Amerikan firmaları Gazze'ye göz dikti: "Çok tehlikeli planlar"

"Onlar işin insani boyutu için değil, kâr için oradalar"

ABD'nin Gazze Şeridi'ndaki yüzer limanı, kötü hava koşullarına karşı dayanıksız kalmıştı (Reuters)
ABD'nin Gazze Şeridi'ndaki yüzer limanı, kötü hava koşullarına karşı dayanıksız kalmıştı (Reuters)
TT

Amerikan firmaları Gazze'ye göz dikti: "Çok tehlikeli planlar"

ABD'nin Gazze Şeridi'ndaki yüzer limanı, kötü hava koşullarına karşı dayanıksız kalmıştı (Reuters)
ABD'nin Gazze Şeridi'ndaki yüzer limanı, kötü hava koşullarına karşı dayanıksız kalmıştı (Reuters)

ABD'nin Gazze'deki yüzer liman planı başarısız olsa da Amerikan firması Fogbow, kendi projesinde devam etmeyi planlıyor. 

Pentagon'dan perşembe günü yapılan açıklamada, iki kez olumsuz hava koşulları nedeniyle devre dışı kalan yüzer limanın tekrar kurulmayacağı duyurulmuştu. 

ABD Başkanı Joe Biden da aynı günkü açıklamasında, mayıs ortasında faaliyete geçen 230 milyon dolarlık liman projesinin "hayal kırıklığı yarattığını" itiraf etmişti.

Amerikan firması Fogbow ise Gazze Şeridi'ne yardım ulaştırılması için inşa edeceği geçici liman projesinde kararlı. 

Şirket yöneticilerinden Mick Mulroy, Fransa'nın kamu yayıncısı France 24'e açıklamasında, Mavi Kumsal (Blue Beach) adlı proje için ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID), Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı ve Amerikan ordusuyla ortak çalıştıklarını söyledi.

Firma, satın aldığı yardımları Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ndeki (GKRY) Larnaka limanından Gazze'ye taşımayı planlıyor. GKRY'nin Amalthea projesi kapsamında taşınacak yardımların, Fogbow'un inşa edeceği yüzer limana, buradan da Gazze Şeridi kıyısındaki depolara sevk edilmesi öngörülüyor.

Ancak hak örgütleri ve sivil toplum kuruluşları bunun gerçekçi bir plan olmadığını savunuyor. Kimliği paylaşılmayan bir BM yetkilisi şunları söyledi:

Buna gülüp geçtik çünkü hiç mantıklı gelmiyordu. Siyasi gerçeklikten çok uzaktı. Dürüst olmak gerekirse, kulağa çılgınca bir plan gibi geliyordu. Başından beri şüpheli bir şeyler vardı.

BM çalışanları, Fogbow'un kendileriyle iletişime geçtiğinde "varlıklı kişilerden" ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden mali destek aldıklarını, ayrıca İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) de plana sıcak baktığını öne sürdüğünü aktardı.

ABD'nin başarısız olan yüzer liman projesinde de rol alan Fogbow'un Gazze'deki planının başında, daha önce Ortadoğu'daki bazı Amerikan güçlerine komutanlık eden Sam Mandy ve eski CIA görevlisi Mulroy var. 

Mulroy, Donald Trump yönetiminde Ortadoğu'dan Sorumlu Savunma Bakanı Yardımcısı olarak da görev yapmıştı. 

Fogbow şirketinin üç yöneticisi var. Steven Fox, ABD Dışişleri Bakanlığı'nda İsrail ve Filistin ilişkileri de dahil farklı alanlarda görevler yaptıktan sonra kendi piyasa istihbaratı firması Veracity Worldwide'ı kurdu. 

Bir süre Veracity'de Fox'la birlikte çalışan Robb Fipp, daha sonra girişim sermayesi alanına girdi. 

Fogbow'un üçüncü ortak kurucusu Brook Jerue ise Veracity'nin genel müdürlüğünü yapan eski bir ABD Donanması pilotu.

Haberde paylaşılan bilgilere göre firmanın Gazze'deki yüzer liman projesinin finansmanı İsviçre ve ABD merkezli Denizcilik İnsani Yardım Vakfı (MHAF) tarafından karşılanacak. Eski ABD diplomatı Cameron Hume'un başında olduğu vakfın şimdiye dek "50 milyon dolardan fazla fon topladığı" savunuldu.

