İsrail ABD’yi Gazze Şeridi’nde “yeni aşama” konusunda bilgilendirdi

Gallant Hochstein ile görüştü. Refah'ta şiddetli çatışmalar devam ediyor. UNRWA ‘Felaket boyutunda’ açlık uyarısında bulundu

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein ile görüştü (DPA)
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein ile görüştü (DPA)
TT

İsrail ABD’yi Gazze Şeridi’nde “yeni aşama” konusunda bilgilendirdi

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein ile görüştü (DPA)
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein ile görüştü (DPA)

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein'a Gazze Şeridi’ndeki savaşta ‘yeni bir aşamaya’ geçilmesinin tüm cepheleri etkileyeceğini ve Tel Aviv'in bu hamleye ‘askeri ve siyasi olarak hazır olduğunu’ söyledi.

İsrail'in ‘3C Aşaması’ olarak adlandırdığı yeni aşama, İsrail'in Hamas’ın Gazze Şeridi'ndeki yönetimine bir alternatif bulma çabalarıyla eş zamanlı olarak Hamas Hareketi’nin Gazze Şeridi'ndeki liderlerini ortadan kaldırmaya yönelik daha az yoğun çatışmalar ve hassas operasyonlar gerçekleştirilmesini içeriyor.

Gallant'ın Gazze Şeridi’nde daha hassas operasyonlar başlatmayı planladığına dair açıklamaları, İsrail'in Lübnan’da Hizbullah'a karşı saldırı tehditlerinde bulunduğu bir döneme denk geldi. Hochstein, birkaç gün önce iki taraf arasındaki gerilimi sakinleştirmeye çalışmış, ancak Lübnan-İsrail cephesinde ateşkes yolunda olumlu bir ilerleme kaydedildiğini duyuramamıştı.

İsrail Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Bakan Gallant'ın Washington ziyareti sırasında Hochstein ile bir araya geldiği ve ikilinin ‘İsraillilerin İsrail'in kuzeyindeki evlerine güvenli bir şekilde dönmelerini sağlayacak bir çerçeveye ulaşmak için yapılacakları’ görüştüğü belirtildi.

Gallant'ın ofisinden yapılan açıklamada, İsrail Savunma Bakanı’nın Hochstein'a Gazze'deki savaşta 3C Aşaması’na geçişin tüm cephelerdeki gelişmeleri etkileyeceğini ve İsrail'in askeri ve diplomatik olarak her senaryoya hazır olduğunu söylediği aktarıldı.

Gallant, Hochstein’ın yanı sıra ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns ile de temaslarda bulundu.

Refah'ta çatışmalar

Gallant'ın çatışmaların yeni bir aşamaya geçtiğini açıklamasının öncesinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, pazar günü İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehrinde Hamas'a karşı yürüttüğü şiddetli çatışmaların sona erdiğini duyurmuştu. Netanyahu, yaptığı açıklamada, şiddetli çatışmaların yaşandığı aşamanın sona erdiğini söyledi.

İsrail'in planına göre Refah'taki askeri operasyonlar sona erdiğinde ordu, Gazze Şeridi içinde farklı bir şekilde hedef odaklı operasyonlara başlayacak.

Ancak dün de Refah'ın bazı bölgelerinde şiddetli çatışmalar devam etti. Şarku’l Avsat’a konuşan sahadaki kaynaklar, İsrail ordusunun kontrol sağlamaya çalıştığı Refah’ın batı ve kuzey bölgelerinde ağır çatışmalar yaşandığını söylediler.

dfrgbthyju
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah’ta hareket halindeki bir İsrail tankı (AFP)

İsrail ordusu geçtiğimiz ayın başlarında başlattığı operasyonla Refah'ın doğusundaki ve güneyindeki bölgeleri ve şehir merkezini kontrol altına almıştı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere Refahlılar, İsrail tanklarının Refah'ın batısında yeni saldırılar gerçekleştirdiğini belirttiler. Refah sakinlerinin aktardığına göre İsrail tanklarının şehrin kuzeybatısında yerlerinden edilmiş kişilerin çadırlarının bulunduğu el-Mevasi bölgesinin dış mahallelerine kadar ulaşması nedeniyle bazı aileler kuzeye, Gazze'nin orta kesimlerindeki Han Yunus ve Deyr el-Belah'a kaçmak zorunda kaldı.

