İsrail'de iki yeni anlaşmazlık: Philadelphia Koridoru’ndan çekilme ve Gazzelilerin kuzeye dönüşü

Deyf’e yönelik suikast girişiminin neden olduğu zarara rağmen görüşmelerin devam etmesi bekleniyor

Deyf’i ailesi ve birkaç Hamas üyesi dışında kimse tanımıyor (Sosyal medya siteleri)
Deyf’i ailesi ve birkaç Hamas üyesi dışında kimse tanımıyor (Sosyal medya siteleri)
TT

İsrail'de iki yeni anlaşmazlık: Philadelphia Koridoru’ndan çekilme ve Gazzelilerin kuzeye dönüşü

Deyf’i ailesi ve birkaç Hamas üyesi dışında kimse tanımıyor (Sosyal medya siteleri)
Deyf’i ailesi ve birkaç Hamas üyesi dışında kimse tanımıyor (Sosyal medya siteleri)

Dini Siyonizm Partisi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu üzerindeki baskıyı arttırarak, Gazze Şeridi'ndeki Philadelphia ve Netzarim koridorlarından çekilmeyi kabul etmesi halinde hükümeti feshetme tehdidinde bulundu.

İsrail İskân Bakanı Orit Struck dün, Gazze Şeridi sınırındaki Kerem Şalom Sınır Kapısı’nda yaptığı açıklamada “Eğer ordu (Gazze Şeridi'ni ikiye bölen) Netzarim Koridoru ve (Mısır ile Gazze arasındaki sınır şeridi) Philadelphia (Salahaddin) Koridoru'ndan çekilirse, hükümeti lağvedeceğimizi açıkça söyledik. Başbakan (Netanyahu) bunu çok iyi biliyor” ifadelerini kullandı.

Bu arada Netanyahu ile Gazze Şeridi’nde ateşkes için yapılan müzakerelere katılan İsrail’in müzakere heyeti arasında ordunun Philadelphia Koridoru’nda kalması ve Gazze Şeridi'nin güneyine yerlerinden edilen kişilerin Gazze Şeridi'nin kuzeyine geri dönmesi konularında anlaşmazlık olduğu haberleri İsrail basınında yer aldı.

dsfvrbth
İskan Bakanı Orit Struck ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich (İsrail parlamentosu) Knesset'te konuşurken (Arşiv – Getty Images)

Netanyahu, İsrail televizyonu Kanal 14’e yaptığı açıklamada, Philadelphia Koridoru’nda kalmayı planladığını bir kez daha yineleyerek Savunma Bakanı Yoav Gallant ve müzakere heyeti ile ters düştü. Netanyahu, “İsrail Philadelphia Koridoru’nda kalacak. Bunun hem siyasi ve güvenlik açısından avantajları var” dedi.

Netanyahu, Gallant ve müzakere heyetinin görüşlerine cevaben şunları söyledi:

Herkes kendi görüşünü ifade edebilir. Başbakan da kendi görüşünü ifade edebilir ve nihayetinde Knesset'teki çoğunluğun görüşüne göre ordunun Philadelphia Koridoru’nda kalıp kalmayacağına karar vereceğiz. Çoğunluğun benim tutumumu destekleyeceğinden eminim, çünkü doğru olan bu.

Bu tutumun esir takası anlaşmasını tehlikeye atıp atmadığını söylemekten kaçınan Netanyahu, Hamas Hareketi’nin askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Deyf'e yönelik suikast girişimiyle ilgili olarak ise şöyle konuştu:

Anlaşma tehlikede değil, suikast girişimi anlaşma için baskı yapıyor. İlginç göstergeler var, ama hiçbir şey söylemek istemiyorum. Baskıyı ne kadar arttırırsak, ilk aşamada mümkün olan en fazla sayıda rehinenin serbest bırakılabileceği bir anlaşma elde ederiz.

zxscdfvgrt
İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant (Reuters)

Netanyahu, İsrail'in yaklaşık bir ay önce ABD Başkanı Joe Biden tarafından açıklanan anlaşma önerisinin ilk aşamada ateşkesin 22’nci gününde Netzarim Koridoru’ndan çekilmeyi, ikinci aşamada ise Gazze Şeridi'nin tamamından çekilmeyi öngörmesine rağmen Philadelphia Koridoru’nda kalmakta ısrar ediyor.

