Gazze savaşı ve Lübnan'daki gerilim üzerine sessiz savaşlar ve Netanyahu

Netanyahu 'Bay güvenlik',  Gantz ise 'devlet adamı'

Görsel: Jay Torres
Görsel: Jay Torres
TT

Gazze savaşı ve Lübnan'daki gerilim üzerine sessiz savaşlar ve Netanyahu

Görsel: Jay Torres
Görsel: Jay Torres

Michael Horowitz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun İsrail'in önde gelen siyasi figürü olarak uzun kariyerinden öğrendiği bir şey varsa o da zamanlamanın her şey demek olduğudur. Karşınıza bir fırsat çıkarsa onu değerlendirin, ama daha da önemlisi, eğer şartlar aleyhinize ise krizi daha da kötüleştirse bile, koşullar daha elverişli hale gelene kadar ayak sürüyün, erteleyin ve işi mümkün olduğunca yokuşa sürün. Yeterince uzun süre beklerseniz, yıldızlar sizin için yeniden aynı hizaya gelebilir. Bu basit bir strateji olsa da Netanyahu'yu defalarca kez kurtardı. Şimdi de karşılaştığı en kötü krizden kurtulmak için bu stratejiyi yeniden kullanmayı umuyor. Pek çok kişi Netanyahu'nun siyasi kariyerinin ‘bittiğini’ söylese de o hala burada onları beklemeyi sürdürüyor.

Etrafı sarılmış olan Netanyahu, mayıs ayı sonlarında stratejisinin işe yarayabileceğine dair ilk sinyali aldı. Bir anket ilk kez İsraillilerin Netanyahu'yu en büyük rakibi olan Benny Gantz'a tercih ettiğini gösterdi. Gantz, ekim ayında İsrail Savaş Kabinesi’ne girmiş, ancak daha o zamanlar istifa edeceğinin sinyallerini vermişti. Gantz, söz konusu anketten önce geçtiğimiz yıl aralık ayında yapılan bir ankette açık ara Netanyahu'nun önündeydi. Aralık ayındaki ankette İsraillilerin yüzde 45'i eski Genelkurmay Başkanı’nı tercih ederken, yüzde 27'si Netanyahu'yu İsrail Başbakanı olarak görev yapmaya en uygun kişi olarak gördü.

Gantz’ın destekçilerinin bir bölümü, onun Savaş Kabinesi’nden istifa etmesinden dolayı hayal kırıklığına uğrarken, bazıları onun kalış süresini uzattığını ve aylar önce istifa etmesi gerektiğini savundu.

Anketin sonucu açık olsa da Gantz'a verilen desteğin azaldığının tek işareti bu anket değildi. Gantz'ın partisi Ulusal Birlik, Netanyahu'nun partisi Likud’un önündeydi ve hala da öyle. Ancak ikisi arasındaki fark, Gantz'ın partisinin Netanyahu'ya karşı 19 sandalyelik büyük bir üstünlüğe sahip olduğu aralık ayına kıyasla son zamanlarda yapılan bazı anketlere göre dört sandalye kadar geriledi.

Netanyahu'nun başlıca rakibi Gantz’a verilen destek, Gantz'ın sekiz ay önce katıldığı Savaş Kabinesi’nden çekilmek gibi zor bir hamleye kalkıştığı bir dönemde azaldı.

İsrail, bundan 9 ay önce tarihinin en kötü saldırılarından birine uğradıktan günler sonra Gantz, ‘Önceliğinin İsrail olduğunu’ söyleyerek Netanyahu'nun Savaş Kabinesi’ne katıldı. Bu kolay bir seçim değildi, ancak Gantz anketlerde üst sıralarda yer almaya devam ederek aylarca bunun karşılığını aldı. Bunu yaparken, Netanyahu'nun zayıf liderliği nedeniyle hayal kırıklığına uğrayanları bir araya getirmeyi başardı. Ayrıca İsrail'in Hamas saldırılarına karşılık verirken siyasetin geri planda kalması gerektiğini düşünen İsraillilerin büyük bir bölümünü de birleştirebildi.

