Trump ve Putin: Ukrayna'ya Suriye dersi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Trump ve Putin: Ukrayna'ya Suriye dersi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

İbrahim Hamidi

Ölümle oynayan ve bundan daha güçlü çıkan Trump, Putin'in karşısında zayıf görünmeyi kabul edecek mi?

ABD'de ve dünyada herkes Donald Trump'ın önümüzdeki dört yıl içinde ABD'nin bir sonraki başkanı olacağına inanıyor. Bu, bir suikast girişiminden mucizevi bir şekilde kurtulmasından ve ardından Cumhuriyetçi Parti Kongresinde kendisine yönelik destek fırtınasından sonra netleşti.

Biden'ın istifa etmesi ve yardımcısı Harris'i yarışta desteklemesi sonrasında pek çok sürprizin yaşanabileceği seçim tarihine daha aylar olmasına rağmen, uzmanlar ve yetkililer Trumpizmin hem iç hem dış ekonomik, sosyal ve politik çehresini çizmekle meşguller.

Ukrayna, Trump'ın Beyaz Saray'a yerleşmesi durumunda büyük değişikliklere tanık olabilecek başlıca dış dosyalardan biri. Bu, Trump’ın izolasyonculuk ile ilgili defalarca yaptığı açıklamalarda, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nden (NATO) çekilme veya Ukrayna'yı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e “teslim etme” tehditlerinde açıkça görülüyordu. Dahası Trump'ın başkan yardımcılığı pozisyonuna aday gösterdiği J.D. Vance, Washington'un Kiev ile birlikte bir askeri çatışmaya dahil olmasına karşı sesi en yüksek çıkan muhaliflerden biri. Nitekim tutumunu kısmen değiştirmeden önce, Ukrayna savaşını kimin kazanacağı ile ilgilenmediğini söylemişti.

İkinci Trump’ın Ukrayna meselesini nasıl ele alabileceğini anlamak için Suriye deneyiminden yararlanabilir miyiz? İlk dosyadaki Trump-Putin anlaşmaları ikinci dosyada olabileceklere dair senaryolar oluşturmak için nasıl kopyalanabilir? Trump'ın Beyaz Saray'da görev yaptığı yıllarda Suriye ile ilgili "deneyimleri" nelerdi?

Suriye meselesindeki ilk senaryo, Trump 2017 yılının başında Beyaz Saray'a geldiğinde, Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA), Ürdün'de bulunan bir gizli operasyon odası aracılığıyla ve Batılı ve bölge ülkelerinin katılımıyla ülkenin güneyindeki Suriyeli muhaliflere destek sağlamak amacıyla gizli bir program yürütüyordu. Suriye'nin kuzeyine yönelik de Türkiye'nin güneyindeki benzer bir operasyon odası aracılığıyla gizli bir program yürütüyordu.

Trump, Twitter'dan (şu anda X) sürpriz bir tweet atarak gizli programın iptal edildiğini kamuoyuna duyurdu. Bu, Trump'ın 2015 yılı sonunda Suriye'ye kuvvetlerini gönderen ve Suriye'nin batısında iki deniz ve hava üssü kuran Putin'e verdiği bir “hediye” olarak yorumlandı.

Ardından Trump ile Putin arasında uluslararası toplantılar marjında iki zirve yapıldı ve 2018 ortalarında ABD-Rusya-Ürdün sponsorluğunda “Güney Anlaşması” imzalandı. Bu anlaşma sonucunda Batılı ve Arap ülkeler muhalefete askeri, mali ve medya desteği vermeyi bıraktı. İsrail'in güvenliğini garanti altına almak için İranlı milislerin geri çekilmesi ve BM Ateşkes Gözlem Gücü’nün (UNDOF) Golan'a geri dönmesi vaatleri karşılığında, Suriye hükümet güçlerinin güneye dönüşünü kabul etti.

ABD’nin, DEAŞ ile mücadele için kurulan uluslararası koalisyona liderlik etmesinden ve kuzeydoğu Suriye'de Suriye Demokratik Güçleri'ni (SDG) desteklemesinden sonra, Washington'un müttefikleri artık Fırat Nehri'nin doğusunu ve Halep kırsalının bir kısmını kontrol etmeye başladılar.

İranlı milislerin geri çekilme konusunda ne kadar ciddi oldukları, Ürdün'e yönelik silah ve uyuşturucu kaçakçılığı faaliyetlerinin durdurulması ve Suriye'nin güneyindeki istikrarın boyutu hakkında pek çok soru işareti olsa da, anlaşma, Suriye'deki Trump-Putin anlaşmalarının ve vaatler karşılığında ABD'nin Rusya'ya tam taviz vermesinin bir örneğiydi.