Veracity firmasına danışmanlık yapan kişiler arasında, Birleşik Krallık'ın (BK) dış istihbarat teşkilatı MI6'in eski direktörü Richard Dearlove da yer alıyor. Dearlove, ABD ve BK öncülüğündeki koalisyonun Irak'ı işgal ettiği dönem de dahil 1999-2004'te MI6'in başındaydı.

Diğer yandan şirketin istihbarat ve ordu bağlantıları nedeniyle Gazze'deki faaliyetlerinin yüzer liman inşasıyla sınırlı kalmayacağından endişeleniliyor. 

BM'nin Filistin'e yardımları koordine eden eski yetkililerinden Jamie McGoldrick, bu yıl Fogbow'dan yetkililerle üç kez görüştüğünü, firmanın finansman kaynakları ve Gazze'deki hedefleri hakkında "şeffaf davranmadığını" söyledi.  

McGoldrick, yüzer limanın yardım taşımanın ötesinde savaş sonrası Gazze'nin inşasında kullanılmasının hedeflendiğini, Amerikan firmalarının bunu bölge piyasasına girme amacıyla kullanabileceğini söyledi. 

Yemen dahil birçok ülkede çalıştığını belirten McGoldrick, özel firmaların faaliyetlerine ilişkin şu ifadeleri kullandı: 

Onlar işin insani boyutu için değil, kâr için oradalar. Bu konuda her zaman şüpheci olmalısınız.

Gazze'nin yeniden inşasının Irak işgali sonrası döneme dönüşebileceğine işaret eden McGoldrick şöyle devam etti: 

Bence bu çok tehlikeli çünkü Gazze'de barışın sağlanmasını istiyorsanız orada yerleşik bir ortam yaratmak zorundasınız. Gazze, Gazzelilere ait olmalı.

Independent Türkçe, France 24, Times of Israel



Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
TT

Amerikalı, psikiyatri hastanesinden taburcu edildikten sonra Rusya'dan ayrıldı

Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)
Moskova'daki bir Rus mahkeme binasının önünde iki polis memuru (Arşiv- Reuters)

Amerikan vatandaşı Joseph Tater, yaklaşık bir yıl boyunca hapishanede ve psikiyatri hastanesinde tutulduktan sonra Rusya'dan ayrıldı.

46 yaşındaki Tater, ağustos ayında Moskova'da otel çalışanlarına kötü muamele ve ardından bir polis memuruna saldırı suçlamasıyla tutuklandı.

Nisan ayında mahkeme, Tater'in yargılanmaya uygun olmadığına karar verdi ve onu “tıbbi nitelikteki zorlayıcı tedbirler” yani zorunlu psikiyatrik tedaviye sevk etti.

Rus yetkililer, Tater'i kararın açıklanmasından önce bir gözaltı merkezinden psikiyatri koğuşuna nakletmişti. TASS'ın o zamanki haberine göre, bir sağlık heyeti Tater'in “gerginlik, dürtüsellik, hayali düşünceler ve davranışlar” sergilediğini belirtmişti.

Rus resmi haber ajansları, Tater'in eylül ayında yapılan duruşmada ABD vatandaşlığından vazgeçmek istediğini ve CIA'nın kendisini takip ettiğini söylediğini bildirmişti.

Şarku’l Avsat’ın Sputnik’ten aktardığına göre kolluk kuvvetleri, “yargı kararıyla psikiyatri hastanesinde tutulan ABD vatandaşı Tater'in Moskova'daki klinikten çıkmasına izin verildiğini ve Rusya topraklarını terk ettiğini” bildirdi.

Rusya, son yıllarda casusluk, Rus ordusunu eleştirmek, hırsızlık ve ailevi anlaşmazlıklar gibi çeşitli suçlamalarla çok sayıda ABD vatandaşını tutukladı. Bu durum, Washington'un Moskova'yı “rehine alma” ve bunları takas işlemlerinde kullanma niyetinde olduğu yönündeki suçlamalarına yol açtı.

ABD ve Rusya çifte vatandaşı olan Ksenia Karelina, nisan ayında, Ukrayna'yı destekleyen bir hayır kurumuna yaklaşık 50 dolar bağışladığı için 12 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra serbest bırakıldı.

Buna karşılık Washington, Rus-Alman vatandaşı Arthur Petrov'u serbest bıraktı. Petrov, ABD yapımı elektronik cihazları Rus ordusuyla iş yapan şirketlere yasadışı olarak ihraç etmekle suçlanıyordu.