Duhok'ta Türk operasyonları devam ederken Bağdat ve Erbil'de sessizlik hakim

Irak siyasi güçlerinden oluşan bir koalisyon, Ankara'yı durdurma çağrısında bulundu

Ankara, PKK'nın Irak'ı saldırı düzenlemek için kullanmasını engellemeyi amaçladığını söylüyor (Reuters)
Ankara, PKK'nın Irak'ı saldırı düzenlemek için kullanmasını engellemeyi amaçladığını söylüyor (Reuters)
TT

Duhok'ta Türk operasyonları devam ederken Bağdat ve Erbil'de sessizlik hakim

Ankara, PKK'nın Irak'ı saldırı düzenlemek için kullanmasını engellemeyi amaçladığını söylüyor (Reuters)
Ankara, PKK'nın Irak'ı saldırı düzenlemek için kullanmasını engellemeyi amaçladığını söylüyor (Reuters)

Türk güçlerinin Irak Kürdistan Bölgesi'ndeki Duhok vilayeti merkezli bombardıman ve saldırılarının arttığına dair sık sık gelen haberlere rağmen hem Bağdat'taki federal hem de Erbil'deki bölgesel yetkililer sessizliğini sürdürüyor. Iraklı siyasi güçler ise Ankara'nın saldırılarını reddettiklerini ifade ederek durdurulması çağrısında bulundular.

Ancak Iraklı bir güvenlik kaynağı Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, bir yandan Ankara, diğer yandan Bağdat ve Erbil arasında "Türk güçlerinin PKK’LILARI Irak toprakları içinde takip etmesine izin verilmesini" içeren bir "zımni anlaşma" olduğuna inanıldığını söyledi.

Türk kuvvetleri dün Duhok'un kuzeyindeki Rashafa vadisinde bulunan PKK mevzilerine hava ve topçu bombardımanı düzenledi.

Ancak Iraklı güvenlik kaynağı "Türk operasyonlarının yeni olmadığını, zira yıllardır devam ettiğini ve genellikle her yıl haziran ve ekim ayları arasında aktif olduğunu, çünkü iklim koşullarının buna izin verdiğini, kışın Türk güçlerinin kötü hava koşulları nedeniyle geri çekildiğini" belirtti.

Rudaw’da yer alan habere göre Türk güçleri, 24 Haziran'da Duhok vilayetindeki "Bamerni ve Kani Masi" ilçeleri arasındaki ana yol üzerinde bulunan "Kani Blavi ve Belizani" yol kavşağında bir kontrol noktası kurdu.

Şarku’l Avsat’ın Rudaw’dan aktardığına göre "Türk askerleri ağır silahlarıyla bölgede bulunuyor" ve Türkiye son iki yılda Bativa ve Amadiya bölgelerinde iki operasyon gerçekleştirdi. Türkiye, şu ana kadar "Kürdistan Bölgesi'nin 35 kilometre içinde 150 askeri nokta" kurdu.

Kürt medyasında dün yer alan haberlerde, Türk güçlerinin, Ankara'nın Irak sınırına komşu bölgelerde aktif olduğuna inandığı PKK’yı takip etmek üzere, sınır bölgelerinde kontrollerini genişletmek için Duhok vilayetinin kuzeyinde yeni askeri karakollar kurduğu bildirildi.

Kaynaklara göre "Türk güçleri Duhok'un kuzeyindeki Amadiya ilçesinin Nahli bölgesinde yeni askeri operasyonlar gerçekleştirdi ve burada Metin Dağı'nın yamaçlarında, Sergele Vadisi ile Vadi Raşafa arasında birkaç askeri nokta kurdu. Bu noktalar, yol açmak ve askeri üsler kurmak için gerekli mekanizmalara ek olarak silah ve askeri araçlarla donatıldı."

300 tank

Kürt kaynakları, ABD merkezli Hristiyan Barış Timi "Peacemaker Teams" (CPT) örgütünün, geçtiğimiz haziran ayı sonunda Türk ordusunun 300 tank ve zırhlı araçla Irak Kürdistan Bölgesi'ne girişini izlediğini ve Badinan bölgesi sınırları içinde bir güvenlik kontrol noktası kurduğunu bildirdi.

