imkan tanıdı. Milyonlarca insanın internete bağlanabilmesi üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilecek hızlı Wi-Fi ve Facebook Lite gibi önemli teknik atılımların da önünü açtı. Öte yandan Apple, 3D algılama konusunda uzmanlaşmış bir İsrail şirketi olan PrimeSense'i satın alarak Apple'ın hareket tabanlı saat, telefon ve televizyonlarının geliştirilmesine katkıda bulundu.

Birim 8200 dünyanın en akıllı ve en karmaşık askeri teknolojilerini kullanan birimlerinden biri. Microsoft, Microsoft Office ve Azure Cloud dahil olmak üzere şirketin bulut ürünleri için güvenlik sistemi geliştirmek üzere bu birimle iş birliği yaptı.

Masum insanları gözetleyen Birim 8200

Uluslararası şirketlerle İsrailli kuruluşlar arasındaki iş birliğinin bir başka örneği de Birim 8200 olarak bilinen İsrail sinyal istihbarat teşkilatı ile Microsoft arasında yapılan iş birliği anlaşmasıdır. Dünyanın en akıllı ve en gelişmiş askeri teknolojilerine sahip birimlerinden biri olan Birim 8200 ile Microsoft, Microsoft Office ve Azure Cloud da dahil olmak üzere şirketin bulut ürünlerinin güvenlik sistemini geliştirmek için iş birliği yaptı. Financial Times gazetesi tarafından 2015 yılında yayınlanan bir sızıntıya göre casusluk yapmak ve hedefleri çeşitli şekillerde izlemek için son derece eğitimli ve etkili bir istihbarat servisi olan Birim 8200, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde İsrail işgali altında yaşayan Filistinlileri gözetliyor. Birim 8200, hassas kişisel bilgilerin toplanması da dahil olmak üzere masum Filistinlilere karşı kullanılan zorlayıcı casusluk taktiklerine başvuruyor.

Facebook, Birim 8200'ün eski üyeleri tarafından kurulan ve casus yazılım alanında faaliyet gösteren bir şirket olan Onavo ile de iş birliği yaptı. Facebook, 2013 yılında satın aldığı Onavo'yu Meta için sosyal medya alanındaki rakiplerine karşı casusluk yapması için kullandı. Bu durum 2020 yılında İsrail gazetesi Haaretz'de yayınlanan bir analizde haber yapıldı. ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC), Facebook ve Onavo'nun yasadışı olarak sosyal medya kullanıcılarına karşı casusluk faaliyetlerine karıştığı gerekçesiyle dava açtı.İsrail, bir yandan Ortadoğu'da herhangi bir savaşı kazanmasını ve güvenliğini sağlamasını mümkün kılacak en iyi ve en doğru silah ve teçhizatı edinmeye diğer yandan bölgedeki egemenliğini sürdürmesini sağlayacak tüm yeni ve akıllı teknolojileri elde etmek adına teknoloji şirketleri için cazip bir yer olmaya çalışıyor. Açıkça görülüyor ki İsrail, teknoloji devleriyle kurduğu ortaklıklar ve yaptığı anlaşmalar sayesinde hayallerindeki ölümcül silahı, yani tam da istediği gibi izlemek, hedeflemek ve infaz etmek için ihtiyaç duyduğu bilgileri elde etmeyi başarmış görünüyor.



Rapor: İsrail, İran'a ‘rejimi devirecek’ saldırılar başlatmayı planlıyor

İsrail'in Demir Kubbe'si İran füzelerine karşı önleme yapıyor. (EPA)
İsrail'in Demir Kubbe'si İran füzelerine karşı önleme yapıyor. (EPA)
TT

Rapor: İsrail, İran'a ‘rejimi devirecek’ saldırılar başlatmayı planlıyor

İsrail'in Demir Kubbe'si İran füzelerine karşı önleme yapıyor. (EPA)
İsrail'in Demir Kubbe'si İran füzelerine karşı önleme yapıyor. (EPA)