Refah’ta çatışmalar devam ederken İsrail savaş uçakları da diğer bölgelere hava saldırıları düzenlemeye devam etti. İsrail ordusu, Muhammed Salah adlı bir Hamas liderini öldürdüğünü duyurdu. İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, Salah'ın Hamas'ın en önemli silah geliştiricilerinden biri olduğu belirtildi.

Öte yandan Gazze'deki Sağlık Bakanlığı, İsrail'in Gazze kentindeki bir sağlık merkezine düzenlediği saldırıda Gazze Ambulans ve Acil Durum Müdürü Hani el-Cafaravi'nin öldüğünü açıkladı.

İsrail Ordu Radyosu dün, savaşın başından bu yana Gazze'ye 50 bin bomba atıldığını, bunların yüzde 5'inin patlamadığını, bunun da yaklaşık 2 bin ila 3 bin bombanın Hamas tarafından hammadde olarak kullanılacağı anlamına geldiğini bildirdi. Radyo, İsrail ordusunun Hamas'ın silah üretmek için yeniden atölyeler kurduğunun farkında olduğunu da ekledi.

Açlık “felaket boyutunda”

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi’nden yapılan açıklamada, ‘İsrail’in sistematik bir açlık politikası uyguladığı ve sivillerin tıbbi tedaviye ulaşmasını engellediği’ belirtildi. Açıklamada, ‘Gazzeliler arasında, özellikle de çocuklarda açlık ve hastalıkların artmakta olduğu’ uyarısı yapıldı.

Gazzelilerin son kullanma tarihi geçmiş konserve yiyecekler yediği ve bunun da çok sayıda kişinin zehirlenmesine neden olduğu bildirildi. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in BM ajansının faaliyetlerine son verme girişimlerine yanıt verilmesi çağrısında bulunarak, Gazze'deki açlık seviyesinin "felaket" boyutunda ve insan kaynaklı olduğunu vurguladı.

xcdvfbghtnyju
Yetersiz beslenme ve lösemi gibi kronik hastalıklara sahip Filistinli çocuklar Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir hastanede tedavi olmayı bekliyor (AFP)

Gazze Şeridi’nde çatışmalar devam ettiği, sokaklarda ve enkaz altında halen cesetler olduğu için ölü sayısı kesin olmamakla birlikte İsrail tarafından Gazze Şeridi’ne 7 Ekim'den bu yana düzenlenen saldırılarda ölen Filistinlilerin sayısı 37 bin 626'ya, yaralıların sayısı ise 86 bin 98'e yükseldi.

Filistin hükümetinin Yardım İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanlığı tarafından yayınlanan bir rapora göre enkaz altında çok sayıda kurbanın yanı sıra yaklaşık 10 bin kişi kayıp ve Gazze’den 5 binden fazla Filistinli İsrail tarafından tutuklandı.

Pazartesi günü yayınlanan raporda İsrail tarafından 499 sağlık çalışanı, 70 sivil savunma görevlisi, 152 gazeteci ve yedisi yabancı olmak üzere en az 273 yardım görevlisinin öldürüldüğü belirtildi. Savaşın 17 bin çocuğu yetim bıraktığı kaydedildi.

Raporda Gazze’deki sağlık sistemine ilişkin olarak (Gazze'nin kuzeyinde 3, Gazze şehrinde 7, Deyr el-Belah'ta 3 ve Han Yunus’ta 4 hastane olmak üzere) 17 hastanenin kısmen çalıştığı 19 hastanenin hizmet dışı olduğu ve UNRWA sağlık merkezlerinin yüzde 71'inin çalışmalarına devam edemediği aktarıldı.

Şimdiye kadar 31 çocuğun yetersiz beslenme ve susuzluk nedeniyle öldüğü belirtilen rapora göre Gazze'nin kuzeyinde iki yaşın altındaki çocukların yüzde 31'inin, Refah'ta iki yaşın altındaki çocukların yüzde 10'unun akut yetersiz beslendiği gözlemlendi.