2017 ortalarında ikinci bir örnek senaryo yaşandı. O dönemde ABD’nin, DEAŞ ile mücadele için kurulan uluslararası koalisyona liderlik etmesinden ve kuzeydoğu Suriye'de Suriye Demokratik Güçleri'ni (SDG) desteklemesinden sonra, Washington'un müttefikleri artık Fırat Nehri'nin doğusunu ve Halep kırsalının bir kısmını kontrol etmeye başladılar. Ardından Cenevre ve Amman'da gizli Amerikan-Rus müzakereleri yapıldı ve bu müzakereler Fırat'ın doğusundaki ABD ve müttefikleri ile Fırat’ın batısındaki Rusya ve müttefikleri arasında "çatışmanın önlenmesi" anlaşmasıyla sonuçlandı. İki komşu ve bazen iç içe geçen ordu arasında doğrudan çatışmayı önlemek için, iki ordu arasında havada uçuşlar ile karada devriyeleri düzenleyen doğrudan iletişim hatları kuruldu.

Üçüncü örnek senaryo, Ekim 2019'da Trump'ın dünyayı şaşırtarak, kuzeydoğu Suriye'nin bazı bölgelerinden güçlerini çekme ve SDG'yi Türk ordusuna kolay bir lokma yapma kararıydı. Bu sayede Türk ordusu Tel Abyad ve Rasulayn’a girdi ve ABD’nin nüfuz alanının derinliklerinde bir kuşak oluşturdu. Bu, Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir hediyesiydi. İstişarelerin ardından Washington ile Ankara arasında askeri konuşlanma ve devriyelerin düzenlenmesi konusunda bir anlaşma imzalandı.

Trump, sürpriz başkanlık kararlarını yine Twitter’den paylaşarak 2019'da güçlerini kuzeydoğu Suriye'den çekeceğini birden fazla kez ima etti.

Dördüncü örnek senaryo, Trump’ın, sürpriz başkanlık kararlarını yine Twitter’den paylaşarak 2019'da güçlerini kuzeydoğu Suriye'den çekeceğini birden fazla kez ima etmesiydi. Batılı müttefiklerinin çağrıları, baskıları ve ricaları ile ekibinin tavsiyeleri sonrasında, "petrol kaynaklarının korunması" için bu güçlerin küçük bir bölümünü burada tutmayı kabul etti.

Gerçekten de, Suriye-Ürdün-Irak sınırında ve Fırat'ın doğusunda bulunan el-Tanf üssünde hâlâ düzenli ordu unsurları ile (yarısı düzenli kuvvetlerden) sözleşmeli unsurlardan oluşan yaklaşık bin kişilik bir Amerikan kuvvetinin yanı sıra, Fransız ve İngiliz özel kuvvetleri bulunuyor.

Beşinci örnek senaryo, Amerikalı gazeteci Austin Tice'in kaderine ilişkin Trump’ın özel elçileri ile Suriye hükümetinin temsilcileri arasında yapılan gizli müzakerelerdir. Edinilen bilgilere göre, Trump, Tice'nin serbest bırakılması veya hakkında bilgi alma karşılığında, kuvvetlerini Fırat'ın doğusundan tamamen veya kısmen çekmeye hazırdı. Bu müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının nedenlerinden biri de Trump'ın Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’e suikast düzenleme tehdidiydi. Nitekim Trump gerçekten de askeri ekibine Esed'e suikast seçeneklerinin ne olduğunu sormuştu. Dahası 2018'in başında, kimyasal silah kullanımına karşılık olarak, Fransız ve İngiliz kuvvetleriyle birlikte, Suriye'deki askeri bölgelere zamanlamasını Putin’e bildirdiği hava saldırılarının düzenlenmesine katkıda bulunmuştu.

Ukrayna'da NATO'nun geleceği, Avrupa'nın güvenliği, Washington ve Avrupa başkentlerindeki "derin yapılanmanın" müdahalesinin boyutu konusunda pek çok fikir ayrılığı ve birçok jeopolitik hesap var.

Trump'ın Suriye meselesini Putin ve Erdoğan ile mutabakata vararak ve Esed ile hava saldırıları, anlaşmalar ve tavizler arasında gidip gelen müzakerelerle nasıl ele aldığına dair bu beş senaryonun karışımı, bir kısmı veya tamamı Ukrayna için kopyalanabilir mi? Ukrayna, Moskova ve müttefiklerinin kontrolü altında olan Doğu ile Kiev ve ortaklarının kontrolü altındaki Batı şeklinde zaten ikiye ayrılmış olduğundan, iki dosya arasında bazı benzerlikler var. Yine Ukrayna’da Batı Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin desteklenmesine katılırken, bir Türk (ve İran) rolü, Rus ordusunun kısmen avantajlı olduğu donmuş bir saha gerçekliği ve savaşçılar arasında bir yorgunluk var.