Bakan Struck'un özellikle müzakere heyetinin Philadelphia Koridoru’ndan çekilme konusunda baskı yaptığını öğrendikten sonra Netanyahu'yu tehdit etmesinin nedeni de bu gibi görünüyor.

Kan 11'e göre Netanyahu'nun Philadelphia Koridoru’ndan çekilmeme, İsrail ordusunun orada kalmaya devam etmesi ve Gazzelilerin Gazze Şeridi'nin kuzeyine özgürce dönmelerine izin vermeme konusundaki ısrarı nedeniyle Netanyahu ile müzakere heyeti arasında Philadelphia Koridoru konusunda geniş görüş ayrılıkları söz konusu.

Müzakere heyeti, pazar günü yapılan bir toplantıda Netanyahu'ya arabulucularla önemli ilerlemeler kaydedildiğini, ancak Philadelphia Koridoru ve Gazzelilerin Gazze Şeridi’nin kuzeyine geri dönüşü meseleleri çözülmeden Hamas Hareketi’nin esir takası anlaşmasını asla kabul etmeyeceğini söyledi.

İsrail basını, müzakere heyetinin Netanyahu'yu sert bir şekilde eleştirdiğini bildirdi. Bu durum, Netanyahu’nun anlaşmayı sabote etmeye çalıştığı yönündeki suçlamaları artırdı.

Ulusal Birlik Partisi lideri Benny Gantz, salı günü Netanyahu'ya bir kez daha sert eleştirilerde bulunarak eylemlerinin anlaşmaya hizmet etmediğini söyledi. Gantz, “Netanyahu'nun eylemleri, benim tahminime göre anlaşmayı ilerletmemeyi amaçlıyor. Pek çok meseleye kendi kişisel düşünceleri açısından bakıyor” diye konuştu.

Gantz’ın bu açıklaması önce Gallant, Gazze’deki rehinelerin ailelerinden Netanyahu ile görüşmelerini ve ABD'ye gitmeden önce Netanyahu’ya baskı uygulamalarını istedi.

Netanyahu 7 Ekim'de öldürülen kadın askerlerin aileleriyle görüştü. Ancak Gazze'ye kaçırılan kadın askerlerin aileleriyle görüşmeyen Netanyahu, yaşananlarla ilgili bir soruşturma başlatma taahhüdünde bulunmadığı ve gözaltına alınanların aileleriyle görüşmediği için her iki tarafı da kızdırdı.

Bunun üzerine Gazze’de tutulan rehineler arasındaki kadın askerlerin aileleri, ordu ve İsrail İç İstihbarat Teşkilatı Şin Bet tarafından kendilerine gösterilen kadın askerlerin kaçırılmasıyla ilgili bir videoyu yayınlamaya karar vererek Netanyahu'ya önümüzdeki hafta Washington’a gitmeden önce bir anlaşmaya varılması için derhal harekete geçmesi çağrısında bulundu.

sxdcfrgt
Gazze-Mısır sınırındaki Philadelphia Koridoru’ndan geçen BM araçları (Arşiv - AFP)

Cumartesi günü düzenlenen büyük gösterilerde binlerce İsrailli Netanyahu'nun ofisinin önünde toplanarak Netanyahu’dan anlaşmayı sabote etmeyi bırakmasını istedi. Başka bir gösteride ise protestocular erken seçim talebiyle Tel Aviv'deki Likud Partisi genel merkezine yürüdü.

Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Haaretz'den aktardığı habere göre ne İsrail ne de Hamas, görüşmelerin sonlandırıldığını açıklamamış olsa da görüşmeler zarar gördü.

