Batı'nın yaptırımları Rusya ve Hindistan'ı nasıl yakınlaştırdı?

Analizde, Modi ve Putin arasındaki işbirliğinin yıllar boyunca sürebileceği öngörüsü paylaşıldı (Reuters)
Analizde, Modi ve Putin arasındaki işbirliğinin yıllar boyunca sürebileceği öngörüsü paylaşıldı (Reuters)
TT

Batı'nın yaptırımları Rusya ve Hindistan'ı nasıl yakınlaştırdı?

Analizde, Modi ve Putin arasındaki işbirliğinin yıllar boyunca sürebileceği öngörüsü paylaşıldı (Reuters)
Analizde, Modi ve Putin arasındaki işbirliğinin yıllar boyunca sürebileceği öngörüsü paylaşıldı (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ikili ilişkilere katkısından ötürü Hindistan Başbakanı Narendra Modi'ye, Rusya'nın en önemli devlet nişanı olan Aziz Andreas Nişanı'nı takdim etti. 

Peki Batı'nın Rus petrolüne uyguladığı yaptırımlar, Kremlin ve Yeni Delihi'nin yakınlaşmasını nasıl sağladı?

Amerikan medya kuruluşu CNN'in analizinde, Modi'nin pazartesi düzenlediği Moskova ziyaretinin "Batı'nın yaptırımlarla Putin'i izole etme girişimlerinin sınırlı etkiye sahip olduğunu gösterdiği" belirtildi. 

Haberde, Şubat 2022'de başlayan Ukrayna savaşının ardından, ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin Rusya'ya doğalgaz ve petrol alanında yaptırım uygulamasının "Modi-Putin ilişkisini güçlendirdiği" ifade edildi.

CNN, iki ülke arasındaki ilişkilerin nükleer enerji ve yenilenebilir enerji alanlarını kapsayacak şekilde genişlediğine de dikkat çekti. 

Haberde, Putin'in elektrikli otomobille Modi'yi Novo-Ogaryovo başkanlık rezidansının bahçesinde gezdirdiği görüntülere işaret edilerek, "Modi ve Putin arasındaki ilişki hem yeşil enerji hem de nükleer alanını kapsıyor" dendi.

Kremlin ve Yeni Delhi arasındaki işbirliği anlaşması kapsamında Rusya devletine ait nükleer enerji şirketi Rosatom, Hindistan'da 6 nükleer güç ünitesi daha inşa edecek. 

Washington merkezli Atlantik Konseyi'nden Elisabeth Braw, şu değerlendirmeyi paylaştı: 

Ticari açıdan Rusya pek çok şeyi üretmekte iyi değil ancak doğal kaynakları var ve Sovyet dönemine dayanan güçlü bir nükleer geleneğe sahip. Bu mevcut durumda yararlanabilecekleri bir şey. Kremlin'in de bunun iyi bir fikir olduğuna karar verdiği açık. Bazı ülkeler kendi nükleer enerji üretimlerini genişletmeye hevesli. Petrol ihracatında olduğu gibi Hindistan da bu ülkelerden biri.

Analizde, ABD ve Avrupa Birliği yaptırımlarla Rusya'yı zayıflatmaya çalışsa bile "nükleer alanındaki bu hakimiyetin, Putin'in dünya sahnesindeki konumunu korumasını sağladığı" belirtildi. 

Diğer yandan Hindistan'ın dış politika geleneğinin "herhangi bir taraf tutumama" anlayışı üzerine kurulu olduğu savunularak "Bu sayede Modi, Rusya'yla ticaret yaparken Batı'nın dostu olarak kalıyor" dendi.

Haberde, Rosatom'un Hindistan'dan kuracağı nükleer güç ünitelerinde uranyuma ihtiyaç duyulacağı ve Rusya'nın elinde bu maddeden bol miktarda bulunduğu ifade edildi. 

CNN, ABD Başkanı Joe Biden'ın uzun süre direndikten sonra mayısta attığı adımla Rusya'dan zenginleştirilmiş uranyum ithalatını yasakladığı da hatırlatıldı. 

Washington merkezli enerji araştırma şirketi Third Way'den Alan Ahn, ABD'nin nükleer alanında Rusya'yla yarışabilmek için "piyasada rekabet gücüne sahip ürünler üretmesi gerektiğini" belirtti.

Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian'daki analizde, Yeni Delhi-Kremlin yakınlaşmasında Hindistan ve Çin ilişkilerinin etkisine dikkat çekildi.

Haberde, "Rusya'yla köprü inşa etmek isteyen Hindistan'ın Pekin ve Moskova arasına girerek bu iki ülkenin çok daha yakın ilişki kurmasını engellemeyi hedeflediği" değerlendirmesi yapıldı. 

Ayrıca Çin ve Hindistan arasında Himalayalar'daki sınır anlaşmazlığı nedeniyle "çıkabilecek olası bir savaşta Yeni Delhi'nin Kremlin'in iyi niyetli tarafsızlığına ihtiyaç duyacağı" yorumu paylaşıldı.

Independent Türkçe, CNN, Times of India, Guardian



Trump'ın hakaretlerinin ardından Minneapolis'te göçmenlere yönelik operasyonda Somalililer gözaltına aldı

New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)
New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)
TT

Trump'ın hakaretlerinin ardından Minneapolis'te göçmenlere yönelik operasyonda Somalililer gözaltına aldı

New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)
New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)

Federal yetkililer dün, Başkan Donald Trump'ın Afrika Boynuzu ülkesinden gelen göçmenlere hakaretlerde bulunup, onların Amerika Birleşik Devletleri'nden çıkarılmasını istediğini söylemesinden iki gün sonra Minneapolis'te göçmenlere yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınanlar arasında Somali kökenli kişilerin de bulunduğunu açıkladı.

ABD İç Güvenlik Bakanlığı, operasyonla ilgili ilk açıklamasında, Minneapolis'teki gözaltıların pazartesi günü başladığını belirtti. Yetkililer gözaltına alınanların toplam sayısını açıklamadı, ancak 12'si hakkında bilgi verdi: Beşi Somali'den, geri kalanı Meksika ve El Salvador'dan. İç Güvenlik Bakan Yardımcısı Tricia McLaughlin yaptığı açıklamada, gözaltına alınanların hepsini dolandırıcılıktan araç hırsızlığına, cinsel suçlardan alkollü araç kullanmaya kadar çeşitli suçlardan hüküm giymiş tehlikeli suçlular olarak nitelendirdi.

Demokrat Partili Minneapolis Belediye Başkanı Jacob Frey, Trump'ın şehrin Somali sakinlerine yönelik saldırılarını eleştirdi ve dün Amerikalılara, Kuzey Amerika'nın en büyüğü olan Minnesota'nın Somali göçmen topluluğunu "sevme ve saygı duyma" çağrısında bulundu.

Trump'ın müttefikleri, Somalililere yönelik ırkçı söylemlerini ve onları savunan Minnesota'lı politikacılara yönelik saldırılarını övdüler. Salı günü televizyonda yayınlanan bir kabine toplantısında Trump, Minnesotalıları ilgilendiren hükümet yolsuzlukları hakkındaki haberlere, göçmenleri "çöp" olarak nitelendirerek ve onları "geldikleri yere geri göndermek" istediğini söyleyerek yorum yaptı.


ABD, Kanada'ya 2,68 milyar dolar değerinde bomba satışını onayladı

Amerikan yapımı GBU-39 bombaları (Arşiv)
Amerikan yapımı GBU-39 bombaları (Arşiv)
TT

ABD, Kanada'ya 2,68 milyar dolar değerinde bomba satışını onayladı

Amerikan yapımı GBU-39 bombaları (Arşiv)
Amerikan yapımı GBU-39 bombaları (Arşiv)

ABD, Başbakan Mark Carney'nin Washington ile ilişkilerdeki belirsizlik ortamında savunma harcamalarını önemli ölçüde artırmasının ardından, dün Kanada'ya 2,68 milyar dolar değerinde bomba satışını onayladığını duyurdu.

Dışişleri Bakanlığı, anlaşmanın, her biri 226 kg (500 pound) ağırlığında ve birlik formasyonlarını vurabilen 3 bin 414 adede kadar BLU-111 bombası ve sabit hedeflere karşı hassas vuruşlar için tasarlanmış 3 bin 108 adede kadar GBU-39 bombası içerdiğini belirtti. Ayrıca anlaşma, güdümsüz bombaları güdümlü mühimmata dönüştürmek için 5 binden fazla Ortak Doğrudan Saldırı Mühimmatı (JDAM) da içeriyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Kongre'ye gönderdiği bildirimde, anlaşmanın "Kanada'nın bölgedeki saldırganlığı caydırmak için güvenilir savunma kabiliyetini artıracağını, ABD kuvvetleriyle birlikte çalışabilirliği sağlayacağını ve Kanada'nın ortak kıta savunmasına katkıda bulunma yeteneğini güçlendireceğini" belirtti.

