Gazze’deki savaş ve dünya savaşlarının yıl dönümü

Gazze Savaşı ve uluslararası krizlerin çağrışımları

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılmış binaların yanındaki dar bir sokakta yürüyen Filistinliler, 11 Haziran 2024 (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılmış binaların yanındaki dar bir sokakta yürüyen Filistinliler, 11 Haziran 2024 (AFP)
TT

Gazze’deki savaş ve dünya savaşlarının yıl dönümü

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılmış binaların yanındaki dar bir sokakta yürüyen Filistinliler, 11 Haziran 2024 (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılmış binaların yanındaki dar bir sokakta yürüyen Filistinliler, 11 Haziran 2024 (AFP)

Elie el Kaşif

ABD Başkanı Joe Biden’ın Gazze için ateşkes teklifi, muhtemelen Ramazan ayı arifesinde ateşkes ve esir takası anlaşması amacıyla yapılan, ancak tökezleyip başarısızlıkla sonuçlanan müzakerelerle aynı kaderi paylaşacak gibi görünüyor. ABD yönetiminin ister doğrudan İsrail'e ister Arap ülkeleri aracılığıyla Hamas’a olmak üzere savaşan taraflara yönelik tüm baskılarına rağmen, kendisi de bunu öngörmeye ve işaret etmeye başladı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken savaşın başlamasından bu yana bölgeye gerçekleştirdiği sekizinci ziyarette bunu yapmaya çalışsa da şimdiye kadar pek başarılı olamadı.

Ne zaman savaşın müzakereler yoluyla durdurulabileceğine dair bir umut doğsa, bu müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanacağına dair kötümser bir rüzgâr esmeye başlıyor. Eğer müzakere girişimi bu kez de başarısız olursa, karamsarlık geçen seferkinden daha da yoğun olacak. Teklif, gerek müzakerelerin başarısız olması ve İsrail ile Hamas'ın Biden'ın teklifine yanıt vermemesi bakımından, gerek savaşın doğrudan tarafları olan Hamas ve İsrail'in, özellikle de Binyamin Netanyahu ve Yahya Sinvar'ın hesapları bakımından gerekse özellikle önümüzdeki kasım ayında yapılması planlanan ABD seçimlerinin arifesinde bölgesel ve uluslararası sahnedeki kaos bakımından İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının en karmaşık hale geldiği zor bir zamanda ortaya atıldı. Bu da haftalardır hatta aylardır konuşulan Hamas ve İsrail arasındaki yıpratma savaşının aslında bölgesel ve uluslararası bir çatışmanın yansıması olup olmadığı, yani bölgesel ve uluslararası tarafların kendi hesapları için mi bu çatışmayı derinleştirmeye çalıştıkları ya da söz konusu uluslararası tarafların başında gelen ABD’yi bu savaşta boğmak, dikkatini dağıtmak ve çözümsüzlüğe itmeye mi çalışıldığı gibi önemli bir soruyu gündeme getiriyor.

Aslında, Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili sahada ve siyaset sahnesinde yaşanan gerilim, Doğu Avrupa'daki gelişmeleri Filistin topraklarındaki çatışmayla ilişkilendirmeye giderek daha fazla itiyor. Çünkü ABD ve Batı ülkelerinin her iki bölgede de var olması, rakiplerinin bu savaşlara katılmaları için net bir davet anlamına geliyor. Eğer Rusya Avrupa'daki savaşın tarafı ise Gazze’deki savaşta rolü ne olacak? Ya da Hizbullah ve İsrail arasındaki cephede nasıl bir rol üstlenecek? Aksa Tufanı Operasyonu'na ilişkin bazı geç okumalar, Moskova'nın bu operasyona yakından ya da uzaktan müdahil olmuş olma ihtimalini sorgulasa da elbette net cevaplara ulaşamadı. Şu sıralar sorular, Rusya'nın Ukrayna savaşındaki hesapları ya da başta Çin olmak üzere diğer ülkeler arasında yeni bir uluslararası düzen inşa etme girişimleri bağlamında, savaşı uzatma ve ABD'yi bu savaşla meşgul etme konusundaki çıkarları üzerinde yoğunlaşıyor. Dolayısıyla, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Gazze’deki savaşın patlak vermesinin bir nedeni olarak gördüğü ABD’nin Ortadoğu'daki başarısızlığı, ABD liderliğindeki liberal uluslararası düzenin parçalanmasına yol açıyor.

Gazze’deki savaştan nasıl çıkılacağı ve ‘ertesi günü’ belirsizliğini korurken Ortadoğu’da bu savaşın ortaya çıkardığı yeni bir soğuk savaş biçimiyle karşı karşıya olabiliriz.