Siyasi kaynaklar, Hamas'ın görüşmeleri dondurmayacağını açıklamasına rağmen ilerlemenin geciktiğini ve beklendiği gibi olmadığını söylediler.

Deyf’e yönelik suikast girişiminin müzakereler üzerindeki etkisine ilişkin endişeler çerçevesinde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ve İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzahi Hanegbi'ye cumartesi günü Gazze'de düzenlenen saldırıların neden olduğu çok sayıda can kaybından ülkesinin ‘derin endişe’ duyduğunu bildirdi.

Mossad Başkanı David Barnea, pazar günü anlaşmayla ilgili müzakereleri tamamlamak üzere gitmesi beklenen Katar'a gitmedi, ancak İsrailli çevreler, Barnea’nın Katar ziyaretinin önünde sonunda gerçekleşeceğini tahmin ediyor.

zsxdcfrgt
Gazze Şeridi’nde tutulan rehinelerin ailelerinin Knesset'e düzenlediği protesto yürüyüşünden bir kare (EPA)

İsrailliler, Hamas'ın anlaşmadan geri adım atmayacağını, Deyf'e yönelik suikast girişimine verdiği zayıf tepkinin bunu kanıtladığını düşünüyorlar. Askeri baskının sonuç verdiğine dair inanç, ABD'nin Hamas'ın Gazze Şeridi’ndeki lideri Yahya Sinvar'ın ateşkes önerisini kabul etmesi ve savaşı sona erdirmesi için Hamas’ın sahadaki askeri komutanlarından giderek artan bir baskı gördüğüne dair inancıyla pekişiyor.

ABD Merkezi İstihbarat Örgütü (CIA) Başkanı William Burns, geçtiğimiz cumartesi günü kapalı kapılar ardında yapılan bir toplantıya katıldı. Toplantıda hazır bulunan bir kaynağa göre Burns, Sinvar'ın ölümden korkmadığını, ancak Gazzelilerin çektiği büyük acılardan sorumlu olduğu yönündeki suçlamalar nedeniyle baskı altında olduğunu söyledi. Kaynağın aktardığına göre Burns, “Sinvar'ın savaşı sona erdirmek için karşı karşıya olduğu baskı, son iki haftada kaydedilen ilerlemeyi sağladı” dedi.



ABD yapımı ATACMS füzeleri Rusya-Ukrayna savaşında ne kadar etkin?

Rusya'nın Kıtalararası Balistik Füze (ICBM) sistemi RS-24 Yars’ın Plesetsk Kozmodromu’ndan fırlatılması, 25 Ekim 2023 (AFP)
Rusya'nın Kıtalararası Balistik Füze (ICBM) sistemi RS-24 Yars’ın Plesetsk Kozmodromu’ndan fırlatılması, 25 Ekim 2023 (AFP)
TT

ABD yapımı ATACMS füzeleri Rusya-Ukrayna savaşında ne kadar etkin?

Rusya'nın Kıtalararası Balistik Füze (ICBM) sistemi RS-24 Yars’ın Plesetsk Kozmodromu’ndan fırlatılması, 25 Ekim 2023 (AFP)
Rusya'nın Kıtalararası Balistik Füze (ICBM) sistemi RS-24 Yars’ın Plesetsk Kozmodromu’ndan fırlatılması, 25 Ekim 2023 (AFP)

Muhammed Rimal

Ukraynalı yetkililer, Rusya-Ukrayna savaşının başladığı 24 Şubat 2022 tarihinden beri bu çatışmada kendi lehlerine bir gelişme kaydedebilmek için NATO üyesi müttefiklerine ve ABD'ye kendilerine balistik füze sağlamaları için baskı yapıyorlar.

ABD ancak savaşın üzerinden yaklaşık 18 ay geçtikten sonra Ukraynalı yetkililerin bu talebine karşılık verdi ve geçtiğimiz yıl eylül ayında Ukrayna ordusuna ABD yapımı Ordu Taktik Füze Sistemi (Army Tactical Missile System/ATACMS) füzeleri tedarik etti.

