Smotrich, Filistin devletini engellemek için çalışıyor ve yerleşimleri teşvik ediyor

Geniş yetkilerin, sivil iradeye devredilmesi 1967'den bu yana İsrail politikasına aykırıdır.

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki 2023 bütçe oylaması öncesinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki 2023 bütçe oylaması öncesinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte (AFP)
TT

Smotrich, Filistin devletini engellemek için çalışıyor ve yerleşimleri teşvik ediyor

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki 2023 bütçe oylaması öncesinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki 2023 bütçe oylaması öncesinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte (AFP)

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, gizli saklı bir şey yapmadığını, açıkça bir ‘Filistin terör devleti’ kurulmasını engellemek, ‘yerleşim birimlerini güçlendirmek ve geliştirmek’ için çalıştığını söyledi.

Smotrich’in ofisi tarafından dün (pazar) yayınlanan açıklamada, “Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, İsrail devleti için varoluşsal tehdit oluşturacak bir Filistin terör devletinin kurulma ihtimalini engellemek için çabalıyor. Kendisine verilen yetkiler çerçevesinde ve İsrail vatandaşlarının ezici çoğunluğunun tutumuna uygun olarak, Arapların bölge üzerindeki kontrolünü önlemek için koruyucu bariyer olarak gördüğü Yahudiye ve Samiriye'deki (Batı Şeria) Yahudi yerleşimlerini güçlendirmek için çalışıyor” ifadeleri yer aldı.

Açıklamanın devamında, “7 Ekim katliamı, İsrail bir bölgeden çekildiğinde, köktendinci İslami terörizmin boşluğu doldurduğunu ve Yahudileri öldürme, kaçırma ve devletlerini yok etme hedeflerine ulaşmaya çalıştığını kanıtladı” denildi.

Smotrich'in açıklaması, New York Times'ın, ‘Batı Şeria'nın ilhakını resmen ilan etmeye gerek kalmadan İsrail'in sivil kontrolünü dayatmak için gizli bir resmi hükümet planı hazırlandığı’ yönündeki haberinin ardından geldi.

sdcfrgt
İsrail buldozeri, 13 Haziran'da Cenin yakınlarında bulunan işgal altındaki Batı Şeria kasabası Kabatiye'de bir evi yıkıyor. (AFP)

Şarku’l Avsat’ın New York Times'tan aktardığı habere göre Smotrich'in sızdırılan bir ses kaydı, Batı Şeria'da İsrail'in sivil kontrolünü dayatmaya yönelik resmi bir hükümet planını ifşa etti.

Smotrich, “Hükümet, İsrail'in Batı Şeria'yı yönetme şeklini değiştirmek için gizli çabalar yürütüyor. Size söylüyorum, bu çok büyük, dramatik bir şey. Bu gibi şeyler sistemin DNA'sını değiştirir” ifadelerini kullandı.

Mevcut durumda Filistin Yönetimi Batı Şeria'nın A bölgesini yönetiyor ve B bölgesini İsrail ile paylaşıyor; İsrail ise Batı Şeria'nın üçte ikisini oluşturan C bölgesini kontrol ediyor.

sdcfvrtg
Batı Şeria'nın kuzeyinde bulunan bir kontrol noktasındaki yerleşimciler (Arşiv - DPA)

Bu önlemin 1990'ların başında Oslo Anlaşması imzalandığında, beş yıl içinde bir Filistin devleti kurulana kadar geçici olması gerekiyordu. Ancak İsrail, Filistin Yönetimi'ne karşı sistematik adımlar atarak önemli ölçüde zayıflamasına yol açmadan önce, durum kalıcı hale geldi.

Smotrich'in planında önemli ve belirleyici bir adım olarak, üst düzey bir askeri generalin Batı Şeria'daki bir dizi yetkinin sivil bir yöneticiye devredilmesini onaylaması, İsrail hükümetinin fiili ilhak yönünde bir adım daha atarak, bölge üzerindeki sivil kontrolünü arttırdığının bir göstergesi.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel'den aktardığı habere göre göreve atanan yeni yönetici, aynı zamanda Savunma Bakanlığı'nda görevi olan, Batı Şeria üzerinde geniş yetkilere sahip ve Smotrich'in yakın çalışma arkadaşı.

