Rus diplomat Şarku'l Avsat'a konuştu: Esed-Erdoğan zirvesi yıl sonundan önce yapılacak

Kremlin: Suriye-Türkiye temasları gündemimizde

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, 2010 yılında Şam'da dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, 2010 yılında Şam'da dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte (AFP)
TT

Rus diplomat Şarku'l Avsat'a konuştu: Esed-Erdoğan zirvesi yıl sonundan önce yapılacak

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, 2010 yılında Şam'da dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, 2010 yılında Şam'da dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte (AFP)

Bir Rus diplomat, Moskova'nın Şam ile Ankara'yı yakınlaştırmak ve iki tarafı mevcut meseleler üzerinde uzlaşmaya zorlamak için yoğun çaba sarf etmeye devam ettiğini doğruladı.

Şarku'l Avsat'a konuşan diplomat, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yapılacak zirvenin yeri ve tarihinin taraflarca ‘henüz görüşülmediğini’ belirtti. Rus diplomat, ‘tartışmalı dosyaların çözümü için olumlu gelişmelerin hızlandığını’ ifade ederek, zirvenin ‘bu yıl sonundan önce yapılmasını’ beklediklerini söyledi.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise Türk basınında çıkan ‘cumhurbaşkanlığı düzeyinde bir görüşmenin yakında yapılacağına ilişkin haberler’ hakkında yorum yapmaktan kaçınarak, Moskova'nın Şam ve Ankara'yı yakınlaştırmak için yoğun çaba sarf ettiğini bildirdi. Peskov, dün (salı) gazetecilere yaptığı açıklamada, Rusya'nın ‘Türkiye ile Suriye arasında temasların başlatılması için uygun koşullar yaratmaya devam ettiğini’ vurguladı.

Gazetecilerin Moskova'nın Türkiye ile Suriye liderleri arasında bir toplantı düzenlemeye hazırlanıp hazırlanmadığına ilişkin sorusu üzerine Peskov, “Türk ve Suriyeli yetkililer arasında çeşitli düzeylerde belirli temasların düzenlenmesi konusu gündemimizde yer alıyor” dedi.

gbthnyjm
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 11 Haziran'da Moskova'da bir araya geldi. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

‘Rusya’nın da diğer ülkeler gibi Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkilerin geliştirilmesiyle ilgilendiğini’ belirten Peskov, “Bölgede önemli rol oynayan pek çok ülke ve elbette Rusya, iki ülkenin ilişkilerini geliştirmesine yardımcı olmakla ilgileniyor. Bu sadece siyasi çözümü zorlamak için değil, aynı zamanda tüm bölgenin istikrarı için de çok önemli” ifadelerini kullandı.

Türkiye'de iktidara yakın Daily Sabah gazetesi kaynaklara dayanarak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye ve Türkiye devlet başkanlarını ağırlayabileceğini ve müzakerelerde arabuluculuk yapabileceğini yazdı. Bir Türk diplomatik kaynak da görüşmenin önümüzdeki ay yapılmasının planlandığı haberlerini yalanladı.

dfvr
Suriye, Türkiye, İran ve Rusya savunma bakanları düzeyinde 25 Nisan 2023 tarihinde Moskova'da bir toplantı gerçekleşti. (Rusya Savunma Bakanlığı - AFP)

Şarku’l Avsat’ın TASS haber ajansından aktardığına göre bir Rus uzman, “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin ilerleme süreci geri döndürülemez hale geldi” dedi ve ABD'yi ‘bu yöndeki çabalara müdahale etmeye çalışmakla’ suçladı.