Ancak Rusya ile ilgili soruların sorulması, kaçınılmaz olarak Çin ile ilgili sorular da sorulması anlamına geliyor. Pekin, Moskova’nın aksine çatışmaya doğrudan müdahil olmasına dair herhangi bir sinyal vermiyor. Putin geçtiğimiz hafta, Batılı ülkelerin Ukrayna’yı silahlandırmasına ve Rusya'ya saldırmasına izin vermesine karşılık, Moskova'nın dünyanın dört bir yanındaki ABD karşıtı grupları desteklemeye hazır olduğunu söylemişti. Bu da İran ile silah anlaşmaları yapmaya ya da bölgedeki İran yanlısı grupları doğrudan ya da Tahran üzerinden silahlandırmaya hazır olduğu şeklinde yorumlandı. Hizbullah'a yakın çevreler Moskova ile ilişkilerinin şu an her zamankinden daha güçlü olduğundan bahsediyor. Peki, bu Rusya'nın Hizbullah'a silah ya da teknoloji sağladığı anlamına mı geliyor? Her halükârda özellikle Ukrayna ve genel olarak Avrupa kıtasının güvenliği konusunda ABD ve Batı ülkeleri ile derinleşen çatışması çerçevesinde, Rusya'nın Gazze’deki savaşa müdahil olmuş olabileceğinden endişe duymak gerekiyor.

Son yıllarda İsrail, Körfez Arap ülkeleri ve İran'la birlikte bölgedeki varlığının kapsamını genişleten Çin ise Filistin'deki bölünmüşlüğün tarafları olan Fetih Hareketi (El Fetih) ve Hamas Hareketi arasında uzlaşı sağlayama çalışarak ve Filistinliler ile İsrail arasındaki çatışmayı çözmek için uluslararası konferans çağrısında bulunarak, savaşa diplomatik bir pencereden bakıyor.

svdfbgnh
Ürdün'ün ev sahipliğinde yapılan “Eylem Çağrısı: Gazze'ye Acil İnsani Müdahale” konulu Ölüdeniz Konferansı'na katılan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken (ortada) sağında Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ile, 11 Haziran 2024 (AFP)

Gazze Şeridi’ndeki savaşın büyük resmi böyle, ancak uluslararası ve bölgesel ittifakların karmaşıklığı ve çakışmaları çerçevesinde, uluslararası ve bölgesel safların daha açık dizildiği Soğuk Savaş dönemindeki durumun aksine, bugün bölgedeki ve dünyadaki tüm ülkeler ilişkilerini ve ittifaklarını mümkün olduğunca genişletmeye çalışıyor. Bu ise bölgedeki uluslararası rekabetin, özellikle de günümüzün iki büyük kutbu olan ABD ve Çin arasındaki rekabetin ek bir nedeni haline geliyor. Hem ABD hem de Çin, İsrail'den Körfez ülkelerine ve İran'a kadar bölgedeki diğer ülkelerle ilişkilere sahip. Dolayısıyla Gazze’deki savaştan nasıl çıkılacağı ve ‘ertesi günü’ belirsizliğini korurken, Ortadoğu’da bu savaşın ortaya çıkardığı yeni bir soğuk savaş biçimiyle karşı karşıya olabiliriz.

Fakat savaşı çevreleyen bu uluslararası sahne tek başına savaşın gelişimini ve geleceğini açıklamaya yetmiyor. Zira yerel aktörlerin, Hamas ve İsrail'in, özellikle de Sinvar ve Netanyahu'nun hesapları, çatışmanın geleceği üzerinde çok etkili ve hatta belirleyici. İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney'in geçtiğimiz günlerde Hamas Hareketi’ne Biden'ın teklifini kabul etmemesi yönünde yaptığı dolaylı çağrıdan da anlaşılacağı üzere, İran'ın Hamas'ın önemli bir destekçisi olarak savaştaki varlığı, hatta onun tercihlerini yönlendirmesi göz ardı edilemez. Tüm bu aktörlerin, Gazze Şeridi'ndeki savaşta yaşanan gelişmelerin de kanıtladığı üzere, başta bölgedeki başlıca uluslararası aktör olan ABD olmak üzere, savaştaki başlıca ülkelerin çıkarlarını ve tedbirlerini dikkate aldıklarına hiç şüphe yok.

Gazze’deki savaş da dahil olmak üzere bölgedeki olayların çoğu, ABD’nin bölgedeki yeni mühendisliğinin bir parçası olarak, ABD-Suudi Arabistan anlaşması etrafında dönüyor.

