Rusya ve Sudan’daki savaş: Deniz diplomasisinin değişkenleri

Kızıldeniz’deki deniz üssü ve Moskova'nın stratejik kazanımları

Sudan'ın güneydoğusundaki Gadarif şehrinde yapılan bir mezuniyet töreni sırasında Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’a bağlı güçler, 27 Mayıs 2024 (AFP)
Sudan'ın güneydoğusundaki Gadarif şehrinde yapılan bir mezuniyet töreni sırasında Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’a bağlı güçler, 27 Mayıs 2024 (AFP)
TT

Rusya ve Sudan’daki savaş: Deniz diplomasisinin değişkenleri

Sudan'ın güneydoğusundaki Gadarif şehrinde yapılan bir mezuniyet töreni sırasında Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’a bağlı güçler, 27 Mayıs 2024 (AFP)
Sudan'ın güneydoğusundaki Gadarif şehrinde yapılan bir mezuniyet töreni sırasında Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’a bağlı güçler, 27 Mayıs 2024 (AFP)

Emced Ferid et-Tayyib

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Orta Doğu ve Afrika Özel Temsilcisi ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, 27 Nisan 2024 tarihinde Port Sudan’ı ziyaret etti. Bu ziyaret, Sudan'da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki savaşın patlak vermesinden bu yana bir ilkti.

Bu ziyaretin ardından Sudan'ın Kızıldeniz’e bakan kıyısında Rusya tarafından bir deniz üssü kurulmasına ilişkin anlaşmadan söz edilmeye başlandı. Söz konusu üsle ilgili tartışmalar, Sudan’ın devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'in 2017 yılında Rusya'ya yaptığı ziyaretin ardından başlamıştı. Beşir, ziyareti sırasında üssün kurulması için Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir anlaşma imzalamıştı. Anlaşma, 2019 yılının nisan ayında Beşir rejimini düşüren Sudan Devrimi’nin 2018 yılının aralık ayında patlak vermesiyle kesintiye uğradı.

Devrim sonrası kurulan hükümet, anlaşmanın gerçekleşmesini engelledi. Öyle ki 25 Ekim 2021 darbesine kadar ne bu anlaşmadan ne de Rusya’nın deniz üssünün kurulmasından bahsedildi.

Darbeden sonra HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) Rusya'yı ziyaret ederek Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini destekledi. Hamideti, ülkesine döndükten sonra, Sudan'ın Kızıldeniz kıyısında Rusya tarafından bir deniz üssü kurulmasına destek verdiğini açıkladı. Bunun üzerine Rusya’nın deniz üssüyle ilgili tartışmalar yeniden alevlendi.

HDK Komutanı’nın açıklamaları, Libya, Çad ve Orta Afrika'daki faaliyetleri için HDK'nın desteğine ihtiyaç duyan ve Batı Afrika'dan Gana ve Mali'ye faaliyet göstermeye başlayan Rus paramiliter grup Wagner ile HDK arasındaki ortaklığı pekiştirdi.

“Sudan’da 2023 yılının nisan ayı ortalarında savaşın patlak vermesinden bu yana, etkileri Sudan sınırlarını aşan yakın bir ilişkinin uzantısı olan HDK milislerine yönelik Rus desteğinin boyutları ortaya çıktı.

Bu ortaklık askeri boyutlarla sınırlı kalmayıp, başta altın arama olmak üzere ekonomik faaliyetlere de yayıldı. Rusya merkezli şirket Kush, 2017 yılının temmuz ayında Kızıldeniz'deki Blok 30'da çalışma yapması için ruhsat almasının yanı sıra 14 yeni blokta altın aramak üzere HDK'ya bağlı bir altın madenciliği şirketi olan Al Junaid ile anlaştığını duyurdu. Eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'in 2017 yılında Rusya'ya yaptığı ziyaret sırasında, Sudan'da altın arama çalışmaları için Kuch şirketine yeni bloklar verilmesini öngören bir anlaşma imzalanmış, blokların sayısı açıklanmamıştı.

ABD ve Avrupa Birliği (AB) daha önce HDK himayesinde Sudan'da faaliyet gösteren altın madenciliği şirketlerine Wagner ile olan ilişkileri ve bağlantıları nedeniyle ekonomik yaptırım uygulama kararı almış ve bu şirketleri aslında Wagner’e bağlı gölge şirketler olmakla suçlamıştı. Bu şirketler, 2021 yılının şubat ayında Sudan'dan Rusya'ya Suriye'deki Lazkiye Havaalanı üzerinden altın kaçıran 16 Rus uçağı gibi etkili bir ekonomik faaliyete sahipti.

Sudan'ın Omdurman şehrinde yıkıma uğrayan dükkanları gösteren bir fotoğraf, 30 Mayıs 2024 (AFP)Sudan'ın Omdurman şehrinde yıkıma uğrayan dükkanları gösteren bir fotoğraf, 30 Mayıs 2024 (AFP)

Bu şirketler, çalışmalarını açıktan sürdürdüler. Hatta HDK’nın himayesinde işlettikleri bazı maden sahalarında eski Sovyetler Birliği bayrağı dalgalanıyordu. Wagner'in eski lideri Yevgeniy Prigojin bir açıklamasında, Sudan’da Wagner’in teknik danışmanlarının olduğunu teyit etmişti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Sudan’daki savaşın patlak vermesinden haftalar önce, yani 2023 yılının ocak ayında Hartum'a yaptığı ziyaret sırasında, Wagner'i ve Sudan'daki varlığını açıkça savunmaktan çekinmedi.

Sudan’daki savaşın başından itibaren Rusya'nın HDK milislerine verdiği desteğin boyutları ortaya çıktı. Bu destek, Wagner'in Libya ve Afrika'nın Sahel bölgesindeki varlığına lojistik destek sağlamayı da içerecek şekilde Sudan sınırlarının ötesinde, Batı Afrika'ya kadar uzanan yakın bir ilişki çerçevesinde veriliyor. (Prigojin’in isyanının sona ermesinden ve geçtiğimiz yıl ağustos ayında ölümünden sonra Afrika Kolordusu olarak yeniden adlandırılan) Wagner, HDK saflarında Sudan savaşına katıldı. O dönemde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Wagner'in Sudan'daki faaliyetlerine ilişkin olarak ‘derin endişelerini’ dile getirmiş ve Wagner'i faaliyet gösterdiği her yere ‘daha fazla ölüm ve yıkım getirmekle’ suçlamıştı.

“ABD’nin, Wagner'in müttefiki HDK'nın işlediği suçlara karşı tutumu şaşırtıcı derecede esnek olmaya devam etti. Öyle ki bu tutum, paralı askerler tarafından işlenen suçları kamufle etmeye kadar gitti.

Wagner ile HDK arasındaki ilişki geçtiğimiz yıl nisan ayında savaşın patlak vermesinden sonra güçlendi. CNN, uydu görüntüleriyle desteklediği bir haberinde, Wagner'in HDK'nın silahlandırılmasına ve komşu ülke Libya'dan karadan havaya füzeler tedarik edilmesine karıştığını ortaya çıkardı. Wagner'in önemli bir nüfuza sahip olduğu Libya'nın doğusundan ve Orta Afrika'dan HDK’ya yakıt, silah ve savaşçı sağlandığına dair haberler basında yer almaya devam etti. Wagner'in kurucusu Prigojin, Moskova yakınlarında içinde bulunduğu özel jetin kazaya uğraması sonucu ölmesinden birkaç gün önce, Orta Afrika'da Hamideti’nin temsilcileriyle bir araya gelmişti. Daha sonra Ukrayna basınında yer alan haberlerde Ukrayna ordusunun HDK milisleriyle birlikte savaşan bazı Wagner üyelerini tutukladığı bildirildi.

