Yeni fikir oluşturucular

İsrail'in Gazze şehrine yönelik baskınları sonucu oluşan yıkım (AFP)
İsrail'in Gazze şehrine yönelik baskınları sonucu oluşan yıkım (AFP)
TT

Yeni fikir oluşturucular

İsrail'in Gazze şehrine yönelik baskınları sonucu oluşan yıkım (AFP)
İsrail'in Gazze şehrine yönelik baskınları sonucu oluşan yıkım (AFP)

Samer Ebu Havvaş

İngiliz-Arnavut pop şarkıcısı Dua Lipa, Filistinli-Amerikalı model Bella Hadid ve Fransız futbol efsanesi Eric Cantona’yı bir araya getiren şey nedir? Üç isim, Gazze savaşı ile ilgili net ve ahlaki açıdan kararlı olarak nitelendirilebilecek pozisyonlar ortaya koydular. Ateşkes çağrısı ile yetinmeyip, Gazze ve Batı Şeria'daki Filistinlilere yönelik katliamları, yaklaşık 9 aydır devam eden İsrail işgalini kınadılar. Elbette bunlar, dünya çapında benzer pozisyonlar alan ve bazıları bu pozisyonlar nedeniyle ağır bedeller ödeyen yüzlerce aydın, yazar, sanatçı, sporcu, şarkıcı ve sosyal medya fenomeni örneğinden sadece üçü. Ancak belirli bir siyasi, dini, ideolojik veya etnik eğilimi temsil etmedikleri gerçeğinden yola çıkarak bu üçünden özellikle söz ediyorum. Bu kişilerin siyasi bir söylemi yok, herhangi bir düşünce ekolüne mensup değiller, sağ-sol, kuzey-güney, doğu-batı, sömürgecilik ve direniş tartışmalarıyla hiçbir ilişkileri yok. Onlar Batılı şöhret ve yıldız dünyasının çocukları; bu da onların, bir pozisyon benimsemek yerine hiç kimse onlardan hesap sormadan hayatlarını sürdürebilecekleri, kendilerini işlerine ve özel meselelerine adayabilecekleri anlamına geliyor. Filistin asıllı Bella Hadid bile örneğin, kız kardeşi Gigi gibi sessiz kalsaydı kimse onu suçlamazdı. Ateşkesten bahsetmek veya ateşkes çağrı yapmak ile yetinebilirdi, birkaç gün önce gördüğümüz gibi Gazze ile dayanışma amaçlı bir videoda yer almak zorunda değildi.

Dua Lipa da onu benimsediği pozisyonları benimsemeye davet etmeyen veya bu yönde herhangi bir baskı uygulamayan bir şöhret ve etki dairesi dünyasında yaşıyor. Cantona'ya gelince, büyük geçmişi ve futbol taraftarları arasında temsil ettiği sembolizmle, İsrail'in Gazze'de yaptıklarına karşı çok sert açıklamalarda bulunmak yerine sessizliği tercih etseydi, kimse buna aldırış etmezdi diyenler olabilir.

Gazze'den her an gelen görüntüler, aklı başında ve asgari düzeyde duyarlılığa sahip hiçbir insanın katlanamayacağı görüntülerdir.

O halde bu insanlar ve onlar gibiler neden konuşuyorlar?

İlk olarak, İsrail'i soykırım suçlaması ile Uluslararası Adalet Divanı'na götüren bu savaşın dehşetinin şiddeti nedeni ile konuşuyorlar. Gazze'den her an gelen görüntüler, aklı başında ve asgari düzeyde duyarlılığa sahip bir insanın katlanma ve aynı zamanda görmezden gelme gücünün ötesindedir. Bu savaşta şu ana kadar 15 binden fazla çocuk öldürüldü, ölen, yaralanan, enkaz altında veya hapishanelerde kaybolan kurban sayısının ise 150 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu, Gazze gibi küçük bir bölge için astronomik bir rakam.

İkincisi, ülkelerinin hükümetlerinin bu savaşa gösterdiği tepki nedeniyle konuşuyorlar, zira bu, ortak ve suç ortağı demesek de en hafif tabiri ile sessiz ve ihmalkâr bir tepki.