Uzman, “Washington, Türkiye'nin Suriye ile ilişkilerini normalleştirme çabalarını desteklemediği için, Ankara'nın normalleşme yönünde siyasi bir iradenin varlığından söz ettiği koşullarda, ABD'nin bu sürece müdahale etmeye çalıştığı açık. Ancak Suriye ve Türkiye tarafları arasındaki buzlar çoktan kırıldı” değerlendirmesinde bulundu.

drfbr
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Astana'daki Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinin oturum aralarında bir araya geldi. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Öte yandan Suriye-Türkiye diyalogunun başlatılması için düzenlenen turlara katılan bir Rus diplomat, ‘Şam ile Ankara arasında ilişkilerin normalleşmesinden söz edilmediğini’ bildirdi. Şarku’l Avsat'a konuşan diplomat, Suriye ile Türkiye'nin ilişkileri normalleştirmeye hazır olmadığını, ancak ‘her iki taraf için de çok önemli olan konuların çözüme kavuşturulması için Türkiye-Suriye temaslarının başlatılmasına acil ve çok gerekli bir ihtiyaç olduğunu’ söyledi.

Sınır kontrolü ve mültecilerin geri dönüşü

Son zamanlarda bu yolda ilerlemek için büyük bir heves gösteren Ankara için öncelik iki ana unsur üzerinde yoğunlaşıyor: ‘Mülteci sorunu ve 900 kilometrelik ortak sınırın kontrol edilmesi ihtiyacı.’

Rus diplomat, “Sınır bölgelerinde gerçek bir istikrar ancak merkezi makamların bölge üzerindeki kontrolünün güçlendirilmesiyle sağlanabilir” şeklinde konuştu.

sdfve
Türkiye ile Suriye arasındaki sınır bölgesinde devriye gezen iki Türk askeri (Milli Savunma Bakanlığı)

Rus diplomat, ‘Türkiye'nin uygun koşullar sağlandığında Suriye topraklarından çekilmeye ve yetkililerin sınır bölgesi üzerindeki kontrolünü genişletmeye tamamen hazır olduğunu’ ifade etti.

Aynı zamanda, ‘1998 yılında imzalanan ve Türkiye'nin sınır şeridindeki bölgelere güvenlik gerekçesiyle girmesine izin veren Adana Anlaşması'nı kimsenin iptal etmediğini’ kaydeden diplomat, Suriye hükümetinin tonunun nihayet değişmeye başladığını ve artık ‘Türk işgali’ değil ‘yabancı işgali’ gibi genel ifadelere odaklandığını belirtti.

Bu ifadenin Türk varlığı için değil, ABD'nin Suriye'deki askeri varlığı için geçerli olduğunu, zira ‘bazı bölgelerdeki Türk varlığının yasal bir dayanağı olduğunu ve bazı alanlarda ihlallere rağmen, bu durumun Türkiye'nin koşullar sağlandığında çekilmeye hazır olduğu yönündeki ana kanaati değiştirmediğini’ vurguladı.

derfvge
Haseke'de Türkiye sınırı yakınlarında Türk-Rus ortak askeri devriyesini gösteren bir arşiv fotoğrafı (AFP)

Rus diplomat ülkesinin ‘Ankara ile yakın çalıştığını, birçok alanda kapsamlı güvenlik koordinasyonu olduğunu ve çeşitli bölgelerde ortak devriyeler gerçekleştirildiğini’ vurguladı.

Rusya'nın Türkiye-Suriye temaslarının ilerletilmesindeki önceliğinin ‘Suriye'deki iç faktörler olgunlaşıp ülkede nihai siyasi çözüme ulaşana kadar Suriye'deki gerilimi azaltma sürecinin sürdürülmesi’ olduğunu söyledi.

İran bir yardımcı unsur

Rus diplomat, “Tahran ile koordinasyon en üst düzeyde gerçekleşiyor. İran yardımcı bir unsur ve söz konusu çabaları engellemiyor, aksine bizimle tam bir koordinasyon içinde çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Rus diplomat, Erdoğan ile Esed arasında yapılacak zirveyle ilgili bir soruya cevaben, böyle bir zirve için koşulların yaratılmasıyla ilgili görüşmelerin bir buçuk yıldır devam ettiğini söyledi. Diplomat, “Ancak henüz belirli bir tarih ya da yer konuşulmadı” dedi.

Devam eden toplantılar düzeyinde ortaya konan görüşlerden bazılarının, söz konusu toplantının ya iki komşu ülkeden birinin topraklarında ya da bir sınır bölgesinde yapılması ihtiyacına dayandığını açıkladı.