Kanada Başbakanı Mark Carney, ağustos ayında ülkesinin NATO'nun bu yıl savunmaya GSYİH'nın %2'sini harcama hedefini, planlanandan yıllar önce karşılayacağını doğruladı. Carney, Kanada'nın komşusu ve NATO içinde uzun süredir güvenliğin garantörü olan Amerika Birleşik Devletleri'nin rolüne ilişkin artan belirsizliğin yanı sıra, Rusya'nın Arktik'teki olası saldırganlığına da değindi.

Trump, özellikle Carney'nin Justin Trudeau'nun yerine başbakanlık görevini üstlenmesinden önce, Kanada'nın 51. ABD eyaleti olması gerektiğini söyleyerek, Kanada'yı sık sık küçümsemişti.


Amerika, seyahat yasağı listesindeki ülke sayısını 30'un üzerine çıkarmayı planlıyor

Donald Trump (EPA)
Donald Trump (EPA)
TT

Amerika, seyahat yasağı listesindeki ülke sayısını 30'un üzerine çıkarmayı planlıyor

Donald Trump (EPA)
Donald Trump (EPA)

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem dün yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump yönetiminin seyahat yasağının kapsadığı ülke sayısını 30'un üzerine çıkarmayı planladığını söyledi.

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, Portland'daki Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) merkezinin yakınındaki protestoları gözlemliyor (AFP) ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, Portland'daki Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) merkezinin yakınındaki protestoları gözlemliyor (AFP)

Fox News'e verdiği bir röportajda Noem'e, Trump yönetiminin seyahat yasağı listesindeki ülke sayısını 32'ye çıkarıp çıkarmayacağı soruldu.

Noem, "Sayı konusunda net bir şey söylemeyeceğim, ancak 30'dan fazla ülke var ve başkan ülkeleri değerlendirmeye devam ediyor" diye yanıt verdi.

Trump, haziran ayında 12 ülkenin vatandaşlarının Amerika Birleşik Devletleri'ne girişini yasaklayan ve 7 ülkenin vatandaşlarının girişini kısıtlayan bir bildiriyi imzalayarak, bunun "yabancı teröristlere" ve diğer güvenlik tehditlerine karşı koruma sağlamak için gerekli olduğunu belirtti. Yasak, turistler, öğrenciler ve iş seyahatinde olanlar da dahil olmak üzere hem göçmenler hem de göçmen olmayanlar için geçerli.

Hangi ülkelerin ekleneceğini belirtmeyen Noem, "Eğer orada istikrarlı bir hükümet yoksa ve kendilerini geçindirebilecek, bu kişileri bize teşhis edebilecek ve kimliklerini doğrulamamıza yardımcı olabilecek bir ülkeleri yoksa, neden o ülkeden insanların Amerika Birleşik Devletleri'ne gelmesine izin verelim?" ifadelerini kullandı.

ABD'nin başkanı Donald Trump (Arşiv-Reuters)ABD'nin başkanı Donald Trump (Arşiv-Reuters)

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre, Dışişleri Bakanlığı'na ait bir iç yazışma, Trump yönetiminin 36 ülkenin vatandaşlarının Amerika Birleşik Devletleri'ne girişini yasaklamayı düşündüğünü ortaya koydu.

Listenin genişletilmesi, yönetimin geçen hafta Washington, D.C.'de iki Ulusal Muhafızın vurulmasından bu yana aldığı göçmenlik önlemlerinin daha da artırılması anlamına gelecek.

Soruşturmacılar saldırının, 2021 yılında Trump yönetimi yetkililerinin yeterli güvenlik incelemesinden yoksun olduğunu söylediği bir yeniden yerleştirme programı aracılığıyla Amerika Birleşik Devletleri'ne giren bir Afgan vatandaşı tarafından gerçekleştirildiğini belirtiyor.

Saldırıdan birkaç gün sonra Trump, herhangi bir ülke ismi vermeden veya hangilerini kastettiğini belirtmeden, tüm "Üçüncü Dünya" ülkelerinden göçü "kalıcı olarak durduracağına" yemin etti.