Füzeler teslim edildikten bir ay sonra Ukrayna'da test edildi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, ATACMS füzelerinin Rusya topraklarındaki hedefleri isabetli bir şekilde vurmada etkili olduklarını kanıtladıklarını’ söyledi.

ATACMS füzelerinin Ukrayna'nın elinde olmasına rağmen, ABD'nin bu sistemin kullanımı için izin verdiği menzil, Rusya topraklarının derinliklerinde bulunan hedeflere kadar değil, Ukrayna topraklarında konuşlu Rus güçlerinin mevzilerine kadardı. Bu durum, mevcut savaşta ellerinin kollarının bağlandığını düşünen Ukraynalılar tarafından tepkiyle karşılandı. Ta ki ABD yönetimi, kısa bir süre önce ATACMS füzelerinin kullanım menzilinin genişletilmesine izin verene kadar.

ABD Ordusu ATACMS füzelerine ait bir dosya fotoğrafı (AFP)ABD Ordusu ATACMS füzelerine ait bir dosya fotoğrafı (AFP)

Bu iznin, Ukrayna'nın ATACMS füzeleri almasından bir yıl sonra, Joe Biden'ın görev süresinin bitmesine iki ay kala verilmesi zamanlaması bakımından dikkati çekiyor. ABD desteğinin düzeyi ve niteliği açısından önemli bir gelişme olarak görüldü. Ukrayna, ABD yönetiminden aldığı izni 19 Kasım'da Rusya topraklarına 6 füze fırlatarak hızlı bir şekilde pratiğe döktü.  Bunlardan beşi Rusya’nın hava savunma sistemi tarafından püskürtülürken, altıncısı Rusya'nın Bryansk bölgesine düştü. Peki, ATACMS füzelerinin özellikleri ne ve neden şimdi kullanılmasına izin verildi?

Füzelerin özellikleri ve etkinlikleri

ATACMS füzeleri, başlıklarında bulunan misket bombalarının miktarına ve ulaştıkları menzile göre farklılık gösteren ve bu isimle bilinen karadan karaya taktik füzeler ailesine ait bir silah. Amerikan Lockheed Martin şirketinin fabrikalarında 1983 yılında üretildi. ABD ordusunun envanterinde iki tip ATACMS füzesi bulunuyor. Bunlardan birincisi Irak Savaşı'nda kullanılan ve 300 bomba mermisi taşıyan ve 70 ile 300 kilometre arasında menzile sahip olan M39A1 (Block IA). İkincisi ise ilk kez 2004 yılında kullanılan M57 modeli.

Mevcut ABD yönetimi, görev süresinin sona ermesine yaklaşık iki ay kala Ukrayna'ya ATACMS füzeleriyle Rusya topraklarının derinliklerine saldırma izni verdi.

Ukrayna'da kullanılmasına izin verilen ATACMS füzeleri, 3,98 metre uzunluğunda ve 61 santimetre çapında. Ağırlığı 160 ile 560 kilogram arasında değişen, patlayıcılığı ve tahrip gücü yüksek bir WDU18 savaş başlığı taşıyor. Her biri 0,06 cm çapında ve 0,59 kg ağırlığında küre şeklinde yaklaşık 300 adet M74 bombacığından oluşuyor. Üretim maliyeti yaklaşık bir buçuk milyon ABD dolarını buluyor. ATACMS füzeleri, M270 MLRS fırlatıcısından, yani mobil platformlardan fırlatılır ve yüksek hassasiyetli navigasyon ve GPS teknolojisine dayanan otonom bir güdüm sistemi tarafından yönlendirilerek hassas vuruşlar yapmalarını sağlar.

Füze, 3 Mach üzerindeki (1 Mach saat başına bin 225 kilometredir) yüksek hızlara ulaşabilir ve nihai menzili olan 300 kilometreye 5 dakika içinde ulaşır. Yüksek hızı nedeniyle, kara savunma sistemleri tarafından yakalanması oldukça güçtür. Bu hız aynı zamanda kara kuvvetlerinin hareketliliğini de engeller ve sınırlar.