Sitede, “Bu hamle, İsrail'in 1967'de bölgeyi Ürdün'den ele geçirmesinden bu yana bölgedeki tüm sivil işlerin askerler tarafından yürütülmesi yönündeki politikasını ihlal ederek, Batı Şeria'daki sivil işler üzerinde büyük ölçüde yetkiyi Savunma Bakanlığı dışında çalışan bir sivilin eline veriyor” ifadesi yer aldı.

sfrgt
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan İsrail yerleşim yeri Ariel'de silah eğitimi (AFP)

Bu durum muhtemelen, Smotrich'in gözetimindeki yeni yetkilinin, Batı Şeria'daki yerleşimlerin genişletilmesi ve geliştirilmesini önemli ölçüde hızlandırarak bölgenin tamamen ilhak edilmesi hedefine ulaşmasını sağlayacak.

Yerleşim karşıtı aktivist Yehuda Shaul bu hamleyi ‘yasal ilhak’ olarak tanımladı ve Smotrich'in gözetimi altında ‘İsrail sivil yönetiminin Batı Şeria'ya genişletildiğini’ belirtti.

Sol görüşlü insan hakları avukatı Michael Sfard, The Guardian'a verdiği demeçte, emrin ‘geniş idari yetki alanlarını askeri komutandan hükümet için çalışan İsrailli sivillere devrettiğini’ söyledi.

Her şey, 29 Mayıs'ta İsrail Ordusu Merkez Komutanlığı'nın görevden ayrılan başkanı Tümgeneral Yehuda Fuchs'un, Sivil İdare Başkanı’nın yetkilerinin bir kısmını yeni oluşturulan Sivil İdare Başkan Yardımcılığı pozisyonuna devretmesine izin veren bir belge imzalamasıyla başladı. Aynı gün Sivil İdare Başkanı, Smotrich'in sırdaşı olan Hillel Roth'u Sivil İdare Başkan Yardımcısı olarak atayan bir kararname imzaladı.

Yehuda Fuchs'un emri kapsamında Ruth'a devredilen yetkiler arasında gayrimenkul işlemleri, devlet mülkleri, arazi ve su düzenlemeleri, kutsal yerlerin korunması, ormancılık, turizm, hamamlar, şehir ve köy planlaması ve inşaatı ile ilgili yasalar, bazı arazi kayıtları, bölge konseylerinin yönetimi ve çok daha fazlası yer alıyor.

Raporlara göre Roth, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Yitzhar yerleşiminde bulunan ve aşırıcılığı ile bilinen Od Yosef Hai adlı aşırı dinci enstitüde eğitim görmüş ve milliyetçi suçlar işlediğinden şüphelenilen İsraillilere hukuki temsil sağlayan Honenu adlı kuruluşta üst düzey yetkili olarak görev yapmış. Ruth ayrıca, Samiriye Bölge Konseyi'nde yerleşim otoritesinin saymanı olarak da görev yaptı.

Shaul, cuma günü X platformunda, “Kısacası, Smotrich'in liderliğinde sivil idare, diğer işlerin (arazi, planlama ve inşaat, devlet arazilerindeki işlemler, milli parklar vs.) yanı sıra, Batı Şeria'daki sivil işleri de kapsayacak şekilde Batı Şeria'ya genişletildi” diye yazdı.

Haberi ilk duyuran The Guardian'a konuşan Sfard, yetkinin Roth'a devredilmesinin, Batı Şeria'daki yasal otoritenin artık ‘tek çıkarı İsrail'in çıkarlarını desteklemek olan İsrailli bir bakan tarafından yönetilen kurumun’ elinde olduğu anlamına geldiğini söyledi.

Sfard, Sivil İdare Başkanı'nın İsrail ordusunun komutası altında askeri bir subay olduğunu, Roth'un ise Smotrich'e bağlı bir sivil olduğunu ifade etti.

Sızdırılan ses kaydında Smotrich, attığı adımlardan övünerek bahsediyor, bu da Savunma Bakanlığı'nda artık Batı Şeria'daki sivil işlerden askerlerin değil, kendisine bağlı sivillerin sorumlu olduğu anlamına geliyor.

Smotrich, 9 Haziran'da yapılan toplantıda, “Ayrı bir sivil sistem kurduk” dedi.

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, “Savunma Bakanlığı bünyesinde bir bakanlık var, bir bakan var. Devlet bakanlığını andıran bir yönetim (Yerleşim Dairesi) var. Daire başkanı, bir devlet bakanlığının genel müdürüne eşdeğer. Sivil İdare'nin bir başkan yardımcısı var. O bir sivil Savunma Bakanlığı çalışanı. Sivil İdare Başkanı’na ya da Merkez Komutanlığı Komutanı’na değil, Yerleşim Dairesi'ne bağlı” ifadelerini kullandı.

Smotrich sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz bu toprakları sömürgeleştirmek, inşa etmek, bölünmesini ve bir Filistin devletinin kurulmasını engellemek için geldik. Bunu önlemenin yolu da yerleşimleri geliştirmektir.”



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.