Gantz'ın Savaş Kabinesi’nden ayrılması önemli bir riski de beraberinde getiriyordu. Çünkü çekilmek kolaydı, ama bunu siyasi olarak zarar görmeden yapmak tam bir güç gösterisi olacaktı. Gantz’ın destekçilerinin bir bölümü, onun Savaş Kabinesi’nden istifa etmesinden dolayı hayal kırıklığına uğrarken, bazıları onun kalış süresini uzattığını ve aylar önce istifa etmesi gerektiğini savundu.

xcdfg
Görsel: Jay Torres

Bir kez daha zamanlama çok önemli bir rol oynuyor. Gantz, mayıs ayında Savaş Kabinesi’nden ayrılmak için ilk hamlesini yaptı. Netanyahu'ya bir ültimatom verdiği açıklamasında hükümetten rehinelerin kurtarılması, Gazze'deki Hamas yönetimine bir alternatif bulunması, Lübnan sınırındaki çatışmalar nedeniyle yerlerinden edilen İsraillilerin güvenli bir şekilde geri dönüşünün sağlanması ve Suudi Arabistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi gibi altı temel hedefi yerine getirecek bir plan yapmasını istedi. Netanyahu, sadece birkaç içinde Gantz’ın ültimatomu reddetti.

Benny Gantz'ın başlıca müttefiki ve bir diğer eski Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot, Gantz’a Netanyahu'nun reddi karşısında mümkün olan en kısa sürede Savaş Kabinesi’nden ayrılmasını tavsiye etti. Gantz buna itiraz etti ve Netanyahu'ya üç haftalık bir süre verdi. Bibi (Binyamin Netanyahu) bu süreyi, İsrail ve Gazze'de tırmanan olayların da yardımıyla, Gantz’ın ayaklarının altındaki halıyı çekmek ve hikayeyi lehine çevirmek için kullandı.

Bu üç hafta boyunca durum Gantz için daha da kötüleşti. İlk olarak İsrail, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında ‘yakalama kararı’ çıkarılması için başvuruda bulunması da dahil olmak üzere uluslararası toplumun kınamalarıyla karşı karşıya kaldı. Bunlar Bibi için iyi bir haber değildi, ama Gantz'ın İsrail'in dünyadaki itibarının en çok zedelendiği bir dönemde Savaş Kabinesi’nden ayrılmasının da kendi lehine olabileceği anlamına geliyordu.

Isınan gündemin ortasında Hizbullah’ın birçok yangına neden olan saldırılarını yoğunlaştırmasıyla İsrail’in kuzeyi -kelimenin tam anlamıyla- yanarken İsrailli yetkililerin çoğu, Lübnan'da topyekûn bir savaş başlatılıp başlatılmayacağına dair kararın yakında verilebileceği açıklamalarında bulundu. Eğer Gantz'ın istifasından hemen sonra savaş patlak verirse, bu onu zor bir duruma sokabilir ve rakibi Netanyahu, onu siyasete öncelik veren bir adam olarak gösterebilir. Bu suçlama Gantz'dan çok Netanyahu için geçerli olsa da siyasette halkın algısı gerçekliğe dönüşür. Tüm bunlar olurken Gazze'deki savaş, İsrail'in Refah'ın derinliklerine kadar ilerlemesiyle kritik bir aşamaya ulaştı.

Mevcut hükümeti değiştirmek için Gantz ve Yair Lapid liderliğindeki İsrail muhalefetinin koalisyondan ayrılanları bulması gerekiyor, ama bu hiç kolay değil.

Nihayet bardağı taşıran son damla geldi ve Benny Gantz, sürenin dolmasıyla birlikte Savaş Kabinesi’nden ayrıldığını açıklaması gereken gün İsrail tarafından düzenlenen bir operasyonla Gazze Şeridi’nde tutulan İsrailli dört rehine kurtarıldı. Bunun üzerine Gantz, açıklamasını ertelemek zorunda kaldı. Gantz, bir gün önce rehinelerin aileleriyle bir araya gelerek sekiz aydır sevdiklerinin geri dönmesini bekleyenlerin öfke ve hayal kırıklıklarıyla yüzleşmişti. Netanyahu, bunu kamuoyu önünde yapmaktan hep kaçındı. Ancak saatler sonra Netanyahu, kurtarılan dört rehineyi ziyaret ederek, iyi gün dostu olduğunu, kara günde ise ortada olmadığını gösterdi. Bu gerçek, Gazze'de rehinken ölen İsrailli askerlerden birinin babası tarafından "Başbakan, işler kötü gittiğinde gelmiyor, aramıyor bile” sözleriyle acı bir şekilde ifade edildi. Ama yine de Bibi, 7 Ekim başarısızlığının sorumluluğunu üstlenmemek için aylarca elinden geleni yaptıktan sonra zaferi kutlamak için burada olmaya devam etti.

