ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Hochstein'ın İsrail-Hizbullah gerilimini dizginleme çabaları kapsamında Paris'i ziyaret etti

Şarku’l Avsat’a konuşan Avrupalı kaynaklar, Hochstein'ın Fransa ziyaretinin boyutlarını anlattılar

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile ABD Başkanı Biden’ın Kıdemli Danışmanı Hochstein arasındaki son görüşmeden bir kare (DPA)
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile ABD Başkanı Biden’ın Kıdemli Danışmanı Hochstein arasındaki son görüşmeden bir kare (DPA)
TT

ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Hochstein'ın İsrail-Hizbullah gerilimini dizginleme çabaları kapsamında Paris'i ziyaret etti

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile ABD Başkanı Biden’ın Kıdemli Danışmanı Hochstein arasındaki son görüşmeden bir kare (DPA)
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile ABD Başkanı Biden’ın Kıdemli Danışmanı Hochstein arasındaki son görüşmeden bir kare (DPA)

ABD Başkanı Joe Biden'ın geçtiğimiz ay Fransa'ya yaptığı resmi ziyaretin sonunda yayımlanan ortak açıklamada iki ülke, özellikle Lübnan'da istikrarın korunmasının ve Mavi Hat boyunca gerilimin azaltılmasının büyük önem taşıdığını ve birlikte bu doğrultuda çalışacaklarını vurgulamış, tüm taraflara Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 1701 sayılı kararına uygun olarak azami itidal ve sorumluluk göstermeleri çağrısında bulunmuşlardı. Fransa ve ABD, Lübnan'da 18 aydır boş olan cumhurbaşkanlığı makamındaki bu durumun acilen sona erdirilmesi ve daha fazla gecikmeden yeni bir cumhurbaşkanı seçilmesi, yeni bir hükümet kurulması, Lübnan ekonomisinin istikrara kavuşturulması ve ülkede kapsayıcı bir ekonomik iyileşme ve büyümenin temellerinin atılması için gerekli reformların uygulanması gerektiğine dikkati çektiler.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Başkan Biden ile düzenlediği ortak basın toplantısında Paris ve Washington'ın İsrail ile Hizbullah arasındaki gerilimin azaltılmasına öncelik vererek Ortadoğu'daki çatışmanın şiddetlenmesini önlemek için çabalarını yoğunlaştıracaklarını söyledi.

Macron, Paris ve Washington’ın bir yandan İsrail'le, diğer yandan Lübnan ve ‘ilgili tüm taraflarla’ görüşmeler konusunda ‘yakın koordinasyon’ için bir mekanizma kurduğunu açıkladı. Ancak İsrail, bunu hızla reddetti. Paris ve Washington’ın Lübnan-İsrail sınırındaki gerilimi azaltmak ve BMGK’nın 1701 sayılı kararının uygulanmasının bir yolunu bulmak için Fransa tarafından altı ay önce ortaya konan ‘yol haritası temelinde çalışacağını’ belirten Fransa Cumhurbaşkanı, ABD ve Fransa’nın Lübnan-İsrail sınırında ‘bölgesel bir gerilimin yaşanmasını önlemek için çabalarını iki katına çıkaracağını’ da sözlerine ekledi. Paris, Lübnan'ın talebi üzerine bazı paragrafları değiştirirken İsrail, resmi olarak herhangi bir açıklamada bulunmadı.

Bu açıdan bakıldığında, ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Özel Lübnan Temsilcisi Jean-Yves Le Drian ve Macron'un birkaç ay önce Patrick Durrell'in yerine atadığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika İşlerinden Sorumlu Danışmanı Anne-Claire Legendre ile görüşmek üzere Paris'e yaptığı ziyaretin önemi anlaşılabilir.

Hochstein geçtiğimiz ay Tel Aviv’i ve Beyrut’u ziyaret etti. Le Drian da Lübnan'ı ziyaret ederek görüşmelerinde özellikle 18 aydır devam eden cumhurbaşkanlığı makamındaki boşluğu ele aldı. Reuters'ın ABD'li bir yetkiliden aktardığına göre Hochstein Paris'e ‘Fransa ve ABD'nin İsrail’in kuzeyinde ve Lübnan’ın güneyinde tansiyonun düşürülmesine yönelik çabalarını görüşmek üzere’ gitti.