Bu arada ABD’nin Wagner’in müttefiki HDK’nın suçlarına karşı tutumu da şaşırtıcı olmaya devam etti. Bu tutum, milislerin paralı askerleri tarafından işlenen suçları kamufle edecek kadar ileri gitti ve HDK’ya askerleri tarafından işlenen suçlar için kurumsallaşmış bir siyasi dokunulmazlık görüntüsü verdi.

ABD’nin Wagner'in müttefiki HDK'nın işlediği suçlara karşı tutumu şaşırtıcı derecede esnek olmaya devam etti. Öyle ki bu tutum, HDK’nın paralı askerleri tarafından işlenen suçları örtbas etmeye kadar gitti. Bu da HDK'ya üyeleri tarafından işlenen suçlar için kurumsallaşmış bir siyasi dokunulmazlık imajı verdi. Putin'in Prigojin'den kurtulması ve Wagner'in Afrika’daki varlığını, çalışmalarının içeriğini ve yeni görevlerini yansıtacak şekilde Afrika Kolordusu olarak yeniden adlandırılması, durumun tuhaflığını daha da arttı. Bu durum, Sudan’daki savaşta HDK’nın zafer kazanmasının imkânsız olduğu herkes tarafından anlaşıldıktan sonra, uzun süre Batı kampını bekleyen Sudan ordusunun komuta kademesinin Rusya’ya yönelmesine neden olmuş gibi görünüyor.

Rusya’nın Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurması konusunun yeniden gündeme gelmesiyle birlikte, Rusların ellerini taşın altına koymaya ve Sudan'daki çatışmanın her iki tarafıyla da uzlaşı kanalları açmaya istekli oldukları görülüyor. Sudan Ordusu Komutan Yardımcısı Yasir el-Ata üssün kurulmasına ilişkin anlaşmanın imzalanmaya hazır olduğunu açıkladı. Ata, Sudan ordusunun bunu yapmak isteyen tüm uluslararası güçlerle iş birliğine hazır ve açık olduğunu belirtti.

“Henüz imzalanmamış olan anlaşma taslağı, nükleer güçle çalışan dört savaş gemisine ev sahipliği yapabilecek bir lojistik tedarik üssünün kurulmasını öngörüyor.

Hiçbir zaman büyük ya da ciddi anlamda etkili bir deniz gücüne sahip olmayan Rusya’nın kara sınırları dışında sahip olduğu tek deniz üssü, Suriye'nin Akdeniz kıyısındaki Tartus'ta bulunuyor. Ancak Sudan’ın Kızıldeniz kıyılarında bir deniz üssünün kurulması, Rusya’ya Kızıldeniz’deki küresel ticaret trafiğini kontrol etme ve herhangi bir küresel çatışma durumunda bunu durdurabilmesi açısından stratejik üstünlük sağlıyor. Sudan kıyılarının Babu’l-Mendeb Boğazı ile Süveyş Kanalı arasında bulunması ve Kızıldeniz’deki seyrüsefer rotasının görece dar olması da bu avantajda önemli rol oynuyor.

Henüz imzalanmamış olan anlaşma taslağı, nükleer güçle çalışan dört savaş gemisine ev sahipliği yapabilecek bir lojistik tedarik üssünün kurulmasını öngörüyor. Taslağa göre lojistik görevler için bir kara mürettebatı konuşlandırılacak ve aynı anda en fazla 300 Rus askeri burada görev yapabilecek. Taraflardan herhangi birinin isteğine bağlı olarak anlaşmanın her an iptal edilebilmesine imkân tanıyan bir maddeyi de içeren anlaşmanın süresi ise 25 yıl.