Şimdi Gantz'ın nihayet Savaş Kabinesi’nden ayrılmasıyla birlikte İsrail'in geleceğine yönelik siyasi mücadelenin daha da kızışması bekleniyor. Gantz'ın ayrılması Netanyahu hükümetinin çöküşü anlamına gelmiyor. Zira Netanyahu’nun koalisyon ortakları hala İsrail parlamentosu Knesset'teki çoğunluğu ellerinde tutmaya devam ediyor.

Mevcut hükümetin yerini almak için Gantz ve Yair Lapid liderliğindeki İsrail muhalefetinin koalisyon içinde açıklar bulması gerekecek, ama bu hiç kolay olmayacak. Çünkü Netanyahu'nun etrafı, bazıları gerçeklikten tamamen kopuk görünen ‘her zaman kendisiyle aynı fikirde olan insanlarla’ çevrili. Örneğin, İsrail Ulaştırma Bakanı Miri Regev, hükümeti ‘harika işler’ yaptığı için överken, evleri yıkılan ya da güvenli olmayan on binlerce yerinden edilmiş İsrailliye atıfla ‘pek çok insanın tamamı hükümet tarafından finanse edilen otellerde kaldığı’ gerçeğini görmezden geldi.

Diğerleri ise Netanyahu'yu kamuoyu önünde ya da kapalı kapılar ardında eleştirdi. Bunların başında Gantz'ın istifa mektubunda özellikle bahsettiği ve ‘doğru olanı yapması’ çağrısında bulunduğu Savunma Bakanı Gallant geliyor. İsrail'in eşi benzeri görülmemiş güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya olduğu bir dönemde, biri Din Hizmetleri Bakanlığı’nın yetkilerini genişletmek, diğeri de ultra-Ortodoks Yahudileri (Harediler) askerlik hizmetinden muaf tutmak için iki yasa tasarısı sunmayı amaçlayan dini bir kampanya nedeniyle iktidardaki koalisyon partileri arasında da tansiyon yükseliyor. Netanyahu'nun partisi Likud’un pek çok üyesi bu yasalara karşı olduklarını açıkça dile getirerek Bibi'yi ilk yasa konusunda en azından geçici olarak geri adım atmaya çağırsa da aşırı sağcı partilerin hükümetten çekilebilecekleri uyarısı sonrası Netanyahu, bu konuda devam etmek zorunda kalacak. Bu da Netanyahu liderliğindeki koalisyon hükümetinin, özellikle de koalisyon partileri arasında gerilim tırmandıkça, kendi kendine çökmesi senaryosunun ihtimal dışı olmadığı anlamına geliyor. Fakat şu an hükümette yer alan partiler kaybedecek çok şeyleri, ancak kazanacak hiçbir şeyleri olmadığı bildiklerinden genel olarak seçimlere gitmekten korkuyorlar. Aşırı sağcı partiler, destekçilerinin disiplini sayesinde seçimlerde daha başarılı olsalar da hükümet değişikliğinden kazanacakları hiçbir şey yok. Çünkü muhtemelen çoğunlukla laik partiler tarafından desteklenecek olan yeni hükümet, Netanyahu'nun vermeye isteksiz olduğu tavizleri onlara vermeyecek. Net bir siyasi stratejinin yokluğunda, Netanyahu'nun muhalefeti pasif bir şekilde hükümetinin çökmesini beklemekle sınırlı kalacaktır ki bu da genellikle gerçekleşmez.

Ben-Gvir ve Smotrich hükümet üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmak için nüfuzlarını kullandıkça Gantz’ın ayrılığı tekne şimdilik daha da sağa doğru yatacak.

Knesset’teki mevcut durum, muhalefetin son kozunun Netanyahu'nun koalisyon hükümetindeki partileri hükümetten ayrılmaya ikna etmek olacağını gösteriyor. Tüm olumsuz sonuçlar gösteren anketlere ve Gantz'ın Savaş Kabinesi’nden ayrılmasına rağmen Netanyahu'nun aşırı sağcı hükümeti hala Knesset'teki 120 sandalyeden 64'ünü elinde tutuyor. İsrail'in Temel Yasalarına göre muhalefetin Netanyahu'yu devirmek için en iyi şansı olan Knesset'i feshetme ve ardından seçimlerin yeniden yapılması amacıyla oylama için 61 sandalyelik bir oy oranına sahip olması gerekiyor. Bu da muhalefetin hedefine ulaşması için iktidar koalisyonundan beş üyenin ayrılması gerektiği anlamına geliyor.