İngiliz The Times gazetesine göre, İran'ın bu ayki füze saldırısına verilecek yanıt konusunda ABD ile istişarelerde bulunan İsrail, Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ile Besic hedeflerinin yanı sıra üçüncü bir dolaylı hedef belirledi: ‘Rejimi devirmek.’
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'ın füze saldırısından birkaç gün önce İran halkına sesleniş olarak sunulan bir video konuşmasında bunun ipuçlarını verdi.
Netanyahu söz konusu konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Küçük bir grup fanatik din adamının umutlarınızı ve hayallerinizi ezmesine izin vermeyin... İran halkı İsrail'in yanında olduğunu bilmeli. İran nihayet özgür olduğunda, ki o an insanların düşündüğünden çok daha erken gelecek, her şey farklı olacak.”
Eleştirmenler İngilizce yapılan konuşmanın Batılı ülkelere ve yurtdışında bulunan İran muhalefetine yönelik olabileceğini ifade etti.
Netanyahu, İsrail'in gelecekteki hava saldırılarının, iki rejim ayağı DMO ve Besic güçlerini zayıflatmaya yardımcı olacağını umuyor.
Batılı bir yetkili bu hafta yaptığı açıklamada, İsrail'in planıyla ilgili olarak “Onları sert bir şekilde vurmayı planlıyorlar” dedi ve bunun İran muhalefetini cesaretlendireceğini belirtti.
Gazeteye göre bir realist olan Netanyahu, bir ya da birkaç hava saldırısı dalgasının halk ayaklanmasını teşvik ederek rejimi devireceğine inanmıyor.
Ancak aralarında İran'a karşı sert önlemler alınmasından yana olan aşırı sağcı koalisyon bakanlarının da bulunduğu İsrail yönetimindeki bazı isimler, bunun bir yanda ABD ve İsrail, diğer yanda İran ve ‘direniş ekseni’ arasında sıkışmış hisseden bölgedeki güç dengesini değiştirebilecek belirleyici bir an olduğuna inanıyor.
Bu görüş, İran'ın İsrail'e karşı on yıllardır yetiştirdiği en güçlü vekili olan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın devrilmesiyle güçlendi.
Ortadoğu Enstitüsü (Middle East Institute) adlı düşünce kuruluşunda kıdemli araştırmacı olan Firas Maksad, konuyla alakalı olarak şunları söyledi: “Biden yönetimi ve İsrailliler, İsrail'in tepkisinin ilk aşamasının ordu, DMO ve Besic ile sınırlı kalacağı ve nükleer ve petrol tesislerinden uzak duracağı konusunda genel bir anlayışa vardılar. Bazılarının umduğu gibi Besic ve DMO'yu hedef almak halkla ilişkileri üzerindeki baskıyı artıracaktır.”
ABD, İran'daki rejimin bir halk devrimi tarafından hemen tehdit edileceğine inanmıyor olsa da, İsrail'i nükleer ve petrol tesislerini vurmamaya ikna etme fikrini düşünmüş olabilir.
ABD gerilimin artmasından korktuğu için bu tesislere saldırıdan kaçınmak istiyor: Tahran ya nükleer bomba için uranyum zenginleştirmeyi hızlandıracak ya da bölgedeki petrol sahalarına saldırarak önümüzdeki ay yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde fiyatları yükseltecek. Bu da Cumhuriyetçi aday Donald Trump'a kampanyası için daha fazla yakıt sağlayacak.
İsrail'in herhangi bir saldırısı da İran'ın daha fazla tepki göstermesine yol açabilir.
Maksad, “Bunu ilk atış olarak düşünmeliyiz. İran'ın bir yanıtı olacak ve bu da bizi ABD'deki seçimlerin ötesine taşıyacak. O noktada Netanyahu'nun daha geniş bir şekilde karşılık vermek için daha fazla esnekliği olacak” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı son dönemde elde ettiği başarılar, örgütün savaş gücünü azaltan saldırılar ve Nasrallah gibi kilit isimlerin öldürüldüğü hava saldırıları, Netanyahu'nun iktidar koalisyonundaki sertlik yanlılarını baş düşmanlarına karşı savaşı genişletme konusunda cesaretlendirebilir.
On yıllardır İran'ı inceleyen İsrail güvenlik ve istihbarat servisleri de askeri ya da gizli saldırıların Dini Lider Ali Hamaney'i devirebileceğine ikna olmayabilir.
Chatham House'un Ortadoğu ve Kuzey Afrika Programı Direktörü Sanam Vakil, “Güvenlik güçlerinin buna hazırlıklı olması beni şaşırtır, İsrail'in bu düzeyde bir başarı elde etmesine imkân yok” dedi.
İran'ın baskıcı rejiminin muhalifleri muhafazakâr destekçilerinden daha fazla. Öyle ki bu yılki parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım tüm zamanların en düşük seviyesindeydi. Kadınlara yönelik muameleye karşı protestoların iki yıl boyunca bastırılmasının ardından seçimlere boykot çağrıları yapıldı.
Analistler, bu eğilimin İranlılar arasında reformun değil rejim değişikliğinin gerekli olduğuna dair yaygın bir inanca işaret edebileceğini, ancak çok az kişinin yabancı bir gücün emriyle bunu memnuniyetle karşılayacağını söylüyor.
Kendini tehdit altında hisseden İran, herhangi bir muhalefet belirtisine karşı önleyici baskılar uygulayabilir.