Kerma şehrinde Sudanlı bir asker, 19 Mayıs 2024 (AFP)Kerma şehrinde Sudanlı bir asker, 19 Mayıs 2024 (AFP)

Öte yandan Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı analize göre kaynaklar, Sudan ordusuna Rus silahlarının tedarikiyle ilgili ayrı bir anlaşma yapıldığını bildirirken, Sudan Ordusu Başkomutan Vekili Orgeneral Şemseddin Kebbaşi, 5 Haziran'da başta Rusya'nın büyük ölçüde nüfuz sahibi olduğu Mali ve Nijer olmak üzere, Batı Afrika ülkelerine ziyaret turuna başladı. Kebbaşi’nin ziyaret turu, Sahel bölgesinde HDK’ya silah ve asker desteğini kesmeyi amaçlayan bir hamle olarak görülürken, Rusya'nın tutumundaki önemli değişikliği de yansıttı.

Öte yandan Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar, 4 Haziran’da Rusya’ya gitti. Agar'ın ziyareti sırasında Rusya Devlet Başkanı Putin'e doğrudan bir mesaj ileteceği ile ilgili haberler dolaştı.

Rusya’nın Sudan kıyılarında bir deniz üssü kurmasına ilişkin müzakerelerin yeniden canlandırılmasından bahsediliyor. Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ı arayarak Cidde’de HDK ile müzakere masasına yeniden oturmaya çağırdı. Ancak telefon görüşmesi verimli geçmedi. Öyle ki; ABD'li diplomat Susan Page, ABD Dışişleri Bakanı'nın üslubunu ‘uygunsuz’ olarak nitelendirdi. ABD'li analist Cameron Hudson, ABD'nin Sudan'a yönelik diplomatik hamlelerini tiye alarak, Blinken'ın yılda bir kez yaptığı geçici müdahalelerden hiçbir sonuç beklenemeyeceğini söyledi. Hudson, ABD'nin Sudan'a yönelik diplomasisini ‘kötü bir televizyon dizisi’ olarak tanımladı.

ABD Kongresi, HDK üyelerini destekleyen bazı zengin ülkelere silah satışının yasaklanmasını öngören bir yasa tasarısı önerdi.

Bu eleştiriler ABD yönetiminde, özellikle de ABD'nin Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısının, Libya'nın doğusundaki güçlerin komutanı Mareşal Halife Hafter'den Orta Afrika'ya ve Burkina Faso'ya kadar ABD'nin bölgedeki düşmanlarıyla aynı safta yer alan HDK'ya yönelik yumuşaklığı nedeniyle Sudan’ın yüzünü doğuya, daha da önemlisi Moskova'ya dönmesine neden olan politikasına karşı Savunma Bakanlığı (Pentagon) çevrelerinin eleştirilerini yansıtıyor gibi görünüyor.

Diğer taraftan HDK, Sudan halkına karşı suç işlemeyi ve zulümlerini sürdürürken uçaksavar füzeleri de dahil gelişmiş ABD yapımı silahlar, HDK’ya kendisini destekleyen ülkeler aracılığıyla ulaşmaya devam ediyor. Bu yüzden ABD Kongre Üyesi Sarah Jacob, kısa süre önce HDK'yı destekleyen bazı zengin ülkelere silah satışını yasaklayan bir yasa teklifinde bulundu.

Sudan savaşındaki gelişmeler göz önüne alındığında Sudan ordusunun Rusya’ya yönelmesi ve Rusya tarafından Kızıldeniz'de bir deniz üssünün kurulmasının yeniden gündeme gelmesi, Sudan’daki savaşın gidişatından çok daha büyük etkilere sahip olacağı şüphesiz. Kızıldeniz’de deniz üssü kurulması hamlesi, aynı zamanda Kızıldeniz’deki çakışan güvenlik durumunun dengelerini de yansıtıyor. Söz konusu deniz üssü, bir yandan Rusya'ya uluslararası ticaret ve küresel petrol ihracatı için kritik bir rotayı kontrol etmede önemli ve uzun vadeli bir avantaj sağlarken, diğer yandan ABD dış politikasının Ortadoğu’daki ve Afrika'daki jeopolitik gerçekliklerdeki değişimleri okuma ve analiz etme konusundaki büyük başarısızlığını da ortaya koyuyor.

* Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
TT

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal haklar tanındı. Peru'da yaşayan bir arı grubunu kapsayan gelişme, koruma çalışmalarında önemli bir adıma işaret ediyor.

Amazon Ormanları'nda yaşayan Meliponini arı sınıfı, bal arısı (Apis mellifera) kuzenlerinden farklı olarak iğne taşımaz. 

Peru'nun yerli halkları tarafından Kolomb öncesi dönemden beri yetiştirilen bu arılar, yağmur ormanlarında polen taşıyıcı rolü üstlenerek biyoçeşitliliği ve ekosistemi korumada kilit rol oynuyor. 

Grubun bilinen 500 türünün yaklaşık yarısı Amazon'da yaşıyor ve kakao, kahve ve avokado gibi bitkileri de içeren floranın yüzde 80'inden fazlasının tozlaşmasında rol oynuyor.

Ancak Meliponini arıları iklim krizi, ormansızlaşma, pestisit kullanımı ve  diğer arı türleriyle rekabet yüzünden ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 

Peru'nun iki belediyesinde kabul edilen yasalar artık bu böceklerin sağlıklı ekosistemlerde yaşama, üreme ve gelişme haklarını garanti altına alıyor.

Bu iğnesiz arıların yasal haklar elde etmesi, kimyasal biyolog Rosa Vásquez Espinoza'nın yerli halklarla birlikte yıllar süren çalışmaları sayesinde mümkün oldu.

Kovid-19 pandemisinde yerli halklar ilaç bulamadıklarında bu arıların balını kullanıyordu. Bir meslektaşının ricası üzerine 2020'de balı inceleyen Espinoza çarpıcı sonuçlarla karşılaştı.

Guardian'a konuşan bilim insanı "Yüzlerce tıbbi molekül gördüm, tedavi potansiyeli taşıdığı bilinen moleküller" diyerek ekliyor: 

 Üstelik çeşitlilik de gerçekten çok fazlaydı. Bu moleküllerin antiinflamatuvar, antiviral, antibakteriyel, antioksidan, hatta kanser önleyici etkileri olduğu biliniyor.

Bu nedenle saha çalışmalarını genişleten araştırmacı, yerli halktan uzmanlarla birlikte ormanın derinlerine keşif gezileri düzenledi. Nesillerdir devam eden geleneksel arıcılık yöntemlerini kaydettiler.

Ancak kısa süre sonra ciddi bir sorun olduğu fark edildi: Arıcılar, eskiden arı kolonilerini yarım saatte bulurken, artık saatler sürüyordu.

Espinoza, "Farklı topluluk üyeleriyle konuşuyorduk ve ilk söyledikleri 'Artık arılarımı göremiyorum' oldu" diye anlatıyor.

Biyoloğun yaptığı çalışmada, endüstriyel çiftliklerden uzak bölgelerdeki arıların bile balında pestisit izlerine rastlandı.

Meliponini arılarının korumaya ihtiyaç duyduğuna karar veren Espinoza ve meslektaşları, ilk olarak bu hayvanların tanınması için çaba gösterdi.

Araştırmaları sayesinde 2024'te, Meliponini arılarını Peru'ya özgü yerli türler olarak resmen tanıyan bir yasa kabul edildi. Peru yasaları yerli türlerin korunmasını gerektirdiği için bu kritik bir adımdı.

Daha sonra bu yıl ekimde Satipo, 22 Aralık Pazartesi de Nauta belediyeleri dünyada bir ilke imza atarak bu böcekleri yasal hak sahibi olarak tanımladı. 

Earth Law Center'ın Latin Amerika direktörü ve kampanyanın parçası olan Constanza Prieto gelişmeyi şöyle değerlendiriyor: 

Bu yönetmelik, doğayla ilişkimizde bir dönüm noktası: Meliponini arılarını görünür kılıyor, onları hak sahibi özneler olarak tanıyor ve ekosistemlerin korunmasında temel rol oynadıklarını onaylıyor.