Irak'ın ev sahipliği yaptığı diyalog turlarına atıfta bulunan diplomat, Irak'ta düzenlenmekte olan toplantıların ‘bakan yardımcıları ya da bakanlar düzeyinde olabileceği gibi güvenlik kurumları başkanları düzeyinde de olabileceğini’ söyledi.

Suriye Anayasa Komitesi Irak'a mı?

Irak'ın Suriye konulu toplantılara ev sahipliği yapma olasılığından bahseden Rus diplomat, Rusya'da Suriye Anayasa Komitesi'nin yaklaşan toplantılarının Irak'a taşınması olasılığı hakkında dolaşan fikirlere de değindi. Tüm taraflara yakın olan bu komşu ülkenin, Suriye ve Türkiye'nin yanı sıra Suriyeli muhaliflerin kontrolündeki bölgelere kolay erişimi nedeniyle Anayasa Komitesi toplantılarının yapılması için uygun ve önemli bir platform olduğunu belirtti.

Moskova'nın Esed ve Erdoğan arasında cumhurbaşkanlığı düzeyinde bir zirve beklentisi konusunda ise diplomat, zirvenin ‘bu yıl bitmeden’ gerçekleşeceğine inandığını ifade etti.

Diplomat, “Görüşme kesinlikle yıl sonundan önce gerçekleşecek. Türk ve Suriyeli tarafların gündemindeki birçok önemli konu önümüzdeki dönemde çözüme kavuşturulacak” dedi.



Trump, savaş ve aldatmaca

Trump, savaş ve aldatmaca
TT

Trump, savaş ve aldatmaca

Trump, savaş ve aldatmaca

Steve Hewitt

18 Haziran'da, Beyaz Saray'a iki yeni bayrak direği dikilirken, Başkan Donald Trump ülkenin bayrağını değil, diplomatik aldatmacanın bayrağını göndere çekiyordu. Trump, İsrail'in İran'ı hedef alan saldırılarının ardından İran'a yönelik politikası hakkında belirsiz ifadeler kullanmak için bu anı kullandı. Bayrak direklerinden birinin yanında, kask takmış inşaat işçileriyle çevrili bir şekilde konuşurken, muhabirlerle dallanıp budaklanan bir iletişimde bulundu.

Sahneyi incelerken “Önümüzdeki hafta çok büyük olacak, belki bir haftadan az, belki de daha az” dedi gizemli bir ses tonuyla ve İran ile nükleer programı hakkında diplomatik görüşmelerin hâlâ mümkün olduğuna işaret etti.

Ertesi gün, Beyaz Saray Basın Sekreteri Trump'ın “önümüzdeki iki hafta içinde savaşa girip girmeme konusunda bir karar vereceğini” söyleyen bir açıklamasını okudu.

Bu, kasıtlı bir aldatmacaydı, çünkü karar çoktan verilmişti ve Amerikan B-2 bombardıman uçaklarına iki gün sonra Missouri'deki üslerinden kalkış yaparak, yaklaşık 30 bin pound ağırlığında birkaç bombayı İran nükleer tesislerinin üzerine bırakmak üzere 37 saatlik bir gidiş-dönüş görevine hazır olmaları emri verilmişti.

Bu Amerikan aldatmacası, İsrail aldatmacasının ardından geldi; İsrail, Tahran'ın ABD ile görüşmeleri devam ederken ve saldırıdan iki gün sonra bir toplantı planlanmışken İran’ın nükleer programını hedef almıştı.

Bir düşmanı aldatmak için aldatmacaya başvurmak yeni bir şey değil. Tarih boyunca bu tür davranışların sayısız örneği var

Buradaki soru şu: Devletler arasında bu tür aldatıcı diplomatik davranışlar ne kadar yaygındır? Bu davranışlar kesinlikle nadir ve bu örnek, Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana büyüyen ve uluslararası ilişkilerdeki yerleşik normlardan giderek daha fazla sapan bir hareketin varlığına dair bir kanıt daha sunuyor.