Raporda ayrıca konutların yüzde 60'ından fazlasının, ticari tesislerin yüzde 80'inden fazlasının, 155 sağlık tesisinin, 187 UNRWA tesisinin ve 130 ambulansın savaş sırasında hasar gördüğü belirtildi.



Lübnan: Cumhuriyetin sancıları

Beyrut'un bombalanması sonrası yükselen dumanlar (AFP)
Beyrut'un bombalanması sonrası yükselen dumanlar (AFP)
TT

Lübnan: Cumhuriyetin sancıları

Beyrut'un bombalanması sonrası yükselen dumanlar (AFP)
Beyrut'un bombalanması sonrası yükselen dumanlar (AFP)

İbrahim Hamidi

ABD ve Fransa'nın sponsorluğunda İsrail ile Hizbullah arasında imzalanan ateşkes anlaşmasının metnine göre Lübnan bir dönüm noktasının eşiğinde. Bu doğum sancıları cumhuriyetin kanının tazelenmesine mi, yoksa yeni üçüncü ya da dördüncü bir cumhuriyetin doğuşuna mı yol açacak?

Bu, el-Mecelle'nin Aralık ayı sayısının kapak haberi ve ateşkesten senaryolar, ordunun rolü, Hizbullah yenilgisinden sonra Şiilerin geleceği, mültecilerin geri dönüşü ve toplum mühendisliğine kadar konuyu her yönüyle ele alıyoruz.

Lübnan, 60 günlük ateşkes, Hizbullah ile İsrail'in güneyden çekilmesi, boşluğu Lübnan ordusu ile BM’ye bağlı UNIFIL güçlerinin doldurması, her iki taraftan da yerinden edilenlerin geri dönmesi, Meclis'in cumhurbaşkanını seçmek için toplanması, başbakanın atanması, hükümetin kurulması ve yeniden imar ile karşı karşıya bulunuyor.

Aylarca süren müzakereler ve bir yılı aşkın süredir Gazze için sürdürülen “destek savaşı”nın ardından gelen anlaşma uygulanırsa, ülke, cumhuriyetin temellerine dönüşe ya da yeni bir doğuşa tanık olacak. Lübnan Cumhuriyeti, şu anda bildiğimiz mezhepçi kotaların öncesinde, Fransız Mandası döneminde doğmuştu. İlk anayasa hazırlanıp 1926 yılında Katolik hukukçu Şarl Debbas cumhurbaşkanı seçildiğinde doğdu. O dönemde başbakanlık da Maruni Hıristiyanların elindeydi.

Bazıları, Birinci Cumhuriyet'in 1926'da doğduğuna ve 1943'te cumhurbaşkanı seçilen Şeyh Bişara el-Huri’ye kadar bir dizi Hıristiyan cumhurbaşkanı tarafından yönetildiğine inanıyor. Huri Sünni olan başbakanı Riyad el-Sulh ile ittifak kurdu ve ikisi birlikte, cumhurbaşkanlığını Marunilere, başbakanlığı Sünnilere ve meclis başkanlığını Şiilere tahsis eden sözlü bir ulusal uzlaşının temelini attılar. Saib Selam'ın anılarında, 1943'te Sabri Hamada’nın Şii olduğu için değil, en yaşlı milletvekili olduğu için yasama organının başına getirildiğini söylediğine de dikkat çekelim.

Bu nedenle pek çok kişi Birinci Cumhuriyet'in ulusal sözleşme ile doğduğuna inanıyor ve kendisi 21 Kasım 1943'teki bağımsızlık ilanına da tanıklık etti. Birinci Cumhuriyetin 1926 Anayasası ile değil de 1943 yılında doğduğunu düşünürsek, bu cumhuriyet 1975 yılında iç savaşın başlamasıyla mı yıkıldı yoksa savaşın sonuna ve 1989'daki İkinci Cumhuriyet'in başlangıcı olan Taif Konferansı’na kadar mı devam etti?

Birinci cumhuriyet 1943'ten 1975'e, ikincisi 1975'ten 1989'a ve üçüncüsü o zamandan bu yana mı?