Hukuk uzmanları yeni yasaların habitat restorasyonunu, daha sıkı pestisit kontrollerini ve genişletilmiş araştırmaları zorunlu kılabileceğini söylüyor.

Düzenlemeyi Peru genelinde uygulamaya koymak için bir imza kampanyası düzenlenirken, Bolivya, Hollanda ve ABD gibi ülkelerdeki koruma grupları da kendi bölgelerindeki arılar için benzer yasal yaklaşımları inceliyor.

Independent Türkçe, Guardian, Interesting Engineering


Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
TT

Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in Donald Trump ve Elon Musk arasında arabuluculuk yaptığı ortaya çıktı.

Dünyanın en zengin kişisi, yeni Donald Trump yönetiminin ilk aylarında Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nın (DOGE) başına getirilince manşetlerden düşmemişti. 

Ancak Musk'ın, Trump'ın Büyük Güzel Yasa Tasarısı'nı sert bir dille eleştirmesinin ardından ikili arasındaki ipler haziranda kopmuştu. 

Trump, elektrikli otomobil teşviklerini kestiği için Musk'ın "çıldırdığını" söylemişti. 

Amerika Partisi'ni kuracağını öne süren Musk "Büyük bombayı patlatmanın zamanı geldi" diyerek Trump'ın Jeffrey Epstein dosyasında adının geçtiğini iddia etmişti.

İkili suikastla öldürülen sağcı aktivist Charlie Kirk'ün eylüldeki cenaze töreninde bir araya gelerek buzları eritmişti. 

Washington Post, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in perde arkasında ikiliyi nasıl yumuşattığını dünkü haberinde işledi. 

41 yaşındaki Cumhuriyetçi'nin ekibiyle birlikte büyük çaba göstererek Amerika Partisi'nin kurulmasını engellediği bildirildi. 

Vance'in bunun için hem Musk'a hem de çevresine baskı yaptığı ifade edildi.

Washington Post, Musk-Trump ilişkisinin yumuşamasıyla birlikte teknoloji milyarderinin 2026'daki ara seçimlerde yarışacak Cumhuriyetçi adaylara bağış yapmaya başladığını belirtti. 

Aylar boyunca uğraşan Vance'in de 2028'de başkan adayı olup Musk'tan destek görmeyi planladığı öne sürüldü. 

Musk'ın kasımda Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman şerefine Beyaz Saray'da verilen akşam yemeğine katıldığı hatırlatıldı. 

Musk-Trump ilişkisinin hâlâ hassas bir dengede durduğu aktarılan haberde Jared Isaacman'ın NASA Direktörlüğü'ne atanmasının önüne engeller çıkarılmasının teknoloji milyarderini kızdırdığı da ifade edildi. 

ABD Başkanı Donald Trump, "geçmişteki bağlantılarını yeniden değerlendirdikten sonra" adaylığını haziranda geri çektiği milyarder iş insanı Isaacman'ı, NASA Direktörlüğü görevine yeniden aday gösterdiğini kasımda açıklamıştı.

Musk'ın iyi ilişkilere sahip olduğu bilinen Isaacman, önceki haftalarda resmen bu göreve getirilmişti. 

Isaacman, 2021 ve 2024'te Musk'ın SpaceX roketleriyle uzaya çıkmıştı.

Independent Türkçe, Washington Post, Daily Beast, Gizmodo


ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
TT

ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)

ABD tehdidi altındaki Nicolás Maduro denizdeki ablukanın ardından ülkesinin topraklarına saldırı düzenlenmesine rağmen görevden ayrılacağına dair herhangi bir sinyal vermiyor.

Donald Trump, Venezuela liderinin zamanının dolduğunu öne sürerken 63 yaşındaki siyasetçi son haftalarda katıldığı etkinliklerde dans ederken görülüyor. 

