Iraklı gruplar Lübnan'da savaşa 'hazır'

Tahran 'İslami Direnişi' harekete geçiriyor; Hizbullah temkinli davranıyor

Lübnanlı kadınlar, güneydeki Aita al-Shaab kasabasında İsrail baskını sırasında yıkılan bir evin yanında fotoğraf çekiyor (AFP)
Lübnanlı kadınlar, güneydeki Aita al-Shaab kasabasında İsrail baskını sırasında yıkılan bir evin yanında fotoğraf çekiyor (AFP)
TT

Iraklı gruplar Lübnan'da savaşa 'hazır'

Lübnanlı kadınlar, güneydeki Aita al-Shaab kasabasında İsrail baskını sırasında yıkılan bir evin yanında fotoğraf çekiyor (AFP)
Lübnanlı kadınlar, güneydeki Aita al-Shaab kasabasında İsrail baskını sırasında yıkılan bir evin yanında fotoğraf çekiyor (AFP)

İran'ın Lübnan'daki durumu ile ilgili sorularına cevaben, "İslami Direniş" olarak adlandırılan Iraklı gruplar, "daha geniş çaplı bir savaş" durumunda, Lübnan'da Hizbullah'ın yanında savaşmaya hazır olduklarını bildirdiler.

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, İranlı mevkidaşı Ali Bagheri Kani ile 13 Haziran'da düzenlediği basın toplantısında, Lübnan'da bir savaş çıkabileceği uyarısında bulundu.

Koordinasyon Çerçevesi'nden iki isim Şarku’l Avsat'a Bagheri Kani'nin Bağdat'a gittiğinde Iraklı yetkililere perde arkasından bir çağrıda bulunduğunu söyledi. "İsrail'in Güney Lübnan'da planladığı olası bir savaşta Iraklıların pozisyonu nedir?" Iraklı bir grup komutanı şunları söyledi: "Bize Lübnan cephesi daha da kızışırsa ne yapacağımız soruldu. Biz de hazır olduğumuzu söyledik: Biz hazırız (...) oraya gideceğiz."

Her ne kadar grup liderleri İran Devrim Muhafızları'na, Lübnan Hizbullah'ını desteklemeye hazır olduklarını bildirmiş olsalar da Hizbullah'ın "saha kararları verme" olasılığının sağlanması ve Lübnan'daki hassas durumla ilgili nedenlerden dolayı, Lübnan’a katılımı konusunda çekinceleri vardı.

Eski bir Iraklı yetkili, "daha geniş çaplı savaş” durumunda, İran'ın Lübnan haritasını Suriye modeline göre direniş grupları arasında bölüştürme yoluna gideceği şeklindeki "en kötümser senaryoyu" öne sürdü.



Washington Enstitüsü'nden araştırmacı Ghaith al-Omari: İsrail, çağrı cihazlarını satmak için paravan şirketler kurdu

Washington Enstitüsü Araştırmacısı Ghaith al-Omari: "Çağrı cihazları operasyonu" İsrail veya Hamas'ın ateşkese ilişkin hesaplarını değiştirmiyor (Independent Arabia)
Washington Enstitüsü Araştırmacısı Ghaith al-Omari: "Çağrı cihazları operasyonu" İsrail veya Hamas'ın ateşkese ilişkin hesaplarını değiştirmiyor (Independent Arabia)
TT

Washington Enstitüsü'nden araştırmacı Ghaith al-Omari: İsrail, çağrı cihazlarını satmak için paravan şirketler kurdu

Washington Enstitüsü Araştırmacısı Ghaith al-Omari: "Çağrı cihazları operasyonu" İsrail veya Hamas'ın ateşkese ilişkin hesaplarını değiştirmiyor (Independent Arabia)
Washington Enstitüsü Araştırmacısı Ghaith al-Omari: "Çağrı cihazları operasyonu" İsrail veya Hamas'ın ateşkese ilişkin hesaplarını değiştirmiyor (Independent Arabia)

İsa El Nahari

Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü'nde araştırmacı olan Ghaith al-Omari, Lübnan'daki “çağrı cihazı saldırısı‘nın ’İsrail'in istihbarat ve operasyonel üstünlüğünü gösteren karmaşık bir istihbarat operasyonu” olduğunu belirterek, bu tür bir operasyonun Hizbullah'ın niyetlerini bilmek ve ona nüfuz etmek için gelişmiş beceri ve yetenekler gerektirdiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Indepenedent Arabia’dan aktardığına göre araştırmacı, İsrail'in, Hizbullah'ın çağrı cihazı satın alma ihtiyacından yararlanarak "sahte şirketlerden" oluşan bir ağ oluşturduğunu ve patlatılabilen "elektronik düzenlemeler" tasarlamayı başardığını, bunun da Hizbullah’ın iletişim sisteminin bozulmasına yol açtığını belirtti.

Daha önce " Filistin’deki Amerikan Görev Gücü"ne liderlik eden al-Omari, operasyonun Gazze'deki durumu etkilemeyeceğini, ancak "İsrail'in ağırlık merkezini Gazze'den Lübnan'a taşımak istediğini" belirtti. Operasyon "tüm İran eksenine bir mesajdır" çünkü Hizbullah savaşçılarının kayıpları sınırlı değildi, hatta Suriye'ye de ulaştı ve Irak'ta da kayıplar olduğu yönünde haberler var.

Araştırmacıya göre operasyon, İsrail'e üstünlüğünü ve Hizbullah'ın, son zamanlarda yürüyüşleri ve diğer gösterileri filme alarak aksi yönde bir söylem yaratma çabalarına rağmen, rakibi olmadığını hatırlatmayı başardı.

Saldırının kısa vadede en önemli sonucu, operasyonun Hizbullah üyeleri ve liderleri üzerinde yaratacağı psikolojik etkidir; zira her bir üyenin istihbaratın sızma aracı olduğundan şüphelenilmekte ve savaşçılar artık Hizbullah'ın kendilerini koruma kabiliyetine güvenmemektedir.