Üçüncüsü, barışa gerçekten inananlardan oldukları için konuşuyorlar. Gezegenimizdeki milyonlarca insan gibi onlar da birbirine açık, birbirine bağlı bu dünyanın, en eski işgal ve en gaddar sömürgecilik varlığını sürdürdükçe, hatta genişledikçe, hakkını almaya, bağımsızlığını, özgürlüğünü ve onurunu savunmaya kararlı bir halk var oldukça asla barışa kavuşamayacağının farkındalar.

Konuşmalarının dördüncü ve belki de en önemli sebebi ise hepsinin günümüz dünyasına, teknoloji ve sosyal medya dünyasına ait olmalarıdır. Önemli meselelere ilgi göstermenin artık politikacılar, entelektüeller ve filozoflarla sınırlı olmadığı bir dünyada, pop şarkıcısı, model ve futbolcu da artık yalnızca eğlence araçları değiller. Bu, yalnızca siyasi kurumlar ve karar alma merkezleri tarafından yönetilmeyen, teknoloji devleri ve büyük şirketlerin imparatorları tarafından da yönetilen bir dünya. Futbol yıldızı Kylian Mbappe'nin yaklaşan seçimlerde Fransız gençlerini aşırı sağa karşı oy kullanmaya nasıl davet ettiğini gördük. Büyük Hollywood yıldızlarının, Joe Biden'ın Donald Trump'a karşı yürüttüğü seçim kampanyasına milyonlarca dolar bağışta bulunduğunu gördük. Trump’ın kampanyasını en çok endişelendiren şeyin büyük yıldız Taylor Swift'in şu anda Demokrat rakibinin safında yer alması ve bunun sandıkta ne anlama gelebileceği olduğunu gördük.

Önemli meselelere ilgi göstermenin artık sadece politikacılar, entelektüeller ve filozoflarla sınırlı olmadığı bir dünyada, bu insanlar artık yalnızca eğlence araçları değiller.

Bu kesinlikle ideal bir dünya değil. Özellikle sosyal medya platformları aracılığıyla influencerların ve gerçekle iç içe olanların çemberinin genişlemesi, Filistin, Me Too ya da Siyahilerin Hayatı Önemlidir hareketlerinde gördüğümüz gibi haklı davaların savunulmasına, onlara ışık tutulmasına ve gidişatlarına etki edilmesine katkı sağladığı ölçüde, bu platformların kendisi gerçek anlamda yanlış bilgi, siyasi propaganda ve nefretin, ayrımcılığın, şiddet içeren ve gerici fikirlerin yayıldığı yuvalardır. Ancak önemli olan, etki sahibi veya bu dünyayı etkilemek isteyen herhangi bir kişinin çevresinde olup bitenleri görmezden gelmesinin çok zor hale gelmesidir. İsraillilerin Gazze'de yaptıkları ve yapmakta oldukları şeylerin gerçeğine ilişkin basmakalıp gerekçelerini ve yanıltıcı propagandalarını tekrarlarken, henüz farkına varamadığı şey de tam olarak budur. Mesele artık dünyanın her şeyi yaşandığı anda, herhangi bir süsleyici propaganda faaliyeti ya da halkla ilişkiler kampanyası yürütülmeden önce görmesi gerçeğinde bitmiyor. Zira bu dünya, artık gördüklerine gerçek zamanlı tepki de veriyor, politikacıların söylemlerinden, jargonlarından ve yalanlarından ziyade kurbanların sesini, çığlıklarını, inlemelerini duyabiliyor.

* Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Uydu görüntüleri, Pekin'in nükleer sırrını ifşa etti

15 Haziran'da uydudan çekilen görüntüler, Çin'in denizaltısının battığını ortaya koydu (Planet Labs PBC/AP)
15 Haziran'da uydudan çekilen görüntüler, Çin'in denizaltısının battığını ortaya koydu (Planet Labs PBC/AP)
TT

Uydu görüntüleri, Pekin'in nükleer sırrını ifşa etti

15 Haziran'da uydudan çekilen görüntüler, Çin'in denizaltısının battığını ortaya koydu (Planet Labs PBC/AP)
15 Haziran'da uydudan çekilen görüntüler, Çin'in denizaltısının battığını ortaya koydu (Planet Labs PBC/AP)

Denizde ABD ve müttefiklerine üstünlük sağlamak isteyen Çin'in en son teknolojiye sahip yeni nükleer denizaltısının battığı iddia edildi. 

Hem kendi ülkelerindeki yayın organlarına hem de Birleşik Krallık merkezli Reuters haber ajansına konuşan Amerikalı yetkililer, olayın Kovid-19 pandemisiyle tüm dünyanın tanıdığı Vuhan kenti yakınlarındaki Wuchang tersanesinde mayıs ya da haziranda gerçekleştiğini öne sürüyor. 

Pekin yönetiminin gizlemeye çalıştığı olayın, uyduların gönderdiği fotoğraflarla gün yüzüne çıktığı bildiriliyor. 

Ölen ya da yaralananlara dair net bir bilgi henüz yok.

Haberi ilk kez dünyaya duyuran Wall Street Journal'a konuşan uzmanlar, batan denizaltında nükleer yakıt bulunmasının muhtemel olduğunu söyledi. 

Amerikalı yetkililer, Çinlilerin deniz ve çevresinde radyasyon kontrolü yaptığına dair herhangi bir emare görülmediğini ifade ediyor.

Kurtarılan denizaltının onarılıp yeniden denize açılmasının aylar süreceği aktarılıyor.

Çin'in yeni nesil nükleer denizaltı programının ilk ürünü olarak dikkat çeken Zhou sınıfı denizaltı, daha iyi manevra kabiliyeti sağlayan X şeklinde tasarlanmış kıç kısmıyla benzerlerinden ayrılıyor.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu'ndan henüz olaya dair bir açıklama gelmedi. 

fghnjy
Battığı bildirilen denizaltı 10 Mart'ta tersanede görülmüştü (Maxar)

Eskiden ABD ordusunun denizaltılarında, halihazırdaysa Center for a New American Security adlı düşünce kuruluşunda çalışan Thomas Shugart, yazın gelen uydu görüntülerinde yüzer vinçlerin düzensiz hareket ettiğini görünce bölgede sıradışı bir olayın meydana geldiğini düşünmüş. 

Olayı ilk fark eden Batılı olan Shugart, denizaltı kazası ihtimalinin aklına geldiğini ama bunun nükleer enerjiyle çalışan bir deniz aracı olduğunu düşünmediğini söylüyor:

ABD'nin nükleer denizaltısının San Diego'da battığını ve yönetimin bunu herkesten gizlediğini düşünebiliyor musunuz?

ABD ordusundan adı açıklanmayan yetkililer de Çin ordusunun yeterliliği ve hesap verebilirliğini tartışmayı açtı. 

Pentagon'un sunduğu verilere göre 2022 itibarıyla Çin'in 6 nükleer balistik füze denizaltısı, 6 nükleer saldırı denizaltısı ve 48 tane de dizel motorla çalışan saldırı denizaltısı vardı.  

Pekin'in toplam denizaltı sayısının 2025'te 65'e, 2035'teyse 80'e çıkması bekleniyor. 

ABD, Çin'in bu filoyu büyüterek tartışmalı Güney Çin Denizi'nde üstünlük sağlamaya çalıştığını vurguluyor. 

ABD Donanması ise 53 hızlı saldırı, 14 balistik füzeli, 4 tane de güdümlü füzeli denizaltına sahip ve bunların hepsi nükleer enerjiyle çalışıyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Heritage Foundation'dan Brent Sadler, "Yeni bir tersanede üretilen yeni bir nükleer denizaltının batışı, Çin'in nükleer denizaltı filosunu büyütme planlarını yavaşlatır. Bu önemli bir olay" diyor.
Independent Türkçe, Guardian, CNN, WSJ