Türkiye: Siyasi normalleşmenin yansımalarına ilişkin sert tartışma

Erdoğan'ın Cumhuriyet Halk Partisi ziyareti "Cumhur İttifakı"nda krize yol açtı (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Erdoğan'ın Cumhuriyet Halk Partisi ziyareti "Cumhur İttifakı"nda krize yol açtı (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Türkiye: Siyasi normalleşmenin yansımalarına ilişkin sert tartışma

Erdoğan'ın Cumhuriyet Halk Partisi ziyareti "Cumhur İttifakı"nda krize yol açtı (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Erdoğan'ın Cumhuriyet Halk Partisi ziyareti "Cumhur İttifakı"nda krize yol açtı (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

"Siyasi normalleşme" girişimleri Ankara'da tansiyonu yükseltti. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ile Milliyetçi Hareket Partisi'ni (MHP) içeren "Cumhur İttifakı"nın olası kopuşuna dair spekülasyonların arttığı bir ortamda, taraflar arasında sert tartışmaları tetikledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ana muhalefet partisi CHP’yi ziyaret ederek, Genel Başkan Özgür Özel ile 40 gün içinde ikinci kez bir araya gelmesinden saatler sonra siyaset sahnesinde kartları yeniden karabilecek Milliyetçi Hareket (MHP) içinden bir gerilim kıvılcımı ateşlendi.

Bahçeli  tepkili

Salı günü Ankara'da Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi'nde gerçekleşen Erdoğan-Özil görüşmesinin ardından, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli X hesabı üzerinden "Türk siyasetinde normalleşme ve açılım bahanesiyle MHP'ye yönelik organize siyasi operasyonlar" başlıklı bir açıklama yaptı. 31 Mart yerel seçimlerinin ardından ortaya çıkan "çok bilinmeyenli" yeni denklemden söz eden MHP Genel Başkanı Bahçeli, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından yeni bir denklemin ortaya çıktığını belirtti.

Açıklamasında Bahçeli, partisinin söz konusu diyalogları iyi niyetli ve yapıcı olduğu sürece makul ve mantıklı bir şekilde değerlendirmekten en ufak bir rahatsızlık duymayacağını vurguladı. Sözlerine şöyle devam etti: "Ancak sıcak gündemin ilk sırasında yer alan temas ve görüşme hareketinin MHP'yi hedef alan bir karalama kampanyasına dönüşmesi makul değildir."

Kendisini eleştirenlere yönelik ise "Partimizi normalleşme ve yumuşama ortamının sürdürülmesinin önünde engel olarak görenler varsa ve bu konu etrafında geniş bir koalisyon kurulursa, halkımız uğruna her türlü fedakârlığı göze almak bizim sorumluluğumuzdur" ifadelerini kullandı. Bahçeli’nin son cümlesi gözlemciler tarafından "Cumhur İttifakının dağılabileceğine" dair bir sinyal olarak değerlendirildi.

Siyasi harketlilik

Bahçeli'nin açıklamasına cevaben CHP Genel Başkanı Özgür Özel "Cumhur İttifakı'nda sorunlar olduğunu" söyledi. Bahçeli'yi "Türkiye İttifakı" olarak adlandırdığı ve partiler arası bir anlaşmaya değil, "halkla" anlaşmaya ve onların sorunlarını çözmek için çalışmaya dayandığını söylediği "Türkiye Koalisyonu"na katılmaya çağırdı.

Özel perşembe günü İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi "Cumhur İttifakı'nın sorunları bizim değil onların sorunlarıdır ve Sayın Bahçeli şöyle bir kolaycılık yapmamalı, ülkeyi bu hale kimin getirdiğini unutup suç ortağını üzerimize salmaya çalışmamalıdır."

AK Parti'de  tartışmaya dahil oldu. Parti sözcüsü Ömer Çelik, perşembe günü X hesabından yaptığı açıklamada, Özel'in Cumhur İttifakı'ndaki sorunlarla ilgili konuşmasını eleştirerek, "Özel'in Cumhur İttifakı bileşenlerini ‘suç ortağı’ olarak nitelendirmesi saygısızca bir siyasi saldırganlıktır ve siyasi nezaketle bağdaşmamaktadır" dedi.

Bahçeli'nin açıklaması, Adalet ve Kalkınma Partisi ile ittifakında çatlamaya yol açabilecek bir deprem olarak nitelendirilirken, gazeteci Murat Yetkin, olayın 31 Mart yerel seçimlerinin bir sonucu olduğunu değerlendirdi.

Yetkin, açıklamayı çevreleyen tartışmalarla ilgili olarak şunları söyledi: "Bir deprem olduğu kanaatinde değilim, zira ortak çıkarlar ortadan kalkmadıkça, çıkarlara dayalı ortaklıklar dağılmaz, ancak durum gösteriyor ki, her geçen gün iki müttefik arasındaki fay hatlarında gerilim biriktiren yeni bir mesele ortaya çıkıyor. Bunları 31 Mart seçimlerinin artçı sarsıntıları olarak değerlendirebiliriz. Ancak bu sarsıntılar, Cumhur İttifakı'na ciddi hasar verecek kadar şiddetli değil. Sarsıntılar böyle devam ederse hasar daha da büyük olabilir."



Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
TT

Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)

Amerikan vatandaşı Joseph Tater, yaklaşık bir yıl boyunca hapishanede ve psikiyatri hastanesinde tutulduktan sonra Rusya'dan ayrıldı.

46 yaşındaki Tater, ağustos ayında Moskova'da otel çalışanlarına kötü muamele ve ardından bir polis memuruna saldırı suçlamasıyla tutuklandı.

Nisan ayında mahkeme, Tater'in yargılanmaya uygun olmadığına karar verdi ve onu “tıbbi nitelikteki zorlayıcı tedbirler” yani zorunlu psikiyatrik tedaviye sevk etti.

Rus yetkililer, Tater'i kararın açıklanmasından önce bir gözaltı merkezinden psikiyatri koğuşuna nakletmişti. TASS'ın o zamanki haberine göre, bir sağlık heyeti Tater'in “gerginlik, dürtüsellik, hayali düşünceler ve davranışlar” sergilediğini belirtmişti.

Rus resmi haber ajansları, Tater'in eylül ayında yapılan duruşmada ABD vatandaşlığından vazgeçmek istediğini ve CIA'nın kendisini takip ettiğini söylediğini bildirmişti.

Şarku’l Avsat’ın Sputnik’ten aktardığına göre kolluk kuvvetleri, “yargı kararıyla psikiyatri hastanesinde tutulan ABD vatandaşı Tater'in Moskova'daki klinikten çıkmasına izin verildiğini ve Rusya topraklarını terk ettiğini” bildirdi.

Rusya, son yıllarda casusluk, Rus ordusunu eleştirmek, hırsızlık ve ailevi anlaşmazlıklar gibi çeşitli suçlamalarla çok sayıda ABD vatandaşını tutukladı. Bu durum, Washington'un Moskova'yı “rehine alma” ve bunları takas işlemlerinde kullanma niyetinde olduğu yönündeki suçlamalarına yol açtı.

ABD ve Rusya çifte vatandaşı olan Ksenia Karelina, nisan ayında, Ukrayna'yı destekleyen bir hayır kurumuna yaklaşık 50 dolar bağışladığı için 12 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra serbest bırakıldı.

Buna karşılık Washington, Rus-Alman vatandaşı Arthur Petrov'u serbest bıraktı. Petrov, ABD yapımı elektronik cihazları Rus ordusuyla iş yapan şirketlere yasadışı olarak ihraç etmekle suçlanıyordu.