Nihayetinde ister müttefikleri ister muhalifleri tarafından olsun, tüm yerel, bölgesel ve uluslararası hesaplar ABD ve onun yakın ve uzak hedefleri etrafında dönüyor. Hamas, İran ve Hizbullah, İsrail ile ABD arasındaki anlaşmazlıkların ve bu anlaşmazlıkların merkezinde yer alan ABD’nin bölgedeki önceliklerinin üzerine bahis oynuyorlar. Biden yönetimi, ABD'nin Doğu Avrupa, Pasifik ya da Çin Denizi gibi önemli uluslararası çatışma bölgelerine yeniden odaklanmasıyla ilgili jeopolitik nedenlerinin yanı sıra Gazze’deki savaşta İsrail'i desteklediği ve gönderdiği çok sayıda silahla on binlerce Filistinli sivilin ölümüne neden olduğu için seçimlerde ABD’lilerin kendisine yönelik tepkisini hafifletmek gibi sebeplerden ötürü üç aşamalı ateşkes anlaşmasının imzalanması için acele ediyor.

xscdvfbg
İsrailli rehinelerin aileleri, Blinken’ın Tel Aviv ziyaretine denk gelecek şekilde, rehinelerin derhal serbest bırakılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi 11 Haziran 2024 (Reuters)

Öte yandan Gazze'deki ateşkes, Washington ile Riyad arasında bir savunma anlaşmasından oluşan ve Washington'ın İsrail'i Suudi Arabistan ile normalleşme anlaşması yoluyla bölgeye daha fazla entegre etme çabaları çerçevesinde Tel Aviv'in de katılabileceği, ancak Tel Aviv'in Riyad'ın talep ettiği gibi iki devletli bir çözüm ile ilgili somut adımlar atmasına bağlı olan, ABD himayesinde ‘bölgesel bir yapı’ inşa etmeye doğru ilerliyor. Dolayısıyla, Gazze’deki savaş da dahil olmak üzere bölgedeki olayların çoğu, ABD’nin bölgedeki yeni mühendisliğinin bir parçası olarak ABD-Suudi Arabistan anlaşması etrafında dönüyor. Bu sebeple, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in kısa süre önce Aksa Tufanı Operasyonu’nu, bölgedeki denklemleri değiştirmeye yönelik bir Amerikan projesini engellediğini söyleyerek övmesi kimseyi şaşırtmadı.

Hamas Hareketi’nin Gazze’deki lideri Yahya Sinvar'ın özellikle de esir kartını elinde tuttuğu sürece, elinde kalanlarla savaşmaya devam etme isteğine ilişkin kendi hesaplarıyla kesiştiğinde İran'dan gelen sinyalleri aldığına şüphe yok. İşte şimdi Washington ona ABD vatandaşı olan rehineler için arada İsrail olmadan müzakere etme teklifinde bulunuyor. Sinvar’ın sadece iki seçeneği var. Ya İsrail, uluslararası tarafların garantörlüğünde kalıcı bir ateşkesi kabul edecek ya da savaşmaya devam edecek. Şimdiye kadar bu iki seçenek dışında üçüncü bir seçeneği kabul etmeye istekli görünmedi. Sinvar'ın tutumunun, özellikle Hamas’ın Doha'daki lider kadrosuna uygulanan baskı çerçevesinde bir bütün olarak Hamas'ın tutumu olup olmadığı da tartışmalı bir konu. Ancak İran Hamas'ın ana şemsiyesi olmaya devam ediyor. Bu da Hamas'ın genel tutumunu anlamada önemli bir unsur.

Netanyahu'nun siyasi ve şahsi hesapları, Washington ile ilişkilerinin sınırları ve koşulları da dahil olmak üzere savaştaki seçeneklerini belirlemede önemli rol oynuyor.

İsrail'e ve özellikle Netanyahu'ya gelince; Netanyahu, iki devletli bir çözümü kabul etmeye hazır değil. Çünkü böyle bir durum onu hükümetinin düşmesi ve aşırı sağın yeri doldurulamaz desteğini kaybetmesi tehdidiyle karşı karşıya bırakacaktır. Yani ya hem Filistinlilerle savaşı hem de İsrail içindeki siyasi çatışmayı kazanarak ikisi de kazanacak ya da ikisini birden kaybedecek. Tecrübeli bir siyasetçi olan Netanyahu, İsrail'deki siyasi ve demografik geleceğin özellikle savaş sonrasında aşırı sağcı eğilimlerden yana olduğunu çok iyi biliyor. Bu nedenle önceliklerinin, görev süresi sona ermekte olan Biden yönetimiyle ilişkileri pahasına da olsa aşırı sağcı akımların kendisine olan desteğini sürdürmek olması gerektiğini bilen Bibi (Netanyahu), İsrail sağının değirmenine su taşıyan Donald Trump'ın seçimleri kazanması üzerine de bahis oynuyor olabilir. Nihayetinde Netanyahu'nun siyasi ve şahsi hesapları, Washington'la ilişkinin sınırları ve koşulları da dahil olmak üzere savaştaki seçeneklerini belirlemede önemli rol oynuyor. İsrail sağının anlatısı, Biden'ın İsrail'e yardım etmek yerine, onu bölgeye yönelik projesinin bir parçası olarak kullandığı yönünde ve bu da elbette Netanyahu ve danışmanları tarafından çok iyi biliniyor.

Tüm bu üst üste binen uluslararası, bölgesel ve yerel sahneler açısından Gazze’deki savaştan çıkış yolunu hayal etmek daha da zorlaşıyor. O halde bölge uzun bir ‘yıpratma savaşına’ mı hazırlanmalı? Nihayetinde böyle bir savaşın bedelini öncelikle Filistinli siviller, ikinci olarak da Lübnan'da, Suriye'de, hatta biraz daha uzaktaki Irak'ta olsun, uzun savaşlara alışkın olan ‘Bereketli Hilalin’ halkları ödeyecek.



İsrail-İran gerginliği G7 zirvesini gölgeledi

TT

İsrail-İran gerginliği G7 zirvesini gölgeledi

İsrail-İran gerginliği G7 zirvesini gölgeledi

ABD Başkanı Donald Trump'ın da aralarında bulunduğu G7 ülkelerinin liderleri, bugün Kanada’nın Alberta eyaletindeki Kananaskis’te bir zirve toplantısı düzenleyerek, başta İran ve İsrail arasındaki gerginlik olmak üzere birçok konuda ortak tavır arayışına girecek.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Kanada'nın Kananaskis kentinde üç gün sürecek toplantı, Trump'ı uluslararası diplomatik gündeme geri döndürüyor.  Trump, Beyaz Saray'a döndükten sonra ülkesinin kapsamlı dış politika değişiklikleri ve hem ortaklarına hem de rakiplerine uyguladığı yüksek gümrük vergilerinin ardından ülkesinin müttefiklerini şaşırtmıştı.

Kanada Başbakanı Mark Carney, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve ABD'den oluşan büyük sanayi ülkelerinin zirvesinde, anlaşmazlıkları azaltmayı amaçlayan bir gündem belirledi.

dfgrthy
Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Kanada'nın Alberta eyaletindeki Calgary Uluslararası Havalimanı'nda düzenlenen G7 zirvesine katılmak üzere Calgary'ye geldi (Reuters)

Bununla birlikte, İran ve İsrail arasında karşılıklı saldırıların müzakere edilmesi sırasında bu ülkelerin liderleri arasında bölünmelerin ortaya çıkması bekleniyor. Bu saldırılar, İsrail'in geçen cuma sabahı İslam Cumhuriyeti'nin nükleer ve askeri tesislerine hava saldırısı düzenlemesinin ardından başladı.

Karney, diplomatik açıdan Kanada'nın şu anda İsrail ve İran arasında “gerginliğin azaltılması” için ortak bir çağrı konusunda ülkelerin görüşlerini araştırdığını söyledi.

G7, gerginliğin azaltılması çağrısında bulunabilir ya da “İsrail'in kendini savunma hakkı”nı yineleyerek, nükleer programı nedeniyle mevcut gerginliğin sorumluluğunu Tahran'a yükleyebilir.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, zirve öncesinde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya İran konusunda diplomasi yolunun en iyi seçenek olduğunu, ancak ateşkes çağrısında bulunmadığını açıkladı.

Von der Leyen, G7 zirvesinin yapıldığı yerde gazetecilere yaptığı açıklamada, Netanyahu ile “İran'ın nükleer silaha sahip olmaması gerektiği konusunda mutabık kaldıklarını” belirterek, “Elbette, uzun vadede müzakere yoluyla bir çözümün en iyisi olduğunu düşünüyorum” ifadesini kullandı.

xd
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Kanada'nın Alberta eyaletine bağlı Kananaskis kentinde düzenlenen G7 liderler zirvesinde basın toplantısı düzenledi (Reuters)

Trump, İsrail saldırılarını överken, iki ülkeyi "bir anlaşmaya varmaya" çağırdı.

Avrupa ülkeleri ise temkinli tutumlarını sürdürdüler. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron itidal çağrısında bulunurken, İran'ı nükleer programıyla ilgili gerilimi tırmandırmakla suçlayarak, Washington ile müzakereleri yeniden başlatmaya çağırdı.

sdfergty6u7
Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba, Alberta'nın Calgary kentine geldi. (AP)

İran ile her zaman dostane ilişkiler sürdüren Japonya ise Batı ülkeleriyle farklı bir tutum sergiledi ve İsrail'in saldırılarını “kabul edilemez ve son derece üzücü” olarak nitelendirdi.

Elli birinci eyalet

Trump, son zamanlarda Kanada'nın ABD'nin “51. eyaleti” olması halinde daha iyi bir durumda olacağını sık sık dile getiriyordu.

Trump, Kanada'yı en son 2018'deki G7 zirvesine katılmak için ziyaret etmiş ve dönemin başbakanı Justin Trudeau'yu eleştirmiş, zirvenin sonuç bildirgesine de çekincelerini dile getirmişti.

dju
ABD Başkanı Donald Trump ve Tsutina Küçük Kabile Başkanı Stephen Crouchchild, 7'ler Anlaşması'nı temsil ederek, Kanada'nın Alberta eyaletindeki Calgary Uluslararası Havalimanı'nda, Rocky Dağları'ndaki Kananaskis tatil beldesinde düzenlenen G7 zirvesine katılmak üzere geldiğinde tokalaşıyor (Reuters)

Ancak, Trump'un hoşlanmadığını açıkça belirttiği Trudeau'nun yerine, mart ayında Kanada başbakanı olarak göreve gelen Marc Carney'nin göreve gelmesinden bu yana iki ülke arasındaki gerginlikler azaldı.

Buna rağmen ciddi gerginlikler hala devam ediyor.

Serbest ticarete dayalı küresel ekonomik düzende köklü bir dönüşüm hedefleyen Trump, 9 Temmuz'dan itibaren ABD'nin dost ve düşmanlarına kapsamlı gümrük vergileri uygulamaya koyacağını taahhüt etti.

Trump ile cumartesi günü telefonda görüşen von der Leyen, ticaret müzakerelerinde ilerleme kaydedilmesi umudunu dile getirdi.

kıo
ABD Başkanı Donald Trump, Kanada'nın Alberta eyaletine bağlı Calgary kentindeki Calgary Uluslararası Havaalanı'nda Rocky Dağları'ndaki Kananaskis tatil beldesinde düzenlenen G7 liderler zirvesine katıldı (DPA)

“Aramızdaki ticareti adil, öngörülebilir ve açık tutalım” diyen Leyen, “Hepimiz korumacılıktan kaçınmalıyız” ifadesini kullandı.

İran ve Ukrayna'yı birbirine bağlamak

Von der Leyen ayrıca G7'ye İran-İsrail çatışması ile Rusya-Ukrayna savaşı arasında bağlantı kurma çağrısında bulundu.

Komisyon Başkanı, “İran'da tasarlanan ve üretilen insansız hava araçları ve balistik füzeler Ukrayna ve İsrail'deki şehirleri rastgele vuruyor, bu nedenle bu tehditlere paralel olarak karşı koyulması gerekiyor” dedi.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy de zirveye davet edildi ve Trump ile görüşmeyi umuyor.

ABD Başkanı, Beyaz Saray'a geldiği ilk günlerde Ukrayna'da barış anlaşması sağlanacağına söz vermiş ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakınlaşmıştı. Ancak Putin'in ABD'nin ateşkes çağrısını reddetmesi üzerine bu yakınlaşma kısa sürede öfkeye dönüştü.

ghjuk
Kanada Başbakanı Mark Carney, G7 liderleri zirvesi öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz ile görüştü (Reuters)

Trump, cumartesi günü Rus mevkidaşı ile bir telefon görüşmesi yaptı ve görüşmede İran ile İsrail arasındaki anlaşmazlık ve Ukrayna'daki savaş ele alındı. Trump, Putin'in İsrail ile İran arasında arabuluculuk yapmasına “açık” olduğunu belirtti.

Fransız cumhurbaşkanı ise Rus mevkidaşının bu tür bir arabuluculuğu “hiçbir şekilde” yapamayacağına inandığını ifade etti.

Her iki konunun da G7'nin ortak bildirisine dahil edilmesi beklenmiyor. Bunun yerine, Carney daha az tartışmalı konularla ilgili açıklamalar yapmaya çalışıyor. Örneğin, tedarik zincirlerinin iyileştirilmesi gibi.

Trump, doğum gününe denk gelen ve ülkede politikalarını protesto eden gösterilerin yaşandığı Washington'da olağanüstü bir askeri geçit töreni gerçekleştikten sonra G7 zirvesine katılıyor.