Hochstein’ın ziyaretinin boyutları

Paris'teki Avrupalı bir kaynağa göre Hochstein'ın ziyaretinin ‘birkaç boyutu’ var. Bunların başında, Başkan Biden ve Cumhurbaşkanı Macron arasında İsrail ve Lübnan'la görüşmeler için bir koordinasyon mekanizması kurulması konusunda varılan mutabakatın, özellikle de duyurulduğu günden bu yana herhangi bir hareketliliğe yol açmamasından dolayı hayata geçirilmesi çabası geliyor. Söz konusu kaynak önemli olanın hedef konusunda değilse de zamansal ‘ilerleme’ konusunda anlaşmazlık yaşayan Fransa’nın ve ABD’nin planlarının birleştirilmesi ve ortak bir yol haritası üzerinden ilerlenmesi olduğunu söyledi.

Paris, İsrail ile Hizbullah arasındaki gerilimin tırmanması konusunu ele almaya başlamak için İsrail'in Gazze’deki askeri eylemlerinin sona ermesini beklemenin, sahadaki durumun ciddi şekilde kötüleşmesi ve kontrolden çıkması endişesiyle ‘son derece tehlikeli’ olduğunu ve bunun bölgede ‘açık’ bir savaşa yol açabileceğini düşünüyor.

İki taraf çözümün parametrelerinin ‘bilindiğine’ ve bu parametrelerin uygulama mekanizmalarına ulaşılmasına ve Lübnan'ın güneyinde silahlı güç olarak yalnızca Lübnan ordusu ve Lübnan Geçici Barış Gücü’nün (UNIFIL) konuşlandırılmasına dayandığına inanıyor.

Avrupalı kaynak, Paris ve Washington'ın bugün hızla tutumlarını koordine etmelerinin nedeni olarak İran'ın İsrail'in Hizbullah'a saldırması halinde doğrudan müdahale etmeye hazır olduğuna dair art arda yaptığı tehditlere işaret etti. Kaynak, buna bir de Irak'ta, Yemen'de ve hatta Suriye'de İran'ın emrindeki örgütlerin müdahalesinin eklendiğini belirtti.

csvfgbh
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın daha önce bir araya geldikleri görüşmeden bir kare (Reuters)

Elysee Sarayı’ndan (Fransa Cumhurbaşkanlığı konutu) yapılan açıklamaya göre Hochstein, Paris'e Cumhurbaşkanı Macron ile İsrail Başbakanı Netanyahu arasında gerçekleşen telefon görüşmesinden kısa bir süre sonra geldi. Söz konusu telefon görüşmesinde, Mavi Hat boyunca Hizbullah ile İsrail arasında tırmanan gerilimden duyduğu derin endişeyi dile getiren Macron, hem Lübnan'ın hem de İsrail'in çıkarlarına zarar verecek ve özellikle bölgenin güvenlik istikrarı için tehlikeli bir gelişme teşkil edecek bir gerilimin önlenmesinin önemini vurguladı.

Bunun yanında ‘tüm tarafların diplomatik bir çözüme doğru hızla ilerlemelerine acil ihtiyaç duyulduğunun’ altını çizen Macron, Netanyahu ile Lübnan-İsrail gerilimini yatıştırmaya yönelik devam eden diplomatik çabaları görüştü.

ABD-Fransa ortak arabuluculuğunun etkisi

Macron'un Netanyahu'yu aramak için zaman ayırması ve ülkesinin Lübnan için bir felaket anlamına gelen topyekun bir savaştan duyduğu korkuyu vurgulaması durumun ciddiyetini yansıtıyor. Bu mesajı sadece Paris vermedi. Geçtiğimiz hafta Fransa başta olmak üzere birçok ülke vatandaşlarını Lübnan'dan ya tahliye etti ya da Lübnan’a gitmemelerini istedi.

Washington’ın İsrail’i Lübnan’a saldırmaması konusunda uyardığı biliniyor. Avrupalı kaynağa göre ABD’nin asıl endişesi söz verdiği gibi İsrail'i savunmak zorunda kalabileceği bölgesel bir savaşın patlak vermesini önlemek. Aksi takdirde ABD, başkanlık seçimlerine birkaç ay kala aynı anda iki savaşla uğraşmak zorunda kalacak.

