ABD'li dört akademisyen Çin'de bıçaklı saldırıya uğradı

Cornell Üniversitesi tabelasının yanında yürüyen bir kadın (Arşiv - AP)
Cornell Üniversitesi tabelasının yanında yürüyen bir kadın (Arşiv - AP)
TT

ABD'li dört akademisyen Çin'de bıçaklı saldırıya uğradı

Cornell Üniversitesi tabelasının yanında yürüyen bir kadın (Arşiv - AP)
Cornell Üniversitesi tabelasının yanında yürüyen bir kadın (Arşiv - AP)

Üniversite bugün yaptığı açıklamada, bir Amerikan üniversitesinden dört öğretim görevlisinin Çin'in kuzeydoğusundaki bir parkta meydana gelen bıçaklama olayında yaralandığı doğrulandı.

Iowa eyaletinde bulunan Cornell Üniversitesi, Çin'deki bir üniversite ile ortaklığın bir parçası olarak Çin'de bulunan dört öğretim görevlisinin, kuzeydoğudaki Jilin kentinde halka açık bir parka yaptıkları “günübirlik ziyaret sırasında meydana gelen ciddi saldırıda” yaralandıkları belirtildi.

Üniversite Başkanı Jonathan Brand şunları söyledi: “Dört akademisyen ile irtibat halindeyiz ve bu süre zarfında onlara yardım teklif ediyoruz.”

Şarku’l Avsat’ın DPA'dan aktardığına göre Jonathan Brand “Bu programa katılan hiçbir öğrenci yok” ifadelerini kullandı.

Basında yer alan haberlere göre, dört akademisyen hafta sonu şehrin Bishan Parkında bıçaklandı.

Saldırının koşulları ve kurbanların durumu henüz netlik kazanmış değil. Bir sözcü, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bilgilendirildiğini ve “durumu takip ettiğini” belirtti.

Çin sosyal medyasında yer alan görüntülerde kurbanlar kanlar içinde yerde yatarken görülüyor. Olayla ilgili paylaşımların Çin sosyal medya platformu Weibo'da yayınlandıktan kısa bir süre sonra silindiği görüldü.

Çin medyası, bu sabah itibarı ile olaydan bahsetmedi.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP