Hunter Biden'ın suçlu bulunması, ABD Başkanı'nı nasıl etkileyebilir?

Hunter Biden'ın Delaware eyaletine bağlı Wilmington şehrinde görülen davasında karar verildi ancak 1,4 milyon dolarlık vergiyi ödemediği suçlamasıyla eylülde Kaliforniya'da da davası var (AP)
Hunter Biden'ın Delaware eyaletine bağlı Wilmington şehrinde görülen davasında karar verildi ancak 1,4 milyon dolarlık vergiyi ödemediği suçlamasıyla eylülde Kaliforniya'da da davası var (AP)
TT

Hunter Biden'ın suçlu bulunması, ABD Başkanı'nı nasıl etkileyebilir?

Hunter Biden'ın Delaware eyaletine bağlı Wilmington şehrinde görülen davasında karar verildi ancak 1,4 milyon dolarlık vergiyi ödemediği suçlamasıyla eylülde Kaliforniya'da da davası var (AP)
Hunter Biden'ın Delaware eyaletine bağlı Wilmington şehrinde görülen davasında karar verildi ancak 1,4 milyon dolarlık vergiyi ödemediği suçlamasıyla eylülde Kaliforniya'da da davası var (AP)

Merakla beklenen davada dün karar verildi ve ABD Başkanı'nın oğlu Hunter Biden, yasadışı silah edinmeyle ilgili açılan federal davada üç suçlamanın hepsinden suçlu bulundu.

Jüri üyeleri, Joe Biden'ın 54 yaşındaki oğlunun, federal lisanslı silah satıcısına yalan söylemek, başvuru formunda uyuşturucu kullanıcısı olmadığı şeklinde yanlış beyanda bulunmak ve 11 gün boyunca yasadışı olarak silah bulundurmaktan suçlu olduğuna hükmetti.

Yargıç Maryellen Noreika'nın, suçlu bulunan Hunter Biden hakkında 25 yıla kadar hapis cezası verme yetkisi bulunuyor. Ancak suçun ilk kez işlenmesi gibi etkenler cezanın düşürülmesi imkanını sağlıyor.

Yargıcın, hakkındaki suçlamaların tümünü reddeden Hunter Biden'a hapis cezası verip vermeyeceği henüz belirsizliğini koyuyor. Noreika, hükmün 4 ay içinde belirleneceği işaretini verdi. 

ABD tarihinde ilk kez görevdeki bir başkanın oğlu, hakkındaki suçlamalar nedeniyle hakim karşısına çıkmış oldu.

Cumhuriyetçiler peşinde 

ABD Kongresi'ndeki Cumhuriyetçiler, Hunter Biden'ı, babasının siyasi konumunu kullanarak yabancı iş ilişkilerinden kazanç sağlamakla da eleştiriyor. Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Temsilciler Meclisi'nin ilgili komiteleri, ABD Başkanı'na yönelik çok yönlü azil soruşturmasında bu iddiayı da araştırıyor.

Cumhuriyetçiler, eski Başkan Donald Trump hakkındaki iddiaların siyasi saiklerle soruşturulduğunu, öte yandan Hunter Biden'ın da babası nedeniyle korunduğunu öne sürüyor.

Başkan sessizliğini bozdu

Mahkeme sürecinde, yargıya müdahale olarak algılanmaması için, oğlunun davasıyla ilgili konuşmayı tercih etmeyen Joe Biden da sessizliğini bozdu. 

Davaya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada oğlunun uyuşturucu bağımlılığıyla uzun bir süre mücadele ettiğini ve gösterdiği direnç için onunla gurur duyduğunu belirterek, desteğini sürdüreceğini vurguladı.

Açıklamasında, "Ben Başkan'ım ama aynı zamanda da bir babayım" ifadesini kullanan Biden, eşi adına da konuştu:

Jill ve ben, oğlumuzu seviyoruz. Bu davanın sonucunu kabul edeceğim ve yargılama sürecine saygı duymaya devam edeceğim. Jill ve ben, daima Hunter'ın yanında olacağız.

Silahlı şiddete dair konferansta konuştu

Biden, karar sonrasında Washington'da düzenlenen "Gun Sense University" konferansında konuştu. Başkanlığı döneminde silahlı şiddeti önlemeye yönelik önemli yasal düzenlemeler yaptıklarını ve bunların sonuç verdiğini savunurken silah alımında "sıkı güvenlik kontrollerinin şart olduğunu" vurguladı:

Gösterdiğimiz ilerlemeden dolayı çok gurur duyuyorum. Başkan olmadan önceki yıl cinayet oranı en yüksek seviyeye ulaşmıştı, geçen yıl ise bu oran en düşük seviyede gerçekleşti.

ABD'de geleneksel olarak Demokratlar silah alımında daha sıkı güvenlik kontrolleri olmasını talep ederken, Cumhuriyetçiler Anayasa'nın 2. ek maddesine atıf yaparak silah ediniminde serbestiyetten yana.

Uzmanlar ne diyor?

Kararın ardından uzmanlar peş peşe yorum yaptı. Siyasi gözlemcilerin bir kısmı, bu durumun 5 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimlerinde Joe Biden'ı olumsuz etkileyebileceği değerlendirmesinde bulunuyor.

ABD'nin önde gelen gazeteleri de kararla ilgili çeşitli yorumlar yayımladı.

"Trump'ın söylemi çöktü"

CNN'de Stephen Collinson imzasını taşıyan analizde, Trump'ın yargı tarafından haksız yere hedef alındığı iddialarının bu kararla birlikte boşa düşeceği savunuldu. Joe Biden'ın yargının tarafsızlığı vurgusuyla oğlunu affetmeyeceğini açıklamasının, selefi Trump'ın mahkemeleri etkilemeye çalışan tutumuyla çeliştiği belirtildi.

Ayrıca Trump'ın çoğunlukla Demokratlara oy veren Manhattan'da yargılanmasına, jürinin tarafsız olmayacağı gerekçesiyle karşı çıktığı ancak benzer bir siyasi tutumdaki Delaware'de Biden'ın oğlunun ceza aldığı vurgulandı.

Ancak tüm bunlara karşın Trump'ın yargıyı hedef alarak oy toplamaya çalışacağı da analizde belirtildi. ABD Temsilciler Meclisi'nin Cumhuriyetçi üyelerinden Marjorie Taylor Greene'in X paylaşımı buna örnek olarak gösterildi:

Hunter Biden, Derin Devlet'in kurbanlık kuzusu oldu. Böylece Adalet'in 'eşit' dağıtıldığını gösterirlerken Bidenların diğer suçları dikkate alınmamaya devam edecek.

"Seçmenler Biden'ı sorumlu tutmaz"

Washington Post'ta Matt Viser ve Yasmeen Abutaleb imzalarıyla yayımlanan yazıda da bazı Cumhuriyetçilerin dahi Hunter Biden'ın büyük bir suç işlemediğini savunduğu bildirildi. 

Barack Obama'nın eski danışmanlarından David Axelrod'un, bir oğlunu beyin kanserinden kaybeden Biden'ın gelini ve torununun da dünyanın gözü önünde mahkemeye çıkmasının acı vericiliğini vurgulayan yorumu da haberde yer aldı:

Oğlunun bağımlılığı ya da yanlış davranışı yüzünden, seçmenlerin Biden'ı sorumlu tutacağını sanmıyorum. Asıl sorun bu durumun ona ve ailesine vereceği zarar.

New York Times'ın Beyaz Saray muhabiri Katie Rogers da Biden'ın ilk eşi, büyük kızı ve büyük oğlunu kaybettikten sonra bir de Hunter'ın bağımlılığıyla uğraşmasının güçlüğünü vurguladı.