Wall Street Journal (WSJ), ABD'nin askeri yığınağı ve petrol gemilerine uygulanan ablukayla karşı karşıya olan Maduro'nun kendine güvenini hem ülkesine hem de dünyaya göstermeye çalıştığını bildiriyor. 

Amerikan gazetesi, ekonominin büyük ölçüde devlet kontrolüne alındığı Venezuela'da Maduro'nun ihaleleri yandaşlarına vererek kendi konumunu güçlendirdiğini iddia ediyor. 

13 yılı aşkın süredir iktidarda olan lider, ülkeden kaçacağı iddialarına rağmen mitinglerde "Bizi devrim yolunda asla çıkaramayacaklar. Sonsuza kadar zafer!" diyor. 

Geçmişte ABD adına Venezuela'yla pek çok müzakere yapan eski diplomat Thomas A. Shannon Jr., 14 yıllık iktidarın ardından 2013'te ölen Hugo Chávez'in ülkeyi devrime ve anti emperyalizme inandırdığını söylüyor:

Chavezciler ne kadar yoz, zalim ve suçlu olursa olsun Latin Amerika'da onlardan başka anti emperyalist solcu kaldığına inanmıyor. Bu pozisyonlarından vazgeçmek istediklerini sanmıyorum.

Önceki haftalarda Nobel Barış Ödülü'nü almak için gizli bir operasyonla Venezuela'dan Norveç'e giden María Corina Machado ise Oslo'da yaptığı konuşmada "Müzakereyle ya da değil Maduro iktidardan düşecek" dedi. 

Geçmişte Chávez'e danışmanlık yapan Amerikalı avukat Eva Golinger, Maduro için şu yorumu yaptı:

Trump'ın Kim Jong-un'u övdüğünü, eski El Kaide liderini Beyaz Saray'a çağırdığını görünce 'Neden onunla müzakere edemeyim ki?' diye düşünüyor. Kanımca ülkeyi terk edeceğine orada ölmeyi tercih eder.

Diğer yandan Donald Trump, Venezuela'nın topraklarına ilk kez saldırı düzenlediklerini duyurdu. 

Cuma günü yaptığı açıklamada saldırının geçen hafta düzenlendiği dışında pek bir bilgi vermeyen ABD Başkanı teknelere uyuşturucu yüklenen bir limanı vurduklarını dün söyledi. 

CNN de kaynaklarına dayandırdığı haberde saldırıda drone kullanıldığını bildirdi. 

Karakas yönetimi hâlâ konuya dair sessizliğini koruyor. 

İnsan hakları ihlalleri ve siyasi mahkumlara işkenceyle suçlanan Maduro yönetimi, kendi doğal kaynaklarına göz diken ABD'nin bu iddiaları kullandığını savunuyor. 

ABD, Karakas yönetiminin kartellerle işbirliği yaptığını da iddia ediyor. Venezuela ise Washington'ın ülkede darbe planladığını öne sürüyor. 

ABD eylülden beri Karayipler ve Pasifik Okyanusu'ndaki teknelere uyuşturucu ticaretiyle mücadele iddiasıyla saldırılar düzenliyor.

En az 105 kişinin öldürüldüğü operasyonlar, yargısız infaz eleştirilerinin hedefi oluyor. 

"Uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele" gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu geçen ay başlattığını duyuran ABD'nin Venezuela'ya askeri hareket düzenlemesi ihtimali haftalardır dünya gündeminde.

Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etti.

Trump, iki hafta önce Venezuela limanlarında yaptırıma tabi tankerlere "tam abluka" uygulanması talimatını verdi.

Washington, geçen ay yabancı terör örgütü olarak ilan ettiği Güneşler Karteli'nin (Cartel de los Soles) liderinin Maduro olduğunu savunuyor. 

Beyaz Saray, Maduro'nun tutuklanması veya mahkum edilmesine ilişkin bilgi sağlanması karşılığında verilecek ödülü iki katına çıkararak 50 milyon dolara yükselttiğini 8 Ağustos'ta duyurmuştu.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, Reuters