Bibi'nin saflarında artan gerilime rağmen, bu bastırılmış hayal kırıklığını kamusal bir meydan okumaya dönüştürmek zor olacak ve Gantz'ın yeterli baskıyı uygulayabilmesi için tabuları yıkması gerekecek. Buna halka protesto çağrısı yapma ihtimali de dahil. Ancak eski Genelkurmay Başkanı olarak Gantz'ın devam eden savaşın gölgesinde böyle bir hamle yapması ihtimali oldukça zayıf. Gantz’ın ekibi, muhalefete yeni katılan ismin kelimenin tam anlamıyla bir ‘devlet adamı’ olmasını istediklerini vurgularken, aynı zamanda sol görüşlü İşçi Partisi'nin yeni lideri Yair Golan'ı ‘yedek askerlere askerlik hizmetini yerine getirmemeleri çağrısında bulunarak çok ileri gittiği’ gerekçesiyle eleştirdi. Gantz’ın ekibi, değişime giden yolun uzun olabileceği ve dramatik çıkışların sadece bir başlangıç olduğunu çok iyi biliyor.

Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı habere göre Gantz, istifasından birkaç gün sonra İsrail'in güneyinde küçük bir protesto gösterisine katılarak ilk adımını attıysa da henüz herhangi bir protesto çağrısında bulunmadı. Çünkü Gantz’ın ekibi, onu protestoların lideri olarak göstermeyi hedeflemiyor, daha çok Bibi'yi uzun vadede yenebilmek için bir devlet adamı olarak kalması gerektiğini düşünüyor. Ayrıca bunun bir koşudan ziyade bir maraton olabileceğinin de farkında.

Gantz'ın terk ettiği tekne şimdilik daha da sağa yatacak ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir Ben-Gvir ile Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Bibi’nin geriye kalan son müttefiklerinden bazıları olarak yeni nüfuzlarını hükümet üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmak için kullanacaklar. Bu çok endişe verici bir durum, çünkü savaşın kritik bir dönemecinde yönetimde olacaklar. Muhalefet mevcut hükümeti düşürmek için eksik oyları bulabilse bile seçimlerin yapılması üç ay sürecek. Gantz'ın söylediği gibi bu sonbaharda seçimlerin yapılması şansı ise oldukça zayıf. Öyle ki Knesset, bu ayın sonlarında oturumlarını tamamlayacağı, tatile gireceği ve bir sonraki oturum ekim ayı sonunda başlayacağı için bu şans yok denecek kadar az.



Devrim Muhafızları Kaani'nin akıbeti konusunda sessizliğini koruyor

 Kaani, geçtiğimiz pazar günü Tahran'da Hizbullah'ın elçisi Abdullah Safi el-Din ile birlikte Hizbullah'ın temsilciliğinde (Devlet televizyonu)
Kaani, geçtiğimiz pazar günü Tahran'da Hizbullah'ın elçisi Abdullah Safi el-Din ile birlikte Hizbullah'ın temsilciliğinde (Devlet televizyonu)
TT

Devrim Muhafızları Kaani'nin akıbeti konusunda sessizliğini koruyor

 Kaani, geçtiğimiz pazar günü Tahran'da Hizbullah'ın elçisi Abdullah Safi el-Din ile birlikte Hizbullah'ın temsilciliğinde (Devlet televizyonu)
Kaani, geçtiğimiz pazar günü Tahran'da Hizbullah'ın elçisi Abdullah Safi el-Din ile birlikte Hizbullah'ın temsilciliğinde (Devlet televizyonu)

İran, Devrim Muhafızları'nın balistik füze saldırısına İsrail'in vereceği olası bir yanıta hazırlanırken Tahran, Kudüs Gücü komutanı İsmail Kaani'nin yaralandığı yönündeki haberlere sessiz kaldı.

İsrail medyası, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın potansiyel halefi Haşim Safieddin'i hedef alan aynı saldırıda Devrim Muhafızları'nın dış operasyonlar liderinin de yaralanmış olabileceğini bildirdi.

Bu, Devrim Muhafızları liderinin, Nasrallah'ı hedef alan İsrail saldırısında öldürüldüğüne dair bilgilerin yayılmasından sonra, öldürüldüğüne ilişkin haberlerin ikinci kez yayılması oldu.

Ancak resmi Mehr ajansı haberi yalanlamakta gecikmedi ve Kaani’nin geçtiğimiz pazar günü Hizbullah'ın temsilciliğine giderek Hizbullah temsilcisi Abdullah Safieddin'e taziyelerini sunduğunu belirtti.