Örgütün raporuna göre Türkiye, Şiladze bölgesinden başlayarak Bativa ilçesine kadar uzanan ve Derluk, Bamerni ve Bekova ilçelerinden geçen bir güvenlik hattı çizerek, bu hattın gerisindeki tüm köy, kasaba, ilçe, banliyö, vadi, topraklarını Türk ordusunun askeri kontrolü altına almayı amaçlıyor.

Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) liderinin medya danışmanı Kifah Mahmud, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, federal hükümet ve bölgesel yetkililerin Türkiye'nin müdahalesine ilişkin açıklama yapmamasını değerlendirerek, "Türkiye'nin gerçekleştirdiği hareketler yeni değil ve uzun yıllardır devam ediyor, maalesef Kürdistan topraklarındaki (PKK) güçlerinin varlığı nedeniyle Duhok ve Erbil'in kuzeyinde konuşlanmış onlarca Türk üssü var" dedi.

Mahmud, "Türkiye ve PKK çatışmalarını Türkiye topraklarının dışına, Irak Kürdistan'ına, Suriye'ye ve muhtemelen Başika bölgesindeki askeri üs de dahil olmak üzere, Ninova eyaletinin diğer bölgelerine taşımak istiyorlar" dedi.

Kifah'a göre PKK, hükümetteki etkili partiler ve Haşdi Şabi arasında stratejik bir iş birliği var. Bu da federal hükümetin sessizliğini açıklıyor; hatta Türkiye Cumhurbaşkanı'nın Bağdat'a yaptığı son ziyaret bile Haşdi Şabi ile PKK arasında Sincar ve diğer bölgelerdeki ilişkinin doğası nedeniyle bir sonuç vermedi.

Mahmut, "Şu anda Duhok'ta ve Erbil'in yaklaşık 40 kilometre kuzeyinde yaşananlar, Türkiye'nin PKK ile çatışması nedeniyle yaptığı müdahalenin sonucudur. Bu müdahale, Ankara ile Bağdat arasında yapılan ve her iki tarafın da sınırın her iki tarafında yaklaşık beş kilometre derinliğe kadar müdahale etmesine izin veren eski bir anlaşma ile desteklenmektedir" şeklinde konuştu.

xsdvfbgrthy
Irak'ın Duhok kenti yakınlarındaki "Mam Rashan" kampları (AP)

Kifah'a göre "KBY, Türkiye'nin müdahalelerine karşı bir şey yapamaz çünkü Türk kuvvetleriyle kıyaslanabilecek askeri güçlere sahip değil. Peşmerge güçlerinin Türk ya da diğer güçlerle çatışmaya girme yetkisi yok ve bu, Irak-Türkiye-Suriye üçgeni ile Irak-İran-Türkiye üçgeni arasında konuşlanmış üç askeri tümene sahip olan federal hükümetin egemen görevidir, ancak bu güçler de uygun silahlarla donatılmamıştır."

Irak First Lady'si Shanaz İbrahim Ahmed, daha önce Duhok'taki gelişmelerden duyduğu endişeyi dile getirerek "Irak'ın egemenliği risk altında ve kimse konuşmuyor... Uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak, komşu bir ülkenin silahlı kuvvetleri (...) Duhok'taki topraklarımızda kontrol noktaları kuruyor ve devriye geziyor" dedi.

Siyasi ret

Aralarında Irak Komünist Partisi'nin de bulunduğu birçok sivil hareket ve partiyi bünyesinde barındıran "Sivil Değerler" ittifakı pazar günü yaptığı açıklamada, vatandaşları Türkiye'nin Duhok iline bağlı Amadiya ilçesine yönelik bombardımanından korumak için uygun ve güçlü pozisyonlar alınması çağrısında bulundu.

"Sivil Değerler" ittifakı açıklamasında: "Türk güçlerinin uzunca bir süredir Irak'ın egemenliğini ihlal etmesi, Duhok vilayetine, özellikle de Amadiye bölgesine yönelik askeri saldırılarını ve neredeyse aralıksız bombardımanlarını sürdürmesi, sabit ve mobil kamplar ile kontrol noktaları kurmaya devam etmesi ve çok sayıda vatandaşı köylerinden etmesi, Türk hükümetinin PKK'yı takip ettiği iddiasını çürütmektedir" ifadeleri yer aldı.