Adı ne olursa olsun, mevcut cumhuriyetin belki de en belirgin özelliği, Taif Anlaşması’nın Hıristiyan cumhurbaşkanı pahasına Sünni başbakanı güçlendirmesiydi. Başbakan Refik Hariri'nin 2005'te suikasta kurban gitmesiyle sona eren Suriye varlığını kabul etmesiydi. Temmuz 2006 savaşı ve Hizbullah’ın İran'ın nüfuzunu genişletmek için ülke içinde ve bölgesel olarak artan rolü ile sonuçlanmasıydı.

Hizbullah ve İran'ın baskın rolünün gerilemesi ve muhaliflerinin beklentileri karşısında Lübnan yeni bir doğuşla mı karşı karşıya?

Zafer sloganları bir yana, Hizbullah'ın büyük bir yenilgiye uğradığı tartışılamaz. Zira Lübnan süreci Gazze sürecinden ayrıldı. İsrail, aralarında Hasan Nasrallah'ın da bulunduğu askeri ve sembolik liderlerini öldürdü, iletişim ve liderlik yapısını dağıttı. 1701 sayılı kararın uygulanmasını, Litani Nehri'nin arkasına çekilmeyi, dahası belki de bir İsrail tampon bölgesinin oluşturulmasını, silah tedarikinin kesilmesini ve füze üretiminin engellenmesini kabul etmek zorunda kaldı. Bunlara bir de Hizbullah’ın kuluçka ortamının ödediği muazzam insani ve ekonomik bedel ekleniyor.

Hizbullah ve İran'ın baskın rolünün gerilemesi ve muhaliflerinin beklentileri karşısında Lübnan yeni bir doğuşla mı karşı karşıya? Netanyahu, (bu sayımızda ona da özel bir dosya ayırdığımız) ABD başkanı seçilen Trump ile olan ilişkisinden ve Beyaz Saray'ın başına geçmeden önce “savaşları bitirmesi” için ona verdiği “armağan”dan destek alarak şunlarda ısrar ediyor; Hizbullah'ın kendisini yeniden silahlandırmamasını veya askeri yapısını yeniden inşa etmemesini garanti altına almak için Lübnan'da bir gözetim mekanizması kurulması, en büyük düşman olan İran'ın denetim ve “maksimum baskı” altında tutulması. Odağını özellikle Gazze Şeridi'ne kaydıran İsrail, Lübnan’da herhangi bir ihlal ile başa çıkılmaması durumunda Lübnan'a müdahale etme olanağına sahip olmak istiyor. Tel Aviv bu “haktan” vazgeçmezken, Hizbullah ve Lübnan da bunu kabul edemez.

Milisler ve rejimler bir noktada buluşmaktadır, o da dışarıda yenildikleri zaman içeride zafer aramaları, uzaktaki bir düşman tarafından yaralandıklarında ise yakın komşularından intikam almalarıdır

Burada şu sorular ortaya çıkıyor; bu durum Lübnan'da siyasi olarak nasıl ifade bulacak? Eski siyasi sözleşmenin yeniden canlandırılmasında veya yenisinin formüle edilmesinde bölgesel ve uluslararası güçlerin rolü nedir? Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdunnasır'ın Haziran 1967 savaşından sonra çıkıp “yenilgiyi” kabul etmesi gibi, Hizbullah'ın yeni Genel Sekreteri Naim Kasım da neden çıkıp yenilgiyi kabul etmekte gecikti? Neden Hizbullah ve İran'a sadık olanlar yaşananları bir “zafer” veya “direniş” olarak değerlendirmekte ısrar ediyor?

Herhangi bir savaşın insani ve ekonomik maliyeti konusunda devlet ile milislerin farklı davrandıkları doğru, ancak devletler ile örgütlerin zaman ve tarihle ilişkilerinde farklı oldukları da doğrudur. En tehlikelisi ise milislerin ve rejimlerin bir noktada buluşmasıdır, o da dışarıda yenildikleri zaman içeride zafer aramaları, uzaktaki bir düşman tarafından yaralandıklarında ise yakın komşularından intikam almalarıdır.

Kapak konusu olan Lübnan dosyası ve Başkan Donald Trump'ın seçilmesi ve bunun Ortadoğu ve dünyadaki yansımalarına ilişkin özel dosyaya ek olarak, Aralık sayısında siyaset, ekonomi, bilim ve kültür üzerine yazılar, analizler ve röportajlar da yer alıyor.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.