Washington'ın İsrailli yetkililere baskı yapmasına rağmen Paris, Gazze savaşından bu yana geçtiğimiz ayların ‘Netanyahu'nun bir yandan Cumhuriyetçi Parti liderlerinden aldığı destek, diğer yandan da İsrail kamuoyunda Lübnan savaşına destek yönünde yaşanan değişim sayesinde ABD'nin tavsiyelerini pek dikkate almadığını gösterdiğini’ kabul ediyor.

zsxacdvgr
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

Hochstein'ın ziyaretinin boyutlarından üçüncüsü ise İsrail’in aşırı sağcı kanadının Netanyahu’ya Lübnan’a karşı askeri bir harekât başlatması için baskı yapması ve Netanyahu’nun görevde kalmaya devam etmek ve hükümetinin düşmesini önlemek için onların siyasi desteğini istiyor olması.

İsrail, bugüne kadar resmi açıklamalarında, İsrail’in kuzeyinde gerilimin sona ermesini istediğini ve bu hedefe ya ABD ve Fransa'nın büyük rol üstlendiği diplomatik çabalar ve müzakereler yoluyla ya da askeri güç kullanarak ulaşmaya kararlı olduğunu söyledi.

Kısa bir süre önce Washington ziyaretinden dönen İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant dün, ofisi aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

Hizbullah'a her gün sert saldırılar gerçekleştiriyoruz. Lübnan'da yapılması gereken her türlü adımı atmaya veya güçlü bir pozisyonla anlaşmaya tam hazır halde olacağız. Biz çözümden yanayız ancak şartlar bizi zorlarsa nasıl savaşacağımızı da biliriz.

Bu sözler, İsrail'in henüz askeri hazırlık aşamasına gelmediğini ve Gazze’deki savaşının ‘üçüncü aşamasına’ girmiş olmasına rağmen halen devam ettiğini gösteriyor. Dolayısıyla ‘ABD-Fransa arabuluculuğu, aradan geçen süreyi topyekun savaş riskini ortadan kaldırmak için kullanmayı başarabilecek mi, yoksa arabuluculuk olsun ya da olmasın gerilim tırmanmaya devam edecek mi?’ sorusu ortaya çıkıyor.



Trump, Ulusal Muhafızlar’ın Los Angeles'a konuşlandırılmasını emretti… Kaliforniya Valisi bu hareketi ‘kışkırtıcı’ olarak nitelendirdi

Los Angeles'taki bir federal gözaltı merkezinin önünde toplanan polis memurları (AP)
Los Angeles'taki bir federal gözaltı merkezinin önünde toplanan polis memurları (AP)
TT

Trump, Ulusal Muhafızlar’ın Los Angeles'a konuşlandırılmasını emretti… Kaliforniya Valisi bu hareketi ‘kışkırtıcı’ olarak nitelendirdi

Los Angeles'taki bir federal gözaltı merkezinin önünde toplanan polis memurları (AP)
Los Angeles'taki bir federal gözaltı merkezinin önünde toplanan polis memurları (AP)

ABD Başkanı Donald Trump, Los Angeles’ta belgesiz göçmenlerin tutuklanmasına yönelik kolluk kuvvetleri operasyonlarına karşı artan protestolara karşı koymak için dün 2 bin Ulusal Muhafız askerinin konuşlandırılması emrini verdi. Kaliforniya Valisi bu hareketi ‘kışkırtıcı’ olarak nitelendirdi.

Haberlere göre, Los Angeles'ın bir banliyösünde iki gecedir devam eden protestolar sırasında federal polis memurları öfkeli kalabalıkla çatıştı. Belgesiz göçmenlere yönelik operasyonlar nedeniyle bir otoyolun bir kısmı trafiğe kapatıldı.

sdfrgthyu
Los Angeles'ta federal bir gözaltı merkezinin önündeki protestocular tutukluların serbest bırakılmasını talep ediyor. (DPA)

Fox 11'e göre çatışmalar Paramount banliyösünde, protestocuların, ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza ajanları tarafından toplanma noktası olarak kullanılan büyük bir ev aletleri mağazasının yakınında toplanmasının ardından meydana geldi.

Haberlere ve sosyal medya paylaşımlarına göre, gaz maskesi takan federal polis memurları protestoculara göz yaşartıcı gaz sıktı.