Açıklamada, "Türk güçlerinin saldırganlığını ve egemenliği sürekli ihlal etmesini" tamamen reddettiğini vurgulayan koalisyon, "Şu ana kadar ister Türk güçleri ister Irak topraklarını ülkemizin istikrar ve güvenliğine zarar veren faaliyetler için kullanan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) tarafından olsun, bu ihlalleri durdurmak için hiçbir caydırıcı adım atılmamıştır" ifadeleri kullanıldı.



Batı Şeria'da öldürülen Türk asıllı ABD vatandaşı aktivistin ailesi İsrail'i suçluyor ve bağımsız soruşturma talep ediyor

Aktivist Ayşe Nur Ezgi Eygi'nin Uluslararası Dayanışma Hareketi  tarafından sağlanan fotoğrafı (AP)
Aktivist Ayşe Nur Ezgi Eygi'nin Uluslararası Dayanışma Hareketi tarafından sağlanan fotoğrafı (AP)
TT

Batı Şeria'da öldürülen Türk asıllı ABD vatandaşı aktivistin ailesi İsrail'i suçluyor ve bağımsız soruşturma talep ediyor

Aktivist Ayşe Nur Ezgi Eygi'nin Uluslararası Dayanışma Hareketi  tarafından sağlanan fotoğrafı (AP)
Aktivist Ayşe Nur Ezgi Eygi'nin Uluslararası Dayanışma Hareketi tarafından sağlanan fotoğrafı (AP)

İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail yerleşimlerine karşı düzenlenen bir protesto gösterisi sırasında vurularak öldürülen Türk asıllı ABD vatandaşı aktivistin ailesi, İsrail ordusunu bir sivili ‘vahşice’ öldürmekle suçlayarak, kızlarının ölümüyle ilgili bağımsız bir soruşturma başlatılmasını talep etti. 26 yaşındaki Ayşenur Ezgi Eygi, dün (Cuma) işgal altındaki Batı Şeria'nın Beyta beldesinde düzenlenen gösteride ‘başından bir kurşunla’ vuruldu. İşgal karşıtı Uluslararası Dayanışma Hareketi'nde gönüllü barış aktivisti olan kurbanın ailesi yaptığı açıklamada şunları söyledi: “O, İsrail ordusu tarafından hukuka aykırı bir şekilde hayatımızdan koparıldı. ABD vatandaşı olan Ayşenur, İsrail askeri tarafından öldürüldüğünde barışçıl bir şekilde adaleti savunuyordu.”

Kurbanın ailesi bağımsız bir soruşturma talep etti. Aile tarafından yapılan açıklamada, “Ayşenur'un ölüm koşulları göz önüne alındığında, bir İsrail soruşturması uygunsuz olacaktır. Başkan Joe Biden, Başkan Yardımcısı Kamala Harris ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ı bir Amerikan vatandaşının hukuksuz bir şekilde öldürülmesine ilişkin bağımsız bir soruşturma talimatı vermeye ve sorumluların tam olarak hesap vermesini sağlamaya çağırıyoruz” denildi.

Beyaz Saray bugün (Cumartesi) erken saatlerde, Filistinli yetkililere göre ABD vatandaşı aktivistin öldürülmesinden ‘derin rahatsızlık’ duyduğunu belirterek, İsrail'e uluslararası toplumda büyük tepkilere neden olan cinayeti soruşturması çağrısında bulundu.

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre, Washington'un ‘daha fazla bilgi için İsrail hükümetine ulaştığını ve olayla ilgili bir soruşturma talep ettiğini’ belirterek, trajik ölüm karşısında derin bir şok yaşadıklarını ifade etti.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, “Bu trajik kayıptan dolayı büyük üzüntü duyuyoruz. Yapılması gereken en önemli şey, gerçek bilgileri toplamaktır” diyerek, eylemlerin ve sonuçların ‘gerçeklere dayanacağını’ kaydetti.