ATACMS füzeleri ilk kez 1990'lı yılların başlarında İkinci Körfez Savaşı'nda kullanıldı. Bu savaşta M270 füze rampasından 32 adet ATACMS füzesi fırlatıldı. Daha sonra 2003 yılında Irak’ın işgali sırasında 450'den fazla, 2015 yılından bu yana dünya genelinde 560'ın üzerinde ATACMS füzesi ateşlendi. Halihazırda başta Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Türkiye, Yunanistan, Güney Kore ve Romanya olmak üzere birçok ülkenin ordularının envanterinde yer alıyor. Ancak 1990'lardan bu yana sadece ABD ve Güney Kore, ATACMS füzelerini savaşta, eğitimde ve tatbikatlarda kullanıyor.

Saldırı amaçlı olarak menzil içindeki hedeflerine ulaşıp onları isabetli bir şekilde vurabilen ATACMS füzeleri, bu derinliğe ulaşarak Ukrayna'nın saldırı kabiliyetini arttırıyor. ATACMS füzeleri kamu binaları ve hava üsleri gibi Rusya’nın hayati öneme sahip tesislerini, cepheden uzaktaki ikmal hatlarını, bu füzelerin menzili içindeki altyapı, ulaşım ve iletişim ağlarını hedef alabilir ve bazı haberlere göre Kuzey Kore’den askerlerin konuşlandırıldığı Kursk bölgesine ulaşabilir. Rusya’nın savunma sistemini delemeyecek olsa da en azından Ukrayna içinde konuşlu Rus askerlerine destek sağlayan lojistik merkezlerinde işleri sekteye uğratacak olan ATACMS füzeleri, ayrıca ilerleyen güçlere de ateş desteği sağlayabilir.

ABD kararının nedenleri

Mevcut ABD yönetimi, görev süresinin sona ermesine yaklaşık iki ay kala Ukrayna'ya ATACMS füzeleriyle Rusya topraklarının derinliklerine saldırma izni verdi. Peki ama ATACMS füzelerinin neden şimdi kullanılmasına izin verildi?

Mevcut ABD yönetimi kararının Rusya-Ukrayna savaşının seyrinde niteliksel bir değişikliğe yol açacağını ve kendisini bu savaşın içinde doğrudan ve aktif bir taraf haline getireceğini, savaşın niteliğindeki herhangi bir değişikliğin uluslararası dengede ya da en azından bölgede bir değişikliğe yol açacağını düşünmüyor. Aksine ATACMS füzelerinin gönderilmesinin savaşın gidişatı üzerinde önemli bir etkisi olmayacağını ve bu füzelerin bölgedeki oyunun kurallarını değiştirebilecek sihirli bir değnek olmadığını, ancak en azından Ukrayna'ya destek sağlayacağını düşünüyor. Bu desteği de Rus ordusunun arka üslerini bu füzelerin menziline dahil ederek veriyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukraynalıların ATACMS füzelerini kendi başlarına kullanamayacaklarını, ABD'li danışmanların uzmanlığına ve yardımına ihtiyaç duyduklarını, bunun da Ukrayna topraklarında ABD askerinin konuşlandırılmasını gerektirdiğini, bu durumun tıpkı NATO birliklerinin Ukrayna'da konuşlanması gibi Rusya için bir tehdit oluşturduğunu söyledi.

Emekli ABD Hava Kuvvetleri Albayı Cedric Leighton’a göre ABD bu kararı, Kuzey Kore askerlerinin Rusya ordusuyla birlikte savaşmak üzere bölgeye geldiğine ilişkin bilgilere misilleme olarak aldı.

Peki, siyaset sahnesinde Biden yönetimi Cumhuriyetçileri Rusya, NATO, Çin ve Kuzey Kore'nin dahil olduğu küresel bir krizin ortasına nükleer silahlar olmadan sokmak için topu Cumhuriyetçilerin sahasına mı atmaya çalışıyor?