Bir düşmanı aldatmak için aldatmacaya başvurmak yeni bir şey değil. Tarih boyunca bu tür davranışların sayısız örneği var. Ancak önemli fark, aldatmanın tarihsel örneklerinin (daha sonra ele alacağım birkaç istisna dışında) genellikle farklı taraflar arasındaki veya son birkaç yüzyılda ulus devletler arasındaki devam eden çatışmalar sırasında uygulanmış olmasıdır.

grtyuı
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

Savaşta düşmanı aldatmanın en ünlü örneği binlerce yıl öncesine dayanan ve İngilizcede aldatmanın yaygın bir simgesi haline gelen Truva Atı'dır. Truva ile savaşan Yunan orduları savaş alanını terk etmiş ve Truvalı düşmanlarına bir barış hediyesi olarak büyük bir tahta at bırakmış gibi yaparlar. Elbette atın içinde Yunan askerleri saklanmışlardı, bunlar daha sonra ortaya çıkıp, Truvalıları yenerek şehirlerini ele geçirdiler.

Tiyatro ve filmler yoluyla popüler kültürde kendisine yer bulan önemli bir çağdaş örnekse, İkinci Dünya Savaşı'ndaki Mincemeat (Kıyma) Operasyonu'dur. Bu operasyonda İngiliz istihbaratı Nazi Almanyası'nı 1943'te planlanan Sicilya işgali konusunda yanıltmayı amaçlıyordu. Kraliyet Donanması subayı üniforması giydirilmiş bir serserinin cesedi İspanya kıyılarına atılmış ve cebine Almanları işgalin gerçek hedefinin Sicilya değil Sardunya olduğuna ikna etmek için sahte planlar yerleştirilmişti. Bir yıl sonra, Müttefikler Nazileri benzer bir şekilde aldatmaya çalışarak, uzun zamandır beklenen Fransa çıkarmasının 6 Haziran 1944'te gerçekleştiği gibi Normandiya sahillerinden değil, Pas de Calais'den gerçekleşeceğine ikna etmeye çalışmışlardı.

Bir hükümet, yalnızca bir saldırıyı kamufle etmek amacıyla bir düşmanla neden diplomatik görüşmelere girişsin ki?

Peki ya aldatıcı diplomasi? Diplomasi doğası gereği, müzakereler sırasında güvenilirliği sağlamak için aldatma riskini azaltmalıdır. Ne de olsa, bir hükümet, yalnızca bir saldırıyı kamufle etmek amacıyla bir düşmanla neden diplomatik görüşmelere girişsin ki? Bu durumda bu tür örneklerin nadir görülmesi belki de şaşırtıcı değil. Zira tarihi model, bu tür diplomatik aldatmaya en istekli ülkelerin doğası gereği otoriter olma eğiliminde olduğunu gösteriyor.

ghyjukı
Haziran 1940’da Fransa-Belçika sınırındaki Nazi birliklerini ziyareti sırasında, Birinci Dünya Savaşı’nda ölen askerleri onurlandırmak için Alman Langemark Mezarlığı’na yaptığı ziyaret sırasında Hitler (AFP)

Nazi Almanyası bu tür uygulamalarda ön saflardaydı, yüzyıllardır süregelen normları sürekli ihlal etti ve Holokost sırasında büyük ölçekte kitlesel cinayetler işledi. 1939'da savaşın patlak vermesinden önce Naziler aldatıcı diplomasiye başvurdular. 1938 Münih Konferansı bu tür uygulamaların başlıca örneği olarak öne çıkmaktadır ve 21. yüzyılda kendisine sıklıkla atıfta bulunulmaya devam edilmektedir.