2019'dan beri bağımlılıktan kaçındığını söyleyen oğlunun mücadelesine güvense de ABD Başkanı'nın davalardan endişe duyduğunu söyledi.

O da artık bir "hüküm giymiş suçlu"

Wall Street Journal'dan Annie Linskey ise Biden için yapılan propagandalarda Trump'ın hüküm giymiş bir suçlu olduğu vurgusu yapıldığını ancak ABD Başkanı'nın oğlunun da aynı duruma düştüğüne işaret etti. 

Linskey, Hunter'ın tekrar bağımlılık döngüsüne düşmemesi için Biden çiftinin büyük çaba sarf ettiğini de bildirdi. 

Independent Türkçe



Gazze savaşı nedeniyle gerginliğin arttığı bir ortamda Merz ilk ziyaretini gerçekleştirmek üzere İsrail'e geldi

Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
TT

Gazze savaşı nedeniyle gerginliğin arttığı bir ortamda Merz ilk ziyaretini gerçekleştirmek üzere İsrail'e geldi

Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)

İsrail gazetesi Yediot Aharonot’un internet sitesi Ynet, dün yayımladığı haberinde Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in görevine başladıktan sonraki ilk resmi ziyaretini İsrail’e gerçekleştireceğini bildirdi.

Habere göre Merz, bugün (pazar) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelecek.

Öte yandan İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, X platformundaki paylaşımında Almanya’yı İsrail için ‘önemli bir ortak’ olarak niteledi. Saar, iki ülke ilişkilerinin sürekli geliştiğini belirterek Merz’in ziyaretinin bu ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlayacağını ifade etti.

Saar ayrıca, Almanya’nın geçen hafta ilk kez kendi topraklarında İsrail’e ait Arrow balistik füze savunma sistemi bataryası konuşlandırdığını hatırlattı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in İsrail’e yaptığı ilk ziyarette, Berlin’in Gazze Şeridi’ndeki İsrail saldırılarına ve işgal altındaki Batı Şeria’daki şiddete yönelik son dönemdeki itirazlarına rağmen iki ülke arasındaki ‘özel’ ilişkiyi güçlendirmeyi hedeflediği bildirildi.

Merz, Ürdün’ün Akabe kentinde Kral 2. Abdullah ile yaptığı iki saatlik kısa görüşmenin ardından İsrail’e geçti. Şansölyenin bugün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesi planlanıyor.

Ziyaret, Gazze Şeridi’nde savaşın başlamasından bu yana iki yılı aşkın süredir uluslararası alanda yalnızlık yaşayan Netanyahu açısından dikkate değer bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Savaşa ve yarattığı sonuçlara rağmen Almanya Hükümet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille cuma günü yaptığı açıklamada, ‘Almanya-İsrail ilişkilerinin sağlam, yakın ve güvene dayalı’ olduğunu vurguladı.

Almanya, İsrail’e güçlü destek veriyor ve bunu Nazi dönemindeki Yahudi soykırımı nedeniyle taşıdığı tarihi sorumlulukla açıklıyor. Merz’in bugün, Nazi Almanya’sı tarafından öldürülen Yahudi kurbanların anısını yaşatan Yad Vashem Anma Merkezi’ni ziyaret etmesi bekleniyor.

Bununla birlikte Berlin, Gazze Şeridi’ndeki insani durumun ağırlaşmasıyla birlikte son aylarda İsrail’e yönelik söylemini sertleştirdi.

Geçtiğimiz ağustos ayında Merz, İsrail’in kuşatma altındaki ve büyük ölçüde yıkıma uğramış Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlarını yoğunlaştırmasına tepki olarak, Almanya’nın İsrail’e silah ihracatına kısmi kısıtlama getirme kararı almış ve bu adım ülkede siyasi tartışmaya yol açmıştı.

‘Söylem farklılığı’

Hükümet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille, iki ülke arasındaki ‘söylem farklılığına’ dikkat çekti.

Şansölye ile İsrail Başbakanı’nın bugün Gazze Şeridi’nde yaklaşık iki ay önce yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasına geçiş için yürütülen çabaları ele alması bekleniyor.

Bu anlaşma, İsrail ile Hamas’ın neredeyse her gün karşılıklı ihlal suçlamaları yöneltmesi nedeniyle hâlâ kırılgan. Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın savaşın sona erdirilmesi ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşasını öngören planının tam olarak uygulanıp uygulanamayacağına ilişkin soru işaretlerini artırıyor.

Hille cuma günü, ‘yerleşimci şiddetinde büyük artış’ yaşandığını belirterek, bu durumu tekrardan kınadı ve İsrail hükümetine ‘yerleşim inşasını durdurma’ çağrısını yineledi.

Geçtiğimiz ağustos ayında açıklanan silah ihracatı kısıtlaması, Netanyahu hükümetinden sert tepki çekmişti. İsrail yönetimi, geleneksel müttefiki Almanya’yı bu adımla ‘Hamas terörünü ödüllendirmekle’ suçlamıştı.

Şansölye Merz’in, kararını İsrail Başbakanı’na telefonla bildirmesi sırasında ‘tartışmanın alevlendiği’ bildirildi.

Ancak Alman solunun radikal kanadındaki Die Linke partisine bağlı Rosa Luxemburg Vakfı’nın Tel Aviv Ofisi Direktörü Gil Shohat, AFP’ye yaptığı değerlendirmede, bunun iki lider arasındaki ‘söylemsel bir ayrışmadan’ öteye gitmediğini söyledi.

Öte yandan Alman ordusunun çarşamba günü İsrail dışında ilk kez konuşlandırılan Arrow füze savunma sisteminin ilk bölümünü faaliyete geçirmesi, Almanya’nın uzun vadeli güvenliği açısından İsrail’e duyduğu bağımlılığın boyutunu ortaya koydu.

Berlin ayrıca son dönemde, insansız hava araçlarına (İHA) karşı savunmasını güçlendirmesi konusunda İsrail’den aldığı desteğe dikkat çekti.

Yüksek beklentiler

Almanya’nın Eurovision Şarkı Yarışması’na İsrail’in katılımına onay vermesi, perşembe günü alınan kararla ülkede geniş destek görürken, bazı diğer ülkelerde boykot çağrılarını tetikledi.

Gil Shohat, Almanya Şansölyesi’nin Gazze’de savaş suçları ve insanlığa karşı suç işlediği şüphesiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından aranan Binyamin Netanyahu’yu ziyaret etmesini, ‘normalleşmemesi gereken bir durumda olumsuz bir normalleşme işareti’ olarak değerlendirdi.

Friedrich Merz, şubat ayı sonunda parlamentoyu kazandıktan hemen sonra yaptığı açıklamada, UCM’nin hakkındaki yakalama kararına rağmen Netanyahu’nun Almanya’yı ziyaret edebileceğini söylemişti.

Ancak Şansölyelik makamı daha sonra bu meselenin ‘şu anda gündemde olmadığını’ bildirdi.

Konrad Adenauer Vakfı’nın Kudüs Ofisi Direktörü Michael Rimmel ise AFP’ye yaptığı açıklamada, Netanyahu’nun Berlin’den ‘sürekli bir destek işareti’ beklediğini ve kendisinin şu anda ‘yüksek beklentilere’ sahip olduğunu söyledi.

Öte yandan Rimmel’e göre Berlin’in son aylarda yaptığı çağrılar, Donald Trump’ın ‘daha güçlü etkisi’ karşısında sınırlı kalıyor. Rimmel, Trump’ın Gazze’de ateşkes sağlanması için İsrail’i baskı altına alabilen ‘tek aktör’ olduğunu belirtti.


ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
TT

ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth, dün akşamı yaptığı açıklamada, ABD'nin nükleer silahlar ve bunların fırlatma sistemleri üzerinde "tıpkı herkes gibi" testler yapacağını duyurdu; bu açıklama açıkça Rusya'ya atıfta bulunuyordu.

Kaliforniya'daki bir savunma forumunda konuşan Hegseth, ABD'nin Tayvan ile ilgili mevcut durumu değiştirmeye çalışmadığını da belirtti.

Bakanlığının, Başkan Donald Trump'ın Pasifik bölgesinde güçlü bir konumdan müzakere edebilmesini sağlamak için çalışacağını belirten Hegseth, ABD yönetiminin Hint-Pasifik bölgesindeki müttefiklerinin savunma bütçelerini artırmaları konusunda iyimser olduğunu kaydetti.

ABD Savunma Bakanı, İsrail, Güney Kore, Polonya ve Almanya'yı "ideal müttefikler" arasında sayarken, kolektif savunma konusunda harekete geçmeyen müttefiklerin vahim sonuçlarla karşı karşıya kalacağını vurguladı.


İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
TT

İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, ABD Başkanı Donald Trump'ın Başbakan Binyamin Netanyahu'nun yolsuzluk davasında affedilmesi gerektiği yönündeki görüşüne saygı duyduğunu söyledi, ancak "İsrail egemen bir devlettir" diyerek ülkenin hukuk sistemine saygı duyduğunu vurguladı.

Herzog, Politico haber sitesine verdiği demeçte, "Herkes, önleyici bir affın davanın esasına göre değerlendirilmesi gerektiğini anlıyor" dedi.

Şarku'l Avsat'ın The Times of Israel'den aktardığına göre şöyle devam etti: "İncelenmesi gereken birçok konu var. Bir yandan kanun önünde tam eşitlik, diğer yandan her bir davanın kendine özgü koşulları."

Trump'ın Netanyahu için tekrar tekrar yaptığı af çağrılarına atıfta bulunarak, "Başkan Trump'ın dostluğuna ve görüşüne saygı duyuyorum" ifadesini kullandı.

Sözlerini şöyle tamamladı: "Çünkü Gazze'deki rehinelerimizi geri getirmesini istediğimiz ve bu rehineleri geri getirmek ve BM Güvenlik Konseyi kararını geçirmek için cesurca muazzam bir adım atan aynı Başkan Trump'tır. Ancak İsrail elbette egemen bir devlettir ve İsrail hukuk sistemine ve gerekliliklerine tam saygı duyuyoruz."

Trump, ekim ayında İsrail'e yaptığı ziyarette, Kudüs'teki parlamentoda yaptığı konuşmada Herzog'u başbakanı affetmeye çağırdı. Netanyahu, 2019'dan beri iş adamlarından yaklaşık 700 bin şekel (211.832 dolar) değerinde hediye aldığı iddiaları da dahil olmak üzere, üç davayla karşı karşıya. İsrail cumhurbaşkanının büyük ölçüde törensel bir rol üstlenmesine rağmen, Herzog istisnai durumlarda cezai suçlardan hüküm giymiş kişileri affetme yetkisine sahip.

2020'de başlayan Netanyahu'nun davası hâlâ devam ediyor ve tüm suçlamalardan masum olduğunu savunuyor. Başbakan davayı, sol tarafından demokratik olarak seçilmiş bir sağcı lideri devirmek için düzenlenen siyasi amaçlı cadı avı olarak nitelendirdi.

Netanyahu geçtiğimiz ayın sonunda, yıllardır süren yolsuzluk davasında Herzog'dan resmen af ​​talep etti ve cezai sürecin İsrail'i yönetme yeteneğini engellediğini ve af talebinin, ulusal çıkarlara hizmet edeceğini savundu.

Ülkenin kuruluşundan bu yana İsrail'de en uzun süre başbakanlık yapan Netanyahu, uzun süredir rüşvet, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlamalarını reddediyor.