Ocak ayında göreve geldiğinden bu yana Trump, ‘canavarlar’ ve ‘hayvanlar’ olarak nitelendirdiği belgesiz göçmenlerin ülkeye girişini engelleme vaadini hayata geçiriyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt tarafından yapılan açıklamaya göre Trump, dün geç saatlerde ‘büyümesine izin verilen kaosla başa çıkmak üzere’ 2 bin Ulusal Muhafız askerinin konuşlandırılması için bir genelge imzaladı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Leavitt, “Trump yönetiminin suç teşkil eden davranışlara ve şiddete karşı sıfır tolerans politikası var” dedi.

vfgbh
Los Angeles'ta federal gözaltı merkezinin önünde düzenlenen bir gösteri sırasında bir protestocu İç Güvenlik memurundan kaçıyor. (AP)

Beyaz Saray’ın askerî güç konuşlandırılacağını doğrulamasından yaklaşık bir saat önce, Kaliforniya Valisi Gavin Newsom –ki kendisi Demokrat Partili– bu adıma karşı çıktığını ifade etti.

Newsom X platformunda yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Bu adım, kasten kışkırtıcı bir adımdır ve yalnızca gerilimi tırmandıracaktır. Şu anda şehir ve eyaletle yakın koordinasyon hâlindeyiz ve karşılanmamış herhangi bir ihtiyacımız bulunmamakta.”

Öte yandan ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dün yaptığı açıklamada, şiddet olaylarının Los Angeles’ta devam etmesi hâlinde deniz piyadelerinin seferber edileceğini duyurdu.

Hegseth X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Savunma Bakanlığı, Los Angeles’ta federal kolluk kuvvetlerini desteklemek üzere Ulusal Muhafızları derhâl seferber etti. Eğer şiddet devam ederse, Camp Pendleton Üssü’nde görevli deniz piyadeleri de seferber edilecek. Onlar şu anda tam teyakkuza geçmiş durumda” ifadelerini kullandı.

Daha sonra ABD Başkanı Donald Trump, Los Angeles’taki Ulusal Muhafızlar’a teşekkür etti ve Truth Social platformunda yaptığı paylaşımda şunları yazdı: “İki gün süren şiddet, çatışma ve kargaşanın ardından Ulusal Muhafızlar harika bir iş çıkardı. Radikal sol gösterilere asla müsamaha göstermeyeceğiz ve protestolar sırasında maske takılmasına izin vermeyeceğiz.”

Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi’ne bağlı maskeli görevlilerin Los Angeles’ın çeşitli bölgelerinde iş yerlerine operasyon düzenlemesinin ertesi günü gerçekleşen protestolar, birçok kişinin öfkesini tetikledi. Göstericiler, saatler süren çatışmalarda polisle karşı karşıya geldi.

Los Angeles Belediye Başkanı Karen Bass, Federal Göç Ajansı'nın eylemlerinin ardından bazı şehir sakinlerinin korku duyduğunu ifade etti.

Bass X platformunda şu açıklamayı yaptı: “Herkesin barışçıl protesto etme hakkı vardır. Ancak açık konuşayım. Şiddet ve tahribat kabul edilemez, sorumlular mutlaka hesap verecek.”

Bariyerler ve ABD bayrağının yakılması

FBI Başkan Yardımcısı Dan Bongino, cuma günü yaşanan çatışmaların ardından birçok kişinin gözaltına alındığını açıkladı.

Bongino X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Siz kaosu getiriyorsunuz, biz ise kelepçeleri. Hukuk ve düzen galip gelecek” dedi.

Los Angeles Times gazetesinin haberine göre dün, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi mensuplarının kentten çıkarılmasını talep eden sloganlar eşliğinde bazı göstericiler Meksika bayrakları sallarken, diğerleri bir grup Amerikan bayrağını ateşe verdi.

Yollarda ulaşımı engellemek için beton bloklar ve devrilmiş alışveriş arabalarıyla barikatlar kuruldu.

fdgtrhy
Kaliforniya’daki bir barikatın arkasında bekleyen göstericiler (AFP)

Yetkililer, göstericilerin otoyolu ele geçirmesini engellemek amacıyla daha sonra bazı tali yolları kapattı.

Göçmen karşıtı tutumuyla bilinen Beyaz Saray eski kıdemli başkan yardımcısı Stephen Miller ise X platformunda yaptığı paylaşımda yaşananları ABD’nin egemenliğine ve yasalarına karşı bir isyan olarak nitelendirdi.

Los Angeles (ABD'nin nüfus bakımından en büyük ikinci şehri), ülkenin demografik açıdan en çeşitli şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Resmî verilere göre, yaklaşık 50 bin kişinin yaşadığı Paramount banliyösünün nüfusunun yüzde 82’si İspanyol veya Latin kökenli.