Filistin yanlısı Uluslararası Dayanışma Hareketi'nin üyesi olan Eygi'nin dün İsrail yerleşimlerine karşı düzenlenen haftalık gösterinin bir parçası olarak Beyta beldesinde bulunduğu belirtildi. Filistin topraklarında yabancı gönüllüleri organize eden Uluslararası Dayanışma Hareketi, İsrail güçlerinin dün sabah haftalık protesto sırasında uluslararası insan hakları aktivistini ‘kasten vurarak öldürdüğünü’ bildirdi. Şarku’l Avsat’ın The Guardian'dan aktardığı habere göre hareket gönüllünün ismini vermedi.

 Filistinli sağlık görevlileri, Batı Şeria'da yerleşim karşıtı protesto gösterisinde İsrail askerleri tarafından vurularak öldürülen 26 yaşındaki Ayşenur Ezgi Eygi'nin cesedini taşıyor. (AP)Filistinli sağlık görevlileri, Batı Şeria'da yerleşim karşıtı protesto gösterisinde İsrail askerleri tarafından vurularak öldürülen 26 yaşındaki Ayşenur Ezgi Eygi'nin cesedini taşıyor. (AP)

Uluslararası Dayanışma Hareketi’nden yapılan açıklamada şöyle denildi: “Çoğunlukla erkek ve çocukların namaz kıldığı gösteri, bir tepede konuşlanmış İsrail ordusu tarafından şiddetle karşılandı. Gönüllü, Nablus'taki yerel bir hastaneye kaldırıldıktan kısa bir süre sonra hayatını kaybetti.”

Türkiye ve Katar, Türk asıllı ABD vatandaşı aktivistin Batı Şeria'da Nablus'un güneyindeki Beyta beldesinde ‘yerleşimlere karşı barışçıl bir gösteriye’ katıldığı sırada öldürülmesini kınadı. Filistin resmi haber ajansı WAFA, bir ABD vatandaşının Batı Şeria'nın kuzeyinde yerleşim karşıtı yürüyüşe katıldığı sırada İsrail güçleri tarafından vurularak öldürüldüğünü bildirdi. Türkiye, aktivistin ‘İsrail işgal askerleri’ tarafından öldürüldüğünü söylerken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu ‘vahşi’ eylemi kınadı.

WAFA’nın tıbbi kaynaklara dayandırdığı haberinde, Eygi’nin kritik kafa travmasıyla hastaneye kaldırıldıktan sonra hayatını kaybettiği belirtildi.

Nablus Valisi Gassan Daglas, işgal altındaki Batı Şeria'nın Nablus kentinde bulunan bir hastane morgunda, Türk asıllı ABD vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi ve 13 yaşındaki Filistinli Bana Bekr’in cesetleri önünde konuşuyor. (AFP)Nablus Valisi Gassan Daglas, işgal altındaki Batı Şeria'nın Nablus kentinde bulunan bir hastane morgunda, Türk asıllı ABD vatandaşı Ayşenur Ezgi Eygi ve 13 yaşındaki Filistinli Bana Bekr’in cesetleri önünde konuşuyor. (AFP)

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre İsrail ordusu, güçlerinin ‘askerlere taş atan ve onlara tehdit oluşturan şiddet kışkırtıcısına ateş ederek karşılık verdiğini’ belirtti.

Son yıllarda Filistin yanlısı göstericiler, Beyta beldesine bakan ve aşırı sağcı İsrailli bakanlar tarafından desteklenen Eviatar yerleşimine karşı haftalık protestolar düzenliyor. Birleşmiş Milletler (BM), Eygi'nin dünkü gösteri sırasında başından vurulduğunu ve Rafidiya Hastanesi de aldığı yaralar nedeniyle öldüğünü doğruladı.

İsrail 1967'den bu yana Batı Şeria'yı işgal altında tutuyor ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın patlak vermesinden bu yana bölgedeki operasyonlarını yoğunlaştırdı. Filistin Sağlık Bakanlığı'na göre İsrail güçleri ya da yerleşimciler 7 Ekim'den bu yana, Batı Şeria'da en az 660 Filistinliyi öldürdü. İsrailli yetkililere göre aynı dönemde bölgedeki Filistinlilerin saldırılarında aralarında güvenlik personelinin de bulunduğu en az 23 İsrailli öldürüldü.