Bilindiği üzere Münih Konferansı Çekoslovakya ve ülkenin nüfusun çoğunluğunun Almanca konuştuğu Sudetenland olarak bilinen bölümüne odaklanmıştı. Adolf Hitler liderliğindeki Naziler, Büyük Almanya projelerinin bir parçası olarak bölgeyi ilhak etmeye çalıştılar. Nazi Almanyası'nı kontrol altına almak ve bir Avrupa savaşından kaçınmak amacıyla Fransa ve Birleşik Krallık liderleri Eylül 1938'in sonlarında Münih'te Hitler ile bir araya geldiler.

Donald Trump, emlak dünyasında şüpheli iş uygulamalarıyla ünlendi. İlk döneminde Beyaz Saray'a girdiğinde, bu alışkanlıkları bir nebze olsun dizginleyebilecek profesyonellerle çevriliydi

Çekoslovak hükümetini görmezden gelerek, liderler Sudetenland'ı Almanya'ya devretme konusunda bir anlaşmaya vardılar. Hitler, Almanya'nın Avrupa'da hiçbir toprakta emelleri olmayacağına söz verdi.

Tarihin bize anlattığı gibi, memnun etme politikası Hitler'i Nazi saldırganlığından vazgeçiremedi. Nitekim Münih toplantısından aylar önce, daha büyük bir Avrupa çatışması için daha geniş askeri hazırlıklarla birlikte Çekoslovakya'yı işgal etme planlarını onaylamıştı. Mart 1939'da Almanya, Çekoslovakya'nın geri kalanını da işgal etti.

Ağustos 1939'da, Naziler Polonya'yı işgal etmeye hazırlanırken Hitler'in elinde başka bir diplomatik numara daha vardı. Hükümeti, Joseph Stalin ve Sovyetler Birliği ile Doğu Avrupa'yı paylaşmaya yönelik iki ülke arasında gizli bir anlaşmayı içeren bir saldırmazlık paktı imzaladı. Ancak Hitler, anlaşmayı yalnızca geçici bir önlem olarak görüyordu, zira Nazi ideolojisi uzun zamandır Sovyetler Birliği'nin bazı kısımları da dahil olmak üzere Doğu Avrupa topraklarını kapsayacak Büyük Almanya idealini benimsiyordu. Sonuç olarak, anlaşmaya yalnızca Sovyetler Birliği'ne yönelik Alman saldırısı ve 22 Haziran 1941'de başlayan Barbarossa Harekatı hazırlıklarına dair istihbarat raporlarına ve diğer kanıtlara inanmayı defalarca reddeden Stalin kanmış görünüyor.

ymum
Tahran'ın merkezinde, hizmette olan İran balistik füzelerini tasvir eden ve Farsça “İsrail bir örümcek ağından daha zayıftır” yazan bir reklam panosu, 15 Nisan 2024 (AFP)

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre geçmişteki dersler göz önüne alındığında, ABD'nin İran'a karşı eyleminin korkunç sonuçları olabilir. Askeri saldırılar düzenlemek için bir kamuflaj olarak görüşmelerin kullanıldığı İran örneği göz önüne alındığında, herhangi bir hükümet, hatta ABD'ye karşı sınırlı bir düşmanlığı olan bir hükümet bile neden diplomatik görüşmelere katılsın ki? Örneğin Kuzey Kore, Trump yönetimi de dahil olmak üzere ABD yönetimleri ile gelecekte herhangi bir diplomatik görüşmede bulunmaya meyilli olur mu? Bilhassa İsrail'e olan mutlak desteği göz önüne alındığında, ABD'nin dürüst bir aracı olduğu fikri uzun zamandır sorgulanırken, bugünkü eylemleri bu fikri tam anlamıyla paramparça ediyor.

Donald Trump, emlak dünyasında şüpheli iş uygulamalarıyla ünlendi. İlk döneminde Beyaz Saray'a girdiğinde, bu alışkanlıkları bir nebze olsun dizginleyebilecek profesyonellerle çevriliydi. İkinci döneminde ise yakın çevresi pozisyonlarını neredeyse yalnızca Trump'a olan mutlak sadakatleri sayesinde koruyor. Yönetiminin hem içeride hem de uluslararası alandaki yaklaşımı, gittikçe Trump'ın kişisel değerlerini yansıtıyor.