Elbette Ukrayna'da NATO'nun geleceği, Avrupa'nın güvenliği, Washington ve Avrupa başkentlerindeki "derin yapılanmanın" müdahalesinin boyutu konusunda pek çok fikir ayrılığı ve birçok jeopolitik hesap da bulunuyor.

Suriye'de Trump, Putin ile yaptığı anlaşmalar ile müttefiki Esed'e yönelik saldırılar arasında gidip geliyordu. Her iki durumda da Trump'ın kişiliği ABD'nin tercihlerinde önemli bir faktördü. Bu durumda Beyaz Saray'a dönerse, dünyanın sorunlarını bir tweet veya telefon görüşmesiyle çözdüğüne inanan ilk dönem Trumpı ile "ilahi takdir" sayesinde ölümden kurtulan ikinci dönem Trumpı aynı mı olacak? Ölümle oynayan ve bundan daha güçlü ve kudretli çıkan Trump, Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Jinping karşısında zayıf görünmeyi kabul edip, "zayıf" rakibi Joe Biden'ın iki yıl önce aniden Afganistan'dan çekilmesi gibi Ukrayna'dan çekilmeye mi karar verecek?

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Uzay madenciliğinde dönüm noktası niteliğindeki görev için tarih verildi

Asteroitlerden, platin grubundakiler gibi değerli metallerin çıkarılması planlanıyor (NASA/Temsili)
Asteroitlerden, platin grubundakiler gibi değerli metallerin çıkarılması planlanıyor (NASA/Temsili)
TT

Uzay madenciliğinde dönüm noktası niteliğindeki görev için tarih verildi

Asteroitlerden, platin grubundakiler gibi değerli metallerin çıkarılması planlanıyor (NASA/Temsili)
Asteroitlerden, platin grubundakiler gibi değerli metallerin çıkarılması planlanıyor (NASA/Temsili)

ABD merkezli bir şirket, asteroitlerden maden çıkarmak için 2025'te bir görev başlatacağını duyurdu. Görevin başarıya ulaşması halinde ilk kez özel bir şirketin aracı, Dünya-Ay sistemi dışındaki bir gökcismine inecek. 

2022'de kurulan AstroForge, yeryüzünde azalan kaynakları telafi etmek adına uzaydan element çıkarmayı planlıyor. 

Şirket, Nisan 2023'teki ilk görevinde bir aracını uzaya göndermeyi başarmıştı. Bu yıl yapılması planlanan Odin adlı ikinci görevdeyse, uzay aracı bir asteroidin görüntülerini çekecek. 

Ardından üçüncü görevde bu görüntülerdeki asteroide inmek üzere Vestri adlı araç fırlatılacak. 

AstroForge, 20 Ağustos'ta yaptığı açıklamada Vestri'nin 2025'te fırlatılacağını duyurdu. Ancak hangi asteroide ineceği henüz açıklanmadı. 

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: 

Bu görev başarılı olursa, Dünya-Ay sistemi dışında başka bir cisme iniş yapan ilk özel görev olacak ve bizi, Dünya dışındaki kaynakları tüm insanlık için erişilebilir kılma misyonumuzu gerçekleştirmeye daha da yaklaştıracak.

Asteroit madenciliğinde hedeflenen elementlerin başında kobalt, nikel ve platin grubu metaller geliyor. 

Dünya'ya nispeten yakın yörüngelerdeki asteroitlerde bulunan bu elementler, temiz enerjiye geçişte önemli bir rol oynuyor. Örneğin kobalt ve nikel, bataryalarda kullanılıyor.

Platin grubu metaller ise yenilenebilir enerjiden üretilen hidrojenin (yeşil hidrojen) yapımında katalizör görevi görüyor. Fakat yeryüzündeki kaynakların sınırlı olması yeşil hidrojen üretimi çalışmalarını yavaşlatıyor. 

AstroForge esasen, demir ve nikel gibi metal oranı yüksek bir M-tipi asteroide rafineri göndererek gereken madenleri Dünya'ya getirmeyi, geri kalanları da bırakmayı amaçlıyor. 

Bilinen en büyük M-tipi asteroit, yeryüzünden 370 milyon kilometre uzaktaki 16 Psyche. 

NASA'nın Psyche görevi kapsamında gökcismine gitmekte olan aracın Ağustos 2029'da hedefine varması bekleniyor. 

Yüzeye inmesi planlanmayan araç, 21 ay boyunca asteroidin yörüngesinin haritasını çıkaracak ve içeriğini inceleyecek.

Independent Türkçe, Space.com, Interesting Engineering, CNN, AstroForge