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Kiev'de düzenlediği basın toplantısında, 19 Kasım 2024 (AFP)Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Kiev'de düzenlediği basın toplantısında, 19 Kasım 2024 (AFP)

Biden yönetimi tarafından alınan bu karar, sadece Washington'ın Ukraynalılara daha önce verdiği taahhütlerin yerine getirilmesi mi, yoksa ABD iç siyasetinde Biden döneminde uluslararası çatışmaların Trump dönemindekinden daha az olduğunu iddia etmek amacıyla kullanılacak küresel gerilimlere doğru bir ittirme hamlesi mi?

Rusya'nın Güney Lübnan'da durumu izleme misyonuna katılması henüz kararlaştırılmamış ve büyük olasılıkla gerçekleşmeyecek olsa da jeopolitik düzeyde Rusya üzerindeki baskının hafifletilmesi yönünde bir eğilim olduğu kesin

Trump'ın seçim kampanyası hem ABD içinde hem de dışında ekonomik boyuta öncelik vermek üzerine kuruluydu. Bu da ABD'nin küresel piyasalardaki en büyük rakibi olan Çin'e doğru yönelmek istediği, bunun için de Ortadoğu ve Rusya'daki savaş sahalarının sakinleştirilmesi gerektiği anlamına geliyor. Trump'ın seçim kampanyası, Demokrat Partili yönetimin neden olduğu ve ABD Hazinesinin çatışma bölgelerindeki müttefiklerine sağladığı mali destek ya da ABD ekonomisinin çeşitli yerlerdeki savaşların gerekliliklerini karşılamak için silah üretimine yaptığı harcamalar nedeniyle daha da kötüleşen ekonomik sorunlar, göç, işsizlik, Amerikan vatandaşlarının yararlandığı sosyal hizmetler ve diğer konulara öncelik vermeye yönelikti.

Biden yönetimi, Cumhuriyetçiler arasında Rusya üzerindeki baskıyı hafifletme ve Ukrayna meselesinin arka planında onunla olan çatışmayı azaltma eğilimi olduğunun farkına vardı. Lübnan'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararının uygulanması için uluslararası izleme organına katılması önerilen ülke olarak Rusya'nın adı öne sürüldü. Bu durum, kararın Suriye üzerinden Hizbullah'a silah geçişinin engellenmesiyle ilgili kısmının uygulanmasının Rusya tarafından garanti edilmesi karşılığında, Rusya'nın bölgedeki rolünün kısmen de olsa yeniden canlandırılması olarak yorumlandı. Bu da Rusya'ya Suriye toprakları içerisinde, en azından Lübnan'a komşu bölgelerde daha geniş bir kontrol alanı vermek anlamına geliyor. Şarku’l Avsat’ın Majalla'dan aktardığı analize  göre bu bölge, ABD ve NATO tarafından çeşitli yaptırımlar uygulanan Rusya'nın ihtiyaç duyduğu ekonomik boyutlara sahip. Rusya'ya bu rolün verilmesi kaçınılmaz olarak İran ve Türkiye'nin Suriye'deki varlığı pahasına olacak bir hamle. ABD böylece İran'ın Suriye'deki varlığını ve nüfuzunu büyük ölçüde azaltmış olacak, bu da Lübnan'daki bu etkinin boyutuna ve Lübnan'a silah girişine yansıyacak.

Rusya'nın Güney Lübnan'da durumu izleme misyonuna katılması henüz kararlaştırılmamış ve büyük olasılıkla gerçekleşmeyecek olsa da jeopolitik düzeyde gerek Ukrayna ile arasındaki gerginliği yatıştırarak gerekse kendisine yönelik mali cezai tedbirleri hafifleterek ve Suriye'de daha fazla nüfuz alanı tanıyarak olsun, Rusya üzerindeki baskının hafifletilmesi yönünde bir eğilim olduğu kesin.

Tüm bu senaryolar, yeni ABD yönetiminin bölgedeki sıcak meselelere ilişkin yönelimlerinin ve yeni dönemde dünyanın geleceğine ilişkin görüşünün sonucunu beklemeye devam ediyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.