Tabnak haber sitesi Kaani'nin akıbetini sorgulayarak, “(Kudüs Gücü) komutanının sağlığıyla ilgili söylentiler, şu ana kadar bu haberleri doğrulayan ya da yalanlayan resmi bir açıklama olmaksızın medyada geniş bir şekilde yayıldı” ifadelerini kullandı ve Kaani'nin sağlık durumunun iyi olması halinde olayı açıklığa kavuşturmak için medyada bir video yayınlanmasını tavsiye etti.

İran Devrim Muhafızları Komutanı Muhsin Rızai'ye yakın olan site, Kaani'nin bir süredir kamuoyunun gözünden uzak olmasının durumuyla ilgili spekülasyonların artmasına neden olduğunu belirtti. Bu durum Haşim Safieddin'in öldürüldüğüne dair haberlerle aynı zamana denk geldiğini belirtti. İsrail medyası da aynı yönde haberler yayınladı.

Site ayrıca Kaani'nin Lider Ali Hameney'in huzurunda kılınan “Cuma namazına” katılmamasıyla ilgili “artan şüphelere” de dikkat çekti. “Kaani'nin sağlığıyla ilgili haber ve söylentiler artarken, İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun halkla ilişkileri gibi, İran resmi ve askeri makamları da sağlık durumuyla ilgili herhangi bir resmî açıklama yapmadı ve şu ana kadar kesin bir bilgi yok” denildi.

Cuma namazından sonra Tahran Belediyesi'nin Hemşehri gazetesi, üst düzey askeri komutanların ve güvenlik yetkililerinin etkinlikte bulunmamasının öncelikle potansiyel tehditlerden kaynaklandığını belirterek, gerektiğinde herhangi bir tehdidi hızlı bir şekilde ele alma veya başa çıkma yeteneğini sağlamak için operasyon odalarında bulunduklarını belirtti.

DMO, geçtiğimiz hafta nisan ayında Muhammed Rıza Zahedi'nin öldürülmesinin ardından Lübnan ve Suriye'deki güçlerinin komutanı olan operasyon odası yardımcısı Abbas Nilfuraşan'ın öldüğünü doğruladı.

scdfvegr
Tahran'da Abbas Nilfuraşan'ın posterinin yanından geçen İranlı bir kadın (EPA)

Nilfuraşan'ın oğlu cuma günü devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, Beyrut'ta babasının cesedini arama çalışmalarının halen devam ettiğini ve henüz bulunamadığını söyledi.

İran, salı günü İsrail'e balistik füze yağmuru başlattı. İran saldırısı Nevatim hava üssüne ciddi hasar verdi. İsrail ordusu herhangi bir savaşçısının veya altyapısının zarar gördüğünü yalanladı.

İsrail'in tepkisinin niteliğine ilişkin spekülasyonlar arttı. İsrailli kaynaklar, Batılı kaynakların İran'ın petrol tesisleri ve elektrik santrallerini hedef alabileceğini söylediği bir dönemde, İsrail'in stratejik bir bölgeyi hedef alabileceğini belirtti.

İran, İsrail'in salı günkü saldırıya karşılık vermesi halinde yeni bir saldırı uyarısında bulundu.

İran Petrol Bakanlığı (Shana) haber sitesinin aktardığına göre Petrol Bakanı Muhsin Paknejad dün (Cumartesi), İsrail'in İran'a bir saldırı düzenleyeceği yönündeki haberlerin ortasında, bölgede tırmanan çatışmalardan “endişe duymadığını” söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığına göre Paknejad'ın bu açıklamaları İran'ın enerji başkenti Asaluyeh'e yaptığı bir ziyaret sırasında yaptı.

İran Lideri Ali Hamaney, Tahran'da Cuma namazına katılan büyük kalabalığa, İran'ın ve bölgedeki müttefiklerinin İsrail'le yüzleşmekten geri adım atmayacağını söyledi.

Tahran'da Cuma hutbesi verirken nadiren görülen Hamaney, “Bölgedeki direniş, liderlerinin öldürülmesiyle geriye gitmeyecektir” dedi.

Hutbede Nasrallah'a atıfta bulunarak, İran'ın İsrail'e yönelik füze saldırısının “yasal ve meşru” olduğunu söyledi. İsrail'e ya da ABD'ye doğrudan bir tehditte bulunmadan İran'ın İsrail'e karşı “görevini yerine getirmekte gecikmeyeceğini ya da acele etmeyeceğini” belirtti.

Devrim Muhafızları komutan yardımcısı Ali Fadavi cuma günü  İran'ın yarı resmi haber ajansı SNN’ye verdiği demeçte, İsrail'in saldırması halinde İran'ın İsrail’in enerji ve gaz tesislerini vuracağını söyledi.